Hektor

bilgipedi.com.tr sitesinden
Roma lahdi, Hektor Truva'ya getiriliyor. MS 180-210

Hektor (Yunanca: Ἕκτωρ), Truva krallarından Priam ve eşi Hecuba'nın en büyük oğlu, Paris'in ağabeyi, Dardanus'un torunuydu. Tros'un Ida dağlarında yaşardı. Tüm zamanların en büyük savaşlarından biri olarak kabul edilen Truva Savaşı'nda mücadele eden Truva prensiydi. Ayrıca bu savaşı konu alan İlyada destanının da kahramanlarındandı. Teke tek savaştığı Akhilleus tarafından öldürüldüğü belirtiliyor.

Truva kralı Priamos ile Hekabe'nin en büyük oğlu ve Paris'in kardeşidir. Truvalıların en büyük savaşçılarındandır. Halkı tarafından çok sevilir. Kimsenin karşılaşmaya bile cesaret edemediği Akhilleus'a (Aşil) karşı durmuş, Truva ordularını komuta etmiş ve şehrin düşmesini 10 sene geciktirmiştir. Sonunda Zeus zaferi Hektor'a ve Truvalılara vermeyi kararlaştırmışken Hera ve Athena'nın entrikalarıyla Hektor'un ölüm kararını vermiştir. Zeus'un emriyle Hektor'u koruyan tanrılar savaştan çekilmiştir. Athena Aineas kılığına girmiş ve Hektor'u savaşması için kışkırtmış ve sonra da Hektor'u savaşa göndermiştir. Athena da Aineas şeklinde kaybolmuştur ve Hera nın yanına gitmiştir. Akhilleus yanında Hera ve Athena ile birlikte Hektor'la savaşmış ve ancak Athena'nın yardımlarıyla Hektor'u öldürmeyi başarmıştır. Bu olay Hektor'u efsanevi bir kahraman yapmıştır. Bu cesaret tarihte hiçbir kahramanda görülmemiştir. Hektor sadece bir adamla değil Akhilleus'un yanında bütün tanrılarla savaşmıştır. O bir Prens, Komutan ve her babanın sahip olamayacağı özelliklerde bir oğuldu. Cesedi Akhilleus tarafından şehrin etrafında defalarca döndürülmüş ve Truvalılar moralman çökmüşlerdir.

Hektor'un bedeni daha sonra Troyalılara geri verilmiş ve şanına yaraşır bir cenaze töreni düzenlenmiştir. Hektor olmadan Troyalılar yine de dayanmış ve şehir düşmemiştir. Durum böyle olunca Athena ve Hera yine entrikalara baş vurup hileyle şehri düşürmüşlerdir. Akhilleus ise Hektor'un ölüsüne yaptığı saygısızlıklardan dolayı ölmüştür. Homeros'un yazmış olduğu ve Troya savaşını anlatan tek kaynak olan İlyada'da Hektor ölünce Troya yenilir. Akhilleus da bu sırada savaşırken bir rivayete göre bir asker, bir rivayete göre Prens Paris tarafından öldürülmüştür.

Kassandra (ortada) sağ eliyle kura çekerken Priam (oturmuş, solda), Paris (elinde nifak elması tutuyor) ve muhtemelen Hektor olan mızrağa yaslanmış bir savaşçının önünde Troya'nın düşüşünü öngörüyor. Pompeii'deki fresk, MS 20-30
Muhtemelen Hektor'un da bulunduğu Cassandra'nın kehanet freski, Pompeii
Truva sikkesi, MS 177-192; Ön yüz: Commodus'un büstü; Arka yüz: Hektor, kalkan ve mızrak sallıyor, iki atlı savaş arabası üzerinde; ΕΚΤΩΡ (Hektor) yazılı, ΙΛΙΕΩΝ (Ilion, "Troya") exergue
Bronz sikke MÖ 350-300 yıllarında Hektor'un mezarının bulunduğu düşünülen Ophryneion'da basılmıştır. Ön yüzünde üç tepeli miğfer giyen sakallı Hektor, arka yüzünde ise bebek Dionysos tasvir edilmiştir.

