Odysseia

bilgipedi.com.tr sitesinden
Odyssey
Homer tarafından
Odyssey-crop.jpg
15. yüzyılda kâtip John Rhosos tarafından yazılmış I. Kitap el yazması (British Museum)
Yazılıc. MÖ 8. yüzyıl
DilHomeros Yunancası
Tür(ler)Epik şiir
İngilizce olarak yayınlanmıştır1614
Çizgiler12,109
MetreDaktilik heksametre
Tam metin
Vikikaynak'ta Odysseia

Odysseia (/ˈɒdɪsi/; Eski Yunanca: Ὀδύσσεια, romanize edilmiştir: Odýsseia, Attik Yunanca: [o.dýs.seː.a]) Homeros'a atfedilen iki büyük antik Yunan epik şiirinden biridir. Günümüze ulaşan en eski edebiyat eserlerinden biridir ve modern izleyiciler tarafından hâlâ yaygın olarak okunmaktadır. İlyada'da olduğu gibi şiir 24 kitaba bölünmüştür. İthaka kralı Yunan kahraman Odysseus'un Truva Savaşı'ndan sonra eve dönüş yolculuğunu anlatır. On yıl süren savaştan sonra, yolculuğu on yıl daha sürmüş, bu süre zarfında birçok tehlikeyle karşılaşmış ve tüm mürettebat arkadaşları öldürülmüştür. Onun yokluğunda Odysseus'un öldüğü sanılır ve karısı Penelope ile oğlu Telemachus, Penelope'nin evliliği için yarışan bir grup asi taliple mücadele etmek zorunda kalırlar.

Odysseia ilk olarak M.Ö. 8. ya da 7. yüzyılda Homeros Yunancasında yazılmış ve M.Ö. 6. yüzyılın ortalarında Yunan edebi kanonunun bir parçası haline gelmiştir. Antik dönemde Homeros'un şiirin yazarı olduğu sorgulanmamıştır, ancak çağdaş bilim ağırlıklı olarak İlyada ve Odysseia'nın bağımsız olarak yazıldığını ve hikayelerin uzun bir sözlü geleneğin parçası olarak oluştuğunu varsaymaktadır. Yaygın okuma yazma bilmeme durumu göz önüne alındığında, şiirin bir aoidos ya da rhapsode tarafından seslendirilmesi ve okunmaktan çok işitilmesi daha olasıdır.

Şiirdeki önemli temalar arasında nostos (νόστος; "dönüş"), gezginlik, xenia (ξενία; "misafir-arkadaşlık"), sınav ve kehanet fikirleri yer alır. Akademisyenler, destanda antik edebiyatın diğer birçok eserinden daha belirgin bir role sahip olan kadınlar ve köleler gibi bazı grupların şiirdeki anlatısal önemi üzerinde hâlâ düşünmektedir. Bu odaklanma, Truva Savaşı sırasında askerlerin ve kralların kahramanlıklarını merkeze alan İlyada ile karşılaştırıldığında özellikle dikkat çekicidir.

Odysseia, Batı kanonunun en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir. Odysseia'nın ilk İngilizce çevirisi 16. yüzyılda yapılmıştır. Uyarlamalar ve yeniden canlandırmalar çok çeşitli mecralarda üretilmeye devam ediyor. 2018'de BBC Culture, edebiyatın en kalıcı anlatısını bulmak için dünyanın dört bir yanındaki uzmanlara anket yaptığında, Odysseia listenin başında yer aldı.

Odisseia nın orijinal Grekçe başlangıcı.
John William Waterhouse, 1891

Odysseia ya da Odesa (Yunanca: Ὀδύσσεια, Odusseia, Odesa) Homeros'un derlediği ünlü destanlarından biridir. Diğeri de İlyada'dır. Modern Batı kültürünü oluşturan temellerden biridir ve İlyada destanından sonra günümüze ulaşan ikinci en eski Batı edebiyatı örneğidir. Bilim adamları MÖ 8. yüzyılın sonlarında, Anadolu'nun bir kıyı kenti olan İyonya'da oluşturulduğunu tahmin etmektedir.

Odysseia, Homer Yunancası diliyle okunmaya ve modern dillere tercüme edilmeye devam etmektedir. Birçok bilim adamı destanın sözlü gelenekle, okunmaktan çok dinlemek amacıyla oluştuğunu düşünmektedir. Sözlü anlatımdaki detaylar ve destanın yazı diline dönüştürülmesi bilim adamları tarafından sürdürülen ilham verici tartışmalardandır. Odysseia; Aiol, İyon ve diğer Antik Yunan lehçelerinin bir karışımı olan Homeros lehçesinde (destan lehçesinde) bir antik Yunan vezni olan dactylic hexameter ile yazılmıştır ve 12110 dize içermektedir. Metnin dikkate değer özellikleri arasında doğrusal ilerlemeyen zaman dizimi, kadınlar ve köleler tarafından yapılan seçimlerin olayları etkilemesi, ayrıca dövüş sahneleri gösterilebilir.

