Sübvansiyon

bilgipedi.com.tr sitesinden

Sübvansiyon ya da destekleme, devletin kişi ya da kurumlara mal, para veya hizmet biçiminde yaptığı karşılıksız yardımları ifade eder.

Sözcük Türkçeye Fransızcadan girmiştir, tam karşılığı TDK Sözlük'te destekleme olarak verilmesine rağmen bir iktisat terimi olarak sıklıkla kullanılmaktadır.

Devlet, çeşitli sosyal ve ekonomik amaçları gerçekleştirmek üzere sübvansiyon verebilir. Örneğin; geniş halk kitlelerinin tükettiği bir malın fiyatını düşük tutarak aradaki farkı bütçe gelirinden karşılayabilir. Buradaki amaç tüketicinin korunmasıdır. Tersine, üreticiyi korumak amacıyla da üreticiye, piyasa fiyatına ek bir ödemede bulunabilir. Bunun gibi, ihracatı özendirmek üzere, ihracatçıya ülkeye kazandırdığı döviz başına belirli bir sübvansiyon ödeyebilir. Sübvansiyon, dolaysız veya dolaylı yollarla yapılabilir. Örneğin; birim üretim başına para olarak verilen sübvansiyonlar birinci gruba girer. Oysa üretici veya ihracatçıya düşük faizli kredi verilmesi, vergide indirim, malın girdilerinin ucuz fiyatlardan sağlanması gibi uygulamalar da ikinci gruba örnektir.

Sübvansiyon veya devlet teşviki, genellikle ekonomik ve sosyal politikayı teşvik etmek amacıyla bir ekonomik sektöre (işletme veya birey) verilen bir mali yardım veya destek biçimidir. Genellikle devlet tarafından sağlansa da, sübvansiyon terimi her türlü destekle ilgili olabilir - örneğin STK'lardan veya örtülü sübvansiyonlar olarak. Sübvansiyonlar doğrudan (nakit hibeler, faizsiz krediler) ve dolaylı (vergi indirimleri, sigorta, düşük faizli krediler, hızlandırılmış amortisman, kira iadeleri) olmak üzere çeşitli şekillerde olabilir.

Ayrıca, geniş veya dar, yasal veya yasadışı, etik veya etik dışı olabilirler. Sübvansiyonların en yaygın biçimleri üreticiye ya da tüketiciye yönelik olanlardır. Üretici/üretim sübvansiyonları, piyasa fiyatı desteği, doğrudan destek ya da üretim faktörlerine yapılan ödemeler yoluyla üreticilerin daha iyi durumda olmasını sağlar. Tüketici/tüketim sübvansiyonları genellikle tüketiciye sunulan mal ve hizmetlerin fiyatını düşürür. Örneğin, ABD'de bir zamanlar benzin almak şişelenmiş su almaktan daha ucuzdu.

Türleri

Üretim sübvansiyonu

Üretim sübvansiyonu, üretim maliyetlerini veya kayıplarını kısmen telafi ederek tedarikçileri belirli bir ürünün üretimini artırmaya teşvik eder. Üretim sübvansiyonlarının amacı, belirli bir ürünün üretimini piyasanın teşvik edeceği şekilde, ancak tüketicilere sunulan nihai fiyatı yükseltmeden daha fazla arttırmaktır. Bu tür sübvansiyonlar ağırlıklı olarak gelişmiş piyasalarda görülmektedir. Üretim sübvansiyonlarının diğer örnekleri arasında yeni bir firmanın kurulmasına (Kurumsal Yatırım Programı), sanayiye (sanayi politikası) ve hatta belirli bölgelerin kalkınmasına (bölgesel politika) yardım yer almaktadır. Üretim sübvansiyonları, fazladan üretilen ürünlerin depolanmasının ek maliyet getirmesi, dünya piyasa fiyatlarını baskılaması ve üreticileri aşırı üretime teşvik etmesi (örneğin bir çiftçinin arazisinin taşıma kapasitesinden fazla üretim yapması) gibi pek çok soruna neden olabileceği için literatürde eleştirel bir şekilde tartışılmaktadır.

