Dezenformasyon

bilgipedi.com.tr sitesinden

Dezenformasyon propagandanın bir alt kümesidir ve insanları kandırmak için kasıtlı olarak yayılan yanlış bilgi olarak tanımlanır. Bazen yanlış bilgi olan ancak kasıtlı olmayan yanlış bilgi ile karıştırılır.

İngilizce dezenformasyon kelimesi, Latince dis- ön ekinin bilgiye uygulanmasından gelir ve "bilginin tersine çevrilmesi veya kaldırılması" anlamını taşır. Nadiren kullanılan kelime, bu kullanımıyla en azından 1887'ye kadar basılı olarak ortaya çıkmıştır. Bazıları bu sözcüğün Rusça dezinformatsiya'nın KGB kara propaganda departmanının adından türetilmiş bir çevirisi olduğunu düşünmektedir. İtirafçı Ion Mihai Pacepa bu terimi Joseph Stalin'in uydurduğunu ve Batı kökenli olduğunu iddia etmek için Fransızca bir isim verdiğini iddia etmiştir. Rusça kullanımı 1923 yılında "özel dezenformasyon ofisi" ile başlamıştır. Dezenformasyon, Büyük Sovyet Ansiklopedisi'nde (1952) "kamuoyunu kandırmak amacıyla yanlış bilgi" olarak tanımlanmıştır. INFEKTION Operasyonu, AIDS'i ABD'nin icat ettiği yönündeki görüşleri etkilemeye yönelik bir Sovyet dezenformasyon kampanyasıydı. ABD, sahte bir belgede ABD'nin ırk ayrımcılığını desteklediğinin bildirildiği 1980 yılına kadar dezenformasyona aktif olarak karşı koymamıştır.

Dezenformasyon kelimesi 1939 yılına kadar İngilizce sözlüklerde yer almamıştır. Reagan Yönetiminin Libya lideri Muammer Kaddafi'ye karşı dezenformasyon yaptığının ortaya çıkmasının ardından 1986 yılında İngilizce kullanımı artmıştır. 1990 yılına gelindiğinde, ABD siyasetinde yaygındı; ve 2001 yılına gelindiğinde genel olarak yalan ve propagandayı ifade ediyordu.

Hasmı rencide etmeyi, aşağılayıp küçük düşürmeyi amaçlayan karşı propaganda ile benzerlik taşır. Sahte belge, el yazısı, fotomontaj ve montaj filmler ile fabrikasyon istihbarat ve dedikoduların duyurulması gibi yöntemleri bulunur.

Sosyal alanda bireyleri ve toplumları yönlendirmek amacıyla, yanlış bilgi ve haber vermek için kullanılan en önemli araçlardan biridir.

Espiyonaj veya askerî istihbarat alanında dezenformasyon, düşman kuvvetleri yanlış kararlar aldırmaya yönelik olarak çıkartılır. Hasım tarafta psikolojik çöküntü oluşturulması ve motivasyonun kırılması için de kullanılır.

Yanlış bilgi üretme ve yayma yoluyla yapılabileceği gibi mevcut bir bilgiyi kötü maksatla kullanma ve çarpıtarak verme yöntemi de uygulanabilir.

Geleneksel propaganda veya Büyük Yalan teknikleri toplumsal seviyede hissiyatı motive veya demotive etme amacı taşırken dezenformasyon, makul seviyede kitleleri kuşkuda bırakan çarpıtma bilgiler veya bu bilgilerin yanlış kasıtlı sonuçlara bağlanması yoluyla manipüle etme amacına hizmet eder.

Eğer hedef kitle bu tip kontrolden etkilenebilecekse uygulanan diğer bir teknik, gerçeklerin gizlenmesi veya sansürlemedir. Eğer bilgi alma kanaları tamamen kapatılmadan bırakılabilirse, bu kısıtlı bilgilerin dezenformasyon ile doldurulabilmesi ve hasmın kolayca ispatlanamaz birçok iddialar ile birlikte kuşkulu bir halde bırakılabilmesi mümkündür.

Bazı gerçek bilgileri ve gözlemleri bazı yanlış yorumlar ve yalanlarla karıştırmak veya bazı gerçek bilginin sadece bir kısmını vererek yanlış yorumlarla bilgiyi dağıtmak yaygın dezenformasyon taktiklerdendir.

Etimoloji ve ilk kullanım

İngilizce dezenformasyon kelimesi Rusça дезинформация kelimesinin çevirisidir ve 1950'lerde Sovyet planlamacılar tarafından dezinformatsiya olarak tanımlanmıştır. basın, radyo, vb.) kamuoyunu yanıltmaya yönelik yanlış haberler." Yanlış bilgi hatadan kaynaklanan yanlışlıkları ifade ederken, dezenformasyon tasarım yoluyla yayılan kasıtlı bir yanlıştır. Yanlış bilgi, bilinen yanlış bilgi kasıtlı ve bilinçli olarak yayıldığında dezenformasyon yaratmak için kullanılabilir. Bu taktik tarih boyunca kullanılmış, örneğin uzun Roma-Pers Savaşları sırasında, Gindarus Dağı Savaşı'nda, Telephis-Ollaria Savaşı'nda ve Herakleios'un İran'a saldırısında uygulanmıştır.

Dezenformasyon öncelikle devlet istihbarat kurumları tarafından yürütülmekle birlikte, sivil toplum kuruluşları ve işletmeler tarafından da kullanılmaktadır. Paravan gruplar, gerçek amaçları ve onları yönetenlerin kim olduğu konusunda kamuoyunu yanlış yönlendirdikleri için bir dezenformasyon biçimidir. Son zamanlarda dezenformasyon sosyal medya aracılığıyla kasıtlı olarak "sahte haberler" şeklinde yayılmaktadır; bu haberler meşru haber makaleleri olarak maskelenmiş ve okuyucuları ya da izleyicileri yanlış yönlendirmeyi amaçlayan dezenformasyonlardır. Dezenformasyon sahte belgelerin, el yazmalarının ve fotoğrafların dağıtılmasını ya da tehlikeli söylentilerin ve uydurma istihbaratın yayılmasını içerebilir. Ancak bu taktiklerin kullanılması, hakaret davaları ya da dezenformasyon yapan kişinin itibarının zedelenmesi gibi istenmeyen sonuçlara yol açabilir.

