Âdet
Menstrüasyon (regl ve diğer birçok günlük terim olarak da bilinir), rahim iç zarından vajina yoluyla düzenli olarak kan ve mukozal doku boşalmasıdır. Adet döngüsü, hormonların yükselişi ve düşüşü ile karakterize edilir. Menstruasyon, düşen progesteron seviyeleri ile tetiklenir ve gebeliğin oluşmadığının bir işaretidir. ⓘ
Menarş olarak bilinen ilk adet dönemi genellikle 12 ila 15 yaşları arasında başlar. Menstruasyonun 8 yaş gibi küçük bir yaşta başlaması yine de normal kabul edilir. İlk adetin ortalama yaşı genellikle gelişmekte olan ülkelerde daha geç, gelişmiş ülkelerde ise daha erkendir. Genç kadınlarda bir adetin ilk günü ile bir sonraki adetin ilk günü arasındaki tipik süre 21 ila 45 gündür. Yetişkinlerde ise bu süre 21 ila 31 gün arasında değişmekte olup ortalama 28 gündür. Kanama genellikle yaklaşık 2 ila 7 gün sürer. Adetler hamilelik sırasında durur ve genellikle emzirmenin ilk aylarında tekrar başlamaz. Menstruasyon, genellikle 45 ila 55 yaşları arasında meydana gelen menopozdan sonra durur. ⓘ
Kadınların %80'i adet sırasında ya da adetten önceki günlerde günlük işlevlerini aksatacak kadar sorun yaşamaz. Adet öncesinde görülen ve normal yaşamı engelleyen semptomlar adet öncesi sendromu (PMS) olarak adlandırılır. Kadınların yaklaşık %20 ila 30'u PMS yaşar ve %3 ila 8'i şiddetli semptomlar yaşar. Bunlar arasında akne, hassas göğüsler, şişkinlik, yorgunluk hissi, sinirlilik ve ruh hali değişiklikleri yer alır. Bazı kadınların yaşadığı diğer semptomlar arasında ağrılı dönemler ve adet sırasında ağır kanama ve adet döngüsü sırasında herhangi bir zamanda anormal kanama yer alır. Amenore olarak bilinen adet görememe, adetlerin 15 yaşına kadar görülmemesi veya 90 gün içinde yeniden görülmemesidir. ⓘ
Âdet, hayız, menstrüasyon veya regl, kadınlarda ve bâzı diğer yüksek dişi primatlarda, rahim iç yüzeyinde oluşan damar ve dokuların kan ile birlikte vücuttan atılması şeklindeki fizyolojik olay. Doğurgan kadınlarda üreme ve döllenme amacıyla meydana gelen değişiklikler için kullanılan bilimsel bir terimdir. Menstrüasyon halk arasında aybaşı olarak da bilinir. Fiil olarak genellikle âdet görmek ya da regl olmak şeklinde kullanılır. ⓘ
Âdet döngüsü (menstrual siklus) çerçevesinde kadınların ergenliğe erişmesinden menopoza girmelerine kadar yaklaşık her 28 günde bir tekrarlanan bu süreç, sadece gebelik süresince durur. Kadınların çoğu düzenli olarak 28 günde bir âdet görmez; 21-35 günde bir âdet görmek normal kabul edilir. Adet kanamaları azalarak 3 ila 7 gün devam eder. Bu süre zarfında yaklaşık 35-40 ml. kan kaybedilir. Bu miktar çoğu kadında 50 ml'nin altındadır. ⓘ
Özellikler
Uzunluk ve süre
Âdet dönemi üreme için gerekli olup endokrin sistem kontrolündedir. Çoğunlukla foliküler faz, ovülasyon ve luteal faz olarak üç faza ayrılır. Ayrıca bazen rahim döngüsü kullanılarak yanlış sınıflandırılır: Âdet, proliferatif faz ve sekretuar faz olarak. Âdet dönemi menstrual kanın görüldüğü ilk günden itibaren sayılmaya başlanır. Hormonal kontrasepsiyon üremenin önlenmesi amacı ile normal hormonal değişikliklere müdahale olarak kullanılır. Yavaş yavaş foliküler dönemde artan östrojen tarafından uyarılır, kan akışı (âdet) yavaşlar ve durur ve rahim yüzeyi kalınlaşır. Overde folikül hormonlar karmaşık bir etkileşimin etkisi altında gelişmeye başlar ve birkaç gün sonra bir veya bazen iki baskın karakter haline gerlir (non-dominant folikül atrofi olur ve ölür). Yaklaşık orta döngüsü, luteinleştirici hormon (LH) dalgalanmaları 24 ilâ 36 saat sonra, dominant follikül ovülasyon denilen bir yumurta veya birden fazla yumurtayı bırakır. Overde dominant folikülün kalıntıları korpus luteum