Tüketici/tüketim sübvansiyonu

Tüketim sübvansiyonu, tüketicilerin davranışlarını sübvanse eden bir sübvansiyondur. Bu tür sübvansiyonlar en çok, hükümetlerin ne kadar yoksul olursa olsun herkesin bu en temel gereksinimlere sahip olması gerektiği temelinde gıda, su, elektrik ve eğitim gibi şeyleri sübvanse ettiği gelişmekte olan ülkelerde yaygındır. Örneğin, bazı hükümetler elektrik için 'can suyu' tarifesi uygulamaktadır, yani her ay elektriğin ilk artışı sübvanse edilmektedir. Son zamanlarda yapılan çalışmalardan elde edilen kanıtlar, birçok ülkede hükümetlerin sübvansiyon harcamalarının yüksek kaldığını ve genellikle GSYH'nin birkaç yüzdelik puanına ulaştığını göstermektedir. Bu ölçekte bir sübvansiyon, önemli fırsat maliyetleri anlamına gelmektedir. Hükümetin sübvansiyon davranışını incelemek için en az üç zorlayıcı neden vardır. Birincisi, sübvansiyonlar hükümet harcama politikasının önemli bir aracıdır. İkincisi, yerel düzeyde sübvansiyonlar yerel kaynak tahsisi kararlarını, gelir dağılımını ve harcama verimliliğini etkiler. Tüketici sübvansiyonu, sübvansiyon doğrudan tüketicilere verildiği için talepte bir kaymadır.

İhracat sübvansiyonu

İhracat sübvansiyonu, ülkenin ödemeler dengesine yardımcı olmak amacıyla ihraç edilen ürünler için hükümet tarafından sağlanan bir destektir. Usha Haley ve George Haley, Çin hükümeti tarafından imalat sanayine sağlanan sübvansiyonları ve bunların ticaret kalıplarını nasıl değiştirdiğini tespit etmiştir. Geleneksel olarak ekonomistler sübvansiyonların tüketicilere fayda sağladığını ancak sübvansiyon uygulayan ülkelere zarar verdiğini savunurlar. Haley ve Haley, Çin'in Dünya Ticaret Örgütü'ne katılmasından sonraki on yıl boyunca sanayi sübvansiyonlarının Çin'e çelik, cam, kağıt, otomobil parçaları ve güneş enerjisi endüstrileri gibi daha önce karşılaştırmalı üstünlüğe sahip olmadığı endüstrilerde avantaj sağlamaya yardımcı olduğunu gösteren veriler sunmuştur. Çin'in kıyıları da aşırı avlanma ve sanayileşme nedeniyle çöktü, bu nedenle Çin hükümeti yeni alanlar aramak için dünyaya yelken açan balıkçılarını büyük ölçüde sübvanse ediyor.

İhracat sübvansiyonlarının suiistimal edildiği bilinmektedir. Örneğin, bazı ihracatçılar ihracat sübvansiyonundan daha fazla yararlanmak için mallarının değerini önemli ölçüde fazla beyan etmektedir. Bir başka yöntem ise, bir parti malın yabancı bir ülkeye ihraç edilmesi, ancak aynı malların aynı tüccar tarafından dolambaçlı bir yoldan yeniden ithal edilmesi ve menşeini gizlemek için ürün tanımının değiştirilmesidir. Böylece tüccar, ekonomide gerçek bir ticari değer yaratmadan ihracat sübvansiyonundan faydalanır. İhracat sübvansiyonu bu haliyle kendi kendine zarar veren ve yıkıcı bir politika haline gelebilir.

Adam Smith, özel devlet sübvansiyonlarının ihracatçıların yurtdışına önemli ölçüde sürekli zararla satış yapmalarını sağladığını gözlemlemiştir. Bunu sağlam ve sürdürülebilir bir politika olarak görmemiştir. Çünkü "... normal endüstriyel-ticari koşullar altında kendi çıkarları, zarar eden işletmeleri kısa sürede sermayelerini başka şekillerde kullanmaya ya da satış fiyatlarının tedarik maliyetlerini karşıladığı ve normal karlar sağladığı pazarlara geçmeye zorlar. Diğer merkantilist planlar ve araçlar gibi ihracat primleri de ticari sermayeyi doğal olarak girmeyeceği kanallara zorlamanın bir yoludur. Bu planlar her zaman maliyetli ve çeşitli şekillerde zarar vericidir."

İthalat sübvansiyonu

İthalat sübvansiyonu, ithal edilen ürünler için devlet tarafından sağlanan destektir. İthalat sübvansiyonu, ihracat sübvansiyonundan daha nadir olarak, ithal edilen mallar için tüketicilere ödenen fiyatı daha da düşürür. İthalat sübvansiyonlarının konuya bağlı olarak çeşitli etkileri vardır. Örneğin, ithalatçı ülkedeki tüketiciler, ithal edilen malların fiyatındaki düşüşün yanı sıra yerli ikame malların fiyatındaki düşüş nedeniyle daha iyi durumda olur ve tüketici refahında bir artış yaşar. Tersine, ihracatçı ülkedeki tüketiciler, yerli mallarının fiyatındaki artış nedeniyle tüketici refahında bir düşüş yaşarlar. Ayrıca, ithalatçı ülkenin üreticileri kendi piyasalarında malın fiyatının düşmesi nedeniyle refah kaybı yaşarken, diğer taraftan üretici ülkenin ihracatçıları talep artışı nedeniyle refah artışı yaşarlar. Sonuç olarak, ithalat sübvansiyonu, yerli üretimin azalması ve dünya genelinde üretimin düşmesi nedeniyle ülke için genel bir refah kaybı nedeniyle nadiren kullanılır. Ancak bu durum gelirin yeniden dağılımına yol açabilir.