Rus taktik silahıyla ilgili terimin kullanımı 1923 yılında KGB'nin öncüsü Devlet Siyasi Müdürlüğü'nün (GPU) başkan yardımcısı Józef Unszlicht'in "aktif istihbarat operasyonları yürütecek özel bir dezenformasyon ofisi" kurulması çağrısında bulunmasıyla başladı. GPU, Sovyetler Birliği'nde istihbarat taktikleri için dezenformasyon terimini kullanan ilk örgüttü. William Safire 1993 tarihli Quoth the Maven adlı kitabında dezenformasyonun KGB'nin selefi tarafından şu anlamda kullanıldığını yazmıştır: "Bir ulusun istihbarat sisteminin güvenilir ama yanıltıcı verilerin enjekte edilmesi yoluyla manipüle edilmesi". Bu noktadan sonra dezenformasyon, aktif önlemler olarak adlandırılan Sovyet siyasi savaşında kullanılan bir taktik haline geldi. Aktif önlemler, gizli operasyon olarak sahtecilik, yıkıcılık ve medya manipülasyonunu içeren Sovyet istihbarat stratejisinin önemli bir parçasıydı. 2003 tarihli Propaganda ve Kitlesel İkna Ansiklopedisi dezenformasyonun, A Servisi olarak bilinen Rus kara propaganda birimi tarafından kullanılan ve aktif önlemlere atıfta bulunan bir terim olan dezinformatsia'dan geldiğini belirtmektedir. Bu terim 1939 yılında "Alman Dezenformasyon Servisi" ile ilgili olarak kullanılmıştır. The Merriam-Webster New Book of Word Histories'in 1991 baskısı, dezenformasyonu Rusça dezinformatsiya'nın muhtemel bir çevirisi olarak tanımlamaktadır. Bu sözlük, sözcüğün İngilizce versiyonu ile Rusça versiyonunun, İkinci Dünya Savaşı öncesinde propagandanın yayılmasıyla ilgili süregelen hayal kırıklığı nedeniyle birbirlerine paralel olarak bağımsız bir şekilde gelişmiş olabileceğini belirtmektedir.

Romanya gizli polisinin eski üst düzey yetkilisi Ion Mihai Pacepa, Dezenformasyon (2013) adlı kitabında dezenformasyon tarihini gözler önüne sermiştir.

Romanya gizli polisinin eski üst düzey yetkilisi Ion Mihai Pacepa, bu kelimenin Joseph Stalin tarafından icat edildiğini ve İkinci Dünya Savaşı sırasında kullanıldığını söyledi. Stalinist hükümet daha sonra hem İkinci Dünya Savaşı'nda hem de Soğuk Savaş'ta dezenformasyon taktiklerini kullandı. Sovyet istihbaratı maskirovka (Rus askeri aldatma) terimini dezenformasyon, simülasyon, kamuflaj ve gizleme gibi taktiklerin bir kombinasyonunu ifade etmek için kullanmıştır. Pacepa ve Ronald J. Rychlak, Pacepa'nın Stalin'in bu taktiğe Fransızca bir isim vererek Batı dünyası tarafından kullanılan bir teknik olduğu izlenimini yaratmaya çalıştığını yazdığı Dezenformasyon başlıklı bir kitap kaleme almıştır. Pacepa, istihbarat subayı olarak çalışırken okuduğu Sovyet kullanım kılavuzlarında dezenformasyonun Rus hükümeti tarafından kullanılan ve kökeni Rus tarihine dayanan bir strateji olarak tanımlandığını anlattı. Pacepa, Sovyet el kitaplarında dezenformasyonun kökeninin Grigory Potyomkin'in 1783'te bölgeye yaptığı seyahat sırasında Büyük Katerina'yı şaşırtmak için Kırım'da inşa ettiği ve daha sonra Potemkin köyleri olarak anılan sahte kasabalara dayandığını söylediğini hatırlıyor.

Propaganda ve İkna adlı kitaplarında yazarlar Garth Jowett ve Victoria O'Donnell dezenformasyonun dezinformatsia'dan geldiğini ve KGB'nin kara propaganda bölümüne verilen isimle aynı olduğunu belirtmişlerdir. Kara propaganda bölümünün 1955 yılında kurulduğu ve Dezinformatsiya ajansı olarak anıldığı bildirilmiştir. Eski Merkezi İstihbarat Teşkilatı (CIA) direktörü William Colby, Dezinformatsiya ajansının nasıl çalıştığını açıklarken, sol eğilimli bir gazeteye sahte bir makale yerleştireceğini söyledi. Sahte haber Komünist bir dergide yayınlandıktan sonra bir Sovyet gazetesinde yayınlanıyor ve bu gazetede kaynaklarının açıklanmayan kişiler olduğu belirtiliyordu. Bu süreç sayesinde yalan, meşru bir haber olarak küresel çapta yayılıyordu.