Telegony, Odysseia'nın devamı niteliğindeki kayıp bir metindir. Genellikle yazarı olarak Spartalı Cinaethon’a atfedilir. Bir kaynakta Telegony’nin Kirene’li Eugammon tarafından Müzler'den çaldığı söylenmektedir.

Sinopsis

Açıklama (1-4. kitaplar)

Odysseia, on yıl süren Truva Savaşından (İlyada destanının konusu) on yıl sonra başlar ve Odysseus henüz savaştan evine dönmemiştir. Odysseus’un oğlu Telemakhos yirmi yaşındadır ve kayıp babasının evinde, İthaka adasında, annesi Penelope ve bütün bu zaman içinde konukseverliğinden faydalanarak onların varlıklarını tüketen, amaçlarının Penelope’i içlerinden biriyle evlendirmeye ikna etmek olan “Talipler” adı verilen 108 kişilik taşkın bir grupla birlikte yaşamaktadır.

Odysseus’un koruyucu tanrıçası Athene, düşmanı deniz tanrısı Poseidon’un Olympos dağındaki yokluğunu fırsat bilerek Odysseus’un kaderini kral tanrı Zeus’la görüşür. Sonra Mentor adında Taphos’lu bir kabile reisi kılığında Telemakhos’la görüşerek, onu babasından haber alması için teşvik eder. Telemakhos ve Athena ozan Phemius’un gösterisi sırasında taliplerin yemeklerini gürültü ederek yediklerini gözlemler. Penelope ozan Phemius’un seçtiği Truva’dan dönüşle ilgili konuya karşı çıkar çünkü bu şiir ona kocasını hatırlatmaktadır; fakat Telemakhos annesinin itirazlarını çürütür.

Telemakhos, İthake sakinlerini toplantıya çağırıp taliplere karşı birlik olma çağrısı yapar fakat yardım bulamaz. O gece Athene, Mentor’un kılığında, Telemakhos’un seyahati için ona bir gemi ve kürekçiler bulur.

Ertesi sabah, Telemakhos ve Mentor kılığındaki Athene, gemileri ve tayfalarıyla birlikte Pylos’a doğru yola çıkarlar. Pylos’ta Truva savaşından dönen kahraman savaşçı Nestor yaşamaktadır ve Athene Telemakhos’a ondan babası hakkında bilgi alabileceğini söyler. Fakat Nestor da Telemakhos’a Odysseus’un kendileriyle gelmediğini, Truva’daki fikir ayrılıkları sebebiyle geri döndüğünü, yalnız Lakedaimon’daki Menelaus’un Truva'dan en son dönenler arasında olduğunu, Odysseus’un kaderini onun bilebileceğini söyler. Telemakhos’a at arabası verip onu oğlu Peisistratos’la birlikte oraya yollar.

Telemakhos, Lakedaimon’da Menelaus ve Helena’nın sarayına konuk olur. Menelaus’tan onun Truva’dan dönüş hikâyesini dinler. Menelaus Mısır üzerinden dönerken çok sıkıntı çektiğini, Pharos adasında tanrısal Proteus’u tutsak edip ancak o şekilde dönüş yolunu öğrenebildiğini anlatır. Bu sırada Menelaus, Proteus’tan çok sevdiği arkadaşı Odysseus’un akıbetini de öğrenmiştir, Odysseus tanrısal Kalypso’nun tutsağı olarak bir adada yaşamaktadır. Telemakhos bu bilgileri öğrendikten sonra ayrıca Truva savaşında Argosluların lideri, Miken kralı Agamemnon’un dönüş yolunda karısı Clytemnestra ve sevgilisi Aegisthus tarafından öldürüldüğünü duyar.

Odysseus'u tasvir eden bir mozaik, La Olmeda villasından, Pedrosa de la Vega, İspanya, MS 4.-5. yüzyıl sonları

O gece, Telemakhos kılığına giren Athena, gerçek prens için bir gemi ve mürettebat bulur. Ertesi sabah Telemakhos, Telemakhos'la alay eden küstah taliplere karşı ne yapılması gerektiğini tartışmak üzere İthaka halkını bir toplantıya çağırır. Odysseus'un oğlu, Athena'nın (artık Mentor kılığına girmiştir) eşliğinde Yunan anakarasına, Troya'daki Yunan savaşçılarının en saygıdeğeri olan ve savaştan sonra Pylos'ta ikamet eden Nestor'un evine doğru yola çıkar.

