Gut
Gut hastalığı ⓘ | |
---|---|
Diğer isimler | Podagra |
Video özeti (senaryo). Sanatçının gut hastalığının acısını bir iblis veya ejderha olarak tasvir eden The Gout (James Gillray, 1799) ile başlıyor. | |
Telaffuz |
|
Uzmanlık | Romatoloji |
Semptomlar | Eklem ağrısı, şişme ve kızarıklık |
Olağan başlangıç | Yaşlı erkekler, menopoz sonrası kadınlar |
Nedenler | Ürik asit |
Risk faktörleri | Yüksek oranda et veya bira içeren diyet, aşırı kilolu olmak |
Ayırıcı tanı | Eklem enfeksiyonu, romatoid artrit, psödogut, diğerleri |
Önleme | Kilo kaybı, alkolden uzak durma, allopurinol |
Tedavi | NSAİİ'ler, glukokortikoidler, kolşisin |
Frekans | 1-2 (gelişmiş dünya) |
Gut, monosodyum ürat monohidrat kristallerinin birikiminin neden olduğu kırmızı, hassas, sıcak ve şişmiş bir eklemin tekrarlayan ataklarıyla karakterize bir inflamatuar artrit şeklidir. Ağrı tipik olarak hızla ortaya çıkar ve 12 saatten kısa bir süre içinde maksimum yoğunluğa ulaşır. Vakaların yaklaşık yarısında ayak başparmağının tabanındaki eklem etkilenir. Ayrıca tophi, böbrek taşı veya böbrek hasarına da yol açabilir. ⓘ
Gut hastalığı kandaki ürik asit seviyesinin sürekli olarak yükselmesinden kaynaklanır. Bu durum diyet, diğer sağlık sorunları ve genetik faktörlerin bir araya gelmesiyle oluşur. Yüksek seviyelerde ürik asit kristalleşir ve kristaller eklemlerde, tendonlarda ve çevre dokularda birikerek gut atağına neden olur. Gut hastalığı, düzenli olarak bira ya da şekerle tatlandırılmış içecekler içenlerde, karaciğer, kabuklu deniz ürünleri ya da hamsi gibi pürin oranı yüksek gıdalar tüketenlerde ya da aşırı kilolu olanlarda daha sık görülür. Gut tanısı, eklem sıvısında veya eklem dışındaki bir birikintide kristallerin varlığıyla doğrulanabilir. Atak sırasında kan ürik asit seviyeleri normal olabilir. ⓘ
Nonsteroid antienflamatuvar ilaçlar (NSAİİ'ler), glukokortikoidler veya kolşisin ile tedavi semptomları iyileştirir. Akut atak geçtikten sonra, yaşam tarzı değişiklikleriyle ürik asit seviyeleri düşürülebilir ve sık atak geçirenlerde allopurinol veya probenesid uzun vadeli korunma sağlar. C vitamini almak ve az yağlı süt ürünleri içeren bir diyet uygulamak önleyici olabilir. ⓘ
Gut, gelişmiş dünyadaki yetişkinlerin yaklaşık %1 ila 2'sini hayatlarının bir döneminde etkilemektedir. Son yıllarda daha yaygın hale gelmiştir. Bunun, metabolik sendrom, daha uzun yaşam beklentisi ve diyetteki değişiklikler gibi popülasyondaki artan risk faktörlerinden kaynaklandığına inanılmaktadır. En sık yaşlı erkekler etkilenmektedir. Gut hastalığı tarihsel olarak "kralların hastalığı" ya da "zengin adam hastalığı" olarak bilinmektedir. En azından eski Mısırlılar zamanından beri tanınmaktadır. ⓘ
Gut ⓘ | |
---|---|
Gout, a 1799 caricature by James Gillray |
Belirtiler ve semptomlar
Gut çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir, ancak en yaygın olanı tekrarlayan akut inflamatuar artrit ataklarıdır (kırmızı, hassas, sıcak, şişmiş bir eklem). Ayak başparmağının tabanındaki metatarsal-falangeal eklem en sık etkilenir ve vakaların yarısını oluşturur. Topuklar, dizler, bilekler ve parmaklar gibi diğer eklemler de etkilenebilir. Eklem ağrısı genellikle gece başlar ve başlangıcından sonraki 24 saat içinde zirve yapar. Bunun başlıca nedeni düşük vücut ısısıdır. Eklem ağrısıyla birlikte nadiren yorgunluk ve yüksek ateş gibi başka belirtiler de ortaya çıkabilir. ⓘ
