Saygı

bilgipedi.com.tr sitesinden
Arlington Ulusal Mezarlığı'nda "sessizlik ve saygı" çağrısı yapan bir tabela

Saygınlık olarak da adlandırılan saygı, önemli olduğu düşünülen veya yüksek itibar ya da saygı duyulan birine veya bir şeye karşı gösterilen olumlu bir duygu veya eylemdir. İyi veya değerli niteliklere yönelik bir hayranlık duygusunu ifade eder. Aynı zamanda, birinin ihtiyaçlarına veya duygularına özen göstererek, ilgilenerek veya dikkate alarak onu onurlandırma sürecidir.

Bazı insanlar başkalarına yardım ederek veya önemli sosyal roller oynayarak bireylerin saygısını kazanabilir. Birçok kültürde, bireyler aksini kanıtlayana kadar saygıya layık olarak kabul edilirler. Batı'da "Teşekkür ederim" ya da Hint alt kıtasında "Namaste" gibi basit kelimeler ve ifadeler ya da hafifçe eğilmek, gülümsemek, doğrudan göz teması kurmak veya basit bir el sıkışma gibi basit fiziksel işaretler saygıyı gösterebilir; ancak bu eylemler kültürel bağlama bağlı olarak çok farklı yorumlara sahip olabilir.

Saygı, ilişki içinde olan birey veya kurumların (örneğin dinlerin veya ulusların), birbirlerinin ilgi ve tutumlarının farkında oldukları, yapıcı bir davranış tarzını benimsedikleri olumlu bir duygu. Saygı, ilişkide olunan, iletişim kurulan varlık veya oluşumun hak, değer, inanç ve her türlü özelliğini göz önünde tutmak ve bunlara önyargısız yaklaşmayı içerir. Her ne kadar tersi gibi gözükse de saygı kavramı haklar kavramının varlığından önce gelir ve haklar kavramına dayanmaz.

İşaretler ve saygı göstermenin diğer yolları

Dil

Saygı, yetenekleri, nitelikleri ve başarıları nedeniyle bir kişiye veya bir şeye karşı duyulan derin hayranlık duygusudur.

Saygı ifadesi, bir kişiye veya hayvana hitap ederken veya ondan bahsederken kullanıldığında saygı gösteren bir kelime veya ifadedir (genellikle bir zamirdir).

Genellikle ikinci ve üçüncü şahıslar için kullanılır; birinci şahıs için kullanımı daha az yaygındır. Bazı dillerde, ikinci ya da üçüncü kişiye verilen göreceli onuru arttırmak amacıyla kullanılan anti-onursal birinci şahıs formları ("en alçakgönüllü hizmetkarınız" ya da "bu değersiz kişi" gibi) vardır.

Örneğin, daha yüksek sosyal statüye sahip biriyle Japonca konuşurken kibar bir dil ve onurlandırıcı ifadeler kullanmamak saygısızlıktır. İngilizce konuşulurken Japonca "san" onursal sözcüğü kullanılabilir.

Çin'de, bir kişiyi uzun süredir tanımadıkça ilk ismiyle hitap etmek kaba bir davranış olarak kabul edilir. İşle ilgili durumlarda insanlar birbirlerine unvanlarıyla hitap eder. Evde insanlar birbirlerine genellikle takma adlarla veya akrabalık terimleriyle hitap eder. Çin kültüründe bireyler, kendilerinden sadece birkaç ay küçük veya büyük olsalar bile arkadaşlarına genellikle küçük ve büyük olarak hitap ederler. Çinliler birinin yaşını sorduklarında, bunu genellikle o kişiye nasıl hitap edeceklerini bilmek için yaparlar.

Fiziksel jestler

Kocasının ayaklarına dokunan bir kadın.