Telemakhos oradan Nestor'un oğlunun eşliğinde Sparta'ya gider. Orada artık barışmış olan Menelaos ve Helen'i bulur. Hem Helen hem de Menelaos, Mısır üzerinden uzun bir yolculuktan sonra Sparta'ya döndüklerini söylerler. Orada, Pharos adasında, Menelaos yaşlı deniz tanrısı Proteus'la karşılaşır ve ona Odysseus'un su perisi Kalipso'nun tutsağı olduğunu söyler. Telemakhos, Menelaos'un kardeşi, Miken kralı ve Truva'daki Yunanlıların lideri Agamemnon'un kaderini öğrenir: Agamemnon eve dönerken karısı Clytemnestra ve sevgilisi Aegisthus tarafından öldürülmüştür. Hikâye kısa bir süreliğine, Telemakhos'un gittiğini yeni fark etmiş olan taliplere geçer. Öfkeyle, gemisini pusuya düşürmek ve eve dönerken onu öldürmek için bir plan yaparlar. Penelope onların planına kulak misafiri olur ve oğlunun güvenliği için endişelenir.

Phaeacialılara Kaçış (5-8. kitaplar)

Charles Gleyre, Odysseus ve Nausicaä

Odysseus'un Ogygia adasında Kalipso'nun tutsağı olarak geçirdiği yedi yıl boyunca, kocası olarak ölümsüzlük tekliflerini geri çevirmesine ve hâlâ evi için yas tutmasına rağmen, ona derinden aşık olmuştur. Athena'nın yakarışına karşılık Zeus tarafından gönderilen haberci tanrı Hermes tarafından onu serbest bırakması emredilir. Odysseus bir sal inşa eder ve Kalipso tarafından giyecek, yiyecek ve içecek verilir. Poseidon Odysseus'un kaçtığını öğrenince salı batırır, ancak deniz perisi Ino'nun verdiği bir peçenin yardımıyla Odysseus yüzerek Phaeacialıların adası Scherie'de karaya çıkar. Çıplak ve bitkin bir halde bir yaprak yığınının içine saklanır ve uykuya dalar.

Ertesi sabah kızların kahkahalarıyla uyandığında, Athena'nın rüyasında ona söylediği gibi hizmetçileriyle birlikte deniz kıyısına gitmiş olan genç Nausicaä'yı görür. Yardım için yalvarır. Nausicaä onu ailesi Arete ve Alcinous'un misafirperverliğini aramaya teşvik eder. Alcinous, Odysseus'un kimliğini bilmeden onu eve döndürecek bir gemi sağlayacağına söz verir. Birkaç gün burada kalır. Odysseus kör şarkıcı Demodocus'tan, Odysseus'un başrol oynadığı bir stratagem olan Truva Atı'nın hikâyesini anlatmasını ister. Bu olayı yeniden yaşarken duygularını gizleyemeyen Odysseus sonunda kimliğini açıklar. Ardından Troya'dan dönüşünün hikâyesini anlatır.

Odysseus'un maceralarını anlatışı (9-12. kitaplar)

Truva dönüşünde Kikon’ların oturduğu İsmaros adasını korsanca yağmaladıktan sonra, o ve on iki gemisi fırtınaya yakalanıp rotadan çıkarlar. Uyuşuk Lotosyiyenler’i ziyaret ederler ve orada iki adamı onlardan aldığı meyveyi yiyerek sıla özlemini unutur, sonra Kyklopslar’ın adasından kendilerini mağaraya kapatan Polyphemus’u bir kazıkla kör edip zar zor kaçarlar. Oradan da rüzgârların efendisi Aeolus’u ziyaret ederler, Aeolus onların arkasına evlerine dönebilmeleri için bütün rüzgârları yollar, yalnızca Batı rüzgârını dönüşlerini garantilemek için bir çanta içinde vermiştir, zor durumda açacaktır onu Odysseus. Fakat açgözlü tayfalar, İthake’ye neredeyse vardıkları sırada içinde mücevher olduğunu düşünüp çantayı açarlar ve gemi gerisin geri Aeolus’un adasına döner.

Aieoluss’tan boşuna tekrar yardım için yalvarmalarından sonra gemiye binerler ve yamyam Laistrygonlarla karşılaşırlar. Odysseus’un gemisi dışında diğerleri Laistrygonların saldırısıyla yok olur. Tekrar denize açılırlar ve cadı tanrıça Kirke'yi ziyaret ederler. Kirke Odysseus’un adamlarının yarısını tatlı sözlerle kandırır ve onları domuza çevirir. Hermes Odysseus’a Kirke’nin sihirlerinden korunması için bir ilaç vermiştir ve onun dayanıklılığına şaşıran Kirke, Odysseus’un aşkına karşılık adamlarını tekrar insana çevirmeyi kabul eder. Kirke onun ve adamlarının birçok bela atlattığını öğrenir ve eve dönüş öncesi dinlenmeleri için onları bir sene boyunca adasında şölenlerle konuk eder. Sonunda, Odysseus ve tayfası Kirke’nin talimatlarını dinleyerek Ölüler Ülkesi Hades’in evine, dünyanın batıdaki ucu okyanus kenarına, Thebaili Teiresias’ın tavsiyelerini duymak için yelken açarlar. Odysseus Ölüler Ülkesi’nde ilk olarak tayfası Elphenor’u görür. Elphenor Kirke’nin konuğu iken sarhoş olduğu bir anda çatıdan düşüp ölmüştür fakat Odysseus ve diğer adamları Elphenor’un yokluğunu fark etmemişlerdir. Elphenor’un ruhu Odysseus’a cesedinin gömülmesini salık verir, o da yapacağına söz verir.