İstihdam sübvansiyonu

İstihdam sübvansiyonu, ülkedeki işsizlik seviyesini azaltmak (gelir sübvansiyonları) veya araştırma ve geliştirmeyi teşvik etmek için işletmelere daha fazla iş imkanı sağlamaları için bir teşvik görevi görür. İstihdam sübvansiyonu ile hükümet ücret konusunda yardım sağlar. İstihdam sübvansiyonunun bir başka şekli de sosyal güvenlik yardımlarıdır. İstihdam sübvansiyonları, yardımı alan kişinin asgari bir yaşam standardına sahip olmasını sağlar.

Vergi sübvansiyonu

Hükümetler, nakit ödemelerde olduğu gibi seçici vergi indirimleri yoluyla da aynı sonucu yaratabilirler. Örneğin, bir hükümet %15 gelir vergisi ödeyen bir gruba tüm sağlık harcamalarının %15'ini karşılayan parasal yardım gönderirse. Tam olarak aynı sübvansiyon sağlık vergisi indirimi yapılarak da sağlanabilir. Vergi sübvansiyonları vergi harcamaları olarak da bilinir.

Vergi indirimleri genellikle bir sübvansiyon olarak kabul edilir. Diğer sübvansiyonlar gibi bunlar da ekonomiyi bozar; ancak vergi indirimleri daha az şeffaftır ve geri alınması zordur.

Matrah Aşındırma ve Kâr Kaydırmayı Önlemeye Yönelik Vergi Anlaşmalarıyla İlgili Tedbirlerin Uygulanmasına İlişkin Çok Taraflı Sözleşme, dünya ülkelerinin yarısı tarafından imzalanmış bir anlaşmadır ve Fikri Mülkiyetle ilgili özel bir vergi sübvansiyonu biçimi olan Matrah Aşındırma ve Kâr Kaydırmayı önlemeyi amaçlamaktadır.

Ulaştırma sübvansiyonları

Bazı hükümetler ulaşımı, özellikle de otomobillere kıyasla trafik sıkışıklığını ve kirliliği azaltan demiryolu ve otobüs ulaşımını sübvanse etmektedir. AB'de demiryolu sübvansiyonları 73 milyar Avro civarındadır ve Çin'deki sübvansiyonlar 130 milyar dolara ulaşmaktadır.

Kamuya ait havaalanları zarar ettikleri takdirde dolaylı bir sübvansiyon olabilir. Örneğin Avrupa Birliği, Almanya'yı, özellikle düşük maliyetli taşıyıcılar tarafından kullanılan çok sayıda para kaybeden havaalanı nedeniyle eleştirmekte ve bu düzenlemeyi yasadışı bir sübvansiyon olarak nitelendirmektedir.

Birçok ülkede yollar ve otoyollar, sadece yol kullanıcıları tarafından ödenen geçiş ücretleri veya diğer özel kaynaklar yerine genel gelirlerle ödenmekte ve bu da karayolu taşımacılığı için dolaylı bir sübvansiyon oluşturmaktadır. Almanya'da uzun mesafe otobüslerinin geçiş ücreti ödememesi, demiryolları için ray erişim ücretlerine işaret eden eleştirmenler tarafından dolaylı bir sübvansiyon olarak adlandırılmıştır.

Konut sübvansiyonları

Konut sübvansiyonları, inşaat sektörünü ve ev sahipliğini teşvik etmek üzere tasarlanmıştır. 2018 itibariyle ABD'de konut sübvansiyonlarının toplamı yılda yaklaşık 15 milyar dolardır. Konut sübvansiyonları iki türde olabilir; peşinat yardımı ve faiz oranı sübvansiyonları. İpotek faizinin federal gelir vergisinden düşülmesi en büyük faiz oranı sübvansiyonunu oluşturmaktadır. Buna ek olarak, federal hükümet düĢük gelirli ailelere peĢinat ödemelerinde yardımcı olmaktadır ve bu yardım 2008 yılında 10.9 milyon dolara ulaĢmıĢtır.