Uzun süre devam eden yüksek ürik asit seviyeleri (hiperürisemi), tophi olarak bilinen sert, ağrısız ürik asit kristalleri birikintileri de dahil olmak üzere başka semptomlara neden olabilir. Geniş çaplı tophi, kemik erozyonuna bağlı olarak kronik artrite yol açabilir. Yüksek ürik asit seviyeleri ayrıca kristallerin böbreklerde çökelmesine yol açarak taş oluşumuna ve ardından ürat nefropatisine neden olabilir. ⓘ
Nedenleri
Genellikle kandaki nispeten yüksek seviyelerle ilişkili olan ürik asidin kristalleşmesi gut hastalığının altında yatan nedendir. Bu durum diyet, genetik yatkınlık veya ürik asit tuzları olan üratın az atılımı nedeniyle ortaya çıkabilir. Ürik asidin böbrek tarafından az atılması vakaların yaklaşık %90'ında hiperüriseminin birincil nedeniyken, aşırı üretim %10'dan daha azında nedendir. Hiperürisemisi olan kişilerin yaklaşık %10'unda yaşamlarının bir döneminde gut hastalığı gelişir. Ancak risk, hiperüriseminin derecesine bağlı olarak değişir. Seviye 415 ila 530 μmol/l (7 ila 8,9 mg/dl) arasında olduğunda risk yılda %0,5 iken, 535 μmol/l'den (9 mg/dl) yüksek olanlarda risk yılda %4,5'tir. ⓘ
Yaşam tarzı
Diyete bağlı nedenler gut hastalığının yaklaşık %12'sini oluşturur ve alkol, şekerli içecekler, et ve deniz ürünleri tüketimi ile güçlü bir ilişki içerir. Yüksek miktarda ürik asit veren pürin bakımından en zengin gıdalar arasında kurutulmuş hamsi, karides, organ eti, kurutulmuş mantar, deniz yosunu ve bira mayası yer almaktadır. Tavuk ve patates de ilişkili görünmektedir. Diğer tetikleyiciler arasında fiziksel travma ve ameliyat yer almaktadır. ⓘ
2000'li yılların başında yapılan çalışmalar, diğer diyet faktörlerinin ilgili olmadığını ortaya koymuştur. Özellikle, pürin açısından zengin sebzelerin (örneğin fasulye, bezelye, mercimek ve ıspanak) orta düzeyde olduğu bir diyet gut ile ilişkili değildir. Toplam diyet proteini de öyle. Alkol tüketimi artmış riskle güçlü bir şekilde ilişkilidir; şarap, bira veya alkollü içkilerden biraz daha az risk teşkil etmektedir. Glikomakropeptid (GMP) ve G600 süt yağı özütü ile zenginleştirilmiş yağsız süt tozu tüketmek ağrıyı azaltabilir ancak ishal ve mide bulantısına neden olabilir. ⓘ
Fiziksel uygunluk, sağlıklı kilo, az yağlı süt ürünleri ve daha az ölçüde kahve ve C vitamini almak gut riskini azaltıyor gibi görünmektedir; ancak, C vitamini takviyesi almanın zaten gut hastalığı olan kişilerde önemli bir etkisi olduğu görülmemektedir. Yer fıstığı, esmer ekmek ve meyve de koruyucu görünmektedir. Bunun kısmen insülin direncini azaltmadaki etkilerinden kaynaklandığı düşünülmektedir. ⓘ
Beslenme ve yaşam tarzı tercihlerinin yanı sıra, gut ataklarının nüksetmesi hava durumuyla da bağlantılıdır. Yüksek ortam sıcaklığı ve düşük bağıl nem gut atağı riskini artırabilir. ⓘ
Kalıtımsal faktörler
Gutun ortaya çıkışı kısmen kalıtımsaldır ve ürik asit düzeyindeki değişkenlik durumunun yaklaşık %60'ında payı vardır. Genellikle SLC2A9, SLC22A12 ve ABCG2 denen üç genin gutla ilişkili olduğu bulunmuştur ve bu genlerde meydana gelen değişimler riski yaklaşık olarak iki katına çıkarmaktadır. SLC2A9 ve SLC22A12 'deki fonksiyon kaybedici mutasyonlar ürat emilimi ve engellenmemiş ürat salgılanmasını azaltarak kalıtımsal hipoürisemiye neden olurlar. ailesel jüvenil hiperürisemik nefropati, medüller kistik böbrek hastalığı,fosforibosilpirofosfat sentetaz süperaktivitesi ve Lesch-Nyhan sendromunda görüldüğü şekliyle hipoksantin-guanin fosforibosiltransferaz eksikliği dahil nadir görülen birkaç genetik bozukluk gutla daha karmaşık hale gelir. ⓘ