Etimoloji

Yunancada Héktōr, ἔχειν ékhein fiilinin bir türevidir, arkaik biçim *ἕχειν, hékhein ('sahip olmak' veya 'tutmak'), Proto-Hint-Avrupa *seɡ́ʰ- ('tutmak'). Héktōr ya da Aiol şiirinde rastlandığı şekliyle Éktōr, aynı zamanda Zeus'un 'her şeyi bir arada tutan' sıfatının da epitetidir. Hektor'un adı bu nedenle 'sıkı tutan' anlamına gelebilir.

Açıklama

Hektor, vakanüvis Malalas tarafından Kronografi'de "esmer tenli, uzun boylu, çok iri yapılı, güçlü, iyi burunlu, yün saçlı, iyi sakallı, gözleri kısık, konuşma bozukluğu olan, asil, korkunç savaşçı, kalın sesli" olarak tanımlanmıştır. Bu arada, Frigyalı Dares'in anlatımında, "...hafif bir pelteklikle konuşurdu. Teni açık tenliydi, saçları kıvırcıktı. Gözleri çekici bir şekilde kırpışırdı. Hareketleri hızlıydı. Yüzü, sakalıyla birlikte asildi. Yakışıklı, sert ve yüksek ruhlu, vatandaşlara karşı merhametli ve sevgiyi hak eden biriydi."

Biyografi

Hektor, Troya'nın kurucusu Dardanus ve Tros'un soyundan gelen Kral Priam ve Kraliçe Hekabe'nin ilk doğan oğluydu. Bazı anlatılara göre babası tanrı Apollon'du. Kraliyet ailesinin bir prensi ve babasının tahtının veliahtıydı. Andromakhe ile evliydi ve ondan Scamandrius (Troya halkı ona Astyanax derdi) adında bir oğlu oldu.

Avrupa Ortaçağı'nda Hektor, Jacques de Longuyon'un bahsettiği, sadece cesaretiyle değil aynı zamanda asil ve kibar doğasıyla da tanınan Dokuz Değerli Kişi'den biri olarak anılır. Gerçekten de Homeros, Hektor'u barışsever, cesur olduğu kadar düşünceli, iyi bir evlat, koca ve baba olarak ve karanlık amaçları olmayan biri olarak gösterir. James Redfield Hektor'u "sadakatlerin şehidi, bu dünyanın şeylerine tanık, sıradan hayatın değerli kusurları için ölmeye hazır bir kahraman" olarak tanımlar.

Mitoloji

Troya'nın en büyük savaşçısı

Hektor Paris'i Yumuşaklığı İçin Uyarıyor ve Savaşa Gitmesi İçin Teşvik Ediyor J. H. W. Tischbein (1751-1828)

İlyada'ya göre Hektor, Yunanlılar ve Truvalılar arasında savaş çıkmasını onaylamıyordu.

Akhalar on yıl boyunca Truva'yı ve doğudaki müttefiklerini kuşatmışlardır. Hektor, aralarında Polydamas ve kardeşleri Deiphobus, Helenus ve Paris'in de bulunduğu bir dizi astıyla birlikte Truva ordusuna komuta etmiştir. Anlatılanlara göre Hektor, Truvalıların ve müttefiklerinin sahaya sürebileceği en iyi savaşçıydı ve onun savaşma becerisi hem Yunanlılar hem de kendi halkı tarafından takdir ediliyordu.

Diomedes ve Odysseus, onun saldırısıyla karşılaştıklarında, Robert Fagles'ın çevirisiyle onu 'inanılmaz bir dinamit' ve 'manyak' olarak tanımlamışlardır.