Oxford Dictionaries'e göre, Rusça disinformatsiya kelimesinden çevrilen İngilizce dezenformasyon kelimesi 1950'lerde kullanılmaya başlanmıştır. Dezenformasyon terimi, 1952 tarihli resmi Büyük Sovyet Ansiklopedisi'nde "kamuoyunu aldatmak amacıyla (basında, radyoda vb.) yanlış bilgilerin yayılması" olarak tanımlanan Sovyet ticaretinin bir biçimi olarak daha geniş bir kullanım görmeye başladı. Soğuk Savaş'ın en aktif dönemi olan 1945'ten 1989'a kadar bu taktik Sovyet KGB'si, İngiliz Gizli İstihbarat Servisi ve Amerikan CIA'i dahil olmak üzere çok sayıda istihbarat teşkilatı tarafından kullanılmıştır. Dezenformasyon kelimesinin kullanımı 1960'larda artmış ve 1980'lerde daha geniş bir alana yayılmıştır. 1964'teki büyük bir dezenformasyon çabası olan Neptün Operasyonu, Çekoslovak gizli servisi StB tarafından Batı Avrupalı politikacıları eski Nazi işbirlikçileri olarak karalamak üzere tasarlanmıştı. Batı'ya iltica eden ilk dezenformasyon uygulayıcısı olan eski Sovyet bloğu istihbarat subayı Ladislav Bittman, resmi tanımı uygulamadan farklı olarak tanımladı: "Yorum biraz çarpıtılmış çünkü kamuoyu potansiyel hedeflerden sadece biri. Birçok dezenformasyon oyunu sadece karar verici elitleri manipüle etmek için tasarlanır ve kamuoyuna duyurulmaz." Bittman, Çekoslovak İstihbarat Servisi'nin Dezenformasyon Departmanı'nın şef yardımcısıydı ve 1980 yılında dezenformasyon konusundaki bilgisi hakkında ABD Kongresi önünde ifade verdi.

İhraçlar gizli operasyonları ortaya çıkarıyor

Rus dış istihbarat şefi Yevgeny Primakov 1992 yılında INFEKTION Operasyonu'nun dünyayı ABD'nin AIDS'i icat ettiğine inandırmaya yönelik bir dezenformasyon kampanyası olduğunu doğruladı.

Sovyet dezenformasyon örtülü operasyon kampanyalarının kapsamı, 1960'ların sonlarından 1980'lere kadar KGB subaylarının ve müttefik Sovyet bloğu servislerinin subaylarının firarlarıyla ortaya çıkmıştır. Stanislav Levchenko ve Ilya Dzerkvilov Sovyetlerden ayrılanlar arasındaydı. 1990 yılına gelindiğinde her iki isim de KGB için yaptıkları dezenformasyon operasyonlarını anlatan kitaplar yazmışlardı. Sovyetler Birliği'nin çöküşü sırasında ortaya çıkan arşiv belgeleri daha sonra bu tanıklıkları doğrulamıştır.

Başarılı Sovyet dezenformasyonunun ilk örneklerinden biri 1961 tarihli A Study of a Master Spy (Allen Dulles) adlı broşürdür. Birleşik Krallık'ta yayınlanmıştı ve ABD CIA direktörü Allen Dulles'ı oldukça eleştiriyordu. Sözde yazarlar Bağımsız İşçi Partisi Milletvekili Bob Edwards ve muhabir Kenneth Dunne olarak gösterilmişti, ancak gerçek yazar üst düzey dezenformasyon subayı KGB Albayı Vassily Sitnikov'du. 1968'de sahte Who's Who in the CIA yayınlandı ve 1990'ların başına kadar Batı'da otorite olarak gösterildi.

Amerikalı gazeteci Max Holland'a göre, Sovyet arşivleri, özellikle de Vasili Mitrokhin tarafından yayınlananlar, "KGB'nin Kennedy suikastında CIA'in parmağı olduğu inancının körüklenmesinde merkezi ve tehlikeli bir rol oynadığını kanıtlamaktadır." Holland, diğer olayların yanı sıra, KGB'nin İtalyan Paese Sera gazetesine, New Orleans bölge savcısı Jim Garrison'ın suikastla bağlantılı olarak suçladığı Clay Shaw'ın üst düzey bir "CIA ajanı" olduğunu iddia eden sahte bir haber yerleştirdiğini belirtti. KGB'nin bu dezenformasyonu Garrison'ın Clay Shaw'ın yargılanması sırasında yaptığı savunmaları etkilemiş ve daha sonra Oliver Stone'un 1991 yapımı JFK filminde Shaw'ın beraat etmesine rağmen referans olarak kullanılmıştır. Holland şöyle yazıyor: "Muhtemelen [JFK], Soğuk Savaş sırasında çekilen ve ekseninde KGB'nin dezenformasyon fabrikalarında uydurulmuş bir yalan bulunan tek Amerikan filmidir."

Kıdemli SVR subayı Sergei Tretyakov'a göre KGB, Pershing II füzelerinin konuşlandırılmasını durdurmak amacıyla tüm nükleer kış hikayesinin yaratılmasından sorumluydu. Tretyakov, 1979 yılında KGB'nin ABD'nin füzeleri Batı Avrupa'ya konuşlandırmasını engellemek için çalışmalara başladığını ve Yuri Andropov tarafından Sovyet Bilimler Akademisi tarafından hazırlanan sahte bir "kıyamet günü raporuna" dayanarak dezenformasyon yaymaları için yönlendirildiklerini söyledi. Rapor, nükleer savaşın iklim üzerindeki etkisine ilişkin yanlış bilgiler içeriyordu ve barış gruplarına, çevrecilere ve AMBIO dergisine dağıtıldı: A Journal of the Human Environment dergisine dağıtıldı.

Aldatma, Dezenformasyon ve Stratejik İletişim, INFEKTION Operasyonu propagandasını gösteren kapak

1970'ler boyunca ABD istihbarat aygıtı Sovyet dezenformasyon kampanyalarına karşı koymak için çok az çaba sarf etti. Ancak Carter yönetimi sırasında, Beyaz Saray'ın Sovyet istihbaratı tarafından ABD ile Güney Afrika arasındaki uluslararası ilişkileri etkilemeye yönelik bir propaganda operasyonunun konusu haline getirilmesinden sonra bu tutum değişti. 17 Eylül 1980'de Beyaz Saray Basın Sekreteri Jody Powell, Afrika'ya ilişkin tahrif edilmiş bir Başkanlık İnceleme Memorandumunda ABD'nin Güney Afrika'daki apartheid hükümetini desteklediğinin ve Afrikalı Amerikalılara karşı ayrımcılığa aktif olarak bağlı olduğunun yanlış bir şekilde ifade edildiğini kabul etti. Powell'ın açıklamasından önce, San Francisco merkezli Sun Reporter adlı yayının 18 Eylül 1980 tarihli sayısının sahte iddiaları içeren bir ön nüshası dağıtılmıştı. Sun Reporter, bir Sovyet paravan grubu olan Dünya Barış Konseyi'nin Başkanlık Komitesi üyesi Carlton Benjamin Goodlett tarafından yayınlanıyordu. ABD Başkanı Jimmy Carter yalanlar karşısında dehşete kapıldı ve yönetimi CIA'in Sovyet dezenformasyonuna karşı koyma çabalarına daha fazla ilgi gösterdi.

