Devletçilik

bilgipedi.com.tr sitesinden

Siyaset biliminde devletçilik, devletin siyasi otoritesinin bir dereceye kadar meşru olduğu doktrinidir. Bu, özellikle vergilendirme ve üretim araçlarına ilişkin ekonomik ve sosyal politikaları içerebilir.

Devletçilik terimi 1850'lerden beri kullanılmakla birlikte, 1930'lar ve 1940'lar boyunca Amerikan siyasi söyleminde önemli bir kullanım kazanmıştır. Devletçilik karşıtlığı ise anti-devletçilik ya da anarşizm olarak adlandırılmaktadır. İkincisi, tüm hiyerarşik yönetimin tamamen reddedilmesi ile karakterize edilir.

Genel bakış

Devletçilik, küçük hükümetten büyük hükümete kadar pek çok şekilde olabilir. Minarşizm, insanları saldırganlıktan, hırsızlıktan, sözleşmenin ihlalinden ve asker, polis ve mahkemelerle dolandırıcılıktan korumak için gece bekçisi devleti gibi minimal bir devleti tercih eden bir siyasi felsefedir. Buna itfaiye, hapishaneler ve diğer işlevler de dahil olabilir. Refah devleti, devletçilik yelpazesi içinde yer alan bir başka biçimdir. Otoriter felsefeler, güçlü ve otoriter bir devletin ahlak ve kültürel uygulamaları yasallaştırmak veya uygulamak için gerekli olduğunu düşünür. Totalitarizm ise maksimum, her şeyi kapsayan bir devleti tercih eder.

Siyaset teorisi uzun zamandır devletin doğasını ve haklarını sorgulamaktadır. Korporatizmin bazı biçimleri, kurumsal grubun, genellikle devletin, parçalarının toplamından daha büyük olduğu ve bireylerin devlete hizmet etmek için ahlaki bir yükümlülüğü olduğu şeklindeki ahlaki konumu yüceltmektedir. Batı kültürlerinde devletçiliğe yönelik şüpheciliğin kökleri büyük ölçüde Aydınlanma felsefesine dayanmaktadır. John Locke, 1688 İngiliz Devrimi'nden önce ve sonra yayınlanan yazılarında, özellikle de Hoşgörü Üzerine Bir Mektup (1667), Hükümet Üzerine İki İnceleme (1689) ve İnsan Anlayışı Üzerine Bir Deneme (1690) ile modern düşünceyi önemli ölçüde etkilemiştir. 1689 tarihli metinde, liberal siyaset teorisinin temelini, yani insanların haklarının hükümetten önce var olduğunu; hükümetin amacının kişisel ve mülkiyet haklarını korumak olduğunu; insanların bunu yapmayan hükümetleri feshedebileceğini ve temsili hükümetin hakları korumak için en iyi biçim olduğunu ortaya koymuştur.

Ekonomik devletçilik

Ekonomik devletçilik, devletin ya doğrudan kamu iktisadi teşebbüsleri ve üretimin ekonomik planlaması yoluyla ya da dolaylı olarak ekonomik müdahalecilik ve makro-ekonomik düzenleme yoluyla ekonominin temel yönlerini yönlendirmede önemli, gerekli ve meşru bir role sahip olduğu görüşünü savunur.

Devlet kapitalizmi

Devlet kapitalizmi, devlete ait ticari işletmelerin yüksek yoğunlukta olduğu veya sermaye birikimi, ücretli emek ve piyasa tahsisine dayalı bir ekonominin devlet tarafından yönetildiği bir kapitalizm biçimidir.

Bazı durumlarda devlet kapitalizmi, 20. yüzyılın ikinci yarısında Fransa'da var olan dirigisme gibi ekonomi politikalarına ve hükümetin halka açık şirketlerde kontrol hisselerine sahip olduğu Çin Halk Cumhuriyeti ve Singapur'un günümüz ekonomilerine atıfta bulunur. Bazı yazarlar eski Doğu Bloku ekonomilerini de bir tür devlet kapitalizmi olarak tanımlamaktadır.