Tıbbi durumlar
Gut hastalığı sıklıkla diğer tıbbi sorunlarla birlikte ortaya çıkar. Abdominal obezite, hipertansiyon, insülin direnci ve anormal lipid seviyelerinin bir kombinasyonu olan metabolik sendrom, vakaların yaklaşık %75'inde görülür. Gut hastalığının yaygın olarak komplike ettiği diğer durumlar arasında kurşun zehirlenmesi, böbrek yetmezliği, hemolitik anemi, sedef hastalığı, katı organ nakilleri ve polisitemi gibi miyeloproliferatif bozukluklar yer alır. Vücut kitle endeksinin 35 veya daha fazla olması erkeklerde gut riskini üç kat artırmaktadır. Kronik kurşuna maruz kalma ve kurşunla kirlenmiş alkol, kurşunun böbrek fonksiyonu üzerindeki zararlı etkisi nedeniyle gut için risk faktörleridir. ⓘ
İlaç Tedavisi
Diüretikler gut ataklarıyla ilişkilendirilmiştir, ancak düşük doz hidroklorotiyazid riski artırmıyor gibi görünmektedir. Riski artıran diğer ilaçlar arasında niasin, aspirin (asetilsalisilik asit), ACE inhibitörleri, anjiyotensin reseptör blokerleri, beta blokerler, ritonavir ve pirazinamid bulunmaktadır. İmmünsüpresif ilaçlar siklosporin ve takrolimus da gut ile ilişkilidir, ilki hidroklorotiyazid ile birlikte kullanıldığında daha fazladır. Hiperürisemi, D Vitamini takviyelerinin aşırı kullanımı ile indüklenebilir. Serum ürik asit seviyeleri 25(OH) D ile pozitif olarak ilişkilendirilmiştir. 25(OH) D'deki her 10 nmol/L artış için hiperürisemi insidansı %9,4 artmıştır (P < 0,001). ⓘ
Patofizyoloji
Gut, pürin metabolizmasının bir bozukluğudur ve son metaboliti olan ürik asidin monosodyum ürat şeklinde kristalleşerek eklemlerde, tendonlarda ve çevre dokularda çökelmesi ve birikintiler (tophi) oluşturmasıyla ortaya çıkar. Mikroskobik tophi, kristallerin hücrelerle etkileşimini engelleyen ve dolayısıyla iltihaplanmayı önleyen bir protein halkası ile duvarla çevrili olabilir. Çıplak kristaller, eklemdeki küçük fiziksel hasar, tıbbi veya cerrahi stres veya ürik asit seviyelerindeki hızlı değişiklikler nedeniyle duvarla çevrili topiden kopabilir. Tophi'den koptuklarında, makrofajlarda NLRP3 inflamazom protein kompleksi tarafından başlatılan yerel bir bağışıklık aracılı enflamatuar reaksiyonu tetiklerler. NLRP3 inflamazomunun aktivasyonu, pro-interlökin 1β'yı inflamatuar kaskaddaki anahtar proteinlerden biri olan aktif interlökin 1β'ya dönüştüren kaspaz 1 enzimini işe alır. İnsanlarda ve yüksek primatlarda ürik asidi parçalayan ürat oksidazın (ürikaz) evrimsel kaybı bu durumu yaygın hale getirmiştir. ⓘ
Ürik asit çökelmesinin tetikleyicileri iyi anlaşılmamıştır. Normal seviyelerde kristalleşebilirken, seviyeler arttıkça bunu yapma olasılığı daha yüksektir. Akut artrit ataklarında önemli olduğuna inanılan diğer tetikleyiciler arasında soğuk sıcaklıklar, ürik asit seviyelerindeki hızlı değişiklikler, asidoz, eklem hidrasyonu ve hücre dışı matris proteinleri yer alır. Düşük sıcaklıklarda artan çökelme, neden en sık ayak eklemlerinin etkilendiğini kısmen açıklamaktadır. Ürik asitteki hızlı değişiklikler travma, cerrahi, kemoterapi ve diüretikler gibi faktörlere bağlı olarak ortaya çıkabilir. Ürat düşürücü ilaçların başlanması veya artırılması, özellikle yüksek risk taşıyan febuksostat ile akut gut atağına yol açabilir. Kalsiyum kanal blokerleri ve losartan, hipertansiyon için kullanılan diğer ilaçlara kıyasla daha düşük gut riski ile ilişkilidir. ⓘ