Protesilaus ile Düello

İlyada'da, Hektor'un kitapta anlatılan olaylardan önce savaşta gösterdiği kahramanlıklar anlatılır. Savaşın başında Yunan şampiyonu Protesilaus'la teke tek dövüşmüş ve onu öldürmüştür. Bir kehanete göre Troya topraklarına ayak basan ilk Yunanlı ölecektir. Böylece Protesilaus, Ajax ve Odysseus karaya çıkamayacaklardı. Sonunda Odysseus kalkanını fırlatıp onun üzerine indi ve Protesilaus da kendi gemisinden atladı. Ardından çıkan kavgada Hektor onu öldürerek kehaneti gerçekleştirir.

Ajax ve Hektor hediyeleşirken (Andreas Alciatus, Emblematum libellus, 1591'deki gravür).

Ajax ile Düello

Homeros'un İlyada'da anlattığı gibi, Hektor'un kardeşi Helenus'un (o da ilahi bir ilham almıştı) tavsiyesi ve henüz ölmeye mahkum olmadığının söylenmesi üzerine, Hektor her iki orduyu da oturtmayı başardı ve Yunan savaşçılardan herhangi birine teke tek dövüş için meydan okudu. Argivler başlangıçta bu meydan okumayı kabul etmekte isteksiz davranmışlardır. Ancak Nestor'un azarlamasından sonra dokuz Yunan kahramanı meydan okumaya katıldı ve Hektor'la kimin karşılaşacağını görmek için kura çekildi. Ajax kazandı ve Hektor'la dövüştü. Hektor, Ajax'ın ünlü kalkanını delememiş, ancak Ajax Hektor'un kalkanını bir taşla ezmiş ve zırhına bir mızrak saplayarak kan akıtmış, bunun üzerine tanrı Apollon araya girmiş ve düello güneş batarken sona ermiştir. Hektor Ajax'a kılıcını verdi, Ajax daha sonra bu kılıcı kendini öldürmek için kullandı. Ajax Hektor'a, Akhilleus'un daha sonra Hektor'un cesedini Troya surlarının etrafında sürüklemek için arabasına bağladığı kuşağını verdi.

Yunanlılar ve Troyalılar ölüleri gömmek için ateşkes yaptılar. Ertesi gün şafak sökerken, Zeus uzaktan izlerken Yunanlılar ateşkesten yararlanarak gemilerin etrafına bir duvar ve hendek inşa ettiler.

Aşil ile Düello

Hektor'un savaşın ilk yıllarındaki başarılarından bir başka söz de İlyada'nın IX. kitabında yer alır. Akhilleus'un elçiliği sırasında Odysseus, Phoenix ve Ajax, Akhilleus'u savaşa yeniden katılması için ikna etmeye çalışırlar. Akhilleus yanıtında, Hektor'un şu anda Yunan kuvvetlerine dehşet saçarken ve kendisi de onların ön saflarında savaşmışken, Hektor'un kuvvetlerini surların ötesine, Skaian Kapısı'ndan ve yakındaki meşe ağacından dışarı çıkarmaya 'hiç niyeti olmadığını' belirtir. Ardından, 'Bir gün orada tek başına karşıma çıktı ve saldırımdan zor kurtuldu' der. Hektor'un Aeneas (kuzeni) ve Deiphobus'tan yardım almasına rağmen gerçekleşen bir başka düello da, Hektor'un kardeşi Troilus'u Akhilleus'un elinden kurtarmak için koştuğu zamandı. Ancak çok geç kalmıştı ve Troilus çoktan ölmüştü. Hektor'un tek yapabildiği Troilus'un cansız bedenini almak olmuş, Akhilleus ise Troyalı takviye birliklerinin arasından sıyrılarak kaçmıştır.

Hektor'un karısı Andromakhe ve babasının miğferinden ürken küçük oğlu Astyanax ile son ziyareti (Apulian kırmızı figürlü vazo, MÖ 370-360)

Savaşın onuncu yılında, Paris'in Menelaos'la çarpışmaktan kaçındığını gören Hektor, tüm ülkesinin başına bela açtığı ve şimdi de savaşmayı reddettiği için onu azarlar. Bunun üzerine Paris, kendisi ile Menelaos arasında, Helen'in galip gelen tarafa geçeceği ve savaşı sona erdirecek tek bir dövüş önerir. Ancak düello, Paris'i alandan çıkaran Afrodit'in müdahalesi nedeniyle sonuçsuz kalır. Pandarus'un Menelaos'u bir okla yaralamasının ardından savaş yeniden başlar.

