Çokluevren

bilgipedi.com.tr sitesinden

Çoklu evren, çoklu evrenlerden oluşan varsayımsal bir gruptur. Bu evrenler birlikte var olan her şeyi kapsar: uzay, zaman, madde, enerji, bilgi ve bunları tanımlayan fiziksel yasalar ve sabitlerin tamamı. Çoklu evren içindeki farklı evrenler "paralel evrenler", "diğer evrenler", "alternatif evrenler" veya "birçok dünya" olarak adlandırılır.

Çoklu evren kavramına başlıca kozmoloji, kuantum mekaniği ve felsefede rastlanır. Çoklu evren kavramıyla genellikle bilinen gözlemlenebilir evrenin potansiyel farklı sürümleri ve dolayısıyla farklı tarihçeleri (geçmiş ve gelecekleri) kastedilir.

Kavramın tarihçesi

Sonsuz dünyalar fikrinin kaydedilmiş ilk örnekleri, atomların çarpışmasından sonsuz paralel dünyaların ortaya çıktığını öne süren Antik Yunan Atomizm felsefesinde mevcuttu. M.Ö. üçüncü yüzyılda filozof Chrysippus, dünyanın ebediyen sona erdiğini ve yeniden yaratıldığını öne sürerek zaman içinde birden fazla evrenin var olduğunu etkili bir şekilde öne sürmüştür. Çoklu evrenler kavramı Orta Çağ'da daha tanımlı hale gelmiştir.

Amerikalı filozof ve psikolog William James 1895 yılında "çoklu evren" terimini kullanmıştır, ancak farklı bir bağlamda.

Erwin Schrödinger 1952 yılında Dublin'de verdiği bir konferansta dinleyicilerini söylemek üzere olduğu şeyin "çılgınca görünebileceği" konusunda şakacı bir şekilde uyarmıştır. Denklemleri birkaç farklı geçmişi tanımlıyor gibi göründüğünde, bunların "alternatifler olmadığını, hepsinin gerçekten aynı anda gerçekleştiğini" söyledi. Bu tür bir ikiliğe "süperpozisyon" denir.

Bu terim kurguda ve günümüzdeki fizik bağlamında ilk kez Michael Moorcock tarafından 1963 tarihli SF Adventures romanı The Sundered Worlds'de (Eternal Champion serisinin bir parçası) kullanılmıştır. (bkz. Çoklu Evren (Michael Moorcock))

Kısa açıklama

Çoklu evrenler kozmoloji, fizik, astronomi, din, felsefe, transpersonel psikoloji, müzik ve başta bilim kurgu, çizgi roman ve fantezi olmak üzere her türlü edebiyatta varsayılmıştır. Bu bağlamlarda paralel evrenler "alternatif evrenler", "kuantum evrenleri", "iç içe geçen boyutlar", "paralel evrenler", "paralel boyutlar", "paralel dünyalar", "paralel gerçeklikler", "kuantum gerçeklikleri", "alternatif gerçeklikler", "alternatif zaman çizgileri", "alternatif boyutlar" ve "boyutsal düzlemler" olarak da adlandırılmaktadır.

Fizik camiası zaman içinde çeşitli çoklu evren teorilerini tartışmıştır. Önde gelen fizikçiler, bizim evrenimiz dışında başka evrenlerin var olup olmadığı konusunda bölünmüş durumdadır.

Bazı fizikçiler çoklu evrenin bilimsel araştırmanın meşru bir konusu olmadığını söylüyor. Çoklu evreni deneysel doğrulamadan muaf tutma girişimlerinin halkın bilime olan güvenini sarsıp sarsmayacağı ve nihayetinde temel fizik çalışmalarına zarar verip vermeyeceği konusunda endişeler dile getirilmiştir. Bazıları çoklu evrenin bilimsel bir hipotezden ziyade felsefi bir kavram olduğunu çünkü deneysel olarak yanlışlanamayacağını savunmuştur. Bir teorinin bilimsel deney yoluyla çürütülebilmesi, kabul görmüş bilimsel yöntemin kritik bir kriteridir. Paul Steinhardt, teorinin tüm olası sonuçları öngörmesi halinde hiçbir deneyin bir teoriyi çürütemeyeceğini savunmuştur.