Sonra Odysseus kahin Teireias’un ruhunu eve dönüş tavsiyesini almak için çağırır. Odysseus kendi annesinin ruhuyla karşılaşır, annesi onun geri dönüşünü beklerken hüzünden ölmüştür. Odysseus ilk defa annesi sayesinde ev halkına dadanan aç gözlü Talipler’den haberdar olur. Son olarak, Odysseus tarihte ünlü kahraman kadın ve erkeklerle karşılaşır. Kayda değer olarak Agememnon'dan onu kimin öldürdüğünü öğrenir ve Akhilleus ona ölüler diyarında acı ve kederi anlatır.

Kirke’nin adasına döndüklerinde, onlara yolculuğun kalan basamakları hakkında bilgi verilir. Yaklaşan gemileri batırmak için onlara büyüleyici şarkılar söyleyip kayalıklara yönlendiren Siren'lerin adasının kıyısından geçerler. Şarkıları duymak ama kendini kaybetmemek için gemi direğine bağlatan Odysseus dışında, bütün tayfanın kulakları mum kaplanarak sağır edilmiştir. Gemileri altı kafalı canavar, Skylla ile Kharybadis anaforu arasından geçer, burada Odysseus altı adamını Skylla’ya kaptırmıştır; sonunda Güneş’in adasına varırlar. Kirke ve Theisires’in kehanetlerine ve Odysseus’un tembihlemesine rağmen, kalan tayfası, Odysseus dua etmek için ormana açıldığı ve orada uyuyakaldığı bir sırada açlıktan ölmek yerine denizde boğulmayı seçerek Güneş’in koyunlarını avlayıp yerler. Bu duruma öfkelenen Güneş Tanrısı, Zeus’a onları cezalandırması için ısrar eder, Zeus da yıldırımlar yollayarak gemilerini denizde paramparça eder.

Odysseus Kharybadis’in hemen üstünde bir incir ağacına tutunur, diğer adamlarının hepsi boğulmuştur. Odysseus ağaçta Kharybadis’in yok olmuş gemisinin parçalarını kusmasını bekler ve o şekilde, ellerini kürek gibi kullanarak dokuz gün boyunca denizde çalkalanıp durur, onuncu gün Tanrılar onu Ogygie adasına atmıştır. Orada yedi sene boyunca Kalypso’nun sevgilisi olmaya zorlanacaktır, ta ki Athene’nin yakarışlarını duyan Zeus, haberci Hermes’i gönderip, Kalypso’nun onu salıvermesini isteyene kadar.

Odysseus Demodocus'un Şarkısıyla Yenildi, Francesco Hayez, 1813-15

Odysseus hikâyesini Phaeacialılara anlatır. Başarısız bir baskının ardından Odysseus ve on iki gemisi fırtınalar tarafından rotalarından saptırılır. Odysseus, adamlarına eve dönüşlerini unutmalarına neden olan meyvelerini veren nilüfer yiyenleri ziyaret eder. Odysseus onları zorla gemiye geri götürmek zorunda kalır.

Daha sonra Odysseus ve adamları Kiklopların ülkesi yakınlarında yemyeşil, ıssız bir adaya çıktılar. Adamlar Polyphemus'un mağarasına girdiler ve burada istedikleri tüm peynirleri ve etleri buldular. Mağarasına döndüklerinde, Polyphemus girişi büyük bir kaya parçasıyla kapattı ve Odysseus'un adamlarını yemeye başladı. Odysseus, kendisini "Hiç Kimse" olarak tanıtarak Polyphemus'a şarap içirdiği ve onu tahta bir kazıkla kör ettiği bir kaçış planı tasarladı. Polyphemus haykırdığında, komşuları Polyphemus'un kendisine "Hiç Kimse "nin saldırdığını iddia etmesi üzerine oradan ayrılırlar. Odysseus ve adamları sonunda mağaradan çıkarken koyunların altlarına saklanarak mağaradan kaçmışlardır.

Daha sonra, Odysseus'un adadan uzak durma isteğine karşı çıkan mürettebatla birlikte Thrinacia adasına inerler. Zeus adadan ayrılmalarını engelleyen bir fırtına çıkarır ve Kirke'nin verdiği yiyecekleri tüketmelerine neden olur. Odysseus uzakta dua ederken, adamları Tiresias ve Kirke'nin uyarılarını dikkate almaz ve kutsal sığırları avlarlar. Helios, Zeus'un bu saygısızlık için adamları cezalandırması konusunda ısrar etti. Bir gemi kazası geçirdiler ve Odysseus hariç hepsi bir incir ağacına tutunurken boğuldu. Ogygia'da kıyıya vurdu ve orada Calypso'nun sevgilisi olarak kaldı.