Çevresel dışsallıklar

Geleneksel sübvansiyonlar mali destek gerektirirken, birçok ekonomist vergilendirilmemiş çevresel dışsallıklar şeklinde örtülü sübvansiyonlar tanımlamıştır. Bu dışsallıklar arasında araç emisyonları, pestisitler veya diğer kaynaklardan kaynaklanan kirlilik gibi unsurlar yer almaktadır.

2015 tarihli bir rapor, 20 fosil yakıt şirketine tahakkuk eden örtülü sübvansiyonları incelemiştir. Rapor, bu şirketlere atfedilebilecek aşağı akım emisyonları ve kirlilikten kaynaklanan toplumsal maliyetlerin önemli olduğunu tahmin etmiştir. Rapor 2008-2012 dönemini kapsamakta ve şunu belirtmektedir: "2008 yılında ExxonMobil hariç, tüm şirketler ve tüm yıllar için CO2 emisyonlarının topluma ekonomik maliyeti, vergi sonrası karlarından daha yüksekti." Saf kömür şirketlerinin durumu daha da kötüdür: "topluma olan ekonomik maliyet tüm yıllarda toplam geliri (istihdam, vergiler, tedarik alımları ve dolaylı istihdam) aşmaktadır ve bu maliyet 1 dolarlık gelir başına yaklaşık 2 ila yaklaşık 9 dolar arasında değişmektedir."

Sübvansiyonların sınıflandırılması

Geniş ve dar

Bu çeşitli sübvansiyonlar geniş ve dar olarak ikiye ayrılabilir. Dar kapsamlı sübvansiyonlar kolayca tanımlanabilen ve açık bir amacı olan parasal transferlerdir. Genellikle hükümetler ve kurumlar ya da işletmeler ve bireyler arasında parasal bir transfer ile karakterize edilirler. Klasik bir örnek olarak hükümetin bir çiftçiye yaptığı ödeme verilebilir.

Buna karşılık geniş kapsamlı sübvansiyonlar hem parasal hem de parasal olmayan sübvansiyonları içerir ve tanımlanması genellikle zordur. Geniş bir sübvansiyon daha az ilişkilendirilebilir ve daha az şeffaftır. Çevresel dışsallıklar en yaygın geniş sübvansiyon türüdür.

Ekonomik etkiler

Subsidy- visualization.jpg

Rekabetçi denge, alıcılar ve tedarikçiler arasında, bir maldan talep edilen miktarın belirli bir fiyattan arz edilen miktar olduğu bir denge durumudur. Fiyat düştüğünde talep edilen miktar denge miktarını aşar, tersine, bir malın arzında denge miktarının ötesinde bir azalma fiyatta bir artış anlamına gelir. Bir sübvansiyonun etkisi, arz veya talep eğrisini sübvansiyon miktarı kadar sağa kaydırmaktır (yani arz veya talebi arttırır). Eğer bir tüketici sübvansiyon alıyorsa, tüketim üzerindeki marjinal sübvansiyondan kaynaklanan daha düşük bir mal fiyatı talebi artırır ve talep eğrisini sağa kaydırır. Eğer bir tedarikçi sübvansiyon alıyorsa, üretim üzerindeki marjinal sübvansiyondan kaynaklanan fiyat (gelir) artışı arzı artırarak arz eğrisini sağa kaydırır.

Subsidy - visualization 2.tiff

Piyasanın tam rekabetçi bir dengede olduğu varsayılırsa, sübvansiyon malın arzını denge rekabetçi miktarın ötesinde artırır. Bu dengesizlik ölü ağırlık kaybı yaratır. Bir sübvansiyondan kaynaklanan ölü ağırlık kaybı, sübvansiyonun maliyetinin sübvansiyondan elde edilen kazancı aştığı miktardır. Ölü ağırlık kaybının büyüklüğü sübvansiyonun büyüklüğüne bağlıdır. Bu bir piyasa başarısızlığı ya da etkinsizlik olarak kabul edilir.

Bir ülkedeki malları hedef alan sübvansiyonlar, bu malların fiyatını düşürerek onları yabancı mallara karşı daha rekabetçi hale getirir ve böylece dış rekabeti azaltır. Sonuç olarak, birçok gelişmekte olan ülke dış ticaret yapamaz ve küresel pazarda ürünleri için daha düşük fiyatlar alır. Bu durum korumacılık olarak kabul edilir: yerli sanayileri korumak amacıyla ticaret engelleri koymaya yönelik bir hükümet politikası. Korumacılıkla ilgili sorun, endüstriler karşılaştırmalı bir avantaj elde etmek yerine milliyetçi nedenlerle (bebek-endüstri) seçildiğinde ortaya çıkar. Pazarın bozulması ve sosyal refahın azalması, Dünya Bankası'nın gelişmekte olan ülkelerde sübvansiyonların kaldırılmasına yönelik politikasının arkasındaki mantıktır.