denilen ve progesteron üretiminde büyük işlevi olan yapıyı oluşturur. Yumurta hücresi döllenme olmadan 24 saat veya daha az süre yaşayabiliyor. Progesteron etkisi altında olan endometrium (rahim yüzeyi) gebelik kurmak için ve embriyo potansiyel implantasyonuna hazırlanmak için değiştirir. İmplantasyon yaklaşık iki hafta içinde oluşmazsa, korpus luteumda hem progesteron, hem de östrojen düzeylerinde keskin düşüşlere neden olacaktır. Bu hormonların düşmesi uterus yüzeyinin yıkılmasına ve yumurtanın düşmesine sebep olur. Buna da Menstrual Siklus (Türkçe: Âdet dönemi) denir. ⓘ
Âdet döngüsü içinde, kadın üreme sistemi gibi diğer sistemler (örneğin, göğüslerde hassasiyet ve ruh durumu değişiklikleri gibi) değişiklikler meydana gelir. Bir kadının ilk âdet menarş olarak adlandırır ve 12-13 yaş çevresinde genellikle oluşur. Menarş yaş ortalaması ABD'de 12.5 yıl, [3] Kanada'da 12.72, [4] İngiltere [5] ve 13.06 ± 0.10 yıl İzlanda. [6] 12.9 yıldır. Bir kadının üreme fazının sonu genellikle 45 ve 55 yaşları arasında meydana gelir ve buna menopoz denir. ⓘ
Menarş kızlarda ergenlik sonraki aşamalarından biridir. İnsanlarda menarş yaş ortalaması 12-13 yaştır. Ancak yaşları 8 ilâ 16 arasında herhangi bir yaş da normaldir. Kalıtım, beslenme ve genel sağlk gibi faktörler menarşı hızlandırabilir ya da geciktirebilir. Bir kadının üreme süresi sonunda âdet döngüsünün durması, menopoz olarak adlandırılır. Kadınlarda menopoz yaş ortalaması genellikle 45 ilâ 55 arasındadır. 45 yaş öncesi menopoz, gelişmiş ülkelerde erken kabul edilir. Menopoz yaşı büyük ölçüde genetik bir sonuç olmakla birlikte hastalık, bâzı ameliyatlar veya tıbbî tedaviler, menopozun daha erken oluşmasına neden olabilir. ⓘ
Bir kadının âdet döngüsü uzunluğu genellikle kısa döngü ve uzun döngü olarak değişebilmektedir. Kısa döngüler ve uzun döngüler arasındaki süre sekiz günden daha az ise kadın için âdeti düzenli kabul edilir. Bir kadın dört günden az siklus uzunluğu varyasyonları deneyimi için alışılmadık bir durumdur. Sekiz ve 20 gün arasındaki uzunluk varyasyonu orta düzensiz döngüleri olarak kabul edilir. Bir kadının uzun ve en kısa döngü uzunlukları arasındaki 21 gün veya daha fazla değişimi çok düzensiz olarak kabul edilir. ⓘ
Kanama
Bir aylık adet döneminde ortalama adet sıvısı hacmi 35 mililitredir (2,4 ABD yemek kaşığı) ve 10-80 mililitre (0,68-5,41 ABD yemek kaşığı) tipik olarak kabul edilir. Adet sıvısı akıntının doğru adıdır, ancak birçok kişi bunu adet kanı olarak adlandırmayı tercih eder. Adet sıvısı kırmızımsı kahverengidir ve venöz kandan biraz daha koyu bir renktedir. ⓘ
Adet sıvısının yaklaşık yarısı kandır. Bu kan, miktarı kadına göre değişen sodyum, kalsiyum, fosfat, demir ve klorür içerir. Kanın yanı sıra, sıvı servikal mukus, vajinal salgılar ve endometriyal dokudan oluşur. Regl dönemindeki vajinal sıvılar temel olarak su, yaygın elektrolitler, organ parçaları ve glikoproteinler de dahil olmak üzere en az 14 proteine katkıda bulunur. ⓘ
Birçok kadın ve kız adet döneminde kan pıhtılaşması fark eder. Bunlar doku gibi görünebilen kan kümeleri olarak ortaya çıkar. Düşük veya ölü doğum söz konusuysa, mikroskop altında yapılan incelemeyle dökülenin endometriyal doku mu yoksa gebelik dokusu mu (gebe kalma ürünleri) olduğu doğrulanabilir. Bazen adet pıhtıları veya dökülen endometriyal dokunun yanlışlıkla embriyonun erken dönemde düşük yaptığına işaret ettiği düşünülür. Endometriyumda bulunan plazmin adlı bir enzim kanın pıhtılaşmasını engelleme eğilimindedir. ⓘ
