Sübhanallah

bilgipedi.com.tr sitesinden

Subhan'Allāh (Arapça yazılışı: سبحان الله); Türkçeye sıklıkla "Allah münezzehtir" şeklinde çevrilen, Türkçe diziliş ile "Allah Subhan'dır" anlamında olan Arapça bir ifadedir. İfade, Subhan ve Allah kelimelerinin birleşiminden oluşur.

Subhan/سبحان kelimesi Arapça S-B-H(س ب ح) kökünden türer. Kök anlamı; (batmadan, üzerinde)yüzmek, ileriye yuvarlanmak, hızla uzaklaşmak, hızlı olmak anlamındadır.

Kuran'da birçok ayette, bu kökten türemiş birkaç farklı anlamda olan kelimeler bulunmaktadır. Örneğin;

(Enbiyâ-33) كُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ... / ...kullun fî felekin yesbehûn(e) / ...her biri bir yörüngede yüzmekte(dir).

(Kalem-28) لَوْلَا تُسَبِّحُونَ... / ...levlâ tusebbihûn(e) / niçin tesbih etmiyorsunuz?... (niçin Mutlak-Üstünlüğünü aklınıza getirmiyorsunuz?)

(Kalem-29) ...قَالُوا سُبْحَانَ رَبِّنَا / Kâlû subhâne rabbinâ... / Rabbimiz Subhan'dır... dediler. (Sahibimiz Mutlak-Üstün 'dür dediler.)


Hadis'lerde ise Subhanallah ifadesi; "Allah'ın tüm olumsuz sıfatlardan uzak bilinmesi" şeklinde açıklanmaktadır.
Eski Türk meallerinde, örneğin Karahanlılar Türkçesi ile yapılan meallerde Subhanallah ifadesi; Arıg Allah olarak çevrilmiştir.
Kazakça'da ise "Pak Allah" ifadesi ile çevrilmektedir.


Yukarıdaki bilgiler doğrultusunda, Subhan kelimesi;

Sıfat olarak: tüm olumsuz sıfatlardan uzak olan, soyutlanmış, tertemiz, pak, arınık, mutlak-mükemmel, mutlak-üstün
Fiil olarak: tüm olumsuz sıfatlardan uzak olarak kabul etmek, soyutlamak, tertemiz bilmek, paklamak, arındırmak, şanını yüceltmek

gibi anlamlara sahiptir.

Dolayısı ile, Subhan'Allāh ifadesinin en yakın Türkçe kelime karşılığı Allah Kusursuz[dur], Allah Arınık[tır] veya Allah Mutlak-Üstün[dür] şeklinde verilebilir.

Yine Subhan kelimesinin köken anlamı dikkate alındığında, İslam felsefesinde tüm ilahilik(tanrısal) güçleri birleyen Allah kavramının soyutluğunu ifade etmek için kullanıldığı görülür. Bu anlamı ile Subhan'Allāh ifadesi; Allah kavramına somutluktan uzak, mutlak bir soyutluk atfeden felsefi bir yaklaşımdır.

Arapça kaligrafi
Tanrı'ya şükürler olsun Arapça "Subhan Allah", Desouk
Müslüman tespihleri

Tesbih (Arapça: تَسْبِيح, tesbīḥ), İslam'da Allah'ı yüceltmeyi içeren bir zikir şeklidir: "Subhan Allah" (سُبْحَانَ ٱللَّٰهِ; lit. "Sübhanallah").

Genellikle sağ elin parmak kemikleri ya da sayımı takip etmek için bir misbaha kullanılarak belirli sayıda tekrarlanır.

Etimoloji

Tesbih terimi Arapça sīn-bāʾ-ḥāʾ (ح-ب-س) köküne dayanır. Kök sözcüğün anlamı yazıldığında yüceltmek anlamına gelir. 'Tesbih', tesbihin kanonik formunun (aşağıya bakınız) ilk üçte birlik kısmının kurucu cümlesinin ilk kelimesi olan subhan'dan düzensiz bir şekilde türetilmiştir. Kelime fiil olarak "hızlıca seyahat etmek" ve isim olarak da "görevler" veya "meşguliyet" anlamına gelir. Bununla birlikte, ibadet bağlamında tesbih, Kur'an'da genellikle "Allah [onların (müşriklerin) O'na atfettikleri şeylerden] münezzehtir" (Tevbe: 31, Zümer: 67 vd.) anlamına gelen ʿan (عَنْ) edatıyla birlikte kullanılan Subhan Allah'ı ifade eder. Bu edat olmadan, "Allah'ın şanı yücedir" gibi bir anlama gelir.

Yorumlama

Bu ifade "Tanrı'ya yücelik olsun" anlamına gelir, ancak daha gerçek bir çeviri "Tanrı [her şeyin] üstündedir" şeklindedir. Subḥān (سُبْحَان) kelimesinin kökü sabaḥa (سَبَحَ, "yukarıda olmak") kelimesinden türemiştir ve bu ifadeye Tanrı'nın her türlü kusur veya yanlış tanımlamanın üzerinde olduğu anlamını verir.

Bu ifade çoğu zaman Tanrı'yı tam mükemmelliği için övme çağrışımına sahiptir ve Tanrı'yla ilgili antropomorfik unsurların veya çağrışımların ya da Tanrı'ya herhangi bir hata veya kusur atfedilmesinin reddini ima eder. Böylece, Tanrı'nın aşkınlığına (تنزيه, tenzîh) tanıklık eder.