Yunanlılar saldırır ve Truvalıları geri püskürtürler. Hektor şimdi karşı saldırıya geçmek için dışarı çıkmak zorundadır. Homeros'a göre karısı Andromakhe, kucağında oğlu Astyanax olduğu halde Hektor'un yolunu keser ve hem kendi hem de oğlunun iyiliği için dışarı çıkmaması için yalvarır. Hektor, Troya'nın ve Priam'ın evinin düşmeye mahkûm olduğunu ve karısı ile küçük oğlunun kasvetli kaderinin ölmek ya da yabancı bir ülkede köleliğe gitmek olacağını bilmektedir. Anlayış, şefkat ve sevecenlikle, savaşmayı kişisel olarak reddedemeyeceğini açıklar ve gitme zamanı gelene kadar kimsenin onu alamayacağı fikriyle onu teselli eder. Parıldayan bronz miğfer Astyanax'ı korkutur ve ağlamasına neden olur. Hektor miğferi çıkarır, karısını ve oğlunu kucaklar ve onun iyiliği için Zeus'a yüksek sesle oğlunun kendisinden sonra şef olması, savaşta ondan daha şanlı olması, düşmanlarının kanını eve getirmesi ve annesini gururlandırması için dua eder. Savaş için ayrıldığında, evdekiler onun geri dönmeyeceğini bildikleri için yas tutmaya başlarlar. Hektor ve Paris kapıdan geçerek Truvalıları toplar ve Yunanlılar arasında kargaşa çıkarırlar.

Truva karşı saldırısı

Zeus iki ordunun kaderini terazide tartar ve Yunanlılarınki batar. Truvalılar Yunanlıları hendek ve duvarın üzerinden kamplarına doğru sıkıştırır ve gemilere el koymak isterler, ancak Agamemnon Yunanlıları bizzat toplar. Truvalılar püskürtülür, gece olur ve Hektor ertesi gün kampı ele geçirip gemileri yakmaya karar verir. Truvalılar arazide ordugâh kurarlar.

Binlerce kamp ateşi parıldıyordu ovada ....

Ertesi gün Agamemnon Yunanlıları toplar ve Troyalıları kovar

tıpkı bir aslan kendilerine saldırdığında korkudan çılgına dönen bir inek sürüsü gibi...

Hektor, Agamemnon mızrakla kolundan yaralanıp meydanı terk edene kadar savaşmaktan kaçınır. Sonra Hektor Truvalıları toplar:

...denizin üzerine çullanan şiddetli bir fırtına gibi...

Diomedes ve Odysseus Hektor'u engeller ve Yunanlılara geri çekilmeleri için zaman kazandırırlar, ama Troyalılar surlara saldırır ve darbeler yağdırırlar. Kamptaki Grekler kaçan savaşçılarının girişini güvence altına almak için kapılara karşı koyarlar. Yunanlılar üzerlerine ok yağdırırken Truvalılar surları yıkmaya çalışır. Hektor büyük bir taşla bir kapıyı kırarak açar, kapıyı temizler ve Truvalıları duvara tırmanmaya çağırır, onlar da bunu yapar ve

... her şey kargaşa ve karışıklık içindeydi.

Gemilerde savaş, Roma dönemine ait bir lahit üzerinde, MS 225-250

Savaş kampın içinde şiddetlenir. Hektor, Ajax'ın attığı bir taşla yere düşer, ancak Apollon Olimpos'tan gelir ve "halkın çobanına" güç verir, o da bir savaş arabası saldırısı emreder ve Apollon yolu açar. Birçok dövüş, ölüm, övünme, tehdit, lakap, konuşma şekli, hikâye, şiir dizesi ve İlyada kitabından sonra Hektor, Protesilaus'un gemisini ele geçirir ve ateş ister. Ajax deneyen herkesi öldürdüğü için Troyalılar ona ateş getiremezler. Sonunda Hektor kılıcıyla Ajax'ın mızrağını kırarak onu yere düşmeye zorlar ve gemiyi ateşe verir.