İthaka'ya dönüş (13-20. kitaplar)

Athena İthaka'yı Ulysses'e Gösteriyor Giuseppe Bottani (18. yüzyıl)
Odysseus, Penelope'nin kendisi yokken taliplerini oyalamak için hileler tasarladığını keşfeder: Penelope ve Talipleri yazan John William Waterhouse

Hikâyesini dinleyen Phaeacialılar, Odysseus'a Troya ganimetlerinden elde edebileceğinden daha fazla hazine vermeyi kabul ederler. Onu gece, o uykudayken İthaka'daki gizli bir limana götürürler. Odysseus uyanır ve Athena ona görünüp gerçekten de İthaka'da olduğunu açıklamadan önce uzak bir diyara düştüğünü düşünür. Athena hazinesini yakındaki bir mağaraya saklar ve Odysseus'u yaşlı bir dilenci kılığına sokarak ev halkının durumunu görmesini sağlar. Kendi kölelerinden biri olan domuz çobanı Eumaeus'un kulübesine giden yolu bulur, Eumaeus ona misafirperverce davranır ve Odysseus hakkında olumlu konuşur. Akşam yemeğinden sonra, kılık değiştirmiş Odysseus çiftlik işçilerine kendisiyle ilgili hayali bir hikâye anlatır.

Telemakhos, taliplerin kurduğu pusudan kaçarak Sparta'dan evine doğru yelken açar. İthaka sahilinde karaya çıkar ve Odysseus'la karşılaşır. Odysseus kendisini Telemachus'a tanıtır (ama Eumaeus'a değil) ve taliplerin öldürülmesi gerektiğine karar verirler. Eve ilk Telemakhos gider. Eumaeus'un eşlik ettiği Odysseus, hâlâ dilenci gibi davranarak kendi evine döner. Kendi evindeki talipler, özellikle de Antinous tarafından alaya alınır. Odysseus Penelope ile karşılaşır ve bir zamanlar Girit'te Odysseus'la karşılaştığını söyleyerek onun niyetini sınar. Yakından sorgulandığında, yakın zamanda Thesprotia'da bulunduğunu ve orada Odysseus'un son gezintileri hakkında bir şeyler öğrendiğini ekler.

Odysseus'un kimliği, ayaklarını yıkarken eski bir yara izini fark eden hizmetçi Eurycleia tarafından keşfedilir. Eurycleia, Penelope'ye dilencinin gerçek kimliğini anlatmaya çalışır ama Athena, Penelope'nin onu duyamayacağından emin olur. Odysseus Eurycleia'ya gizlilik yemini ettirir.

Taliplerin Öldürülmesi (21-24. Kitaplar)

Athene’nin aklına sokmasıyla Penelope ertesi sabah taliplere bir yarışma önerir. Her kim Odysseus’un yayını gerer de oku on iki baltanın arasından geçirirse, Penelope ile evlenmeye hak kazanacaktır. Odysseus sonradan kendisi de yarışmaya katılır ve taliplerin bir sürü başarısız denemesinden sonra yayı gerer ve oku en güçlü taliplerden Antinoos’a fırlatır. Ardından oğlu Telemakhos, çobanlar Eumaios, Philoteus ve Athene’nin yardımıyla bütün talipleri öldürür. Evlerindeki elli hizmetçi kadından da on ikisini Penelope’ye ihanet ettikleri ve taliplerle yattıkları için asar, dövüş sırasında taliplere yardım ettiği gerekçesiyle odaya kapattıkları keçiçobanı Melenthius’u da öldürürler. Ve son olarak Odysseus kimliğini Penelope’ye açıklar. Penelope baştan inanamaz ve kuşkulu olduğu için Odysseus’a yakın davranamaz, hatta bunu gören oğulları Telemakhos annesine şu sözlerle sitem eder:

“Ana, kötü ana, yüreği taştan ana!

Ne diye böyle uzak durursun babamdan,

Ne diye yanına oturup konuşmaz, sorular sormazsın ki?

Kim dayanır senden başka, hangi kadının yüreği

Baba toprağına dönen kocasından böyle uzak durmaya,

Sürüne dilene yirmi yıl sonra dönen kocasından?

Oldum olası taştan katıdır bilirim yüreğin senin.”

Daha sonra taliplerin öldürülmesi üzerine bir şölen verirler. Odysseus odasında yıkanmış ve Penelope’ye gerçek kimliğiyle ve yüzüyle görünmüştür fakat Penelope hâlâ onun gerçek Odysseus olduğundan kuşkulanmayı sürdürmektedir. Bu sefer Odysseus Penelope’ye şu sözlerle çıkışır:

“Olympos’ta oturanlar en katı yüreği vermişler sana,

Tekmil kadınlar içinde, ey cinlerin çarptığı,

Kim dayanır senden başka, hangi kadının yüreği,

Baba toprağına dönen kocasından böyle uzak durmaya,

Sürüne dilene yirmi yıl sonra dönen kocasından?