2007 yılında Nobel ödüllü Steven Weinberg, çoklu evrenin var olması halinde, "Büyük Patlama'da gözlemlediğimiz kuark kütlelerinin ve standart modelin diğer sabitlerinin kesin değerleri için rasyonel bir açıklama bulma umudunun mahkum olduğunu, çünkü bu değerlerin içinde yaşadığımız çoklu evrenin belirli bir bölümünün kazası olacağını" öne sürmüştür.

Kanıt arayışı

2010 yılı civarında Stephen M. Feeney gibi bilim insanları Wilkinson Microwave Anisotropy Probe (WMAP) verilerini analiz etmiş ve bu evrenin uzak geçmişte diğer (paralel) evrenlerle çarpıştığını gösteren kanıtlar bulduklarını iddia etmişlerdir. Ancak, WMAP'tan ve WMAP'tan üç kat daha yüksek çözünürlüğe sahip Planck uydusundan gelen verilerin daha kapsamlı bir analizi, böyle bir kabarcık evren çarpışmasına dair istatistiksel olarak anlamlı herhangi bir kanıt ortaya koymamıştır. Buna ek olarak, diğer evrenlerin bizim evrenimiz üzerinde herhangi bir çekim gücü olduğuna dair bir kanıt da bulunamamıştır.

Savunucular ve şüpheciler

Çoklu evren hipotezlerinden bir veya daha fazlasının modern savunucuları arasında Don Page, Brian Greene, Max Tegmark, Alan Guth, Andrei Linde, Michio Kaku, David Deutsch, Leonard Susskind, Alexander Vilenkin, Yasunori Nomura, Raj Pathria, Laura Mersini-Houghton, Neil deGrasse Tyson, Sean Carroll ve Stephen Hawking bulunmaktadır.

Çoklu evren hipotezine genel olarak şüpheyle yaklaşan bilim insanları arasında şunlar yer almaktadır: David Gross, Paul Steinhardt, Anna Ijjas, Abraham Loeb, David Spergel, Neil Turok, Viatcheslav Mukhanov, Michael S. Turner, Roger Penrose, George Ellis, Joe Silk, Carlo Rovelli, Adam Frank, Marcelo Gleiser, Jim Baggott ve Paul Davies.

Çoklu evren teorilerine karşı argümanlar

Yazar ve kozmolog Paul Davies, 2003 yılında New York Times'da yayınlanan "Çoklu Evrenin Kısa Tarihi" başlıklı makalesinde çoklu evren teorilerinin bilimsel olmadığına dair çeşitli argümanlar sunmuştur:

Öncelikle, diğer evrenlerin varlığı nasıl test edilecektir? Emin olmak gerekirse, tüm kozmologlar evrenin teleskoplarımızın ulaşamayacağı bazı bölgeleri olduğunu kabul etmektedir, ancak bununla sonsuz sayıda evren olduğu fikri arasındaki kaygan yokuşta bir yerde güvenilirlik bir sınıra ulaşır. Biri bu yokuştan aşağı kaydıkça, giderek daha fazlası inançla kabul edilmelidir ve giderek daha azı bilimsel doğrulamaya açıktır. Bu nedenle aşırı çoklu evren açıklamaları teolojik tartışmaları anımsatmaktadır. Gerçekten de, gördüğümüz evrenin olağandışı özelliklerini açıklamak için sonsuz sayıda görünmeyen evrene başvurmak, görünmeyen bir Yaratıcıya başvurmak kadar ad hoc bir yaklaşımdır. Çoklu evren teorisi bilimsel bir dille süslenmiş olabilir, ancak özünde aynı inanç sıçramasını gerektirir.