Tüm bu olaylar, Truva'nın düşüşüne karar veren ve bu nedenle Akhilleus'u savaşa geri döndürmeyi amaçlayan tanrıların isteğine uygundur. Akhilleus'un en yakın arkadaşı Patroklos, Akhilleus'un zırhına bürünerek, Myrmidonlara ve diğer Akhalara önderlik ederek Truvalıları geri çekilmeye zorlamak için savaşa girer. Patroklos Truva ordusunu bozguna uğrattıktan sonra Hektor, Apollon ve Euphorbus'un yardımıyla Patroklos'u öldürür ve onunla övünür:

"Zavallı! Achilleus, ne kadar büyük olsa da, sana yardım etmek için hiçbir şey yapamadı."

Ölmek üzere olan Patroklos, Hektor'un ölümünü önceden haber verir:

"Sen kendin uzun yaşayacak biri değilsin, ama şimdi ölüm ve güçlü kader, Aiakos'un büyük oğlu Achilleus'un ellerinin altına düşmek için yanında duruyor."

Hector'un son dövüşü

Eyvah! Tanrılar beni yıkıma sürükledi. ... ölüm artık gerçekten de çok yakın ve bundan kaçış yok - çünkü Zeus ve oğlu Apollon, şimdiye kadar beni korumaya her zaman hazır olmalarına rağmen, böyle olmasını istediler. Sonum geldi; o zaman şerefsizce ve mücadele etmeden ölmeyeyim, ama önce bundan sonra insanlar arasında anlatılacak büyük bir şey yapayım.

- Hektor tarafından Akhilleus'a karşı, ıskalanan bir mızrak atışından sonra söylenmiştir; İlyada, Kitap XXII, satır 299-305

Hektor, ölen Patroklos'un üzerinden Akhilleus'un zırhını çıkarır ve şehre geri götürmeleri için adamlarına verir. Glaucus, Ajax'a meydan okumadığı için Hektor'u korkaklıkla suçlar. Sinirlenen Hektor zırhı ister, giyer ve Troyalıları toplamak için kullanır. Zeus, bir kahramanın zırh giymesini ölmek üzere olan bir aptalın küstahlığı olarak görür ama bu zırh Hektor'u şimdilik güçlü kılar.

Ertesi gün, öfkeli Akhilleus kendisini savaş dışı bırakan öfkesinden vazgeçer ve Troyalıları bozguna uğratarak şehre geri dönmeye zorlar. Hektor, Akhilleus'la yüzleşmek için Truva kapılarının dışında kalmayı seçer, çünkü bir önceki gece Polydamas'ı dinleyip askerleriyle birlikte geri çekilseydi, Akhilleus bu kadar çok Truvalıyı öldürmeyecekti. Ancak Akhilleus'u gördüğünde Hektor korkuya kapılır ve kaçmaya başlar. Hektor korkusunu yenip Akhilleus'la yüzleşmek için dönene kadar Akhilleus onu şehrin etrafında üç kez kovalar. Ancak Athena, Hektor'un kardeşi Deiphobus'un kılığına girerek Hektor'u kandırmıştır. Akhilleus'tan düellodan sonra galibin diğerinin cesedini geri vermesini ister (Hektor Patroklos'un cesedini köpeklere atmayı planladığını açıkça belirtmiştir) ama Akhilleus bunu reddeder. Akhilleus mızrağını Hektor'a fırlatır, Hektor mızrağı savuşturur ama Athena Hektor fark etmeden mızrağı Akhilleus'un eline geri verir. Bunun üzerine Hektor kendi mızrağını Akhilleus'a fırlatır; mızrak Akhilleus'un kalkanına isabet eder ve hiçbir yara açmaz. Hektor başka bir mızrak almak için sözde kardeşine döndüğünde orada kimseyi göremez. O anda ölüme mahkûm olduğunu anlar. Hektor savaşarak ölmeye karar verir ve gelecek yıllarda insanlar onun cesaretini konuşacaktır.