1982 yılında CIA, Sovyet istihbaratı tarafından kullanılan aktif önlemler hakkında bir rapor yayınladı. Raporda ABD'ye karşı 1979'daki Ulu Cami baskınının ABD tarafından organize edildiği fikrinin yerleştirilmesi ve ABD'nin NATO müttefiklerine karşı nükleer bomba kullanacağını iddia eden sahte belgeler de dahil olmak üzere çok sayıda dezenformasyon kampanyası belgelenmiştir.

1985 yılında Sovyetler, ABD'nin AIDS'i icat ettiğine dair dünya kamuoyunu etkilemek için INFEKTION Operasyonu adı verilen ayrıntılı bir dezenformasyon kampanyası başlattı. Kampanya, hastalığın beyaz olmayanları yok etmek için "etnik bir silah" olarak yaratıldığı iddialarını da içeriyordu. Rus dış istihbaratının başı Yevgeny Primakov, 1992 yılında INFEKTION Operasyonu'nun varlığını kabul etti.

1985 yılında Aldrich Ames, KGB'ye CIA muhbirleri hakkında önemli miktarda bilgi verdi ve Sovyet hükümeti bu kişileri tutuklamak için hızla harekete geçti. Ancak Sovyet istihbaratı bu hızlı hareketin CIA'i Ames'in bir casus olduğu konusunda uyaracağından korkuyordu. Ames'in iki yüzlülüğünü CIA'den gizlemek için KGB, istihbarat ajanlarının tutuklanmasının ardındaki gerekçeye ilişkin dezenformasyon üretti. 1985 yazında, Afrika'daki bir görevde CIA için çalışan çift taraflı bir ajan olan bir KGB görevlisi, eve dönüş yolunda Moskova'da ölü bir noktaya gitti, ancak hiçbir zaman rapor vermedi. CIA Avrupalı bir KGB kaynağından ajanının tutuklandığını öğrendi. Aynı anda FBI ve CIA de ikinci bir KGB kaynağından ajanlarının tutuklandığını öğrendi. Ancak Ames'in KGB ajanı olduğu ortaya çıktıktan sonra, KGB'nin her iki adamın da ABD hükümeti için çalıştığını başından beri bildiği ve Sovyet dezenformasyonunun Amerikan istihbarat teşkilatını şaşırtmakta başarılı olduğu anlaşılacaktı.

Dezenformasyon ve propaganda

Bu terimlerin birbiriyle örtüşüp örtüşmediği ve ne derece örtüştüğü tartışma konusudur. Bazıları (ABD Dışişleri Bakanlığı gibi) propagandayı siyasi bir ideali ilerletmek ya da zayıflatmak için rasyonel olmayan argümanların kullanılması olarak tanımlamakta ve dezenformasyonu propagandayı zayıflatmak için alternatif bir isim olarak kullanmaktadır. Bazıları ise bunların tamamen ayrı kavramlar olduğunu düşünmektedir. Popüler bir ayrıma göre, dezenformasyon aynı zamanda açıkça kamuda sinizm, belirsizlik, ilgisizlik, güvensizlik ve paranoya yaratmak için tasarlanmış siyasi amaçlı mesajlaşmayı da tanımlar ve tüm bunlar vatandaşların sosyal veya siyasi değişim için katılımını ve seferberliğini caydırır.

Sovyet sonrası dönemde Rus dezenformasyonu

Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği propaganda ve dezenformasyonu "Batılı ulusların halklarına karşı... aktif önlemlerinin" bir parçası olarak kullanmıştır." Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra Rusya'nın ilk Devlet Başkanı olan Boris Yeltsin'in yönetimi sırasında "dezenformasyon" Rus medyasında ve Rus politikacılar tarafından Sovyet dönemindeki dezenformasyonla ilişkili olarak ve Boris Yeltsin'in "yeni Rusya "sını Sovyet selefinden ayırmak için tartışıldı. Ancak Sovyet sonrası dönemde dezenformasyon, Rusya'nın askeri doktrininde kilit bir taktik haline geldi. Vladimir Putin'in liderliğinde, özellikle de 2008'de Rusya'nın Gürcistan'ı işgalinden sonra kullanımı artmıştır. Bu tarz dezenformasyon propagandası, çok sayıda kanala sahip olması ve tutarsızlık noktasına varacak şekilde düpedüz yalanları yaymaya istekli olması nedeniyle gözlemciler tarafından "yalan hortumu" olarak tanımlanmıştır. Sovyet dönemi dezenformasyon taktiklerinden farklı olarak interneti, amatör gazetecilik iddialarını ve sosyal medyayı kullanmaktadır.

Avrupa Birliği ve NATO, yirmi birinci yüzyılın başlarında Rus dezenformasyonunu öyle bir sorun olarak gördüler ki, her ikisi de uydurulan yalanları analiz etmek ve çürütmek için özel birimler kurdular. NATO dezenformasyona yanıt vermek üzere Letonya'da mütevazı bir tesis kurdu ve Mart 2015'te devlet ve hükümet başkanlarının anlaşmasıyla AB, "EU vs Disinfo" adlı web sitesinde haftalık raporlar yayınlayan Avrupa Dış Eylem Servisi Doğu Stratcom Görev Gücü'nü oluşturdu. Site ve ortakları Eylül 2015 ile Kasım 2017 arasında Kremlin yanlısı 3,500'den fazla dezenformasyon vakasını tespit edip çürüttü.