- Paul Davies, The New York Times, "Çoklu Evrenin Kısa Tarihi"

George Ellis, Ağustos 2011'de yazdığı bir yazıda çoklu evrenlere bir eleştiri getirmiş ve bunun geleneksel bir bilimsel teori olmadığına dikkat çekmiştir. Çoklu evrenin kozmolojik ufkun çok ötesinde var olduğunun düşünüldüğünü kabul etmektedir. O kadar uzakta olduğunun teorize edildiğini vurgulamıştır ki, herhangi bir kanıtın bulunması olası değildir. Ellis ayrıca bazı teorisyenlerin ampirik test edilebilirlik ve yanlışlanabilirlik eksikliğinin önemli bir endişe kaynağı olduğuna inanmadıklarını, ancak kendisinin bu düşünce tarzına karşı olduğunu açıkladı:

Çoklu evrenler hakkında konuşan birçok fizikçi, özellikle de sicim manzarasını savunanlar, paralel evrenleri pek önemsememektedir. Onlar için, bir kavram olarak çoklu evrene yapılan itirazlar önemsizdir. Teorileri iç tutarlılığa ve nihai laboratuvar testlerine göre yaşar ya da ölür.

Ellis, bilim insanlarının çoklu evren fikrini varoluşun doğasını açıklamanın bir yolu olarak önerdiklerini söylüyor. Ancak sonuçta bu soruların çözümsüz kaldığını, çünkü bunun deneysel bilim tarafından çözülemeyecek metafizik bir mesele olduğunu belirtiyor. Gözlemsel testlerin bilimin özünde yer aldığını ve terk edilmemesi gerektiğini savunuyor:

Her ne kadar şüpheci olsam da, çoklu evren üzerine düşünmenin bilimin doğası ve varoluşun nihai doğası üzerine düşünmek için mükemmel bir fırsat olduğunu düşünüyorum: neden buradayız.... Bu kavrama bakarken, çok açık olmasa da açık bir zihne ihtiyacımız var. Bu yürünmesi gereken hassas bir yoldur. Paralel evrenler var olabilir ya da olmayabilir; bu durum kanıtlanmamıştır. Bu belirsizlikle yaşamak zorunda kalacağız. Bilimsel temelli felsefi spekülasyonlarda yanlış bir şey yoktur, çoklu evren önerileri de budur. Ancak bunu olduğu gibi adlandırmalıyız.

- George Ellis, "Çoklu Evren Gerçekten Var mı?", Scientific American

Filozof Philip Goff, evrenin görünürdeki ince ayarını açıklamak için çoklu evren çıkarımının Ters Kumarbaz Yanılgısı'nın bir örneği olduğunu savunmaktadır.

Türleri

Max Tegmark ve Brian Greene çeşitli teorik çoklu evren türleri ve bunların içerebileceği evrenler için sınıflandırma şemaları geliştirmişlerdir.

Max Tegmark'ın dört seviyesi

Kozmolog Max Tegmark, bilinen gözlemlenebilir evrenin ötesindeki evrenlerin bir taksonomisini sağlamıştır. Tegmark'ın sınıflandırmasının dört seviyesi, sonraki seviyelerin önceki seviyeleri kapsayacak ve genişletecek şekilde anlaşılmasını sağlayacak şekilde düzenlenmiştir. Bunlar aşağıda kısaca açıklanmıştır.

Seviye I: Evrenimizin bir uzantısı

Kozmik enflasyonun bir öngörüsü de sonsuz ergodik bir evrenin varlığıdır; bu evren sonsuz olduğu için tüm başlangıç koşullarını gerçekleştiren Hubble hacimlerini içermelidir.

Buna göre, sonsuz bir evren, hepsi aynı fiziksel yasalara ve fiziksel sabitlere sahip sonsuz sayıda Hubble hacmi içerecektir. Maddenin dağılımı gibi konfigürasyonlarla ilgili olarak, neredeyse hepsi bizim Hubble hacmimizden farklı olacaktır. Bununla birlikte, kozmolojik ufkun çok ötesinde sonsuz sayıda Hubble hacmi olduğu için, eninde sonunda benzer ve hatta aynı konfigürasyonlara sahip Hubble hacimleri olacaktır. Tegmark, bizimkine benzer bir hacmin bizden yaklaşık 1010115 metre uzakta olması gerektiğini tahmin etmektedir.