Dünyanın dört bir yanındaki İslam kültürlerinde insanlara saygı göstermenin birçok yolu vardır. Örneğin, ebeveynlerin, büyükanne ve büyükbabaların ve öğretmenlerin ellerinin öpülmesi tavsiye edilir. Ayrıca, Muhammed'in sözlerinde, bir kişinin ebeveynlerinin ve öğretmenlerinin yüzlerine gülümseyerek bakması durumunda, Allah tarafından kesinlikle başarı ve mutlulukla ödüllendirileceği anlatılmaktadır.

Hindistan'da, bir kişinin ayağı yanlışlıkla bir kitaba veya yazılı bir materyale (bilgi tanrıçası Saraswati'nin tezahürleri olarak kabul edilir) veya başka bir kişinin bacağına dokunduğunda, saygıdan dolayı, sağ elle tek bir el hareketi (Pranāma) şeklinde özür dilenmesi ve suç işleyen kişinin önce parmak uçlarıyla nesneye, ardından alnına ve/veya göğsüne dokunması gelenekseldir. Bu aynı zamanda zenginlik tanrıçası Lakshmi'nin bir tezahürü olarak kabul edilen para için de geçerlidir. Pranāma ya da Hint kültüründe ayaklara dokunmak bir saygı göstergesidir. Örneğin, bir çocuk büyükannesini veya büyükbabasını selamlarken, genellikle ellerini büyükannesinin veya büyükbabasının ayaklarına dokundurur. Kızılderili kültüründe ayakların bir güç ve sevgi kaynağı olduğuna inanılır.

Afrika/Batı Kızılderili kökenli birçok toplulukta ve Afrika/Batı Kızılderili kökenli olmayan bazı topluluklarda saygı, yumrukların birbirine değdirilmesiyle gösterilebilir.

Batı'da yaygın olan birçok jest veya fiziksel eylem Japonya'da saygısızlık olarak değerlendirilebilir. Örneğin, biri doğrudan birini işaret etmemelidir. Birini selamlarken veya teşekkür ederken, daha düşük statüdeki kişinin daha yüksek statüdeki kişiden daha aşağıda eğilmemesi hakaret olarak kabul edilebilir. Eğilmenin süresi ve seviyesi yaş ve statü gibi birçok faktöre bağlıdır. Bazı fiziksel saygı işaretleri sadece kadınlar için geçerlidir. Bir kadın kozmetik ürünleri veya sutyen takmazsa, profesyonel olmadığı düşünülebilir veya diğerleri durumu önemsemediğini düşünebilir.

Çin

Çin Kültürü

Japon kültürünün aksine, Çin kültüründe selamlaşma veya ayrılık jesti olarak birbirinin önünde eğilmek gerekli değildir. Eğilmek genellikle büyüklere ve atalara saygı göstergesi olarak saklanır. Eğilirken sağ elin yumruğunu sol elin avuç içine mide hizasında yerleştirirler. Ne kadar derin eğilirlerse o kadar saygı göstermiş olurlar.

Çin kültüründe, özellikle iş yaparken fiziksel temasa çok fazla katılım yoktur çünkü bu çok rahat, dolayısıyla saygısızca görülebilir. Birini tokatlamak, okşamak ya da kolunu diğerinin omzuna koymak kaba bir davranış olarak kabul edilir. Bununla birlikte, Doğu Asya'daki aynı cinsiyetten arkadaşlıklarda sevgi Batı'dakinden çok daha belirgindir. Aynı cinsiyetten arkadaşlar sıklıkla kollarını birbirlerine dolamış, el ele tutuşmuş ve diğer fiziksel sevgi işaretleriyle görülecektir.

Çin kültüründe çok fazla el hareketi kullanıldığını görmek nadirdir çünkü bu genellikle aşırı olarak kabul edilir. Çinliler bazen yabancılara gülümsemez veya selamlaşmazlar. Tanımadığınız birine gülümsemek ya da arkadaşça davranmak kaba ve fazla tanıdık gelebilir. Çinli kadınların gülerken ağızlarını kapattıklarını görmek de yaygındır. Geleneksel olarak, çok yüksek sesle gülen bir kadının görgüsüz ve terbiyesiz olduğu düşünülürdü.

