Cuckold
Bir serinin parçası ⓘ |
Tek eşlilik yok ve polyamory |
---|
Aldatılmış bir koca, zina yapan bir eşin kocasıdır; zina yapan bir kocanın karısı ise guguk kuşudur. Biyolojide boynuzlu, genetik olarak kendi yavrusu olmayan gençlere farkında olmadan ebeveynlik çabası harcayan bir erkektir. Karısının sadakatsizliğinin farkında olan ve buna göz yuman bir kocaya bazen wittol veya wittold denir. ⓘ
Terimin tarihçesi
Boynuzlu kelimesi, yumurtalarını başka kuşların yuvalarına bırakma alışkanlığına atıfta bulunarak guguk kuşundan türemiştir. Bu çağrışım Ortaçağ folklorunda, edebiyatında ve ikonografisinde yaygındır. ⓘ
İngilizce kullanımı ilk olarak yaklaşık 1250 yılında ortaçağ tartışma şiiri The Owl and the Nightingale'de görülür. John Lydgate'in 1440 tarihli "Fall of Princes" (Prenslerin Düşüşü) adlı eserinde açık bir terim olarak nitelendirilmiştir. Shakespeare'in eserlerinde sık sık boynuzlulardan bahsedilmiş, birçok karakteri boynuzlu olduklarından şüphelenmiştir. ⓘ
Kelime genellikle kocanın aldatıldığını ima eder; karısının sadakatsizliğinin farkında değildir ve kendisinden olmadığı açıkça belli olan bir çocuk doğana ya da büyüyene kadar (guguk kuşlarında olduğu gibi) bunu bilmeyebilir. ⓘ
Kadın karşılığı olan cuckquean ilk olarak 1562'de İngiliz edebiyatında ortaya çıkmış ve cuck'a bir kadın eki eklemiştir. ⓘ
İlk olarak 1520'de ortaya çıkan ilgili bir kelime de wittol'dur ve kelimenin ilk kısmına wit (bilmek anlamında) eklenerek karısının sadakatsizliğinin farkında olan ve bununla uzlaşan bir erkeğe atıfta bulunur. ⓘ
Cuck
Cuckold kelimesinin kısaltması olan cuck terimi, alt-sağ tarafından bir rakibin erkekliğine saldırmak için kullanılmıştır. The New York Times'a göre, başlangıçta alternatif sağın "ırkçılığa ve anti-Semitizme yeterince bağlı olmadığını" düşündüğü diğer muhafazakârları hedef alıyordu. ⓘ
Metafor ve sembolizm
Batı geleneklerinde boynuzlular bazen "boynuzlu boynuzları takmak" ya da sadece "boynuzları takmak" olarak tanımlanır. Bu, başka bir erkek tarafından mağlup edildiklerinde eşlerini kaybeden geyiklerin çiftleşme alışkanlıklarına bir göndermedir. ⓘ
İtalya'da (özellikle bunun büyük bir kişisel suç olduğu Güney İtalya'da), hakarete genellikle boynuz işareti eşlik eder. Fransızca'da bu terim "porter des cornes" şeklindedir. Almanca'da bu terim "jemandem Hörner aufsetzen" ya da "Hörner tragen", kocası ise "der gehörnte Ehemann "dır. ⓘ
Brezilya ve Portekiz'de kullanılan terim "corno "dur ve tam olarak "boynuzlu" anlamına gelmektedir. Bu terim özellikle erkekler için oldukça rahatsız edicidir ve kornolar yaygın bir şaka ve fıkra konusudur. ⓘ
Rabelais'nin Tiers Livers of Gargantua and Pantagruel (1546) adlı eserinde boynuzlu bir aptal boynuzlu olarak tasvir edilir. Molière'in L'École des femmes (1662) oyununda boynuzlu geyik (becque cornu) imgesiyle boynuzlularla alay eden Arnolphe (aşağıya bakınız) adlı bir adam sonunda boynuzlu olur. ⓘ