Sonsuz uzay düşünüldüğünde, aslında evrende bizimkine benzer sonsuz sayıda Hubble hacmi olacaktır. Bu doğrudan kozmolojik prensipten kaynaklanır; burada Hubble hacmimizin özel ya da benzersiz olmadığı varsayılır.

Düzensiz şişme ile ilgili genel olarak tahmin edilen şey bütün başlangıç şartlarının gerçekleştiği Hubble hacmini kapsamak zorunda olan bir sonsuz uzaydır.

Seviye II: Farklı fiziksel sabitlere sahip evrenler

Kaotik şişme teorisine göre kozmik şişme teorisinin bir çeşidi, bir bütün olarak evren genişler ve bu durum sonsuza kadar devam edecek, fakat evrenin bâzı bölgelerinde genişleme durur ve kabarcıklar oluşur. Bu kabarcıklar ilk seviye embriyonik çoklu evrenlerdir. Linde ve Vanchurin, bunların sayısını 101.010.000.000 olarak hesaplamıştır. 

Farklı kabarcıklarda örneğin farklı fizikî sabitler gibi farklı özellikler ile sonuçlanan farklı spontane simetri kırılmaları ile karşılaşabilirsiniz. Bu seviye aynı zamanda, John Archibald Wheeler adlı salınım evren teorisini ve Lee Smolin'in en bereketli evrenler kuramını içerir.

Seviye III: Kuantum mekaniğinin çoklu dünyalar yorumu

Hugh Everett III'ün çoklu-dünyalar yorumu (MWI), kuantum mekaniğinin çeşitli ana akım yorumlarından biridir.

Kısacası, kuantum mekaniğinin bir yönü, belirli gözlemlerin kesinlikle tahmin edilememesidir. Bunun yerine, her biri farklı olasılıklara sahip bir dizi olası gözlem vardır. MWI'ye göre, bu olası gözlemlerin her biri farklı bir evrene karşılık gelir ve yorumun savunucularından bazıları veya birçoğu bu evrenlerin bizimki kadar gerçek olduğunu öne sürer. Altı yüzlü bir zarın atıldığını ve atış sonucunun kuantum mekaniği gözlemine karşılık geldiğini varsayalım. Zarın düşebileceği altı olası yolun tamamı altı farklı evrene karşılık gelir. Schrödinger'in kedisi düşünce deneyi durumunda, her iki sonuç da en az bir "dünyada" "gerçek" olacaktır.

Tegmark, Seviye III çoklu evrenin Hubble hacminde Seviye I veya Seviye II çoklu evrenden daha fazla olasılık içermediğini savunmaktadır. Gerçekte, aynı fiziksel sabitlere sahip bir Seviye III çoklu evrende "bölünmeler" tarafından yaratılan tüm farklı "dünyalar" Seviye I çoklu evrende bir Hubble hacminde bulunabilir. Tegmark şöyle yazıyor: "Seviye I ve Seviye III arasındaki tek fark, görsel ikizlerin nerede yaşadığıdır. Seviye I'de onlar eski üç boyutlu uzayda başka bir yerde yaşarlar. Seviye III'te ise sonsuz boyutlu Hilbert uzayında başka bir kuantum dalında yaşarlar."

Benzer şekilde, farklı fiziksel sabitlere sahip tüm Seviye II kabarcık evrenleri, aslında Seviye III çoklu evrende kendiliğinden simetri kırılması anında "bölünmeler" tarafından yaratılan "dünyalar" olarak bulunabilir. Yasunori Nomura, Raphael Bousso ve Leonard Susskind'e göre bunun nedeni (ebediyen) şişen çoklu evrende ortaya çıkan küresel uzayzamanın gereksiz bir kavram olmasıdır. Bu da Seviye I, II ve III'ün çoklu evrenlerinin aslında aynı şey olduğu anlamına gelir. Bu hipotez "Çoklu Evren = Kuantum Çoklu Dünyalar" olarak adlandırılır. Yasunori Nomura'ya göre, bu kuantum çoklu evren statiktir ve zaman basit bir illüzyondur.

Çoklu dünyalar fikrinin bir başka versiyonu da H. Dieter Zeh'in çoklu zihin yorumudur.