Sübvansiyonlar diğer ekonomik sektörlerde ve endüstrilerde yayılma etkileri yaratır. Dünya pazarında satılan sübvansiyonlu bir ürün, diğer ülkelerde malın fiyatını düşürür. Sübvansiyonlar yabancı ülkelerin üreticileri için daha düşük gelirle sonuçlandığından, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ve gelişmekte olan yoksul ülkeler arasında bir gerilim kaynağıdır. Sübvansiyonlar bir sektöre anlık faydalar sağlayabilirken, uzun vadede etik olmayan, olumsuz etkileri olduğu kanıtlanabilir. Sübvansiyonların amacı kamu yararını desteklemektir, ancak tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaları veya bazı üreticilere ayrımcılık yaparak diğerlerine fayda sağlamaları halinde etik veya yasal ilkeleri ihlal edebilirler. Örneğin, ABD eyaletleri tarafından verilen yurtiçi sübvansiyonlar, eyalet dışı üreticilere karşı ayrımcılık yapmaları halinde anayasaya aykırı olabilir ve Birleşik Devletler Anayasası'nın Ayrıcalıklar ve Dokunulmazlıklar Maddesini veya Uyuyan Ticaret Maddesini ihlal edebilir. Niteliklerine bağlı olarak, sübvansiyonlar Dünya Ticaret Örgütü (WTO) gibi uluslararası ticaret anlaşmaları tarafından engellenmektedir. Ancak bu eğilim, sürdürülebilir kalkınma ve çevre koruma ihtiyaçları enerji ve yenilenebilir enerji sübvansiyonlarına ilişkin farklı yorumlar getirebileceğinden gelecekte değişebilir. OECD, Temmuz 2019 tarihli "Going for Growth 2019: The time for reform is now" başlıklı raporunda, ülkelerin çevresel vergilendirmeyi daha iyi kullanmalarını, tarımsal sübvansiyonları ve çevreye zararlı vergi indirimlerini aşamalı olarak kaldırmalarını önermektedir.

Dolandırıcılığın önlenmesi

Hollanda'da denetimler, alınan fonların gerçekten de amaçlanan amaç için yasal olarak harcanıp harcanmadığını (ve sübvansiyon sağlayıcısının tüm gerekliliklerinin yerine getirilip getirilmediğini) doğrulamak için yapılır. Dolayısıyla dolandırıcılığı önler.

Sapkın sübvansiyonlar

Tanımlar

Sübvansiyonlar önemli olabilmekle birlikte, birçoğu istenmeyen olumsuz sonuçlara yol açma anlamında "sapkındır". Sübvansiyonların "sapkın" olabilmesi için, hem ekonomik hem de çevresel açıdan bariz ve önemli ölçüde olumsuz etkiler yaratması gerekir. Bir sübvansiyon nadiren ya da hiç sapkın olarak başlar, ancak zaman içinde meşru ve etkili bir sübvansiyon, amacına ulaştıktan sonra geri çekilmezse ya da siyasi hedefler değişirse sapkın ya da gayrimeşru hale gelebilir. Sapkın sübvansiyonlar artık o kadar yaygındır ki 2007 yılı itibariyle sadece en çok sübvansiyon yapılan altı sektörde (tarım, fosil yakıtlar, karayolu taşımacılığı, su, balıkçılık ve ormancılık) yılda 2 trilyon dolara ulaşmıştır.

Etkileri

Sapkın sübvansiyonların zararlı etkileri nitelik ve kapsam bakımından çeşitlilik göstermektedir. Farklı sektörlerden vaka çalışmaları aşağıda vurgulanmıştır ancak aşağıdaki şekilde özetlenebilir.

Doğrudan, kaynakları diğer meşru önceliklerden (çevrenin korunması, eğitim, sağlık veya altyapı gibi) uzaklaştırarak hükümetlere pahalıya mal olurlar ve sonuçta hükümetin mali sağlığını azaltırlar.