Teşhis
Tip | Mm3 başına WBC | nötrofil yüzdesi | Viskozite | Görünüş |
---|---|---|---|---|
Normal | <200 | 0 | Yüksek | Şeffaf |
Osteoartrit | <5000 | <25 | Yüksek | Berrak sarı |
Travma | <10,000 | <50 | Değişken | Kanlı |
İnflamatuar | 2,000–50,000 | 50–80 | Düşük | Bulutlu sarı |
Septik artrit | >50,000 | >75 | Düşük | Bulutlu sarı |
Bel soğukluğu | ~10,000 | 60 | Düşük | Bulutlu sarı |
Tüberküloz | ~20,000 | 70 | Düşük | Bulutlu sarı |
İnflamatuar = gut, romatoid artrit, romatizmal ateş |
Hiperürisemi ve ayak başparmağının tabanında klasik akut artrit (podagra olarak bilinir) olan bir kişide gut teşhisi konabilir ve ileri tetkikler yapılmadan tedavi edilebilir. Tanıda şüphe varsa sinovyal sıvı analizi yapılmalıdır. Düz röntgenler genellikle normaldir ve erken gut tanısını doğrulamak için yararlı değildir. Kemik erozyonu gibi kronik gut belirtileri gösterebilirler. ⓘ
Sinoviyal sıvı
Gutun kesin tanısı, sinoviyal sıvıda monosodyum ürat kristallerinin veya kireçlenmenin teşhis edilmesine. Tanı konmamış enflamasyonlu eklemlerden elde edilen tüm sinoviyal sıvı numuneleri bu kristaller bakımından incelenmelidir. Polarize ışık mikroskobu altında, iğneye benzer bir şekle ve güçlü negatif bir çiftkırılıma sahiptirler. Bu testin yapılması güçtür ve genellikle eğiim almış bir gözetmenin varlığını gerektirir. Sıcaklık ve pH çözünürlüğünü etkilediğinden, sıvı, aspirasyondan sonra nispeten hızlı bir şekilde incelenmelidir. ⓘ
Kan testleri
Hiperürisemi gut hastalığının klasik bir özelliğidir, ancak gut hastalığının neredeyse yarısı hiperürisemi olmaksızın ortaya çıkar ve ürik asit seviyeleri yüksek olan çoğu kişide hiçbir zaman gut hastalığı gelişmez. Bu nedenle, ürik asit seviyelerinin ölçülmesinin tanısal faydası sınırlıdır. Hiperürisemi, plazma ürat düzeyinin erkeklerde 420 μmol/l (7,0 mg/dl) ve kadınlarda 360 μmol/l (6,0 mg/dl) üzerinde olması olarak tanımlanır. Yaygın olarak yapılan diğer kan testleri beyaz kan hücresi sayımı, elektrolitler, böbrek fonksiyonu ve eritrosit sedimantasyon hızıdır (ESR). Bununla birlikte, hem beyaz kan hücreleri hem de ESR, enfeksiyon yokluğunda gut nedeniyle yükselebilir. Beyaz kan hücresi sayısının 40,0×109/l (40.000/mm3) kadar yüksek olduğu belgelenmiştir. ⓘ
Ayırıcı tanı
Gut hastalığında en önemli ayırıcı tanı septik artrittir. Enfeksiyon bulguları olanlarda veya tedavi ile düzelmeyenlerde bu durum göz önünde bulundurulmalıdır. Tanıya yardımcı olmak için sinovyal sıvı Gram boyaması ve kültürü yapılabilir. Benzer görünebilen diğer durumlar arasında CPPD (psödogut), romatoid artrit, psoriatik artrit, palindromik romatizma ve reaktif artrit yer alır. Gut tophi, özellikle bir eklemde bulunmadığında, bazal hücreli karsinom veya diğer neoplazmlarla karıştırılabilir. ⓘ
Sol ayak röntgeninde ayak başparmağının metatarsal-falangeal ekleminde gut. Ayağın lateral sınırındaki yumuşak doku şişliğine de dikkat edin. ⓘ
Önleme
Gut atağı riski, alkollü içeceklerden tamamen uzak durarak, fruktoz (örneğin yüksek fruktozlu mısır şurubu) ve organ etleri ve deniz ürünleri gibi hayvansal kaynaklı pürin açısından zengin gıdaların alımını azaltarak düşürülebilir. Süt ürünleri, C vitamini açısından zengin gıdalar, kahve ve kiraz yemek, kilo vermek gibi gut ataklarını önlemeye yardımcı olabilir. Gut, oksijensiz kalan hücrelerden pürin salınımı yoluyla uyku apnesine ikincil olarak ortaya çıkabilir. Apnenin tedavisi atakların oluşumunu azaltabilir. ⓘ