Seviye IV: Nihai topluluk

Nihai matematiksel evren hipotezi Tegmark'ın kendi hipotezidir.

Bu düzey, farklı matematiksel yapılarla tanımlanabilen tüm evrenlerin eşit derecede gerçek olduğunu düşünmektedir.

Tegmark şöyle yazıyor:

Soyut matematik o kadar geneldir ki, tamamen biçimsel terimlerle (muğlak insan terminolojisinden bağımsız olarak) tanımlanabilen herhangi bir Her Şeyin Teorisi (TOE) aynı zamanda matematiksel bir yapıdır. Örneğin, bir dizi farklı varlık türünü (örneğin kelimelerle ifade edilen) ve bunlar arasındaki ilişkileri (ek kelimelerle ifade edilen) içeren bir TOE, matematikçilerin küme teorik model olarak adlandırdıkları şeyden başka bir şey değildir ve genellikle modeli olduğu biçimsel bir sistem bulunabilir.

Bunun "akla gelebilecek herhangi bir paralel evren teorisinin Seviye IV'te tanımlanabileceği anlamına geldiğini" ve "diğer tüm toplulukları kapsadığını, dolayısıyla çoklu evrenler hiyerarşisine bir kapanış getirdiğini ve örneğin bir Seviye V'in olamayacağını" savunmaktadır.

Ancak Jürgen Schmidhuber, matematiksel yapılar kümesinin iyi tanımlanmadığını ve yalnızca yapıcı matematik, yani bilgisayar programları tarafından tanımlanabilen evren temsillerini kabul ettiğini söylemektedir.

Schmidhuber, çıktı bitleri sonlu bir süre sonra yakınsayan durmayan programlar tarafından tanımlanabilen evren temsillerini açıkça içerir, ancak yakınsama süresinin kendisi, durma probleminin karar verilemezliği nedeniyle durma programı tarafından tahmin edilemeyebilir. Ayrıca hızlı hesaplanabilir evrenlerin daha kısıtlı topluluğunu da açıkça tartışmaktadır.

Brian Greene'in dokuz türü

Amerikalı teorik fizikçi ve sicim teorisyeni Brian Greene dokuz tür çoklu evreni tartıştı:

Kapitone
Kapitone çoklu evren yalnızca sonsuz bir evrende işler. Sonsuz miktarda alanla, her olası olay sonsuz sayıda kez meydana gelecektir. Ancak, ışık hızı bu diğer özdeş alanların farkında olmamızı engeller.
Enflasyonist
Enflasyonist çoklu evren, enflasyon alanlarının çöktüğü ve yeni evrenler oluşturduğu çeşitli ceplerden oluşur.
Brane
Brane çoklu evren versiyonu, tüm evrenimizin daha yüksek bir boyut veya "kütle" içinde yüzen bir zar (brane) üzerinde var olduğunu varsayar. Bu kütlede, kendi evrenlerine sahip başka zarlar da vardır. Bu evrenler birbirleriyle etkileşime girebilir ve çarpıştıklarında ortaya çıkan şiddet ve enerji büyük bir patlamaya yol açmak için fazlasıyla yeterlidir. Dallar kütle içinde birbirlerinin yakınında yüzer ya da sürüklenir ve her birkaç trilyon yılda bir, yerçekimi ya da anlamadığımız başka bir güç tarafından çekilerek çarpışır ve birbirlerine çarparlar. Bu tekrarlanan temas, çoklu veya "döngüsel" büyük patlamalara yol açar. Bu özel hipotez, ekstra uzaysal boyutlar gerektirdiğinden sicim teorisi şemsiyesi altına girer.
Döngüsel
Döngüsel çoklu evrende çarpışarak Büyük Patlamalara neden olan çoklu branlar vardır. Evrenler geri sıçrar ve tekrar bir araya gelip tekrar çarpışarak eski içerikleri yok edip yenilerini yaratana kadar zaman içinde ilerlerler.
Peyzaj
Manzara çoklu evreni sicim teorisinin Calabi-Yau uzaylarına dayanır. Kuantum dalgalanmaları şekilleri daha düşük bir enerji seviyesine düşürerek, çevreleyen uzaydan farklı bir dizi yasaya sahip bir cep yaratır.
Kuantum
Kuantum çoklu evreni, kuantum mekaniğinin çoklu dünyalar yorumunun gerçek dünyalar varyantında olduğu gibi, olaylarda bir sapma meydana geldiğinde yeni bir evren yaratır.
Holografik
Holografik çoklu evren, bir alanın yüzey alanının, bölgenin hacminin içeriğini kodlayabileceği teorisinden türetilmiştir.
Simüle edilmiş
Simüle edilmiş çoklu evrenler, tüm evrenleri simüle eden karmaşık bilgisayar sistemlerinde mevcuttur. Astronom Avi Loeb tarafından bir olasılık olarak ortaya atılan ilgili bir hipotez, evrenlerin her şeyin teorisine sahip ileri teknolojik medeniyetlerin laboratuvarlarında yaratılabileceğidir. Diğer ilgili hipotezler arasında, algılanan evrenin ya düşük kaynaklı bir şekilde simüle edildiği ya da sanal/simüle edilmiş sakin türler tarafından doğrudan algılanmadığı fıçı tipi senaryolardaki beyin yer almaktadır.
Nihai
Nihai çoklu evren, farklı fizik yasaları altında matematiksel olarak mümkün olan her evreni içerir.