Geleneksel olarak Çin kültüründe el sıkışmak pek yaygın değildir. Ancak bu jest artık erkekler arasında, özellikle de Batılıları veya diğer yabancıları selamlarken yaygın olarak uygulanmaktadır. Birçok Batılı Çinlilerin tokalaşmasını çok uzun ya da çok zayıf bulabilir, ancak bunun nedeni zayıf bir tokalaşmanın alçakgönüllülük ve saygı göstergesi olmasıdır.

Diz çökmek ya da alnı yere değecek kadar derin bir şekilde eğilmek, tapınaklarda ibadet sırasında uygulanır. Secde etmek, özellikle ölüleri onurlandırmak veya bir tapınakta derin saygı sunmak için ayrılmış güçlü bir jesttir.

Birçok davranış kuralı gençlerin yaşlılara saygı göstermesi etrafında döner. Pek çok kültürde olduğu gibi, genç Çinlilerden yaşlılara saygı göstermeleri, önce onların konuşmasına izin vermeleri, onlardan sonra oturmaları ve onlarla ters düşmemeleri beklenir. Bazen yaşlı bir kişi odaya girdiğinde herkes ayağa kalkar. İnsanlar genellikle en yaşlıdan en gence doğru tanıtılır. Gençler genellikle büyüklerine kapı açmak için kendi yollarından çıkarlar ve onların önünde bacak bacak üstüne atmazlar. Yaşınız ne kadar büyükse, size o kadar saygılı davranılması beklenir.

Kültürel bir değer olarak saygı

São João da Barra'da "saygı görmek istiyorsan saygı göster" yazan tabela.

Yerli Amerikan kültürü

Birçok yerli Amerikan toplumunda saygı, yerli Amerikan kültüründe değer verilen önemli bir kavramdır. Saygı, hürmet veya hürmete ek olarak, yerli bireylere kültürlerini öğreten ahlaki bir değer olarak görülür. Bu ahlaki değer, topluma katılımı etkileyen ve aynı zamanda bireylerin gelişmesine ve kendi kültürlerinin toplumuyla bütünleşmesine yardımcı olan bir süreç olarak ele alınmaktadır. Saygı değeri çocukluk döneminde öğretilir çünkü yerli çocukların topluluklarına katılma ve toplulukları hakkında bilgi edinme süreci kültürün önemli bir yönüdür.

Bir davranış ve katılım biçimi olarak saygı, çocukların toplum içinde nasıl davranmaları gerektiğinin temelini oluşturduğu için özellikle çocukluk döneminde önemlidir. Çocuklar, aile için yemek pişirmek, evi temizlemek ve süpürmek, bebek yaştaki akranlarına bakmak ve ekin işi gibi olgun faaliyetlerde bulunurlar. Yerli çocuklar bu faaliyetlere katılımlarını saygının bir temsili olarak görmeyi öğrenirler. Saygı faaliyetlerine bu şekilde katılım yoluyla çocuklar sadece kültürü öğrenmekle kalmaz, aynı zamanda onu pratik de ederler.

Tanımlar ve özellikler

Saygı, terim olarak genellikle kişiler arası ilişkilerde kullanılır. Buna göre Türk Dil Kurumunun saygı sözcüğüne verdiği tanımlar şöyledir:

  1. Değeri, üstünlüğü, yaşlılığı, yararlılığı, kutsallığı dolayısıyla bir kimseye, bir şeye karşı dikkatli, özenli, ölçülü davranmaya sebep olan sevgi duygusu, hürmet, ihtiram.
  2. Başkalarını rahatsız etmekten çekinme duygusu.

Aslında saygı terimi kişiler arası ilişkilerle sınırlı değildir; hayvanlar, gruplar, müesseseler ve örneğin ülkeler arasında kullanabilen bir terimdir.