Rusya ise televizyon kanalı RT (eski adıyla Russia Today) ve Sputnik haber ajansını kullandı. İsveç Güvenlik Servisi'nin dezenformasyonla ilgili 2016 yıllık raporunu açıklarken, temsilci Wilhelm Unge şunları söyledi: "İnternet trollerinden RT ve Sputnik gibi medya şirketleri tarafından yayılan propaganda ve yanlış bilgilere kadar her şeyi kastediyoruz." RT ve Sputnik Batılı izleyicilere odaklanmak ve Batı standartlarına göre çalışmak üzere kurulmuştur ve RT sorunların nasıl Batılı ülkelerin suçu olduğuna odaklanma eğilimindedir.

Sosyal medya platformları ve internet

2010'lu yıllarda sosyal medyanın önem kazanmasıyla birlikte Rusya dezenformasyon yaymak için Facebook, Twitter ve YouTube gibi platformları kullanmaya başladı. Genellikle Rusya'nın İnternet Araştırma Ajansı (IRA) tarafından işletilen Rus web tugayları ve botları, bu sosyal medya kanallarında dezenformasyonu yaymak için yaygın olarak kullanıldı. 2017 sonu itibariyle Facebook, 126 milyon kadar kullanıcısının platformunda Rus dezenformasyon kampanyalarına ait içerik gördüğüne inanıyordu. Twitter, 2016 ABD seçimleriyle ilgili tweetleri yayan 36.000 Rus botu bulduğunu açıkladı. Rusya başka yerlerde de Ukrayna gibi eski Sovyet devletleri ile Fransa ve İspanya gibi Batılı ülkeleri istikrarsızlaştırmak için sosyal medyayı kullandı.

ABD Dışişleri Bakanlığı 2020 yılında, Rus devlet aktörleri tarafından "yanlış anlatılar yaratmak ve yaymak için" kullanılan birkaç "vekil site" tespit etti. Bu siteler arasında Stratejik Kültür Vakfı, çevrimiçi dergi New Eastern Outlook, Kırım merkezli haber ajansı NewsFront ve "askeri meraklıları, gazileri ve komplo teorisyenlerini" hedef alan bir web sitesi olan SouthFront yer alıyor.

İnternet Araştırma Ajansı

Rusya'nın İnternet Araştırma Ajansı (IRA) 2020 ABD başkanlık seçimleri öncesinde ve sırasında dezenformasyon yayma taktiklerini geliştirdiğini gösterdi. Muhtemelen sosyal medya platformlarının tespit mekanizmalarından kaçmak için IRA, ABD'deki siyahi toplulukları hedef almak için insan hakları odaklı Ganalı bir STK için çalışan aktivistleri seçti. Rus kampanyaları ayrıca, içeriğin yalnızca Facebook ve Twitter'da değil, aynı zamanda Tumblr, Wordpress ve Medium'da da yayılmasıyla daha çapraz platformlar haline geldi. IRA da ABD'li gazetecileri ABD başkan adayı Joe Biden'ı eleştiren makaleler yazmaları için işe aldıklarına dair kanıtlarla daha cesaretli hale geldi.

Rusya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü

Hem 2016 hem de 2020 seçimleri sırasında Rusya Stratejik Araştırmalar Enstitüsü (RISS) Putin ve Kremlin'in dezenformasyon çabalarının ayrılmaz bir parçasıydı. Leonid Petrovich Reshetnikov 2016'da, Mikhail Fradkov ise 2020'de RISS'in başındaydı. 2016 ABD başkanlık seçimleri sırasında George Papadopoulos, Rus istihbaratı, Vladimir Putin ve 2016 ABD seçimlerine müdahale etmekle görevli Kremlin grubu ile çok sayıda yakın bağı olan Panos Kammenos ile birkaç kez bir araya geldi. Kammenos Atina merkezli Jeopolitik Araştırmalar Enstitüsü'nü kurdu ve Kasım 2014'te RISS'in başında bulunan eski SVR subayı Reshetnikov ile bir "mutabakat anlaşması" imzaladı. Bir SVR operasyonu olan RISS, 2009 yılında Rusya Devlet Başkanı'nın kontrolü altına girmiş, Reshetnikov düzenli olarak Putin ile görüşmüş ve eylem planları geliştirerek Rusya'nın 2016 ABD seçimlerine müdahalesine katılmıştır. Eylem planları geliştirerek; Rus istihbarat varlıkları ve büyük bir dezenformasyon kampanyası kullanarak, Putin Cumhuriyetçileri ve Donald Trump'ın kampanyasını destekleyecek ve Demokratları ve Hillary Clinton'ın kampanyasını bozacaktı ve Trump'ın seçimi kaybetme olasılığı varsa, o zaman Rusya, seçim sisteminin ve seçimlerin meşruiyetini zayıflatmak için çabalarını ABD'deki seçmen sahtekarlığına odaklanmaya kaydıracaktı. Kammenos'un pozisyonları Kremlin'in söylemleriyle yakından örtüşüyordu.