Adet sıvısında kaybedilen demir miktarı çoğu kadın için nispeten azdır. Bir çalışmada, demir eksikliği belirtileri gösteren menopoz öncesi kadınlara endoskopi yapılmıştır. Bunların %86'sının aslında gastrointestinal hastalığı vardı ve sadece adet gördükleri için yanlış teşhis riski altındaydılar. Her ay meydana gelen ağır adet kanamaları anemiye neden olabilir. ⓘ
Menstrüasyon sadece insansılarda meydana gelir. Diğer plasentalı memeliler ise östrus olarak adlandırılan durumu yaşarlar. Östrus esnasında atılan dokular genellikle vücut tarafından absorbe edilir. ⓘ
Rahimin (Latince: uterus) iç yüzeyinde, her ay, döllenmiş yumurtanın gelip yapışmasını ve buradan beslenmesini sağlayacak damarlı bir doku oluşur. Eğer döllenme yoksa bu doku görevini tamamlayıp yerini alttan gelen yeni dokuya bırakarak dökülür. Her ay bu işlem aynı şekilde tekrarlanır. Bu sürece menstürel siklus ya da regl düzeni denir. İşlevini yitirerek yerini yeni oluşan dokuya bırakıp dışarıya atılan bu dokuya da regl kanaması ya da menstrüasyon kanaması denir. 4 hafta sürer ve sonra da sık sık gelir. ⓘ
Kimler adet görüyor
Genel olarak kadınlar menarş başladıktan sonra ve menopoz dönemine kadar adet görebilirler. Adet görmeyen kadınlar arasında menopoz sonrası kadınlar, hamile kadınlar, amenore yaşayanlar ve trans kadınlar yer alır. Hamilelik sırasında ve doğumdan sonra bir süre adet görülmez. Emzirme döneminde doğum sonrası amenorenin ortalama süresi daha uzundur; bu durum laktasyonel amenore olarak adlandırılır. Trans erkekler, bireysel durumlarına bağlı olarak adet görebilir veya görmeyebilir. ⓘ
Yan etkiler
Kramplar
Çoğu kadında, adet döngüsü sırasında hormon seviyelerindeki dalgalanmalar nedeniyle çeşitli fiziksel değişiklikler meydana gelir. Bu, adet kanamasından önce veya adet kanamasına eşlik edebilen rahim kas kasılmalarını (adet krampları) içerir. Birçok kadın menstrüasyon sırasında dismenore olarak da bilinen ağrılı kramplar yaşar. Yetişkin kadınlar arasında bu ağrı sadece %2-28 oranında günlük aktiviteyi etkileyecek kadar şiddetlidir. Günlük aktiviteleri ve işlevselliği bozan şiddetli semptomlar adet öncesi disforik bozukluk olarak teşhis edilebilir. Bu semptomlar, kadınların küçük bir yüzdesinde kişinin işteki, okuldaki ve günlük aktivitelerdeki performansını etkileyecek kadar şiddetli olabilir. ⓘ
Bir döngü sırasında şiddetli pelvik ağrı ve kanama aniden ortaya çıktığında veya kötüleştiğinde, bunun nedeni ektopik gebelik ve spontan düşük olabilir. Bu durum, ideal olarak olağandışı ağrı başlar başlamaz bir gebelik testi kullanılarak kontrol edilir, çünkü dış gebelikler hayatı tehdit edici olabilir. ⓘ
Adet krampları için en yaygın tedavi non-steroid anti-inflamatuar ilaçlardır (NSAID'ler). NSAİİ'ler orta ila şiddetli ağrıyı azaltmak için kullanılabilir ve hepsi benzer görünür. Yaklaşık her 5 kadından 1'i NSAİİ'lere yanıt vermez ve basit analjezikler veya ısı pedleri gibi alternatif tedaviye ihtiyaç duyar. Ağrı yönetimi için kullanılan diğer ilaçlar arasında aspirin veya parasetamol ve kombine oral kontraseptifler bulunmaktadır. Kombine oral kontraseptifler kullanılabilse de, intrauterin progestojenlerin etkinliğine dair yeterli kanıt yoktur. ⓘ
Bir derlemede akupunkturun en azından kısa vadede faydalı olabileceğine dair geçici kanıtlar bulunmuştur. Başka bir derlemede ise bir etkiyi belirlemek için yeterli kanıt bulunamamıştır. ⓘ
Diğer durumlarla etkileşimler
Adet döngüsü ile belirli sağlık koşulları arasında bilinen etkileşimler şunlardır:
- Nörolojik rahatsızlıkları olan bazı kadınlar, her adet döngüsü sırasında yaklaşık aynı zamanda rahatsızlıklarının aktivitesinde artış yaşarlar. Örneğin, östrojen seviyelerindeki düşüşlerin, özellikle de migreni olan kadın aynı zamanda doğum kontrol hapı kullanıyorsa, migreni tetiklediği bilinmektedir.