Her ne kadar saygı zaman zaman kibarlık veya görgü ile eş anlamlı kullanılsa da, bunlar birer davranışken saygı bir tutumdur. Davranışlarda görülen kültürler arası farklılıklar ve aynı davranışın farklı kültürlerde farklı anlamlar taşıması sonucu zaman zaman kişiler tamamen kendilerine dair unsurlardan veya dışa dönük çeşitli davranışlarından dolayı, saygısızlık kastı olmasa da saygısız olarak tanımlanabilirler.

Formel Saygı (Resmi / Biçimsel Saygı)

Gözlemlenebilen bir davranış biçimidir. Kişinin gerçek fikri olmayabilir. Zorlamayla ortaya çıkar. Bu zorlama bazen toplumsal bazen de hukuk kökenli olabilir. Örneğin Devlet Memurları Kanunu memurun amirine karşı saygılı davranmasını zorunlu kılar. (Türkçe’deki “Saygı Göstermek” deyimi bu durumu ifade eder.) Hukuk bu saygı türü ile ilgilenir. Örneğin Devlet Memurları Kanunu, Öğrenci Disiplin Yönetmelikleri saygı ile ilgili düzenlemeler içerir.

Hukuk sistemi insanların gerçek niyeti ve düşüncesi o yönde olmasa bile kamu görevlilerine ve onların da kendi aralarında hiyerarşik olarak birbirlerine karşı saygılı davranmalarını ister. Kimi zaman bu davranışların bir tür aldatmaca olduğu düşünülebilir fakat kamu düzeninin sağlıklı yürüyebilmesi için bu bir zorunluluktur. (Ancak elbette ki saygının doğru anlaşılması, içeriğinin doğru tespit edilmesi gereklidir. Saygı beklentisi adı altında meselenin başka yerlere kaydırılması da başka sorunlar doğuracaktır.) Örneğin 60 kişilik bir sınıfta sadece 2 öğrenci dersi anlatan öğretmene karşı içinde saygı duymuyorsa ve -hukuk sistemi de buna izin verdiği takdirde- gerçek fikirlerine göre davranmaya kalkarlarsa sadece bu 2 öğrencinin yüzünden bir dönem boyunca o ders işlenemez hale gelebilir. Sosyoloji’deki rol kuramının da tespit ettiği üzere insanlardan farklı ortamlara göre farklı roller oynamaları (farklı maskeler takmaları) beklenir ve insanlar da buna göre davranırlar.

İnformel (Gayriresmî / Biçimdışı Saygı)

Kişinin gerçek fikrinden kaynaklanır. İçseldir. Zorlama ile değiştirilemez. Ancak karşılıklı etkileşim ile zamanla olumlu veya olumsuz yönde kendiliğinden değişebilir. (Türkçe’deki “Saygı Duymak” deyimi ile ifade edilir.) Hukuk bu saygı türü ile ilgilenmez. İnformel saygıyı Türk dili içerisinde karşılayacak ayrı bir kavram olmadığı için sıklıkla "Sevgi" kavramı ile birbirine karıştırılır. Örneğin, “ben bu siyasetçiyi çok seviyorum” cümlesinde olduğu gibi.

Normal koşullar altında saygı davranışını sergileyen kişilerin bunu gerçekten yaptığının yoksa hukuk düzeni öyle istediği için mi ya da korkudan, göze girme gibi kişisel beklentilerden mi kaynaklandığını anlamaya çalışmanın gereği de yoktur, pratik bir faydası da bulunmaz. Bunun için çaba sarfetmek gereksizdir. Ancak teorik olarak bunu anlamak mümkün müdür sorusuna verilecek bir yanıt vardır. Kamu hizmetleri yürütülürken taraflar arasında eşitsiz bir ilişki bulunur. Yani taraflardan birine devlet fazladan yetki vermiştir. Örneğin amir ve memur arasında, öğrenci ve öğretmen arasında olduğu gibi. Kişiler ancak aralarındaki bu eşitsiz ilişki sona erip eşit hale geldiklerinde gerçek düşüncelerini ortaya çıkaracaklardır. Örneğin öğrenci mezun olduğunda, amir emekli olduğunda, memurun tayini çıktığında.