Haydi, dadı, ser döşeğimi, gidip yatayım tek başıma,

Bu kadının göğsünde demir var, yürek değil.”

Penelope inanır gibi olur ama onu son bir kere daha test etmek ister ve şöyle der:

“Ne kendimi üstün tutar, ne seni hor görürüm,

Ey cinlerin çarptığı, şaşkınlığım da geçti artık,

İyi bilirim sen nasıldın ayrıldığın vakit

Uzun kürekli gemilerinle İthake’den.

Haydi ser bakalım yatak odamıza, Eurykleia,

Onun kendi elleriyle yaptığı sağlam döşeğini,

Yerleştir yerine sağlam sediri, şilteyi de koy üstüne,

Koy keçeleri, postları, menevişli çarşafları.”

Yatağının kaldırılmasına çok kızan Odysseus, şöyle karşılık verir:

“Altüst ettin kadın, bu sözlerinle yüreğimi!

Kimdir benim yatağımı yerinden oynatan?

Yapamaz tanrı yardımı olmadan bu işi hiç kimse,

Onu başka yere bir tanrı götürür; götürse götürse,

İnsan ne kadar genç ve güçlü olursa olsun

Gene de kolay değil oynatmak yerinden onu,

büyük bir sır bu, çok ustaca yapılmıştır o yatak,

çünkü ben yaptıydım onu tek başıma.

Sık yapraklı bir zeytin ağacı vardı avlunun ortasında,

Kocaman, gür; gövdesi bir direk gibi kalın.

Onun çevresinde yapmıştım ben yatak odamı,

Ördüm duvarlarını ağır taşlarla, örttüm çatısını,

İyice kenetlenen kapılar yaptım, sağlam kanatlı,

Sonra gür yapraklı dallarını kestim ağacın,

Gövdesini tunç bıçakla rendeledim köküne kadar,

Sonra güzelce bir çırpıda çekip düzelttim,

İçini oyup sedirini tamamladım yatağın,

Ve sonra burguyla deldim her yanını,

Süsledim altınla, gümüşle, fildişiyle,

Ve parlak kırmızı kayışlar gerdim üstüne sığır derisinden.

İşte şimdi açıklamış oldum sırrımı sana,

Ama bilmem ki, bu yatak hâlâ durur mu yerinde,

Yoksa zeytin ağacını kesip dibinden

Aldı onu başka yere mi götürdü biri?”

Böylece Penelope’in sınavından başarıyla geçer, yatağı da zaten bıraktığı gibi duruyordur.

Destanın buraya kadar olan bölümü modern ve antik akademisyenler tarafından orijinal metin olarak değerlendirilmekte ve devamının ise sonradan yapılan eklemeler olduğu konusunda görüşler vardır.

Ertesi gün o ve Telemakhos, Laertes’in bağ evine giderler. Laertes onun oğlu olduğuna çocukluğunda kendisine verdiği ağaçları sayınca inanır. Bu sırada bir kısım İthakeli onları takip eder, taliplerin öcünü alacaklardır. Önderleri Odysseus’un İthake’nin iki jenerasyonunu öldürdüğüne dikkat çeker: Hem Truva’ya birlikte gittiği tayfasını hem de yakın zamanda talipleri. Athene gökten iner, iki tarafı uzlaştırır ve İthake’ye tekrar barış gelmiştir.

Ulysses ve Telemachus Penelope'nin Taliplerini Öldürüyor Thomas Degeorge (1812)

Ertesi gün, Athena'nın yönlendirmesiyle Penelope taliplerini Odysseus'un yayını kullanarak bir okçuluk yarışması düzenlemeye ikna eder. Yayı geren ve bir düzine balta başının arasından ok atabilen adam kazanacaktır. Odysseus yarışmaya katılır ve tek başına yayı gerecek ve oku bir düzine balta başından geçirecek kadar güçlüdür, bu da onu kazanan yapar. Daha sonra paçavralarını atar ve bir sonraki okuyla Antinous'u öldürür. Odysseus diğer talipleri önce kalan okları kullanarak, sonra da kılıç ve mızraklarla öldürür. Savaş kazanıldıktan sonra Telemakhos, Eurycleia'nın Penelope'ye ihanet etmekten ya da taliplerle seks yapmaktan suçlu bulduğu on iki hizmetçiyi de asar. Odysseus kendini Penelope'ye tanıtır. Penelope tereddüt eder ama yatağını hâlâ yere kök salmış bir zeytin ağacından yaptığını söyleyince onu tanır.