- Epilepsisi olan birçok kadın adet döngüsüyle bağlantılı bir düzende daha fazla nöbet geçirir; buna "katamenial epilepsi" denir. Farklı örüntüler var gibi görünmektedir (adet zamanına denk gelen nöbetler veya yumurtlama zamanına denk gelen nöbetler gibi) ve bunların meydana gelme sıklığı kesin olarak belirlenmemiştir.
- Araştırmalar, kadınların yumurtlama öncesi dönemde ön çapraz bağ yaralanması geçirme olasılığının yumurtlama sonrası döneme kıyasla önemli ölçüde daha yüksek olduğunu göstermektedir. ⓘ
Cinsel aktivite
Cinsel duygu ve davranışlar adet döngüsü sırasında değişir. Yumurtlamadan önce ve yumurtlama sırasında, yüksek östrojen ve androjen seviyeleri, kadınların cinsel aktiviteye nispeten daha fazla ilgi duymasına ve menstrüasyondan hemen önce ve menstrüasyon sırasında nispeten daha düşük ilgiye sahip olmasına neden olur. Diğer memelilerin aksine, kadınlar doğurganlıktan bağımsız olarak adet döngüsünün tüm günlerinde cinsel aktiviteye ilgi gösterebilir. ⓘ
Tıbbi gerekçelere dayanarak adet döneminde cinsel ilişkiye girilmemesini tavsiye eden güvenilir bir bilimsel kanıt bulunmamaktadır. ⓘ
Doğurganlık yönleri
En yüksek doğurganlık (cinsel ilişkiden kaynaklanan gebelik olasılığının en yüksek olduğu zaman) döngünün sadece birkaç gününde gerçekleşir: genellikle yumurtlama tarihinden iki gün önce ve iki gün sonra. Bu, 28 günlük bir döngüde ikinci ve üçüncü haftanın başlangıcına karşılık gelir. Bu doğurganlık penceresi kadından kadına değişir, tıpkı yumurtlama tarihinin aynı kadın için döngüden döngüye değiştiği gibi. Bireysel olarak kadınların döngüdeki nispeten doğurgan ve nispeten kısır günleri tahmin etmelerine yardımcı olmak için çeşitli yöntemler geliştirilmiştir; bu sistemler doğurganlık farkındalığı olarak adlandırılır. ⓘ
Adet bozuklukları
Seyrek veya düzensiz yumurtlama oligoovülasyon olarak adlandırılır. Yumurtlamanın olmaması anovülasyon olarak adlandırılır. Normal adet akışı, öncesinde yumurtlama olmadan da gerçekleşebilir: anovulatuar döngü. Bazı döngülerde foliküler gelişim başlayabilir ancak tamamlanmayabilir; yine de östrojenler oluşacak ve rahim zarını uyaracaktır. Uzun süreli, sürekli yüksek östrojen seviyelerinin neden olduğu çok kalın bir endometriyumdan kaynaklanan anovulatuar akışa östrojen atılım kanaması denir. Östrojen seviyelerinde ani bir düşüşle tetiklenen anovulatuar kanama ise çekilme kanaması olarak adlandırılır. Anovulatuar sikluslar genellikle menopozdan önce (perimenopoz) ve polikistik over sendromu olan kadınlarda görülür. ⓘ
Çok az akış (10 ml'den az) hipomenore olarak adlandırılır. Aralıkları 21 gün veya daha az olan düzenli sikluslar polimenore; sık ancak düzensiz adet kanamaları metroraji olarak bilinir. Ani ağır akışlar veya 80 ml'den fazla miktarlar menoraji olarak adlandırılır. Sık ve düzensiz olarak meydana gelen ağır adet kanamaları menometrorajidir. Aralıkları 35 günü aşan sikluslar için kullanılan terim oligomenoredir. Amenore, bir kadının üreme yıllarında üç ila altı aydan fazla süreyle adet görmemesi (hamile kalmaması) anlamına gelir. Ağrılı dönemler için kullanılan terim dismenoredir. ⓘ