İlaçlar
2020 itibariyle, ilaçlar kullanılıyorsa, allopurinol genellikle önerilen önleyici tedavidir. Probenesid, febuksostat, benzbromaron ve kolşisin de dahil olmak üzere bir dizi başka ilaç, daha fazla gut atağını önlemek için zaman zaman düşünülebilir. Yıkıcı eklem değişiklikleri, tophi veya ürat nefropatisi olmadıkça, bir kişi iki gut atağı geçirene kadar uzun süreli ilaçlar önerilmez. Bu noktaya gelene kadar ilaçlar uygun maliyetli değildir. Atağın kötüleşmesine dair teorik endişeler nedeniyle genellikle akut alevlenme geçtikten bir ila iki hafta sonrasına kadar başlanmaz. Genellikle ilk üç ila altı ay boyunca bir NSAID veya kolşisin ile birlikte kullanılırlar. ⓘ
Serum ürik asit seviyeleri 300-360 µmol/l'nin (5,0-6,0 mg/dl) altına düşene kadar ürat düşürücü önlemlerin artırılması önerilmekle birlikte, bu uygulamayı standart dozda allopurinol kullanımına kıyasla destekleyen çok az kanıt bulunmaktadır. Atak sırasında bu ilaçlar kronik olarak kullanılıyorsa, devam edilmesi önerilir. Ataklar devam ederken 6.0 mg/dl'nin altına düşürülemeyen seviyeler refrakter gut hastalığına işaret eder. ⓘ
Tarihsel olarak akut gut atağı sırasında allopurinol başlanması önerilmemekle birlikte, bu uygulama kabul edilebilir görünmektedir. Allopurinol ürik asit üretimini bloke eder ve en yaygın kullanılan ajandır. Uzun süreli tedavi güvenli ve iyi tolere edilir ve az sayıda kişide aşırı duyarlılık meydana gelmesine rağmen böbrek yetmezliği veya ürat taşı olan kişilerde kullanılabilir. ⓘ
Febuksostat sadece allopurinolü tolere edemeyenlerde önerilmektedir. Allopurinol ile karşılaştırıldığında febuksostat ile daha fazla ölüm olduğuna dair endişeler vardır. Febuksostat ayrıca erken tedavi sırasında gut alevlenmelerinin oranını artırabilir. Bununla birlikte, febuksostatın ürat seviyelerini allopurinolden daha fazla düşürebileceğine dair geçici kanıtlar vardır. ⓘ
Probenesid, allopurinolden daha az etkili görünmektedir ve ikinci basamak bir ajandır. Probenesid, ürik asit az salgılanıyorsa (24 saatlik idrar ürik asidi 800 mg'dan az) kullanılabilir. Ancak kişinin böbrek taşı öyküsü varsa önerilmez. Pegloticase, diğer ilaçlara toleransı olmayan kişilerin %3'ü için bir seçenektir. Üçüncü basamak bir ajandır. Pegloticase iki haftada bir intravenöz infüzyon olarak verilir ve ürik asit seviyelerini düşürür. Pegloticase tophi'yi azaltmada faydalıdır ancak yüksek oranda yan etkisi vardır ve birçok kişi buna karşı direnç geliştirir. Lesinurad 400 mg artı febuksostat kullanımı, benzer yan etkilere sahip febuksostat ile birlikte lesinural 200 ml'den daha faydalıdır. Lesinural artı allopurinol, tophi rezolüsyonu için etkili değildir. Potansiyel yan etkileri arasında böbrek taşı, anemi ve eklem ağrısı yer almaktadır. 2016 yılında Avrupa pazarından çekilmiştir. ⓘ
Lesinurad, böbreklerde ürik asit emilimini önleyerek kan ürik asit seviyelerini düşürür. Amerika Birleşik Devletleri'nde ürik asit seviyesi hedeflerine ulaşamayanlar arasında allopurinol ile birlikte kullanım için onaylanmıştır. Yan etkileri arasında böbrek sorunları ve böbrek taşları bulunmaktadır. ⓘ
Tedavi