İkiz dünya modelleri

Başlangıcı (zamanın) ortada olan bir ikiz evren kavramı.

Örneğin baryon asimetrisini - başlangıçta neden antimaddeden daha fazla madde olduğunu - bir ayna anti-evren ile açıklamaya çalışan iki ilişkili evren modeli vardır. İki evrenli bir kozmolojik model Hubble sabiti (H0) gerilimini iki dünya arasındaki etkileşimlerle açıklayabilir. "Ayna dünya" mevcut tüm temel parçacıkların kopyalarını içerecektir. Bir başka ikiz/çift dünya ya da "iki dünya" kozmolojisinin, karanlık enerjiyle yakından ilişkili olan kozmolojik sabit (Λ) sorununu teorik olarak çözebileceği gösterilmiştir: her biri büyük Λ'ya sahip iki etkileşimli dünya, küçük bir ortak etkin Λ ile sonuçlanabilir.

Döngüsel teoriler

Çeşitli teorilerde, bazı durumlarda sonsuz, kendi kendini sürdüren bir dizi döngü vardır - tipik olarak bir dizi Büyük Çöküş (veya Büyük Sıçrama). Bununla birlikte, ilgili evrenler aynı anda var olmayıp ardışıktır ve temel doğal bileşenler potansiyel olarak evrenler arasında farklılık gösterir (bkz. § Antropik ilke).

Pek çok teoride kendi kendini döngüleyebilen sonsuz seri vardır.

M-teorisi

Biraz farklı türden bir evren, sicim teorisi ve daha yüksek boyutlu uzantısı, M-kuramı içinde öngörülmüştür. Bu teoriler, sırasıyla 10 veya 11 uzay-zaman boyutunun varlığını gerektirir. İlave 6 ya da 7 boyut, ya da çok küçük bir ölçekte sıkıştırılabilir, ya da evrenin sadece dinamik bir (3 + 1) boyutlu nesne olmasıdır. Mesela bir D-parçacık lokalize edilebilir. Bu "öteki evrenlerin" destek verebilecek diğer brane'ler olduğu ihtimalini açar. Bu "kuantum çoklu evrenler" de evrenlerin aksine, ancak her iki kavram aynı anda çalışabilir.

Bâzı senaryolar iki membran zarlarının çarpışması sonucu, bizim evren ile birlikte, büyük patlama oluşturulduğunu önerir.

Kara delik kozmolojisi

Kara delik kozmolojisi, gözlemlenebilir evrenin, daha büyük bir evrenin içinde muhtemelen birçok evrenden biri olarak var olan bir kara deliğin içi olduğu kozmolojik bir modeldir. Bu, uzay-zamanın karşı tarafında bulunan beyaz delikler teorisini de içerir.