Zafer kazanmış Akhilleus Troya'da Hektor'un cansız bedenini sürüklerken. (Korfu'daki Achilleion'da bir fresk)

Hektor artık tek silahı olan kılıcını çeker ve hücuma geçer. Ancak Akhilleus, Hades'in miğferini giyen görünmeyen Athena tarafından kendisine teslim edilen fırlatılmış mızraklarını yakaladı. Akhilleus mızrağını doğrultur ve çalınan Akhilleus Zırhı'nın Hektor'u korumayan tek parçası olan Hektor'un köprücük kemiği bölümünü deler. Yara ölümcüldü ancak Hektor'un Akhilleus'la konuşmasına izin verdi. Hektor son anlarında Akhilleus'a onurlu bir cenaze töreni için yalvarır, ancak Akhilleus Hektor'un etini köpeklerin ve akbabaların yemesine izin vereceğini söyler. (Homeros şiirleri boyunca köpeklere, akbabalara ve ölüleri yiyen diğer yaratıklara çeşitli göndermeler yapılır. Birinin öleceğini söylemenin başka bir yolu olarak görülebilir). Hektor ölür ve Akhilleus'un ölümünün de yakında gerçekleşeceği kehanetinde bulunur:

Şimdi dikkatli ol; çünkü Paris ve Phoibos Apollon'un... seni Skainan kapılarında tüm yiğitliğin için yok edeceği o gün, tanrıların laneti... senin üzerine olabilirim.

Ölümünden sonra Akhilleus Hektor'un topuklarını keser ve Ajax'ın Hektor'a verdiği kuşağı yarıklardan geçirir. Daha sonra kuşağı arabasına bağlar ve ölen düşmanını tozun içinden geçirerek Danaan kampına götürür. Sonraki on iki gün boyunca Akhilleus cesede kötü davranır ama ceset Apollon ve Afrodit tarafından her türlü zarardan korunur. Bu on iki günün sonunda tanrılar artık onu izlemeye dayanamaz ve iki haberci gönderirler: Başka bir haberci tanrı olan İris ve Akhilleus'un annesi Thetis. Thetis, Akhilleus'a Kral Priam'ın gelip fidye için cesedi almasına izin vermesini söyler. Kral Priam'a, Akhilleus'un cesedi almasına izin vereceği bildirilince, fidyeyi geri almak için güçlü odasına gider. Kral Priam'ın teklif ettiği fidye on iki güzel kaftan, on iki beyaz manto, birkaç zengin işlemeli tunik, on külçe sarı altın, özel bir altın kupa ve birkaç kazan içerir. Priam oğlunun cesedini almaya gider ve Hermes ona bakan herkesi uykuya daldıracak bir tılsım yaparak güvenli geçişini sağlar.

Babanı düşün ve bu çaresiz yüze bak
Onu bende gör, çaresiz ve yaşlı!
O kadar sefil olmasa da: orada bana boyun eğiyor,
Egemen sefalet içindeki insanların ilki!
Böylece diz çökmeye zorlandı, böylece kucaklaşmak için süründü
Ülkemin ve ırkımın belası ve yıkımı;
Çocuklarımın katiline yalvarmak için,
Ve öp o kan kokan elleri!

- Priam tarafından Akhilleus'a söylenmiştir; İlyada, Kitap XXIV, Pope'un çevirisi

Priam'ın yaptıklarından etkilenen ve annesinin Zeus tarafından gönderilen emirlerine uyan Akhilleus, Hektor'un cesedini Priam'a geri verir ve Troyalıların Hektor için cenaze töreni yapmalarına izin vermesi için ona on iki günlük bir ateşkes sözü verir. Priam oğlunun cesediyle birlikte Truva'ya döner ve cenaze töreni tam olarak yapılır. Helen bile Hektor'un yasını tutar, çünkü ona karşı her zaman nazik davranmış ve onu kininden korumuştur. İlyada'nın son satırları Hektor'un cenazesine adanmıştır. Homeros, Truva prensinden "Atların Kırıcısı" olarak bahsederek sözlerini bitirir.