Tedavinin ilk amacı akut atak semptomlarını yatıştırmaktır. Serum ürik asit seviyelerini düşüren ilaçlarla tekrarlayan ataklar önlenebilir. Geçici kanıtlar, ağrıyı azaltmak için günde birkaç kez 20 ila 30 dakika buz uygulanmasını desteklemektedir. Akut tedavi seçenekleri arasında nonsteroid antienflamatuvar ilaçlar (NSAİİ'ler), kolşisin ve glukokortikoidler yer almaktadır. Glukokortikoidler ve NSAİİ'ler eşit derecede iyi çalışsa da, glukokortikoidler daha güvenli olabilir. Önleme seçenekleri arasında allopurinol, febuxostat ve probenesid bulunur. Ürik asit seviyelerinin düşürülmesi hastalığı tedavi edebilir. İlişkili sağlık sorunlarının tedavisi de önemlidir. Yaşam tarzı müdahaleleri yeterince incelenmemiştir. Diyet takviyelerinin gut hastalarında bir etkisi olup olmadığı belirsizdir. ⓘ
NSAİİ'ler
NSAİİ'ler gut için olağan ilk basamak tedavidir. Hiçbir spesifik ajan diğerinden önemli ölçüde daha fazla veya daha az etkili değildir. Dört saat içinde iyileşme görülebilir ve tedavi bir ila iki hafta süreyle önerilir. Gastrointestinal kanama, böbrek yetmezliği veya kalp yetmezliği gibi diğer bazı sağlık sorunları olanlara önerilmezler. İndometasin tarihsel olarak en yaygın kullanılan NSAİİ olsa da, üstün etkinliğin yokluğunda daha iyi yan etki profili nedeniyle ibuprofen gibi bir alternatif tercih edilebilir. NSAİİ'lerden kaynaklanan mide yan etkileri riski olanlar için ek bir proton pompası inhibitörü verilebilir. COX-2 inhibitörlerinin daha az yan etkiyle akut gut atağında seçici olmayan NSAİİ'ler kadar işe yarayabileceğine dair bazı kanıtlar vardır. ⓘ
Kolşisin
Kolşisin, NSAİİ'leri tolere edemeyen kişiler için bir alternatiftir. Yan etkileri (öncelikle mide-bağırsak bozukluğu) kullanımını sınırlar. Ancak, mide ve bağırsakta görülen bozukluk doza bağlıdır ve daha az ancak yine de etkili dozların kullanılmasıyla risk azaltılabilir. Kolşisin, yaygın biçimde kullanılan atorvastatin ve eritromisin gibi diğer reçeteli ilaçlarla etkileşebilir. ⓘ
Glukokortikoidler
Glukokortikoidlerin NSAİİ'ler kadar etkili olduğu bulunmuştur ve NSAİİ'ler için kontrendikasyonlar varsa kullanılabilir. Eklem içine enjekte edildiklerinde de iyileşme sağlarlar. Ancak glukokortikoidler bu durumu kötüleştirdiğinden eklem enfeksiyonu dışlanmalıdır. Kısa vadede herhangi bir yan etki bildirilmemiştir. ⓘ
Diğerleri
Canakinumab gibi interlökin-1 inhibitörleri, ağrının giderilmesi ve eklem şişliğinin azaltılması için orta derecede etkinlik göstermiştir, ancak sırt ağrısı, baş ağrısı ve kan basıncında artış gibi yan etki riskini artırmıştır. Bununla birlikte, normal NSAİİ dozlarından daha az işe yarayabilirler. Bu ilaç sınıfının yüksek maliyeti de gut tedavisinde kullanımlarını caydırabilir. ⓘ
Prognoz
Tedavi edilmediğinde, akut gut atağı genellikle beş ila yedi gün içinde düzelir; ancak insanların %60'ı bir yıl içinde ikinci bir atak geçirir. Gut hastalığı olan kişilerde hipertansiyon, diabetes mellitus, metabolik sendrom, böbrek ve kardiyovasküler hastalık riski ve dolayısıyla ölüm riski artmaktadır. Üratı düşüren ilaçların kardiyovasküler hastalık risklerini etkileyip etkilemediği belirsizdir. Bu durum kısmen insülin direnci ve obezite ile olan ilişkisinden kaynaklanıyor olabilir, ancak artmış riskin bir kısmı bağımsız gibi görünmektedir. ⓘ