Dolaylı olarak, temel zararlarının yanı sıra ekonomiler üzerinde daha fazla fren görevi gören çevresel bozulmaya (kaynakların sömürülmesi, kirlilik, peyzaj kaybı, kaynakların yanlış ve aşırı kullanımı) neden olurlar; çoğunluğun zararına azınlığa ve yoksulun zararına zengine fayda sağlama eğilimindedirler; Kuzey ve Güney yarımküreler arasında kalkınmanın daha fazla kutuplaşmasına yol açarlar; küresel piyasa fiyatlarını düşürürler ve işletmeler üzerindeki daha verimli olma baskısını azaltarak yatırım kararlarını zayıflatırlar. Zamanla bu ikinci etki, desteğin insan davranışlarında ve iş kararlarında yerleşik hale gelmesi ve insanların sübvansiyonlara bağımlı hale gelmesi, hatta onları topluma 'kilitlemesi' anlamına gelir.

Tüketici tutumları değişmez ve güncelliğini yitirir, hedeften uzaklaşır ve verimsizleşir; ayrıca zamanla insanlar bu desteklere karşı tarihsel bir hak duygusu hisseder.

Uygulama

Sapkın sübvansiyonlarla olması gerektiği kadar güçlü bir şekilde mücadele edilmemektedir. Bunun başlıca nedeni, bürokratik engellere ve kurumsal atalete neden olarak toplumda 'kilitlenmeleri'dir. Kesintiler önerildiğinde pek çok kişi (en hararetli şekilde 'hak sahipleri', özel çıkar grupları ve siyasi lobiciler tarafından) bunun, bu destekleri alan insanların yaşamlarını bozacağını ve onlara zarar vereceğini, ticaret fırsatlarını engelleyerek yurtiçi rekabet gücünü bozacağını ve işsizliği artıracağını savunmaktadır. Münferit hükümetler bunu bir 'mahkum ikilemi' olarak kabul etmektedir - öyle ki, sübvansiyon reformunu benimsemek isteseler bile, tek taraflı hareket ederek diğerlerinin takip etmemesi halinde sadece olumsuz etkilerin ortaya çıkacağından korkmaktadırlar. Dahası, ne kadar sapkın olursa olsun sübvansiyonları kesmek oy kaybettiren bir politika olarak görülmektedir.

Sapkın sübvansiyonların reformu için uygun bir zaman. Mevcut ekonomik koşullar, hükümetlerin mali kısıtlamalara zorlandığı ve ekonomilerindeki aktivist rollerini azaltmanın yollarını aradıkları anlamına gelmektedir. İki ana reform yolu vardır: tek taraflı ve çok taraflı. Yeni Zelanda, Rusya, Bangladeş ve diğerleri başarılı örnekleri temsil etse de, yukarıda özetlenen nedenlerden dolayı tek taraflı anlaşmaların (tek ülke) üstlenilmesi daha az olasıdır. Rekabetçilik kaygılarını azalttığı için birkaç ülkenin çok taraflı eylemlerinin başarılı olma olasılığı daha yüksektir, ancak DTÖ gibi bir organ aracılığıyla daha fazla uluslararası işbirliği gerektirdiğinden uygulanması daha karmaşıktır. Hangi yol izlenirse izlensin, politika yapıcıların amacı şu olmalıdır: orijinal sübvansiyonlarla aynı sorunu hedefleyen ancak daha iyi olan alternatif politikalar oluşturmak; piyasa disiplininin geri dönmesine izin veren sübvansiyon kaldırma stratejileri geliştirmek; kalan sübvansiyonların periyodik olarak yeniden gerekçelendirilmesini gerektiren 'gün batımı' hükümleri getirmek; ve 'oy kaybeden' endişesini hafifletmek için sapkın sübvansiyonları vergi mükellefleri için daha şeffaf hale getirmek.

Örnekler

Tarımsal sübvansiyonlar

Tarıma verilen desteğin geçmişi 19. yüzyıla kadar uzanmaktadır. İki Dünya Savaşı ve Büyük Buhran sırasında AB ve ABD'de yerli gıda üretimini korumak için kapsamlı bir şekilde geliştirilmiştir, ancak bugün dünya genelinde önemini korumaktadır. 2005 yılında ABD'li çiftçiler 14 milyar dolar, AB'li çiftçiler ise 47 milyar dolar tarımsal sübvansiyon almıştır. Günümüzde tarımsal sübvansiyonlar, çiftçilerin geçim kaynaklarını korumalarına yardımcı oldukları gerekçesiyle savunulmaktadır. Ödemelerin çoğunluğu çıktı ve girdilere dayanmakta ve dolayısıyla küçük ölçekli çiftçiler yerine daha büyük üretici tarım işletmelerini kayırmaktadır. ABD'de ödemelerin yaklaşık %30'u çiftçilerin en üstteki %2'sine gitmektedir.