Virgil'in Aeneid'inde ölü Hektor rüyasında Aeneas'a görünerek onu Truva'dan kaçmaya çağırır.

Tarihsel referanslar

Andromakhe'nin Kocası Hektor'un Cesedi Üzerindeki Kederi ve Suçlamaları (1783) Jacques-Louis David

Troya Savaşı'na ilişkin en değerli tarihsel kanıtlar, yaklaşık aynı döneme ait Hitit çivi yazılı metinlerinde geçen ve her ikisi de Wilusa'da (muhtemelen Ilion/Ilios) yaşayan Piyama-Radu (muhtemelen Priam) ve halefi Alaksandu (muhtemelen İskender, Paris'in lakabı) adlı asi bir Batı Anadolulu diktatörden ve tanrı Apaliunas'tan (muhtemelen Apollon) bahseden antlaşmalar ve mektuplardır.

Bu tür diğer kanıtlar Linear B tabletlerindeki Troyalı kahramanların isimleridir. Homeros'tan da bilinen elli sekiz erkek isminden yirmisi, 𐀁𐀒𐀵, E-ko-to (Hektor) da dahil olmak üzere, Troyalı savaşçılardır ve Hektor da dahil olmak üzere bazıları köle statüsündedir. Troyalı esir kadınların çocukları oldukları gibi bir sonuç çıkarılamaz. Page, Hektor'un "kulağa benzer gelen yabancı bir ismin üzerine yerleştirilmiş tanıdık bir Yunanca biçim olabileceği" varsayımında bulunsa da, genel olarak halk bu isimlerin Miken döneminde Yunanca olarak var olduğu bilgisiyle yetinmek zorundadır.

Pausanias MS ikinci yüzyılda Boeotia'daki Thebes'i ziyaret ettiğinde kendisine Hektor'un mezarı gösterilmiş ve kemiklerin bir Delphic kehanetine göre Thebes'e taşındığı söylenmiştir. Moses I. Finley, "bu tipik kurgu parçası, efsaneleri Homeros şiirlerinden önceye dayanan eski bir Theban kahramanı Hektor'un, bir Yunanlı olduğu anlamına gelmelidir. Homeros Hektor'u tüm zamanlar için Troya'ya yerleştirdikten sonra bile, Thebalılar kahramanlarına bağlı kaldılar ve Delphic kahini gerekli yaptırımı sağladı."

Pseudepigrafik yazar Dares Phrygius, Hektor'un "hafif bir pelteklikle konuştuğunu belirtir. Teni açık tenliydi, saçları kıvırcıktı. Gözleri çekici bir şekilde kırpışırdı. Hareketleri hızlıydı. Yüzü, sakalıyla birlikte asildi. Yakışıklı, vahşi ve yüksek ruhlu, yurttaşlara karşı merhametli ve sevgiyi hak eden biriydi."

Edebiyatta

  • Dante Alighieri'nin Inferno'sunda (İlahi Komedya serisinin bir parçası) Hector ve ailesi, erdemli Hıristiyan olmayanların yaşadığı dış çember olan Limbo'ya yerleştirilir.
  • Chang-rae Lee'nin The Surrendered adlı eserinde Hector ana karakterlerden birinin adıdır ve aslen Ilion, New York'ludur.
  • Erken 12. yüzyıl Fransız şiiri Roland'ın Şarkısı'nda Roland'ın kılıcının adı Durendal'dır. Ludovico Ariosto'nun Orlando Furioso'suna göre bu kılıç bir zamanlar Truvalı Hektor'a aitti ve Malagigi (Maugris) tarafından Roland'a verilmişti.
  • William Shakespeare'in Troilus ve Cressida'sında Hektor'un ölümü oyunun sonunu işaret etmek için kullanılır. Onun asaleti, Yunanlıların, özellikle de Aşil'in hilekârlığı ve gururuyla tam bir tezat oluşturacak şekilde gösterilir.