2020 ABD başkanlık seçimleri kampanyası sırasında, Rusya'nın beyazların üstünlüğünü savunan faaliyetlere destek ve Demokrat başkan adayı Joe Biden'ın akli dengesine yönelik saldırılar da dahil olmak üzere çok sayıda dezenformasyon saldırısı Trump, üst düzey Trump Yönetimi yetkilileri ve yeniden seçim kampanyası tarafından kullanıldı. Mart 2018'den Ağustos 2020'ye kadar İç Güvenlik Bakanlığı'nda istihbarat şefi olarak görev yapan Brian Murphy, kendisine "Rusya'nın ABD'ye müdahale tehdidine ilişkin istihbarat değerlendirmeleri yapmayı bırakması ve bunun yerine Çin ve İran'ın müdahale faaliyetleri hakkında rapor vermeye başlaması" talimatı verildiğini iddia etti. İç Güvenlik Bakanlığı sekreter vekili Chad Wolf, Başkan Trump'ın ulusal güvenlik danışmanı olan Robert C. O'Brien'ın Rusya'nın müdahalesine ilişkin değerlendirmeleri bastırdığını iddia etti. Barack Obama'nın başkanlığı döneminde İç Güvenlik Bakanlığı'nda istihbarat müsteşarı olarak görev yapan John Cohen ise şunları söyledi "Ulusun karşı karşıya olduğu tehditleri tanımlayan bilgilerin yayınlanmasını engellemek... halkın ve eyalet ve yerel yetkililerin tehdide karşı koymak için federal hükümetle birlikte çalışma kabiliyetini zayıflatır."

Lev Parnas, Igor Fruman, Yuriy Lutsenko, John Solomon, Dmytro Firtash ve müttefikleri Victoria Toensing ve Joe diGenova, Fox News'in kıdemli siyasi ilişkiler uzmanı Bryan S. Murphy tarafından kaleme alınan ve Marcus DiPaola tarafından kamuoyuna açıklanan Ukrayna, Dezenformasyon ve Trump Yönetimi: Olayların Tam Zaman Çizelgesi başlıklı Fox News iç raporunda, "bu dezenformasyon kampanyasının unsurlarının toplanmasında ve yurt içinde yayınlanmasında" ve çok sayıda yalanda vazgeçilmez olarak belirtilmiştir. Sean Hannity, Laura Ingraham, Lou Dobbs ve Başkan Ronald Reagan ve George H. W. Bush dönemlerinde FBI direktörlüğü yapmış olan William S. Sessions'ın oğlu Pete Sessions dezenformasyon çabalarını desteklemiştir. Eylül 2020'de, Roger Ailes tarafından doğruluk kontrolü ve araştırma birimi olarak kurulan Fox News Brain Room'un iki amiri ve çalışanların dörtte biri, Joe Dorrego'nun emri ve Porter Berry ile Stefanie Wheeler Choi'nin Fox News'in Trump'ın bilgi kampanyasını desteklemesi için organize ettiği iddiasıyla işten çıkarıldı; bir Brain Room çalışanına göre, "Brain Room, araştırmaları sırasında Fox haberlerinde kullanılmayan ya da Fox'un yayınladıklarıyla çelişen gerçeklerle karşılaştı. Doğruluk kontrolü yapanlar ile genellikle rapor edilenler arasında bu tür bir gerilimin her zaman var olduğunu hayal etmek zorundayım."

Mart 2021'de, Trump'ın başkanlığının büyük bölümünde FBI Direktörü olan Christopher A. Wray ve Ulusal İstihbarat Konseyi, Rudy Giuliani, Fox News, One America News Network, The Ukraine Hoax belgesel filmi de dahil olmak üzere çok sayıda Rus, diğer kişi, vekil ve tüzel kişilik olduğunu belirtti: Konstantin Kilimnik, Andrii Derkach, Andrii Telizhenko, Sergey Petrushin ve Michael Caputo'nun desteğiyle hazırlanan ve 21 Ocak 2022'de, Senato'nun Trump'ı ilk azil duruşmasının ardından aklamasından iki hafta önce yayınlanan Impeachment, Biden Cash, and Mass Murder, Trump'ın iki azil davası ve iki başkanlık kampanyası da dahil olmak üzere Trump başkanlığı sırasında Biden karşıtı, Ukrayna karşıtı, Trump yanlısı, Rusya yanlısı, Kremlin yanlısı ve Putin yanlısı dezenformasyon çabalarını destekledi.

Rusya-Ukrayna Savaşı

Modern Rus propagandası klasik Sovyet Soğuk Savaş tekniklerinden farklıdır; şaşırtmaya dayanır ve internet, sosyal medya, profesyonel ve amatör gazetecilik ve medya kuruluşları da dahil olmak üzere mevcut tüm kanallarla çağdaş bilgi ortamını kullanır. İzleyicilerin kafasını karıştırmak ve onları bunaltmak için çok sayıda kanal ve mesaj kullanmaktadırlar. Bir RAND raporu propaganda modellerini "yalan hortumu" olarak nitelendirmiştir.

Rus dezenformasyonu Rusya-Ukrayna Savaşı'nda da kullanılmıştır. Mart 2022'de Rus işgali sırasında ProPublica, ilk dezenformasyon yanlış bayrak operasyonu vakası olabilecek bir haber yaptı. Ukrayna'daki saldırılarla ilgili Ukrayna tarafından üretilen dezenformasyonu gösterdiği iddia edilen videolar keşfedilmiş ve bunlar daha sonra Ukrayna dışındaki başka bir olay olarak "çürütülmüştür". Ancak, sözde "Ukrayna yapımı" orijinal dezenformasyon hiç kimse tarafından yayılmamıştı ve aslında Rus kontrolündeki medyayı geçtikten sonra Ukrayna içindeki Rus saldırılarının gerçek görüntülerinin Rus halkı üzerindeki etkisini azaltmak ve kafa karışıklığına neden olmak için yaratılmış önleyici bir dezenformasyondu. Clemson Adli Medya Merkezi Başkanı Patrick Warren'a göre, "Rusların Ukraynalı gibi davranarak dezenformasyon yayması gibi bir şey bu. ... Bu kadar etkili olmasının nedeni, birilerini bunun doğru olduğuna ikna etmek zorunda olmamanız. İnsanları neye güvenecekleri konusunda tereddüde düşürmek yeterli."