Yapı

Odysseia, bir Yunan vezni olan dactylic hexameter ile yazılmıştır, açık ve kapalı hecelerin belirli bir düzen kurması ile bu ölçü tanıdık olduğumuz aruz ölçüsüne benzemektedir. Odysseia, in medias res ile açılır, bu deyiş Latince “bir şeylerin ortası” anlamında kullanılır ve aynı zamanda edebiyatta “hikâyeye bir durum veya karakterleri tanıtmakla başlamak yerine dramatik bir olayla başlamak” anlamında kullanılan artistik bir terimdir. Bu teknikle anlatıcı geçmiş olayları flashback ve hikâye anlatma ile detaylandırabilir. Bu teknik daha sonra Virgil’le Aeneis’inde, Lurz Vaz de Camoes ile Oskusiadas’ta ve Alexander Pope’un Bukleye Tecavüz gibi eserlerde tekrar kullanılmıştır.

Destanın başında Telemakhos’un içinde bulunduğu durum anlatılır. Sonra sahne bir anda değişir ve Odysseus’un Kalypso’nun mağarasındaki hayatı anlatılır. Athene’nin yardımıyla Odysseus Phaiaklar’ın adasına ulaştığında başından geçen hikâyeyi onun ağzından dinleriz ve sonra Phaiaklar onu İthake’ye yolcu eder.

Odysseia şimdiye kadar basılmış bütün tercüme ve tıpkıbasımlarında 24 kitaba ayrılmıştır. Bu ayrım yalnızca gelenekle yapılıyor olabilir, orijinal metinde olmayabilir. Birçok akademisyen bu ayrımı 3. yüzyılda Büyük İskender’in editörlerinin başlattığını düşünüyor. Klasik dönemde özellikle Telemakhos’a odaklanan ilk dört kitap için Telemachy, Odysseus’un Polyphemus’tan kaçışını anlattığı 9. kitaba Kyklop, Ölüler Diyarında geçen 11. kitap için de Nekuia, Odysseus’un Phaiaklar’a serüvenlerini anlattığı 9. ve 12. kitap arasında kalan bölümlere Apologoi: Odysseus’un Serüvenleri, Odysseus’un talipleri öldürdüğü 22. kitaba da Mnesterophoria denmiştir. Sonradan eklendiği düşünülen bölümlere de Telegony adı verilmiştir.

Telegony bölümü, yani 24. kitap, destanın son 548 dizesi, daha sonra başka bir ozan tarafından eklenmiştir. Diğer kitaplarda geçen olaylar 24. kitaba gelmeden sonuca bağlanır, eğer gerçekten de böyle bir ekleme varsa, bu durumda ekleme yapan ozanın bütün metni değiştirmiş olabileceği göz ardı edilmemelidir. Destanın orijini, yazarı hakkında daha fazla bilgi almak için Homeros’la ilgili akademik çalışmalara bakabilirsiniz.

Odysseia, Homeric hexameter olarak da adlandırılan dactylic hexameter ile yazılmış 12.109 satırdan oluşur. Medias res'te, genel hikayenin ortasında açılır ve önceki olaylar geri dönüşler ve hikaye anlatımıyla anlatılır. 24 kitap Yunan alfabesinin harflerine karşılık gelir; bu bölümleme muhtemelen şiirin bestelenmesinden sonra Homeros'tan başka biri tarafından yapılmıştır, ancak genel olarak kabul edilmektedir.

Telegoni olarak bilinen bir tür "alternatif son "dan parçalar kalmış olsa da, 22. Kitap Yunan Epik Döngüsü'nü sonlandırır. Telegoni bir yana, Odysseia'nın 24. Kitaba tekabül eden son 548 satırının pek çok akademisyen tarafından biraz daha sonraki bir şair tarafından eklendiğine inanılmaktadır.

Coğrafya

Odysseia'nın ana dizisindeki olayların (Odysseus'un gezintilerini anlattığı bölüm hariç) Mora Yarımadası'nda ve günümüzde İyonya Adaları olarak adlandırılan bölgelerde geçtiği söylenmektedir. Odysseus'un vatanı olan İthaka'nın, günümüzde İthakē (modern Yunanca: Ιθάκη) olarak adlandırılan ada ile aynı ada olup olmadığı konusunda zorluklar vardır. Odysseus'un Phaeacialılara anlatılan gezintileri ve Phaeacialıların kendi adaları Scheria'nın konumu, eğer coğrafya kullanılacaksa, daha temel sorunlar ortaya çıkarır: Hem antik hem de modern bilim adamları, Odysseus'un ziyaret ettiği yerlerden herhangi birinin (Ismaros'tan sonra ve İthaka'ya dönmeden önce) gerçek olup olmadığı konusunda bölünmüşlerdir. Hem antik hem de çağdaş akademisyenler Odysseus'un yolculuğunu haritalandırmaya çalışmışlardır, ancak şimdi büyük ölçüde, özellikle Apologia'nın (9 ila 11. Kitaplar) manzaralarının, kesin olarak haritalandırılamayacak kadar çok mitolojik özellik içerdiği konusunda hemfikirdirler. Klasisist Peter T. Struck, Odysseus'un seyahatlerini ve rüzgar torbası tarafından engellenen eve dönüşünü gösteren interaktif bir harita oluşturmuştur.