Kadınların menstrüasyonu nasıl deneyimledikleri konusunda geniş bir yelpazede farklılıklar vardır. Bir kişinin adet döngüsünün normdan farklı olmasının çeşitli yolları vardır:
Terim | Anlamı ⓘ |
---|---|
Oligomenore | Seyrek dönemler |
Hipomenore | Kısa veya hafif dönemler |
Polimenore | Sık periyotlar (21 günde birden daha sık) |
Hipermenore | Ağır veya uzun adetler (her saat hijyenik ped veya tampon ıslatma, 7 günden uzun adet görme) |
Dismenore | Ağrılı dönemler |
Adet arası kanama | Aralıksız kanama (lekelenme olarak da adlandırılır) |
Amenore | Devamsızlık dönemleri |
Aşırı psikolojik stres de adetlerin durmasına neden olabilir. Daha şiddetli anksiyete veya depresyon belirtileri, depresif bir bozukluk olan adet öncesi disforik bozukluğun (PMDD) belirtileri olabilir. ⓘ
Disfonksiyonel uterin kanama, hormonal olarak neden olunan bir kanama anormalliğidir. Disfonksiyonel uterin kanama tipik olarak normal yumurtlamayan (yani anovulatuar) premenopozal kadınlarda görülür. Tüm bu kanama anormallikleri tıbbi müdahale gerektirir; hormon dengesizliklerine, rahim fibroidlerine veya başka sorunlara işaret edebilirler. Gebe kadınlarda kanama olabileceğinden, gebelik testi anormal kanama değerlendirmesinin bir parçasını oluşturur. ⓘ
Afrika'nın bazı bölgelerinde yaygın bir uygulama olan kadın sünneti (özellikle tip III infibülasyon) geçirmiş kadınlar, vajinanın neredeyse tamamen kapatılmasından kaynaklanan yavaş ve ağrılı adet kanaması gibi adet sorunları yaşayabilir. ⓘ
Menstrüel hijyen yönetimi
Menstrüel ürünler ("kadın hijyen" ürünleri olarak da adlandırılır) adet kanını emmek veya yakalamak için yapılır. Bir dizi farklı ürün mevcuttur - bazıları tek kullanımlık, bazıları yeniden kullanılabilir. Kadınların karşılayabildiği durumlarda, adet kanını emmek veya yakalamak için kullanılan ürünler genellikle ticari olarak üretilen ürünlerdir. Adet gören kadınlar adet kanamalarını öncelikle tampon, peçete veya adet kabı gibi adet kanını tutmaya yarayan ürünler kullanarak yönetirler. ⓘ
Başlıca tek kullanımlık ürünler (ticari olarak üretilmiş) şunlardır:
- Hijyenik pedler (hijyenik havlu veya ped olarak da adlandırılır) - Adet kanamasını emmek için iç çamaşırına takılan, genellikle pedi yerinde tutmak için yapışkan bir desteğe sahip dikdörtgen malzeme parçaları. Tek kullanımlık pedler, genellikle plastik astarlı ve ağartılmış odun hamuru veya jel ürünler içerebilir.
- Tamponlar - Adet kanamasını emmek için vajinaya yerleştirilen, genellikle ağartılmış, işlenmiş suni ipek/pamuk karışımı veya tamamen pamuk yapağıdan oluşan tek kullanımlık silindirler. ⓘ
Başlıca yeniden kullanılabilir ürünler şunlardır:
- Menstrüel kaplar - Menstrüel akışı toplamak için vajina içine takılan sert, esnek çan şeklinde bir cihaz.
- Yeniden kullanılabilir bez pedler - Pamuktan (genellikle organik), havlu kumaştan veya flanelden yapılmış ve elle dikilmiş (malzemeden veya yeniden kullanılmış eski kıyafetlerden ve havlulardan) veya mağazadan satın alınabilen pedler.
- Dolgulu külot veya regl geçirmez iç çamaşırı - Akıntıyı emmek için ekstra emici katmanlar dikilmiş yeniden kullanılabilir kumaş (genellikle pamuklu) iç çamaşırı.
