Alüvyon

bilgipedi.com.tr sitesinden

Alüvyon ya da lığ, akarsular tarafından taşınan kil, kum, çakıl taşı gibi kütle parçalarının, suyun akış hızının azalması sonucu elverişli yerlere birikmesiyle meydana gelen tortulardır. Alüvyonlar, geniş vadilerin birçoğunda tabanda geniş yer kaplar veya daha geniş yerlere yayılarak, alüvyon ovalarını teşkil ederler.

Türkiye'de Büyük Menderes, Küçük Menderes, Gediz, Seyhan, Ceyhan ırmaklarının vadileri alüvyon ovalarıdır. Alüvyonlar aynı zamanda alüvyal set gölü denilen küçük göller de meydana getirirler. Bafa, Köyceğiz Gölü, Meriç vadisi gölleri gibi. Alüvyonların nehir deltasında meydana getirdikleri göllere ise Delta gölleri denir.

Alüvyonlar, eski ve yeni olmak üzere iki gruba ayrılırlar:

  • Eski alüvyonlar, nehrin suları kabardığı zaman su altında kalmayan, akarsu kenarında bulunan verimli arazideki alüvyonlardır. Buralar insanların yerleşmesine müsait yerlerdir.
  • Yeni alüvyonlar ise, henüz gelişmekte olup, zaman zaman su baskınlarına uğrayan yerlerdeki alüvyonlarıdır.
Alaska'daki Blue Ribbon Madeni'nde alüvyon kesiti
Güney Afrika'daki Gamtoos Vadisi'ndeki alüvyon yatakları
Red Rock Canyon Eyalet Parkı'nda (Kaliforniya) bir alüvyon ovası
Amazon Havzası'nda, Autazes, AM, Brezilya yakınlarındaki alüvyonlu nehir yatakları. Mevsimsel tortular son derece verimlidir ve Amazon Havzası'nda nehir kıyıları boyunca geçimlik tarım için çok önemlidir.

Alüvyon (Latince alluvius, alluere, "yıkamak"), akan su tarafından bir dere yatağında, taşkın yatağında, alüvyon yelpazesinde veya kumsalda veya benzer ortamlarda biriktirilen gevşek kil, silt, kum veya çakıldır. Alüvyon bazen alüvyon birikintisi olarak da adlandırılır. Alüvyon tipik olarak jeolojik açıdan gençtir ve katı kaya halinde konsolide olmamıştır. Su altında, denizlerde, haliçlerde, göllerde veya göletlerde biriken tortular alüvyon olarak tanımlanmaz.

Taşkın yatağı alüvyonu oldukça verimli olabilir ve en eski insan uygarlıklarından bazılarını desteklemiştir.

Tanımlar

Mevcut fikir birliği, "alüvyon "un taşkın yataklarında veya alüvyon yelpazelerinde veya ilgili yeryüzü şekillerinde akan su tarafından biriktirilen her türden gevşek tortuları ifade ettiği yönündedir. Bununla birlikte, terimin anlamı ilk kez Antoine Furetière'in ölümünden sonra 1690'da yayınlanan Fransızca sözlüğünde tanımlandığından bu yana önemli ölçüde değişmiştir. Roma hukuku kavramlarından yola çıkan Furetière, alüvyonu (Fransızca alluvium terimi) nehirler ve denizler boyunca tortuların birikmesiyle oluşan yeni arazi olarak tanımlamıştır. 19. yüzyıla gelindiğinde, bu terim nehirler tarafından daha eski olan dilüvyonun üzerinde biriktirilen yeni tortular anlamına gelmeye başlamıştı; bu tortular benzer karakterdeydi ancak Nuh Tufanı'nın biriktirdiği tortular olarak yorumlanıyordu. Jeologların ilksel bir evrensel tufan kavramını reddetmesiyle birlikte "dilüvyon" terimi gözden düşmüş ve yerini "eski alüvyon "a bırakmıştır. Aynı zamanda "alüvyon" terimi, düzlüklerde akan su nedeniyle oluşan tüm tortu birikintileri anlamına gelmeye başlamıştır. Tanım giderek haliçlerdeki ve kıyılardaki tortuları ve hem deniz hem de akarsu kökenli genç kayaları içerecek şekilde genişlemiştir.

Alüvyon ve dilüvyon 19. yüzyılın sonlarında kolüvyon olarak gruplandırılmıştır. Bununla birlikte, "kolüvyon" artık genel olarak dik yamaçlarda yerçekimiyle taşınan tortular anlamına gelirken, "alüvyon" tanımı nehir hareketiyle biriken tortulara vurgu yapmaya geri dönmüştür. "Alüvyon" terimine başka hangi tortu birikintilerinin dahil edilmesi gerektiği konusunda anlaşmazlık devam etmektedir.

Yaş

Alüvyonların çoğu Kuvaterner yaşındadır ve genellikle "örtü" olarak adlandırılır çünkü bu tortular altta yatan ana kayayı gizler. Bir havzayı dolduran ("havza dolgusu") ve taşlaşmamış olan çoğu tortul malzeme tipik olarak "alüvyon" olarak bir araya getirilir. Örneğin Idaho'nun bazı bölgelerinde Pliyosen yaşlı alüvyonlar görülür. Örneğin Kaliforniya'daki San Joaquin Nehri vadisinde geç Miyosen yaşlı alüvyonlar görülür.

Alüvyon ve deprem

Depremlerde oluşan mal ve can kaybının önemli nedenlerinden birisi alüvyonlu taban arazidir. Depremlerde alüvyon kalınlığının az olduğu alanlarda bina hasarı az iken, alüvyonların kalın olduğu alanlarda yıkım daha fazladır. Alüvyon kalınlığı deprem etkisini artırıcı yönde etki eder. Bu alanlarda yapıların büyük çoğunluğu yıkılır. Deprem bölgelerinde alüvyon kalınlığı araştırılıp, yapılaşma buna göre yönetilmelidir.