Çini

bilgipedi.com.tr sitesinden
Nezihe Bilgütay Derler
Doğan
Nezihe Bilgütay

1926 (yaş 96-97)
Heybeliada
Eğitimİstanbul Kız Lisesi
Mezun Olduğu OkulDevlet Güzel Sanatlar Akademisi
Şunlarla bilinirÇinitr:Çini
Eş(ler)Haşım Derler
Derler tarafından yapılan Çini

Nezihe Bilgütay Derler (d. 1926, Heybeli Ada), cam ve porselenin birleşiminden oluşan geleneksel bir Türk sanatı olan Çini ile tanınan bir Türk minyatür sanatçısıdır. Çini desenleri yaygın olarak kullanılmaktadır.

Derler, bu sanatı Güzel Sanatlar Akademisi'nde, Cumhuriyet döneminin ilk hocaları olan ve 20. yüzyılda geleneksel Çini sanatının desenlerindeki unutulmuş mantığın yeniden keşfedilmesinde önemli rol oynayan Feyzullah Dayigil (1910-1949) ve Muhsin Demironat'tan (1920-1983) öğrenmiştir. Derler, verdiği dersler ve ürettiği Çini sanatı örnekleriyle bu bilgiyi bir sonraki kuşak sanatçılara aktarmıştır.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde eğitmen olarak Çini sanatını öğretti. Çini sanatının Türkiye'de bulunduğu noktadan bugünkü durumuna gelmesinde önemli bir rol oynadı. Mehmet Gürsoy gibi yeni nesil Çini sanatçılarını yetiştirdi. Emekli olduktan sonra da üniversite dışında ders vermeye devam ediyor.

"Bilgütays'ın çalışmalarında minyatür ana sanat dalı mezunu olması nedeniyle minyatür benzeri birçok kompozisyona rastlanır. Ayrıca panolardan tabaklara ve vazolara uzanan seramik örneklerinde sır altı, sır üstü ve sır üstü kombinasyonlarını görmek mümkündür."

- Sitare Turan

Çini, bir yüzü sırlı, su geçirmez bir tabaka veya cam ile seramiğin ateşle birbirine kaynaştırılması sonucu ortaya çıkan levha.

Kişisel yaşam

Nezihe Bilgütay Derler, 1926 yılında Adalar'a bağlı Heybeliada'da birkaç kardeşten biri olarak dünyaya geldi. Denizci olan babası o henüz 6 aylıkken öldü. On yaşındayken annesi de ölmüş ve onu anne babasız bırakmıştır. O ve kardeşleri daha sonra anne tarafından teyzeleri tarafından büyütüldü. Gençlik yıllarında para sıkıntısı çekmiş, İstanbul Kız Lisesi'ne devam ederken geçinebilmek için çalışmak zorunda kalmıştır. Liseden mezun olduktan sonra kendisinde potansiyel gören bir öğretmen tarafından İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ne yönlendirildi.

Akademide Türk Süsleme Bölümü'nde öğrenci oldu. Akademide 1947'den 1963'teki ölümüne kadar ders veren Tebriz doğumlu Hüseyin Tahirzade Behzad'ın (1887-1962) minyatür bölümünde ihtisas yaptı. Ayrıca Muhsin Demironat (1907-1983) tarafından öğretilen tezhip (Osmanlı tezhibi) alanında da yan dal yaptı. Neşe Aybey (1930-2015) ile sınıf arkadaşıydı. Akademiden 1957 yılında mezun oldu.

Tarihçe

Derler, 1952'den 1960'a kadar harita resimleri üzerinde çalıştı.

1960 yılında Muhsin Demironat ve seramik sanatçıları Melike Abasıyanık (1930-2021), Şükran Ölcen ve Nasip İyem (1921-2011) ile birlikte İznik tarzı sıraltı dekor atölyesinde çalıştı.

1966 yılına kadar Eczacıbaşı Sanat Atölyeleri'nin İstanbul Kartal'daki fabrikasında çini uygulaması, seramik kalıpları ve rölyefler üzerine çalıştı. Yıldız Porselen'den gelip orada çalışması için teklifler aldı, ancak Eczacıbaşı'nın tekliflerini geri çevirip istediği şekilde çalışmasına izin verene kadar Eczacıbaşı'nda kaldı ve sonunda Eczacıbaşı'ndan Yıldız Porselen için ayrılmaya ikna oldu.

1966-1975 yılları arasında Sümerbank Yıldız Porselen Sanayii el sanatları atölyesinde atölye şefliği yaptı. Bu yıllar arasında tr:Yıldız Porselen Fabrikası Yıldız Porselen tarafından üretilen ürünlerin grafik tasarımları Derler tarafından yapıldı.