Yoksulluk nedeniyle bazı kadınlar ticari kadın hijyen ürünlerini karşılayamamaktadır. Bunun yerine, çevrede bulunan malzemeleri veya diğer doğaçlama malzemeleri kullanırlar. "Regl yoksulluğu", güvenli ve hijyenik hijyenik ürünlere erişimi olmayan kadınları ve kız çocuklarını etkileyen küresel bir sorundur. Buna ek olarak, gelişmekte olan ülkelerde katı atık bertaraf sistemleri genellikle eksiktir; bu da kadınların ped gibi kullanılmış ürünleri atacakları uygun bir yer olmadığı anlamına gelmektedir. Kullanılmış malzemelerin uygunsuz bir şekilde atılması, menstrüel hijyen ürünleri tuvaletlerde, borularda ve kanalizasyonlarda tıkanıklık yaratabileceğinden, sanitasyon sistemleri üzerinde de baskı yaratmaktadır. ⓘ
Menstrüel bastırma
Hormonal kontrasepsiyon nedeniyle
Adet kanaması progesteron veya progestin kullanımı ile geciktirilebilir. Bu amaçla, siklusun 20. gününde progesteron veya progestinin ağızdan verilmesinin adet kanamasını en az 20 gün boyunca etkili bir şekilde geciktirdiği ve adet kanamasının rejimin kesilmesinin üzerinden 2-3 gün geçtikten sonra başladığı bulunmuştur. ⓘ
Hormonal kontrasepsiyon adet kanamasının ve adet semptomlarının sıklığını, süresini, şiddetini, hacmini ve düzenliliğini etkiler. Hormonal kontrasepsiyonun en yaygın şekli, hem östrojen hem de progestojen içeren kombine doğum kontrol hapıdır. Doğum kontrol hapının birincil işlevi gebeliği önlemek olsa da, polikistik over sendromu (PCOS), endometriozis, adenomyozis, amenore gibi menstrüasyonu etkileyen bazı menstrüel semptomları ve sendromları iyileştirmek için kullanılabilir, Adet döngülerinde düzenlilik yaratarak ve genel adet akışını azaltarak adet krampları, adet migreni, menoraji (aşırı adet kanaması), adetle ilgili veya fibroidle ilgili anemi ve dismenore (ağrılı adet kanaması). ⓘ
Kombine doğum kontrol hapı kullanarak bir kadının adet dönemlerini geciktirmesi veya ortadan kaldırması da mümkündür, bu uygulamaya adet baskılama adı verilir. Bazı kadınlar bunu sadece kısa vadede kolaylık sağlamak için yaparken, diğerleri mümkün olduğunda adet dönemlerini tamamen ortadan kaldırmayı tercih eder. Bu, plasebo hapları atlayarak ya da ilk olarak 2000'li yılların başında ABD'de piyasaya sürülen uzun döngülü kombine oral kontraseptif hap kullanarak yapılabilir. Plasebo olmadan aktif hapların bu şekilde sürekli uygulanması, kullanıcıların %80'inde 1 yıllık kullanım süresi içinde amenore elde edilmesini sağlayabilir. ⓘ
Emzirme nedeniyle
Emzirme, gonadotropin salgılatıcı hormon (GnRH) ve lüteinizan hormonun (LH) nabız salgılanması üzerinde negatif geri bildirim oluşmasına neden olur. Negatif geri bildirimin gücüne bağlı olarak, emziren kadınlarda foliküler gelişim tamamen baskılanabilir, foliküler gelişim olabilir ancak yumurtlama olmayabilir veya normal adet döngüleri devam edebilir. Emzirme daha sık gerçekleştiğinde ovülasyonun baskılanması daha olasıdır. Emzirmeye yanıt olarak prolaktin üretimi, laktasyonel amenorenin sürdürülmesi için önemlidir. Ortalama olarak, bebekleri sık emen tam emziren kadınlar, doğum sonrası on dört buçuk ayda adet kanamasının geri döndüğünü tecrübe eder. Bununla birlikte, emziren kadınlar arasında geniş bir yanıt aralığı vardır; bazıları iki ayda adet kanamasının geri döndüğünü deneyimlerken, diğerleri doğum sonrası 42 aya kadar amenoreik kalmaktadır. ⓘ
Toplum ve kültür
Gelenekler, tabular ve eğitim