Antropik ilke

Diğer evrenler kavramı, kendi evrenimizin, deneyimlediğimiz bilinçli yaşam için nasıl ince ayarlı göründüğünü açıklamak için önerilmiştir.

Her biri muhtemelen farklı fiziksel yasalara (veya farklı temel fiziksel sabitlere) sahip çok sayıda (muhtemelen sonsuz) evren olsaydı, bu evrenlerden bazıları (çok az sayıda olsa bile) maddenin, astronomik yapıların, element çeşitliliğinin, yıldızların ve yaşamın ortaya çıkıp evrimleşmesine yetecek kadar uzun süre var olabilecek gezegenlerin gelişimine uygun yasaların ve temel parametrelerin kombinasyonuna sahip olurdu.

Bu durumda zayıf antropik ilke uygulanarak bizim (bilinçli varlıklar olarak) yalnızca gelişmiş bilince sahip yaşamın varlığına izin verecek şekilde ince ayarlanmış birkaç evrenden birinde var olabileceğimiz sonucuna varılabilir. Dolayısıyla, herhangi bir evrenin (bizim anladığımız anlamda) yaşam için gerekli koşullara sahip olma olasılığı son derece düşük olsa da, bu koşullar evrendeki varlığımızı destekleyen koşulların bir açıklaması olarak akıllı tasarımı gerektirmez.

Bu akıl yürütmenin erken bir biçimi Arthur Schopenhauer'in 1844 tarihli "Von der Nichtigkeit und dem Leiden des Lebens" adlı eserinde açıkça görülmektedir; burada Schopenhauer dünyamızın mümkün olan tüm dünyaların en kötüsü olması gerektiğini, çünkü herhangi bir açıdan önemli ölçüde daha kötü olsaydı var olmaya devam edemeyeceğini savunmaktadır.

Occam'ın usturası

Savunucular ve eleştirmenler Occam'ın usturasının nasıl uygulanacağı konusunda anlaşmazlığa düşmektedir. Eleştirmenler, sadece kendi evrenimizi açıklamak için neredeyse sonsuz sayıda gözlemlenemeyen evren varsaymanın Occam'ın usturasına aykırı olduğunu savunmaktadır. Bununla birlikte, savunucular Kolmogorov karmaşıklığı açısından önerilen çoklu evrenin tek bir kendine özgü evrenden daha basit olduğunu iddia etmektedir.

Örneğin, çoklu evren savunucusu Max Tegmark şöyle demektedir:

[Bir topluluğun tamamı genellikle üyelerinden birinden çok daha basittir. Bu ilke, algoritmik bilgi içeriği kavramı kullanılarak daha resmi bir şekilde ifade edilebilir. Bir sayıdaki algoritmik bilgi içeriği, kabaca, bu sayıyı çıktı olarak üretecek en kısa bilgisayar programının uzunluğudur. Örneğin, tüm tam sayılar kümesini ele alalım. Hangisi daha basittir, tüm küme mi yoksa sadece bir sayı mı? Safça, tek bir sayının daha basit olduğunu düşünebilirsiniz, ancak tüm küme oldukça önemsiz bir bilgisayar programı tarafından üretilebilirken, tek bir sayı çok uzun olabilir. Bu nedenle, tüm küme aslında daha basittir... (Benzer şekilde), daha üst düzey çoklu evrenler daha basittir. Bizim evrenimizden Seviye I çoklu evrene geçmek başlangıç koşullarını belirleme ihtiyacını ortadan kaldırır, Seviye II'ye geçmek fiziksel sabitleri belirleme ihtiyacını ortadan kaldırır ve Seviye IV çoklu evren herhangi bir şeyi belirleme ihtiyacını ortadan kaldırır... Dört çoklu evren seviyesinin de ortak özelliği, en basit ve tartışmasız en zarif teorinin varsayılan olarak paralel evrenler içermesidir. Bu evrenlerin varlığını inkar etmek için, deneysel olarak desteklenmeyen süreçler ve sonlu uzay, dalga fonksiyonu çöküşü ve ontolojik asimetri gibi geçici varsayımlar ekleyerek teoriyi karmaşıklaştırmak gerekir. Dolayısıyla kararımız hangisini daha savurgan ve zahmetli bulduğumuza bağlı: birçok dünya mı yoksa birçok kelime mi? Belki de kozmosumuzun tuhaf yöntemlerine yavaş yavaş alışacak ve tuhaflığını cazibesinin bir parçası olarak göreceğiz.