Tedavi edilmezse, akut gut atakları eklem yüzeylerinde tahribat, eklem deformitesi ve ağrısız tophi ile kronik gut hastalığına dönüşebilir. Beş yıl boyunca tedavi edilmeyenlerin %30'unda, genellikle kulak sarmalında, olekranon çıkıntılarının üzerinde veya Aşil tendonlarında bu kabartılar ortaya çıkar. Agresif tedavi ile çözülebilirler. Böbrek taşları da sıklıkla gut hastalığını komplike hale getirir, insanların %10 ila 40'ını etkiler ve ürik asit çökelmesini teşvik eden düşük idrar pH'ı nedeniyle ortaya çıkar. Kronik böbrek fonksiyon bozukluğunun diğer şekilleri de ortaya çıkabilir. ⓘ
Büyük bir tophusun kaba patolojisi ⓘ
Epidemiyoloji
Gut, hayatlarının bir döneminde Batı nüfusunun yaklaşık %1-2'sini etkiler ve gün geçtikçe daha da yaygın hale gelmektedir. Gut oranları 1990-2010 yılları arasında neredeyse iki katına çıkmıştır. Bu artışın artan yaşam süresi beklentisi, yeme alışkanlıklarındaki değişiklik ve gut ile ilişkili metabolik sendrom ve yüksek tansiyon gibi hastalıklardaki artıştan dolayı olduğu düşünülmektedir. Gut oranlarını yaş, ırk ve mevsim dahil birkaç faktörün etkilediği bulunmuştur. 30 yaş üzeri erkeklerde ve 50 yaş üstü kadınlarda görülme sıklığı %2'dir. Amerika Birleşik Devletlerinde gutun Afrika kökenli Amerikalı erkeklerde görülmesi Avrupa kökenli Amerikalılara göre iki kat daha olasıdır. Bu oranlar Pasifik Adalarında yaşayan kişiler ve Yeni Zelanda'daki Māori arasında yüksektir ancak Avustralya yerlileri arasında nadiren görülür. Halbuki Avustralya yerlileri daha yüksek bir ortalama serum ürik asit konsantrasyonuna sahiptir. Çin, Polinezya ve kırsal alt-Sahara Afrika bölgesinde yaygın hale gelmiştir. Bazı çalışmalarda gutu ataklarının ilkbahar döneminde daha sık meydana geldiği bulunmuştur. Bu durum yeme alışkanlıkları, alkol tüketimi, fiziksel aktivite ve sıcaklıktaki mevsimsel değişikliklere bağlanmıştır. ⓘ
Tarihçe
"Gut" terimi ilk olarak MS 1200 civarında Bockingli Randolphus tarafından kullanılmıştır. Latince "bir damla" (sıvı) anlamına gelen gutta kelimesinden türetilmiştir. Oxford İngilizce Sözlüğü'ne göre bu kelime mizahtan ve "eklemlerin içindeki ve çevresindeki kandan hastalıklı bir maddenin 'damlaması' fikrinden" türetilmiştir. ⓘ
Gut hastalığı antik çağlardan beri bilinmektedir. Tarihsel olarak "hastalıkların kralı ve kralların hastalığı" ya da "zengin adamın hastalığı" olarak anılmıştır. Ebers papirüsü ve Edwin Smith papirüsü (MÖ 1550 civarı) birinci metakarpofalangeal eklem artritinden ayrı bir artrit türü olarak bahsetmektedir. Bu eski el yazmaları, İmhotep tarafından 1.000 yıl önce yazıldığı iddia edilen gut hakkındaki (şimdi kayıp olan) Mısır metinlerinden alıntı yapmaktadır. Yunan hekim Hipokrat M.Ö. 400'lerde Aforizmalar'ında gut hakkında yorum yapmış, hadımlarda ve menopoz öncesi kadınlarda görülmediğine dikkat çekmiştir. Aulus Cornelius Celsus (MS 30) alkol ile bağlantısını, kadınlarda daha geç başladığını ve ilişkili böbrek sorunlarını tanımlamıştır:
Yine tortusu beyaz olan kalın idrar, eklemler veya iç organlar bölgesinde ağrı ve hastalık olduğunu gösterir... El ve ayaklardaki eklem sorunları, podagra ve cheiragra vakalarında olduğu gibi çok sık ve kalıcıdır. Bunlar nadiren hadımlara ya da bir kadınla birleşmeden önce erkek çocuklara ya da regl dönemleri bastırılmış olanlar dışında kadınlara saldırır... Bazıları şarap, bal likörü ve zehirden uzak durarak ömür boyu güvenlik elde etmiştir. ⓘ