1967 yılında Muhsin Demironat ile birlikte yaptığı minyatürlü pano, Uluslararası Seramik Sergisi ve Yarışması'nda gümüş madalya kazanmış ve daha sonra Türkiye Cumhuriyeti Senatosu tarafından satın alınmıştır.

Derler, 1976 yılında yarı zamanlı olarak başladığı İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Çini Ana Sanat Dalı'nda 1997 yılına kadar tam zamanlı öğretmenlik yaptı.

Derler, 2005 yılında Bodrum'a taşındı. Eşi Haşım Derler'in ölümünden sonra İzmir'e taşındı.

Derler'in eserlerinin çoğu İzmir'deki evinde sergilenmekte, geri kalanı ise dünyanın dört bir yanındaki özel koleksiyonlarda yer almaktadır. Tek bir yerde en çok eseri muhtemelen sanata meraklı işadamı Necip Tatari'nin koleksiyonundadır ve Derler'in çoğu pano olan eserlerini barındırmak için özel olarak bir bina yaptırmıştır.

Eğitimli bir minyatürcü olmasına rağmen en çok Çini'leriyle tanınır, ancak minyatürcülük eğitimi Çini tasarımlarında ortaya çıkar.

Milenyum tarzdaki Türk Çinileri

Türk çini sanatının tarihi ilk Müslüman Türk devletlerinden Karahanlılara kadar dayanmaktadır. Bu da çini sanatının bin yılı aşkın bir geçmişe sahip olduğunu göstermektedir.

Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçukluları çiniyi mimari süslemelerde sıkça kullanmış, Anadolu Selçuklu Devleti'nin dağılmasından sonra, çini sanatında Osmanlı Devleti'nin kuruluşuyla yeni bir dönem başlamıştır.

Bursa'nın İznik ilçesinde başlamıştır. Orada yapımı azalınca Kütahya'da yapılmaya başlanmıştır.

İznik Çinisi

İlk Osmanlı dönemi İznik çinileri, Bursa Yeşil Camii ve türbesinde (1421), Bursa Muradiye Camii'nde (1426), Edirne Muradiye Camii (1433) ve Çinili Köşk’te (1472) görülebilmektedir. Bunlar genellikle mozaik veya sırlı boya teknikleri ile üretilmiş çinilerdir. Bu dönem çinilerinde lacivert, mavi, turkuaz, siyah renkleri ağırlıktadır ve daha çok geometrik desenler kullanılmıştır. Bu dönemde, mimaride kullanılan duvar çinilerine kâşi, süs ve mutfak eşyası çinilere ise evâni deniliyordu.

16. yüzyılda İznik'te üretilen çinilerde gerek kalite ve gerekse desen üretiminde büyük gelişmeler olmuş ve Türk çini sanatı en parlak dönemini yaşamıştır. Osmanlı, mozaik gibi teknikleri bırakmış sır altı boya ve sır tekniğini geliştirmiştir. Bunun yanı sıra saray nakkaşhanesinde yeni motifler geliştirilmeye ve üretilmeye başlanmıştır. Kırmızı, yeşil, mavi, lacivert, turkuaz ve kahverenginin kullanımıyla İznik çinilerinde yeni bir devir yaşanmaya başlanmıştır.

Kütahya Çinisi

Kütahya'da ilk çini örnekleri 14. yüzyılın sonlarında görülmeye başlanırken çinide asıl ilerleme İznik'in çini sanatının zirvesinde olduğu 16. yüzyılın ikinci yarısından sonra başlar. Özellikle İstanbul'un çini ihtiyacını karşılamak için Kütahya'da çini atölyeleri kurulmuş, Osmanlı'nın gerileme dönemiyle beraber İznik'te çinicilik de aynı hızda gerilemeye başlamıştır. 18. yüzyılda çinicilik sanatının İznik'te tamamen kaybolmasıyla Kütahya bu alanda faaliyet gösteren tek yer olmuştur. Osmanlı'da çiniciliğin en güzel ve son örnekleri Hafız Mehmed Emin Efendi'nin elinden çıkmıştır.

Milet işi

Kırmızı hamurdan yapılmış beyaz astarlı Osmanlı dönemi seramikleri milet işi adı altında bilinmektedirler. Ak çini olarak da adlandırılan bu eserlerin bezemeleri siyah, kobalt mavisi, patlıcan moru ve firuze gibi renklerde olabilmektedir.

Haliç işi

Ayrıca bakınız Haliç işi

15. yüzyıl sonuyla 16. yüzyıl başlarında daha çok vazo, kase, tabak, kandil gibi biçimlerde üretilmiş, mavi beyaz Osmanlı seramiği.

Sergiler

  • Mehmet Akif Ersoy Sanat Merkezi, 13-31 Ekim 2018

Resim galerisi