Örneğin, birçok dinin menstrüasyonla ilgili gelenekleri vardır: İslam, Kur'an'ın 2. bölümünde adet dönemindeki kadınlarla cinsel teması yasaklamaktadır. Bazı akademisyenler adet gören kadınların abdest alamayacak durumda olduklarını ve bu nedenle Kuran'ın Arapça versiyonuna dokunmalarının yasak olduğunu savunmaktadır. Kusma, kanama, cinsel ilişki ve tuvalete gitme gibi diğer biyolojik ve istemsiz işlevler de kişinin abdestini bozar. Yahudilikte, adet gören bir kadın Niddah olarak adlandırılır ve belirli eylemlerden men edilebilir. Örneğin, Yahudi Tevrat'ı adet gören bir kadınla cinsel ilişkiyi yasaklar. Hinduizm'de adet gören kadınlar geleneksel olarak ritüel açıdan kirli kabul edilir ve uymaları gereken kurallar vardır. ⓘ
Menstrüasyon eğitimi Batı ülkelerinde okullarda sıklıkla cinsel eğitimle birlikte verilmektedir, ancak kızlar menstrüasyon ve ergenlik hakkında birincil bilgi kaynağının anneleri olmasını tercih edebilmektedir. Menstrüasyonla ilgili bilgiler genellikle arkadaşlar ve akranlar arasında paylaşılır, bu da ergenliğe daha olumlu bir bakış açısını teşvik edebilir. Bir toplumdaki menstrüel eğitimin kalitesi, insanların bu süreci ne kadar doğru anladıklarını belirler. Adet görmenin tabu olduğu birçok Batı ülkesinde, kız çocukları adet görüyor olabileceklerini gizleme eğilimindedir ve adet gördüklerine dair hiçbir işaret vermemek için mücadele ederler. Etkili eğitim programları, çocuklara ve ergenlere menstrüasyon hakkında net ve doğru bilgiler sağlamak için çok önemlidir. Okullar, menstrüel eğitimin gerçekleştirilmesi için uygun bir yer olabilir. Akranlar veya üçüncü taraf kuruluşlar tarafından yürütülen programlar da başka bir seçenektir. Düşük gelirli kız çocuklarının ergenlikle ilgili uygun cinsel eğitim alma olasılığı daha düşüktür, bu da adet kanamasının neden meydana geldiği ve bununla ilişkili fizyolojik değişikliklerin daha az anlaşılmasına yol açmaktadır. Bu durumun adet görmeye karşı olumsuz bir tutum geliştirilmesine neden olduğu gösterilmiştir. ⓘ
Menstrüasyon sırasında tecrit
Bazı kültürlerde kadınlar adet tabuları nedeniyle adet dönemlerinde izole edilmişlerdir. Bunun nedeni kadınların kirli, tehlikeli ya da kendileriyle karşılaşanlara kötü şans getirecek kişiler olarak görülmeleridir. Bu uygulamalar Hindistan da dahil olmak üzere Güney Asya'nın bazı bölgelerinde yaygındır. 1983 tarihli bir rapora göre Hindistan'da kadınlar bu dönemde ev işlerini yapmaktan kaçınmaktadır. Chhaupadi, Nepal'in batı kesiminde Hindu kadınlar için ortaya çıkan ve kadının adet döneminde günlük faaliyetlere katılmasını yasaklayan sosyal bir uygulamadır. Kadınlar bu süre zarfında iffetsiz kabul edilir ve evden uzak tutularak bir barakada yaşamak zorunda bırakılır. Chhaupadi 2005 yılında Nepal Yüksek Mahkemesi tarafından yasaklanmış olsa da bu gelenek yavaş yavaş değişmektedir. Bu tür inzivayı uygulayan kültürlerdeki kadınlar ve kız çocukları genellikle adet tabularının güçlü olduğu kültürlerde kullanılan izolasyon yerleri olan adet kulübelerine kapatılmaktadır. Bu uygulama son zamanlarda yaşanan ölümler nedeniyle tepki çekmektedir. Nepal, uzun izolasyon dönemlerinden sonra ölümlerin bildirilmesinin ardından 2017 yılında uygulamayı suç kapsamına aldı, ancak "adet gören kadınları ve kız çocuklarını izole etme uygulaması devam ediyor." ⓘ
Eşzamanlılık etrafındaki inançlar
Ay'ın etkileri
İnsan adet döngüsünün ortalama uzunluğu ay döngüsününkine benzer olsa da, modern insanlarda bu ikisi arasında bir ilişki yoktur. Bu ilişkinin bir tesadüf olduğu düşünülmektedir. Işığa maruz kalmanın insanlarda adet döngüsünü etkilediği görülmemektedir. 1996'daki çalışmaların meta-analizi, insan adet döngüsü ile ay döngüsü arasında bir korelasyon olmadığını göstermiştir. 1,5 milyon kadın tarafından gönderilen 7,5 milyon adet döngüsünün dönem izleme uygulaması Clue tarafından analiz edilen verileri de göstermemiştir, ancak ay döngüsü ve ortalama adet döngüsünün temelde eşit uzunlukta olduğu bulunmuştur. ⓘ
Birlikte Yaşama