Girdi ve çıktıların 'verime dayalı sübvansiyon' gibi programlarla sübvanse edilmesi, çiftçileri daha fazla gübre ve pestisit kullanmak, yüksek verimli monokültürler yetiştirmek, ürün rotasyonunu azaltmak, nadas sürelerini kısaltmak ve ormanlardan, yağmur ormanlarından ve sulak alanlardan tarım arazilerine sömürücü arazi kullanım değişikliğini teşvik etmek gibi yoğun yöntemler kullanarak aşırı üretim yapmaya teşvik etmektedir. Tüm bunlar, erozyon, besin kaynağı ve tuzluluk dahil olmak üzere toprak kalitesi ve verimliliği üzerinde olumsuz etkiler de dahil olmak üzere ciddi çevresel bozulmaya yol açmakta, bu da karbon depolama ve döngüsünü, su tutma ve kuraklığa dayanıklılığı etkilemektedir; kirlilik, besin birikimi ve su yollarının ötrofikasyonu ve su tablolarının düşürülmesi dahil olmak üzere su kalitesi; yerli türler de dahil olmak üzere flora ve fauna çeşitliliği hem doğrudan hem de habitatların tahrip edilmesi yoluyla dolaylı olarak genetik bir silme ile sonuçlanmaktadır.

ABD'deki pamuk yetiştiricilerinin 2002 Çiftlik Yasası kapsamında gelirlerinin yarısını hükümetten aldıkları bildirilmektedir. Sübvansiyon ödemeleri aşırı üretimi teşvik etmiş ve 2002 yılında rekor bir pamuk hasadına yol açmış, bunun büyük bir kısmı da küresel pazarda çok düşük fiyatlarla satılmak zorunda kalmıştır. Yabancı üreticiler için pamuk fiyatlarındaki düşüş, fiyatlarını başa baş fiyatın çok altına düşürdü. Aslında, Afrikalı çiftçiler pamuk için pound başına 35 ila 40 sent alırken, hükümetin tarımsal ödemeleriyle desteklenen ABD'li pamuk yetiştiricileri pound başına 75 sent aldı. Gelişmekte olan ülkeler ve ticaret örgütleri, yoksul ülkelerin hayatta kalabilmeleri için temel ürünlerini ihraç edebilmeleri gerektiğini savunmaktadır, ancak ABD ve Avrupa'daki korumacı yasalar ve ödemeler bu ülkelerin uluslararası ticaret fırsatlarından yararlanmalarını engellemektedir.

Balıkçılık

Bugün dünyanın belli başlı balıkçılık alanlarının çoğu aşırı sömürülmektedir; 2002 yılında WWF bu oranın yaklaşık %75 olduğunu tahmin etmiştir. Balıkçılık sübvansiyonları "balıkçılara doğrudan yardım; kredi destek programları; vergi tercihleri ve sigorta desteği; sermaye ve altyapı programları; pazarlama ve fiyat destek programları; ve balıkçılık yönetimi, araştırma ve koruma programlarını" içermektedir. Bu programlar, balıkçılık filolarının genişlemesini, daha büyük ve daha uzun ağların tedarik edilmesini, daha fazla verim alınmasını ve gelişigüzel avlanmayı teşvik etmenin yanı sıra, zaten zor durumda olan küçük ölçekli sektörün aleyhine olacak şekilde büyük ölçekli operasyonlara daha fazla yatırım yapılmasını teşvik eden riskleri azaltmaktadır. Tüm bunlar bir araya geldiğinde, deniz balıkçılığının sürekli olarak aşırı sermayelendirilmesine ve aşırı avlanmasına yol açmaktadır.

Balıkçılık sübvansiyonlarının dört kategorisi vardır. Birincisi doğrudan mali transferler, ikincisi dolaylı mali transferler ve hizmetlerdir. Üçüncüsü, belirli müdahale biçimleri ve dördüncüsü, müdahale edilmemesi. İlk kategori, balıkçılık endüstrisi tarafından hükümetten alınan doğrudan ödemelerle ilgilidir. Bunlar tipik olarak kısa vadede sektörün karını etkiler ve negatif veya pozitif olabilir. İkinci kategori, birinci kategori kapsamındakileri içermeyen hükümet müdahalesi ile ilgilidir. Bu sübvansiyonlar da kısa vadede karları etkiler ancak tipik olarak negatif değildir. Üçüncü kategori, kısa vadede olumsuz ekonomik etkiye yol açan ancak uzun vadede ekonomik fayda sağlayan müdahaleleri içerir. Bu faydalar genellikle çevre gibi daha genel toplumsal faydalardır. Son kategori, üreticilerin belirli üretim maliyetlerini başkalarına yüklemesine izin veren hükümetin eylemsizliği ile ilgilidir. Bu sübvansiyonlar kısa vadede olumlu ancak uzun vadede olumsuz faydalar sağlama eğilimindedir.