İngiliz doktor Benjamin Welles, 1669 yılında gut hastalığı üzerine ilk tıp kitabı olan A Treatise of the Gout, or Joint Evil'i yazmıştır. İngiliz hekim Thomas Sydenham 1683 yılında gut hastalığının sabahın erken saatlerinde ortaya çıktığını ve yaşlı erkekleri tercih ettiğini belirtmiştir:
Gut hastaları genellikle ya yaşlı erkeklerdir ya da gençliklerinde kendilerini çok yıpratarak erken yaşlılık dönemine girmiş erkeklerdir - bu tür ahlaksız alışkanlıklara en sık rastlananı, zina ve benzeri yorucu tutkulara erken ve aşırı düşkünlüktür. Kurban yatağına gider ve sağlıklı bir şekilde uyur. Sabah saat iki civarında ayak başparmağında şiddetli bir ağrıyla uyanır; daha nadiren topukta, ayak bileğinde veya ayak tarağında da olabilir. Ağrı bir çıkık ağrısı gibidir ve yine de bazı kısımlar sanki üzerlerine soğuk su dökülmüş gibi hissedilir. Ardından titreme, ürperme ve biraz ateş gelir. Gece işkence, uykusuzluk, etkilenen kısmı çevirme ve sürekli duruş değişikliği ile geçer; vücudun savrulması işkence gören eklemin ağrısı kadar aralıksızdır ve nöbet ilerledikçe daha da kötüleşir. ⓘ
Hollandalı bilim insanı Antonie van Leeuwenhoek, ürat kristallerinin mikroskobik görünümünü ilk kez 1679 yılında tanımlamıştır. İngiliz doktor Alfred Baring Garrod 1848'de kandaki aşırı ürik asidi gut hastalığının nedeni olarak tanımlamıştır. ⓘ
Diğer hayvanlar
Gut, ürik asidi parçalayan ürikaz üretme yetenekleri nedeniyle diğer hayvanların çoğunda nadir görülür. İnsanlar ve diğer büyük maymunlar bu yeteneğe sahip değildir; bu nedenle gut yaygındır. Ürikaza sahip diğer hayvanlar arasında balıklar, amfibiler ve primat olmayan memelilerin çoğu yer alır. "Sue" olarak bilinen Tyrannosaurus rex örneğinin gut hastası olduğuna inanılmaktadır. ⓘ
Araştırma
Gut tedavisi için anakinra, kanakinumab ve rilonasept dahil birkaç yeni ilaç araştırılmaktadır. Bir rekombinant ürikaz enzimi (rasburikaz) piyasada mevcuttur ancak otoimmün yanıtı tetiklediğinden kullanımı sınırlıdır. Daha az antijenik olan versiyonlar geliştirilmektedir. ⓘ
Gut hastalığı ya da Damla hastalığı, metabolik bir eklem hastalığıdır. ⓘ
Damarda protein metabolizmasının son ürünlerinden biri olan ürik asit artışı ile karakterizedir. Artan ürik asit özellikle eklemlerde birikerek ağrı ve iltihaba yol açar. Kralların hastalığı olarak da bilinir. II. Mehmed'ın, IV. Murat'ın, II. Bayezid'ın, Osman Gazi'nin ve Nurullah Ataç'ın ölümüne sebep olduğu söylenir. Tüm romatizma türleri içerisinde en ağrılı olanıdır. Ataklar şu nedenlerle gelişebilir:
- Çok fazla alkol alımı
- Çok sıkı diyet ve açlık
- Protein bazlı yiyeceklerin fazla tüketilmesi
- Operasyon geçirme
- Ani, şiddetli bir hastalık geçirme
- Aşırı yorgunluk ve herhangi bir nedenle aşırı derecede endişelenme
- Eklem travması, yaralanma
- Kemoterapi uygulanması
- Diüretik ilaçların alınması ⓘ
Dalmaçyalılar, gut hastalığına yakalanmayan tek köpek cinsidir. ⓘ
Tanı
Hiperürisemi ve klasik podagrası olan birinde ileri tetkikler olmaksızın gut tanısı konup tedavi edilebilir. Ancak tanıdan şüphe ediliyorsa sinovyal sıvı analizi yapılmalıdır. Kronik gutun tanımlanmasına faydalı olsa da akut ataklarda röntgenin çok az bir faydası bulunmaktadır. ⓘ
Peglotikaz
Peglotikaz (Krystexxa), 2010 yılında ABD'de gut tedavisi için onaylanmıştır. Diğer ilaçları kullanamayan kişilerin %3'ü için bir seçenektir. Peglotikaz iki haftada bir damar içi yoluyla enfüzyon şeklinde uygulanır ve peglotikazın bu kişilerde ürik asit düzeylerini düşürdüğü keşfedilmiştir. ⓘ