1971 yılında başlayan bazı araştırmalar, birlikte yaşayan kadınların adet döngülerinin senkronize olduğunu (adet senkronizasyonu) öne sürmüştür. Daha sonraki araştırmalar bu hipotezi sorgulamıştır. 2013 yılında yapılan bir inceleme, adet senkronizasyonunun muhtemelen var olmadığı sonucuna varmıştır. ⓘ
Çalışma
Başta Asya'da olmak üzere bazı ülkelerde kadınlara regl dönemlerinde ücretli ya da ücretsiz izin veren regl izinleri bulunmaktadır. Bu politikaya sahip ülkeler arasında Japonya, Tayvan, Endonezya ve Güney Kore bulunmaktadır. Bu uygulama, kadınların zayıf ve verimsiz işçiler olarak algılanmasına yol açtığı, erkeklere haksızlık ettiği, toplumsal cinsiyet kalıp yargılarını ve adet görmenin tıbbileştirilmesini desteklediği yönündeki endişeler nedeniyle tartışmalıdır. ⓘ
Terminoloji
"Menstruasyon" kelimesi etimolojik olarak "ay" ile ilişkilidir. "Menstrüasyon" ve "menses" terimleri Latince mensis (ay) kelimesinden türemiş olup, bu kelime de Yunanca mene (ay) ve İngilizce month ve moon kelimelerinin kökleriyle ilişkilidir. ⓘ
Bazı kuruluşlar "adet gören kadınlar" yerine "adet gören" terimini kullanmaya başlamıştır; bu terim en azından 2010 yılından beri kullanılmaktadır. Menstrüatör terimi bazı aktivistler ve akademisyenler tarafından "regl olmayan kadınlar, regl olan trans erkekler ve interseksüel ve genderqueer bireylerle dayanışmayı ifade etmek" amacıyla kullanılmaktadır. Bununla birlikte, "adet görenler" teriminin kullanımı, cinsiyet farklılıklarının önemli olduğunu ve kadın teriminin ataerkilliğe direnmek için gerekli olduğunu düşünen bazı feministler tarafından da eleştirilmiştir. "Adet gören insanlar" terimi de kullanılmaktadır. ⓘ
Diğer memeliler
Dişi memelilerin çoğunda östrus döngüsü vardır, ancak hepsinde menstruasyonla sonuçlanan bir adet döngüsü yoktur. Memelilerde adet görme, şempanzeler gibi bazı yakın evrimsel akrabalarda görülür. ⓘ
Sancılı regl (dismenore)
Regl kanaması süresince ağrı hissedilmesine dismenore, yani sancılı âdet görme denir. Dismenore, kadınların yarısından fazlasında az ya da çok görülmektedir. Aslında bu durum, kanamayı kontrol altında tutmak için ortaya çıkan rahim kasılmalarının ağrı olarak algılanmasıdır. ⓘ
Belirtileri
Regl sancısı, karnın alt kısımları ile kasıklarda hissedilir. Şiddetli bel ve baş ağrısı sancıyla birlikte sık görülen belirtilerdendir. Âdet sancısı olan kadınlarda bulantı, kusma, kabızlık veya ishal, halsizlik gibi şikayetler de görülebilir. ⓘ
Regl olmadan önceki birkaç günde kişinin iştahı artar ve özellikle tatlı yiyecekler ister. Yine birkaç gün önce özellikle yüzde belirgin sivilceler oluşur. Âdet sancısı genellikle âdet başlamadan önceki 24 saat içinde başlar. Ağrı, kısa süreli olarak şiddetini artırır, âdetin ilk günü daha şiddetlidir ve bu ağrı, âdet döneminin sonuna kadar giderek hafifler. ⓘ
Önlemler ve tedavi
Dismenore, bâzı önlemlerle bir miktar engellenebilir. Regl döneminden önce ve âdet dönemi süresince çay, kahve, kola gibi gıdalardan uzak durulmalıdır. Ağrılı bölgeye masaj yapılması da faydalıdır. Âdet sancısı, aşırı yorgun ve sinirli kişilerde daha fazla görülür. Bu nedenle, bu dönemde dinlenmeye özen göstermeli ve çok yorucu faaliyetlerden ve stresten uzak durulmalıdır. ⓘ
Özellikle, kabızlık şikayeti olanların lifli gıdaları tüketmeleri, bol su almaları ve sigara ve alkolden uzak durmaları gerekir. ⓘ
Bâzı durumlarda ilaç tedavisi de gerekebilir. Bunun için bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanına danışılmalıdır. ⓘ
Kapsamlı okuma
- Howie, Gillian; Shail, Andrew (2005). Menstruation: A Cultural History. Palgrave Macmillan. ISBN 1-4039-3935-7.
- Knight, Chris (1995). Blood Relations: Menstruation and the Origins of Culture 16 Temmuz 2012 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi.. New Haven and London Campaign: Yale University. ISBN 0-300-04911-0. ⓘ