Devlet müdahaleciliği

Devletçilik terimi bazen büyük miktarda hükümet müdahalesi, düzenlemesi veya piyasalar üzerindeki etkisi olan piyasa ekonomilerini ifade etmek için kullanılır. Yüksek derecede müdahale içeren piyasa ekonomileri bazen "karma ekonomiler" olarak adlandırılır. Ekonomik müdahalecilik, devletin kapitalist bir ekonomi çerçevesinde piyasalara müdahale ederek, özel sektör endüstrisinin aşırılıklarına karşı düzenleme yaparak ve piyasa tarafından yeterince üretilmeyen mal ve hizmetleri sağlayarak veya sübvanse ederek meşru veya gerekli bir role sahip olduğunu ileri sürer.

Devlet sosyalizmi

Devlet sosyalizmi genel olarak, üretim araçlarının devlet mülkiyetinde olmasına ve kaynakların devlet tarafından yönlendirilmesine dayanan sosyalizm biçimlerini ifade eder. Genellikle eski komünist devletlerin Sovyet tipi ekonomik sistemlerine atıfta bulunmak için kullanılır.

Bazı durumlarda, Sovyet tipi ekonomilere atıfta bulunulduğunda, devlet sosyalizmi, Sovyet ekonomi modelinin aslında devlet tarafından yönlendirilen bir sermaye birikimi ve sosyal hiyerarşi sürecine dayandığı temelinde devlet kapitalizmi ile birbirinin yerine kullanılır.

Siyasi olarak, devlet sosyalizmi genellikle sosyalizmin inşası için devlet gücünün kullanılmasını savunan herhangi bir sosyalist siyasi ideoloji veya hareketi ya da sosyalist bir devrimin başarısını sağlamak için devletin ele geçirilmesi ve kullanılması gerektiği inancını belirtmek için kullanılır. Genellikle tek parti devletini savunan Marksist-Leninist sosyalistlere atfen kullanılır.

Marksizm ve devletçilik

Marx'a göre devlet, sınıf egemenliğinin bir aygıtıdır. Burjuva sınıfının siyasi egemenliği elinde bulundurduğu durumda devlet, burjuvazinin devletidir, dolayısıyla devlet mülkiyeti de burjuvazinin kolektif mülkiyetidir.

Marksizm; işçi sınıfının siyasal mücadelesini burjuva devleti parçalamak ve onun yerine özyönetim organları (Sovyetler, konseyler, şuralar vb.) üzerinde yükselen işçi iktidarını (yani işçi devletini) kurmayı hedefler. Bu anlamda özel mülkiyetin işçi sınıfının egemenliği altında devletleştirilmesi, kapitalist düzen altındaki devletleştirmelerden tamamen farklı bir içerik taşır. Marksist felsefeye göre; kapitalist devlette devletleştirme egemen olan burjuva sınıfına kaynak aktarma yöntemidir. Zarar eden ya da batma durumuna gelen işletmelerin bedeli burjuvaziye ödenir. Bu yöntemle burjuvazi hem yükten kurtarılır hem de daha kârlı alanlara yatırım yapabilmesi için ona sermaye aktarılmış olur. İşçi devletinde ise devletleştirme, sömürüyü ve sömürücü sınıfları ortadan kaldırmak amacıyla yapılır. Üretim araçlarına el koyarken burjuvaziye herhangi bir bedel ödemez.

Marx ve Engels devlet konusunu ele aldıkları Gotha Programı'nın Eleştirisi adlı eserde, devletçi sosyalizm anlayışını mahkûm etmiş, kendileri ile "küçük-burjuva sosyalistler" olarak tanımladıkları kesim ile aralarındaki ayrımı vurgulamışlardır.

Bazı marksist yorumlara göre (özellikle troçkistler), işçi devletini hiçbir koşulda kutsanmaz. Her devletin nihayetinde proletarya diktatörlüğünün bir aracı olduğunu belirtirler. Buna karşın Stalin taraftarları kapitalizm ile savaş durumlarında işçi devletinin her pahasına karşın korunmasını söyleyerek "işçi devleti" ne özel bir anlam yükler. Bu ayrım 1930'lara damgasını vuracak ve Troçkist grupların SSCB'de mahkûm edilmesine kadar süregelecektir.

Ayrıca bakınız

  • Anarşizm
  • Anti-devletçilik
  • Atatürk İlkeleri
  • Voluntarizm

Dipnotlar