- Max Tegmark

Olası dünyalar ve gerçek dünyalar

Herhangi bir olası evrenler kümesinde - örneğin geçmişler veya doğa değişkenleri açısından - hepsi gerçekleşmeyebilir ve bazıları birçok kez gerçekleşebilir. Örneğin, sonsuz zaman içinde, bazı potansiyel teorilerde sonsuz evren olabilir, ancak insanlığın var olabileceği sadece küçük veya nispeten az sayıda gerçek evren ve var olduğu (benzersiz bir geçmişe sahip) sadece bir evren olabilir. "Dünya'daki biçimiyle yaşam içeren bir evrenin, olası organizmaların büyük çoğunluğunun hiçbir zaman gerçekleşmeyecek olması nedeniyle, bir anlamda radikal olarak ergodik olmadığı" öne sürülmüştür. Öte yandan, bazı bilim insanları, teoriler ve popüler eserler, evrenlerin birbirine çok benzediği, insanlığın eşit derecede gerçek, ancak farklı tarihlere sahip birçok ayrı evrende var olduğu bir çoklu evren tasavvur etmektedir.

Kuantum mekaniğinin çoklu dünyalar yorumunda (MWI) diğer dünyaların gerçek olup olmadığı konusunda bir tartışma vardır. Kuantum Darwinizminde, tüm dalların eşit derecede gerçek olduğu bir MWI benimsemeye gerek yoktur.

Modal gerçekçilik

Muhtemel dünya ihtimâlleri, faraziye ifadeleri ve benzer şeyleri açıklayan bir yoldur ve David Lewis gibi bâzı filozoflar, bütün muhtemel dünyaların var olduğuna inanıyor ve sadece gerçek dünyadaki (modal gerçekçilik olarak bilinen bir pozisyon) gibi gerçektirler.

Fizikteki hipotezler

Kategoriler

Brian Greene'nin dokuz türü

Enflasyon

Enflasyonist evren, enflasyon alanlarını daraltan ve yeni evrenleri oluşturan çeşitli cepler oluşturur.

Halkalı

Halkalı çoklu evren, büyük patlamadan kaynaklı olarak çeşitli membranların çarpışmasını içerir. Evrenler zıplar ve zamanda geriye doğru gider, ta ki geri çekilip tekrar çarpışmalarına, eski içeriğin yok olup yenisinin oluşmasına kadar.

Holografik

Holografik evren, bir boşluk yüzey alanı bölgesinin hacminin teorisinden elde edilir.

Landscape

Landscape evrenlerin sicim teorisindeki calabi-yau şekilleri olduğuna inanılır. Kuantum dalgalanmalar düşük enerjili şekillere düşer, çevre tarafından farklı kanunlar bir cep oluşturur.

Membran

Membran evrenler M-teorisini takip eder ve her birinin diğerleri ile var olan 3 boyutlu bran olduğu söylenir.

Nihâî

Nihâî evren, farklı fizik kanunları kapsamında mümkün olan her matematiksel evreni içerir.

Felsefe ve mantıktaki hipotezler

Kurgusal gerçekçilik

Bu görüşe göre kurgu olduğu için kurgusal karakterler de var. Aynı duygulara sahip, felsefî konularda ayrışan kurgusal varlıklar var. İnsanlar, pazartesi günleri, sayılar ve gezegenler gibi.

Trans-Dünya kimliği

Bir metafizikî düşünce olarak çoklu evren şeması ortaya çıkabilir. Bu şemanın bir evrenin sonsuz sayıdaki aynı kopyası olduğu ve bu düşüncenin muhtemel farklı dünyalarda aynı cismi oluşturduğu farz ediliyor. Meslektaşı David Lewis'in teorisine göre cisimler, benzerden ziyade özdeş olarak kabul edilmelidir.