Üretim sübvansiyonları

İngiltere'de imalat sektörüne ilişkin yapılan bir araştırma, hükümet sübvansiyonlarının çeşitli istenmeyen işlevsiz sonuçlara yol açtığını ortaya koymuştur. Sübvansiyonlar genellikle seçici ya da ayrımcı olmuş, bazı şirketlere diğerlerinin aleyhine fayda sağlamıştır. Hibeler ve üretim ve Ar-Ge sözleşmeleri şeklinde verilen devlet parası, gelişmiş ve yaşayabilir firmaların yanı sıra ekonomik olmayan eski işletmelere de gitmiştir. Ancak, asıl alıcılar daha büyük, yerleşik şirketler olurken, uzun vadeli ekonomik büyüme potansiyeline sahip radikal teknik-ürün gelişmelerine öncülük eden firmaların çoğu yeni küçük işletmeler olmuştur. Çalışma, sübvansiyon sağlamak yerine, endüstriyel-teknolojik gelişim ve performansa fayda sağlamak isteyen hükümetlerin standart işletme vergisi oranlarını düşürmesi, yeni tesis, ekipman ve ürün yatırımları için vergi muafiyetlerini artırması ve piyasa rekabeti ve müşteri seçimi önündeki engelleri kaldırması gerektiği sonucuna varmıştır.

Diğerleri

ABD Ulusal Futbol Ligi'nin (NFL) kârı 11 milyar dolarla rekor kırarak tüm spor dalları arasında en yüksek seviyeye ulaştı. NFL, 2015 yılında gönüllü olarak vazgeçene kadar vergiden muaf statüye sahipti ve yeni stadyumlar kamu sübvansiyonları ile inşa edildi.

Küresel Kalkınma Merkezi tarafından yayınlanan Kalkınma Taahhüdü Endeksi (CDI), sübvansiyonların ve ticari engellerin gelişmemiş dünya üzerindeki etkisini ölçmektedir. Gelişmiş ülkeleri, gelişmemiş dünyayı etkileyen politikalar konusunda sıralamak ve değerlendirmek için yardım ve yatırım gibi diğer altı bileşenle birlikte ticareti de kullanmaktadır. En zengin ülkelerin kendi çiftçilerini sübvanse etmek için yılda 106 milyar dolar harcadığını ortaya koyuyor - neredeyse dış yardım için harcadıkları kadar.

Sübvansiyonların kısa listesi

  • Tarımsal sübvansiyon
  • Balıkçılık sübvansiyonu
  • İhracat sübvansiyonu
  • Enerji sübvansiyonu
  • Fosil yakıt sübvansiyonları (petrol sübvansiyonları, kömür sübvansiyonları, gaz sübvansiyonları)
  • Fotovoltaik sübvansiyonu
  • Parti sübvansiyonları
  • Ücret sübvansiyonu
  • Sanatçı sübvansiyonu (Hollanda)

Uygulama ve sorunlar

Gelişmiş ülkelerin artan maliyetler ve uluslararası ticari rekabet nedeni ile kendi yerli üretimlerini desteklemeleri, gelişmekte olan ülkelerde olumsuz sonuçlara yol açmaktadır. Bu ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin piyasalarını küresel ticarete açmalarını talep ederken kendi ekonomilerini korumak için desteklemelere devam etmektedirler.

Örneğin; Amerika Birleşik Devletleri, sayıları 25 bin olan pamuk üreticileri için yılda 12 milyar doları aşkın sübvansiyon yapmaktadır. Bu uygulama, ekonomisi büyük ölçüde bu ürünlere bağlı olan Benin, Burkina Faso, Çad ve Mali gibi ülkelere açlık getirmektedir. Dünya Ticaret Örgütü, Brezilya'nın başvurusu üzerine ABD'nin pamuk üreticilerine yaptığı ödemenin kanunsuz olduğu kararını aldığı halde ABD bu uygulamaya devam etmektedir.

Benzer şekilde, Avrupa Birliği'nde özellikle İngiltere ve Fransa'nın yerli şeker üretimini desteklemesi dünya piyasalarında şeker fiyatlarını düşürdüğünden, Mozambik ve Malavi'nin şeker üreticileri sürekli zarar etmektedir. AB 2004 yılında 2 milyar dolar şeker destekleme harcaması yapmıştır.