Çince kullanımda, boynuzlunun (veya wittol) "戴綠帽子" dài lǜmàozi olduğu söylenir ve İngilizceye 'yeşil şapka takan' olarak çevrilir. Bu terim, 13. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar kullanılan ve fahişelerin bulunduğu evlerdeki erkeklerin başlarını yeşil bir eşarpla (veya daha sonra bir şapkayla) sarmalarını gerektiren temizlik yasalarına bir göndermedir. ⓘ
Dernekler
Arnoul(t), Arnolphe ya da Ernoul adında bir aziz, muhtemelen Soissonslu Arnold, genellikle boynuzlanmış kocaların koruyucu azizi olarak gösterilir, dolayısıyla Molière'in Arnolphe karakterinin adı da buradan gelir. ⓘ
Yunan kahramanı Actaeon, bir geyiğe dönüştürüldüğünde "boynuzlu" hale geldiği için genellikle boynuzlama ile ilişkilendirilir. Shakespeare'in Şen Kadınlar'ında, Robert Burton'ın Melankolinin Anatomisi'nde ve diğerlerinde buna atıfta bulunulmuştur. ⓘ
Kültürler arası paralellikler
İslami kültürlerde, ilgili terim dayouth (Arapça: دَيُّوث), kadın akrabalar veya bir eş tarafından iffetsiz davranışlara karşı ilgisiz veya izin verici olarak görülen veya babacan koruyuculuk tavrından (ghayrah) yoksun olan kişiyi tanımlamak için kullanılabilir. Dayyuth, dayuuth veya dayoos gibi yazım varyasyonları bulunmaktadır. Terim, aşağılayıcı bir ifade olarak kullanılmasının yanı sıra, kibirli babacan cinsiyet rollerinin kabulü, cinselliğin damgalanması veya aşırı korumacı müdahaleci cinsel kapı bekçiliği gibi anlamlara da geldiği için eleştirilmiştir. ⓘ
Bir fetiş olarak boynuzlama
Terimin geleneksel tanımından farklı olarak, fetiş kullanımında bir cuckold ("boynuzlama fetişi" olarak da bilinir) eşinin cinsel "sadakatsizliğine" suç ortağıdır; kocasını "boynuzlamaktan" hoşlanan eş, eğer erkek daha itaatkârsa "cuckoldress" olarak adlandırılır. Aldatılanın partneriyle ilişkiye giren baskın erkeğe ise "boğa" denir. ⓘ
Eğer bir çift fanteziyi yatak odasında tutabilirse ya da gerçekte boynuzlanmanın ilişkiye zarar vermeyeceği bir anlaşmaya varabilirse, bunu gerçekte deneyebilirler. Bununla birlikte, fantezinin birincil savunucusu neredeyse her zaman aşağılanan kişi veya "boynuzlanan" kişidir: boynuzlanan kişi sevgilisini kendileri için fanteziye katılmaya ikna eder, ancak diğer "boynuzlananlar" bunun yerine sevgililerinin durumu başlatmasını tercih edebilir. Eğer boynuzlanan kişi kendi iradesi dışında aşağılanıyorsa fetiş fantezisi hiçbir işe yaramaz. ⓘ
Psikoloji, cuckold fetişizmini mazoşizmin bir çeşidi olarak görür, cuckold aşağılanmaktan zevk alır. Psikolog Roy Baumeister, Masochism and the Self (Mazoşizm ve Benlik) adlı kitabında, boynuzlamanın (veya özellikle tüm mazoşizmin), algılanan yetersizlik gibi öz farkındalığın külfetli hale geldiği zamanlarda öz farkındalıktan kaçmanın bir biçimi olduğuna dair bir Benlik Teorisi analizi geliştirmiştir. Bu teoriye göre, mazoşizmden kaynaklanan fiziksel ya da zihinsel acı, "suçluluk, endişe ya da güvensizlik" zamanlarında ya da öz farkındalığın nahoş olduğu diğer zamanlarda arzu edilebilecek olan dikkati benlikten uzaklaştırmaktadır. ⓘ