Örneğin, Kur'an subḥāna llāhi ʿammā yaṣifūn ("Allah onların nitelendirdiklerinin üstündedir") ve subḥāna llāhi ʿammā yušrikūn ("Allah onların ortak koştuklarının üstündedir") der.

Bu ifade Sahih Buhari, VBN 5, 57, 50'deki hadislerde geçmektedir.

Varyantlar

Çeşitli İslami ifadeler, en yaygın olarak Tesbih'i içerir:

Arapça
Kur'an-ı Kerim Yazımı
Transliterasyon
IPA
İfade
سُبْحَانَ ٱللَّٰهِ
سُبْحَٰنَ ٱللَّٰهِ
subḥāna -llāhi
/sub.ħaː.na‿ɫ.ɫaː.hi/
Tanrı yüceltilmiştir.
سُبْحَانَكَ ٱللَّٰهُمَّ
سُبْحَٰنَكَ ٱللَّٰهُمَّ
subḥānaka -llāhumma
/sub.ħaː.na.ka‿ɫ.ɫaː.hum.ma/
Sen yücesin ey Allah'ım.
سُبْحَانَ ٱللَّٰهِ وَبِحَمْدِهِ
سُبْحَٰنَ ٱللَّٰهِ وَبِحَمْدِهِ
subḥāna -llāhi ve-bi-ḥamdihī
/sub.ħaː.na‿ɫ.ɫaː.hi wa.bi.ħam.di.hiː/
Allah'ın şanı yücedir ve O'na hamd olsun.
سُبْحَانَ رَبِّيَ ٱلْعَظِيمِ وَبِحَمْدِهِ
سُبْحَٰنَ رَبِّيَ ٱلْعَظِيمِ وَبِحَمْدِهِ
subḥāne rabbiye'l-ʿaẓīmi ve biḥamdihī
/sub.ħaː.na rab.bi.ja‿l.ʕa.ðˤiː.mi wa.bi.ħam.di.hiː/
Benim Rabbim yücedir, hamd O'na mahsustur.
سُبْحَانَ رَبِّيَ ٱلْأَعْلَىٰ وَبِحَمْدِهِ
سُبْحَٰنَ رَبِّيَ ٱلْأَعْلَىٰ وَبِحَمْدِهِ
subḥāne rabbiye'l-ʾaʿlā ve bi̇-hamdi̇hī
/sub.ħaː.na rab.bi.ja‿l.ʔaʕ.laː wa.bi.ħam.di.hiː/
Yüceler yücesi Rabbim, hamdiyle tesbih ederim.
لَا إِلَٰهَ إِلَّا أَنْتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ ٱلظَّالِمِينَ
لَا إِلَٰهَ إِلَّا أَنْتَ سُبْحَٰنَكَ إِنِّي كُنْتُ مِنَ ٱلظَّٰلِمِينَ
lā ʾilāha ʾillā ʾanta subḥānaka ʾinnī kuntu mina ẓ-ẓālimīna
/laː ʔi.laː.ha ʔil.laː ʔan.ta sub.ħaː.na.ka ʔin.niː kun.tu mi.na‿ðˤ.ðˤaː.li.miː.na/
Senden başka ilah yoktur, sen yücesin! Gerçekten ben zalimlerden oldum.

Kullanım

Ayrıca İslami dua (salat), yakarış (dua), camide vaaz (hutbe) sırasında ve genellikle gün boyunca sıkça zikredilir. Bazen şok veya şaşkınlığı ifade etmek için kullanılır.

Müslümanlar ayrıca bu cümleyi namazdan sonra ve gün boyunca 33 kez söylemeye teşvik edilirler. Muhammed Müslümanlara bunun Tanrı'nın Müslümanların sürekli olarak söylemesini istediği dört övgüden biri olduğunu öğretmiştir.

Fatıma bint Muhammed

Kur'an-ı Kerim ve Fatıma'nın Tesbihi

Ali ve Fatıma'nın evliliğinin ilk yıllarında Ali çok az para kazanıyordu ve Fatıma için bir hizmetçi tutacak parası yoktu. Fatıma'nın elleri sürekli taşlamaktan kabarmış, boynu su taşımaktan ağrımış, elbiseleri yerleri süpürmekten kirlenmişti. Bir gün Ali, Muhammed'in bazı hizmetkârları olduğunu öğrendi ve Fatıma'ya hizmetkârlarından birini istemesini tavsiye etti. Fatıma gitti ama isteyemedi. Sonunda Ali, Fatıma ile birlikte Muhammed'in evine gitti. Muhammed, "birçok yetim (aç) var, onları doyurmak için bu hizmetçileri satmalıyım" diyerek isteklerini kabul etmedi. Bunun üzerine Muhammed "Size hizmetçi yardımından daha iyi bir şey vereceğim" dedi. Onlara "Fatıma'nın tesbihi" olarak bilinen özel bir zikir şekli öğretti.

  1. 34 defa ʾallāhu ʾakbaru (ٱلَّٰهُ أَكْبَرُ), yani "Allah [her şeyden] daha büyüktür". Bu söz Tekbir (تَكْبِير) olarak bilinir.
  2. 33 tekrarlı el-hamdu lillâhi (ٱلْحَمْدُ لِلَّٰهِ), "Bütün övgüler Allah'a mahsustur." anlamına gelir. Bu söz Tahmid (تَحْمِيد) olarak bilinir.
  3. 33 tekrarlı subhâne -llahi (سُبْحَانَ ٱللَّٰهِ), "Allah yücedir" anlamına gelir. Bu söz Tesbih (تَسْبِيح) olarak bilinir.