İngilizce dil yayılımı

Dezenformasyon Nasıl Yayılabilir, ABD Savunma Bakanlığı açıklaması (2001)

Birleşik Devletler İstihbarat Topluluğu dezenformasyon terimini 1950'lerde Rus dezinformatsiya teriminden devşirmiş ve Soğuk Savaş sırasında ve diğer ülkelerle çatışmalarda benzer stratejiler kullanmaya başlamıştır. New York Times 2000 yılında, CIA'in dönemin İran Başbakanı Muhammed Musaddık'ın yerine Muhammed Rıza Pehlevi'yi getirme çabası sırasında yerel gazetelere hayali haberler yerleştirdiğini bildirmiştir. Reuters, 1979 Sovyet-Afgan Savaşı sırasında Sovyetler Birliği'nin Afganistan'ı işgal etmesinin ardından CIA'in İslami çoğunluğa sahip ülkelerin gazetelerine Sovyet elçiliklerinde "işgal günü kutlamaları" yapıldığına dair yanlış haberler koyduğunu belgelemiştir. Reuters, eski bir ABD istihbarat görevlisinin, muhabirlerin güvenini kazanmaya çalıştıklarını ve onları gizli ajanlar olarak kullanarak yerel medya aracılığıyla bir ülkenin siyasetini etkilemeye çalıştıklarını söylediğini belirtti.

Ekim 1986'da, Reagan Yönetimi'nin iki ay önce dönemin Libya lideri Muammer Kaddafi'ye karşı bir dezenformasyon kampanyası yürüttüğü ortaya çıkınca bu terim ABD'de daha fazla kullanılır oldu. Beyaz Saray temsilcisi Larry Speakes, Libya'ya yönelik bir saldırı planlandığına dair haberlerin ilk olarak 25 Ağustos 1986'da Wall Street Journal tarafından duyurulduğunu ve Washington Post da dahil olmak üzere diğer gazetelerin bunun gerçek olduğunu belirten makaleler yazdığını söyledi. ABD Dışişleri Bakanlığı temsilcisi Bernard Kalb dezenformasyon kampanyasını protesto ederek görevinden istifa etti ve şunları söyledi: "Amerika'nın sözüne olan inanç demokrasimizin nabız atışlarıdır."

Reagan yönetiminin yürütme organı, Dışişleri Bakanlığı'nın üç yıllık yayınları aracılığıyla dezenformasyon kampanyalarını izledi: Aktif Önlemler: A Report on the Substance and Process of Anti-U.S. Disinformation and Propaganda Campaigns (1986); Report on Active Measures and Propaganda, 1986-87 (1987); ve Report on Active Measures and Propaganda, 1987-88 (1989).

Dezenformasyon ilk kez 1985 yılında sözlüklerde, özellikle de Webster's New College Dictionary ve American Heritage Dictionary'de yer almıştır. Dezenformasyon terimi 1986 yılında Webster's New World Thesaurus ya da New Encyclopædia Britannica'da tanımlanmamıştır. Sovyet teriminin 1980'lerde yaygın olarak bilinmesinin ardından, anadili İngilizce olan kişiler bu terimi "seçkinleri ya da kitleleri yanıltmayı ve manipüle etmeyi amaçlayan, genellikle doğru bilgilerle seçici bir şekilde birleştirilmiş, kasıtlı olarak yanlış ve yanıltıcı materyal içeren herhangi bir hükümet iletişimi (açık ya da gizli)" olarak genişletti.

1990 yılına gelindiğinde, dezenformasyon teriminin kullanımı İngilizce'de siyaset sözlüğüne tamamen yerleşmişti. 2001 yılına gelindiğinde dezenformasyon terimi, birisinin yalan söylediğini ifade etmek için kullanılan daha medeni bir ifade olarak bilinir hale gelmişti. Stanley B. Cunningham 2002 tarihli The Idea of Propaganda adlı kitabında dezenformasyonun yaygın bir şekilde propagandayla eşanlamlı olarak kullanılmaya başlandığını yazdı.

Kültür liderlerinden gelen tepkiler

Papa Fransuva, 2016 ABD seçimleri sırasında Donald Trump'ı desteklediğini iddia eden sahte bir haber sitesine konu olmasının ardından 2016 yılında verdiği bir röportajda dezenformasyonu kınadı. Haber medyasının yapabileceği en kötü şeyin dezenformasyon yaymak olduğunu söyledi. Dezenformasyon yayanları koprofili yapan kişilerle kıyaslayarak bu eylemin günah olduğunu söyledi.

Savaşta etik

Yazarlar David Danks ve Joseph H. Danks, 2014 tarihli Military Ethics and Emerging Technologies (Askeri Etik ve Gelişen Teknolojiler) adlı kitaba yaptıkları bir katkıda, enformasyon savaşı sırasında dezenformasyonun bir taktik olarak kullanılmasının etik sonuçlarını tartışıyorlar. Yazarlar, savaş etiği ve tekniğin kullanımı ile ilgili olarak bu konuda önemli ölçüde felsefi tartışma yaşandığını belirtmektedir. Yazarlar, dezenformasyon kullanımına her durumda olmasa da zaman zaman izin verilen bir pozisyon tanımlamaktadır. Tipik olarak dikkate alınması gereken etik test, dezenformasyonun iyi niyetle yapılıp yapılmadığı ve savaş kurallarına göre kabul edilebilir olup olmadığıdır. Bu teste göre, İkinci Dünya Savaşı sırasında Pasifik Adalarının görünür yerlerine sahte şişme tanklar yerleştirerek daha büyük askeri güçler varmış gibi bir izlenim yaratma taktiğine etik açıdan izin verilebilir. Buna karşılık, saldırıdan kaçınmak için bir mühimmat fabrikasını sağlık tesisi olarak gizlemek, savaş sırasında dezenformasyonun kabul edilebilir kullanım sınırlarının dışında kalacaktır.

Araştırma

Dezenformasyon çalışmalarıyla ilgili araştırmalar, uygulamalı bir inceleme alanı olarak giderek artmaktadır. Dezenformasyonun bir siber güvenlik tehdidi olarak resmen sınıflandırılması çağrısı, sosyal ağ sitelerindeki artış nedeniyle savunucular tarafından yapılmaktadır. Oxford Üniversitesi için çalışan araştırmacılar, üç yıllık bir süre içinde çevrimiçi dezenformasyon yapan hükümetlerin sayısının 2017'de 28'den 2018'de 40'a ve 2019'da 70'e yükseldiğini tespit etti. Sosyal medya sitelerinin çoğalmasına rağmen, Facebook ve Twitter aktif dezenformasyon kampanyaları açısından en fazla faaliyet gösteren siteler oldu. Rapor edilen teknikler arasında nefret söylemini güçlendirmek için botların kullanılması, verilerin yasadışı olarak toplanması ve gazetecileri taciz ve tehdit etmek için ücretli troller yer aldı. Dezenformasyon araştırmaları öncelikle aktörlerin sosyal medyada, özellikle de sahte haberler yoluyla, nasıl aldatmacalar düzenlediğine odaklanırken, yeni araştırmalar insanların aldatmaca olarak başlayan şeyleri nasıl alıp kendi kişisel görüşleri olarak dolaşıma soktuklarını araştırıyor. Sonuç olarak, araştırmalar dezenformasyonun muhalif fantezilere (yani kültür savaşlarına) katılımı teşvik eden bir program olarak kavramsallaştırılabileceğini ve dezenformasyonun sonu gelmeyen tartışmalar için retorik bir mühimmat olarak dolaşıma girdiğini göstermektedir. Dezenformasyon kültür savaşlarıyla iç içe geçtikçe, kimlik odaklı tartışmalar dezenformasyonun sosyal medyada yayıldığı bir araç haline geliyor. Bu da dezenformasyonun gürültülü kinlere rağmen değil, onlar sayesinde geliştiği anlamına geliyor. Bunun nedeni, tartışmaların, bakış açılarını sağlamlaştıran bitmek bilmeyen tartışmalar için verimli bir zemin sağlamasıdır.

Mevcut araştırmalar, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki sağcı çevrimiçi siyasi aktivistlerin dezenformasyonu bir strateji ve taktik olarak kullanma olasılığının daha yüksek olabileceğini gösteriyor.

İnternette dezenformasyona maruz kalmanın sonuçları

İnternette yüksek derecede dezenformasyon, yanlış bilgilendirme ve propaganda olduğu konusunda akademisyenler arasında geniş bir fikir birliği vardır; ancak bu dezenformasyonun kamuoyundaki siyasi tutumlar ve dolayısıyla siyasi sonuçlar üzerinde ne ölçüde etkili olduğu belirsizdir. Bu geleneksel bilgelik, özellikle 2016 ABD seçimleri sırasında yükselişe geçerek çoğunlukla araştırmacı gazetecilerden gelmiştir: ilk çalışmalardan bazıları Buzzfeed News'teki Craig Silverman'dan gelmiştir. Cass Sunstein #Republic'te bunu desteklemiş, internetin yankı odaları ve yanlış bilgi çağlayanları ile dolup taşacağını ve bunun da son derece kutuplaşmış ve yanlış bilgilendirilmiş bir topluma yol açacağını savunmuştur.

2016 seçimlerinden sonra yapılan bir araştırmaya göre: (1) Amerikalıların yüzde 14'ü için sosyal medya seçim haberlerinin "en önemli" kaynağıydı; 2) bilinen yalan haberler "Trump lehine olanlar Facebook'ta toplam 30 milyon kez paylaşılırken, Clinton lehine olanlar 8 milyon kez paylaşıldı"; 3) ortalama bir Amerikalı yetişkin yalan haberleri gördü ve "gördüğünü hatırlayanların yarısından biraz fazlası bunlara inandı"; ve 4) insanların "özellikle ideolojik olarak ayrılmış sosyal medya ağlarına sahiplerse, tercih ettikleri adayı destekleyen hikayelere inanma olasılıkları daha yüksektir."

Bu konudaki araştırmalar devam etmektedir ve bazı kanıtlar daha az nettir. Örneğin, internet erişimi ve sosyal medyada geçirilen zaman kutuplaşma ile ilişkili görünmemektedir. Ayrıca, yanlış bilgi, buna maruz kalanların siyasi bilgilerini önemli ölçüde değiştirmiyor gibi görünmektedir. Kullanıcıların Facebook ve Twitter'da maruz kaldıkları haber kaynaklarının çeşitliliğinin geleneksel bilgeliğin dikte ettiğinden daha yüksek olduğu ve spektrumlar arası tartışma sıklığının daha yüksek olduğu görülmektedir. Diğer kanıtlar, dezenformasyon kampanyalarının hedeflenen devletlerin dış politikalarını değiştirmede nadiren başarılı olduğunu ortaya koymuştur.

Dezenformasyonun tespit edilmesinin zor olması ve bazı sosyal medya şirketlerinin dışarıdan araştırma çabalarını caydırması nedeniyle araştırma yapmak da zordur. Örneğin, araştırmacılar dezenformasyonun "geleneksel haber medyasındaki mevcut tespit algoritmalarını etkisiz veya uygulanamaz hale getirdiğini...[çünkü dezenformasyon] okuyucuları yanıltmak için kasıtlı olarak yazıldığını...[ve] kullanıcıların sahte haberlerle sosyal etkileşimlerinin büyük, eksik, yapılandırılmamış ve gürültülü veriler ürettiğini" tespit etmiştir. En büyük sosyal medya şirketi olan Facebook, analitik gazeteciler ve akademisyenler tarafından dezenformasyonun dışarıdan araştırılmasını engellediği için eleştirilmektedir.

Dezenformasyon yayma stratejileri

Akademik literatürde dezenformasyon yaymanın dört ana yöntemi olduğu kabul edilmektedir:

  1. Seçici sansür
  2. Arama sıralamalarının manipülasyonu
  3. Hackleme ve serbest bırakma
  4. Dezenformasyonun Doğrudan Paylaşılması