Etkiler

Mezopotamya devi Humbaba'nın pişmiş toprak plakası, Polyphemus figürü için olası bir ilham kaynağı olduğuna inanılıyor

Araştırmacılar Odysseia'da Yakın Doğu mitolojisi ve edebiyatından güçlü etkiler görmüşlerdir. Martin West, Gılgamış Destanı ile Odysseia arasında önemli paralellikler olduğunu belirtmektedir. Hem Odysseus hem de Gılgamış dünyanın öbür ucuna seyahat etmeleriyle ve yolculuklarında ölüler diyarına gitmeleriyle tanınırlar. Yeraltı dünyasına yaptığı yolculukta Odysseus, dünyanın sınırlarında bulunan ve imgeler aracılığıyla güneşle ilişkilendirilen Kirke tarafından kendisine verilen talimatları izler. Odysseus gibi Gılgamış da ölüler diyarına nasıl ulaşacağına dair talimatları ilahi bir yardımcıdan alır: Kirke gibi dünyanın uçlarında deniz kenarında yaşayan ve evi de güneşle ilişkilendirilen tanrıça Siduri. Gılgamış, Siduri'nin evine, güneşin gökyüzüne çıktığı yüksek dağ olan Maşu Dağı'nın altındaki bir tünelden geçerek ulaşır. West, Odysseus ve Gılgamış'ın dünyanın sınırlarına yaptıkları yolculukların benzerliğinin, Gılgamış destanının Odysseia üzerindeki etkisinin bir sonucu olduğunu savunur.

1914 yılında paleontolog Othenio Abel, Tepegöz'ün kökeninin eski Yunanlıların bir fil kafatası bulması sonucu ortaya çıktığını tahmin etmiştir. Alnın ortasındaki devasa burun kanalı, daha önce hiç canlı bir fil görmemiş olanlara bir devin göz çukuru gibi görünmüş olabilir. Öte yandan klasik bilim adamları, Tepegöz hikâyesinin aslında Odysseia'dan bağımsız olarak var olan ve daha sonraki bir tarihte onun bir parçası haline gelen bir halk masalı olduğunu uzun zamandır biliyorlardı. Benzer hikâyelere Avrupa ve Orta Doğu kültürlerinde de rastlanmaktadır. Bu açıklamaya göre, Tepegöz başlangıçta Gılgamış Destanı'ndaki Humbaba gibi basit bir dev ya da ogre idi. Graham Anderson, tek gözlü olmasıyla ilgili eklemenin, yaratığın nasıl bu kadar kolay kör olduğunu açıklamak için icat edildiğini öne sürmektedir.

Temalar ve desenler

Eve Dönüş

Odissea (1794)

Eve dönüş (Eski Yunanca: νόστος, nostos) Odysseia'nın ana temalarından biridir. Köln Üniversitesi'nden Anna Bonafazi, Homeros'ta nostos'un "Troya'dan eve deniz yoluyla dönüş" olduğunu yazar. Agatha Thornton, Odysseia'nın sonundan sonra neler olabileceğine dair bir alternatif sunmak için nostos'u Odysseus dışındaki karakterler bağlamında inceler. Örneğin, Agamemnon'un eve dönüşü ile Odysseus'un eve dönüşü buna bir örnektir. Agamemnon'un dönüşü üzerine karısı Clytemnestra ve sevgilisi Aegisthus Agamemnon'u öldürür. Agamemnon'un oğlu Orestes, babasının ölümünün intikamını almak için Aegisthus'u öldürür. Bu paralellik, taliplerin ölümüyle Aegisthus'un ölümünü karşılaştırır ve Orestes'i Telemakhos için bir örnek olarak ortaya koyar. Ayrıca Odysseus, Clytemnestra'nın ihanetinden haberdar olduğu için, kendi karısı Penelope'nin sadakatini sınamak amacıyla kılık değiştirerek evine döner. Daha sonra Agamemnon, Odysseus'u öldürmediği için Penelope'yi över. Penelope sayesinde Odysseus ün kazanır ve eve başarılı bir dönüş yapar. Bu başarılı eve dönüş, şöhreti olan ama ölen Akhilleus'un ve ölümüyle sonuçlanan başarısız bir eve dönüş yaşayan Agamemnon'un aksine gerçekleşir.

Dolaşmak

Odysseus'un maceralarından sadece ikisi anlatıcı tarafından anlatılır. Odysseus'un maceralarının geri kalanı Odysseus'un kendisi tarafından anlatılır. Anlatıcı tarafından anlatılan iki sahne Odysseus'un Kalipso'nun adasındaki macerası ve Odysseus'un Phaeacialılarla karşılaşmasıdır. Bu sahneler şair tarafından Odysseus'un yolculuğundaki önemli bir geçişi temsil etmek için anlatılır: gizlenmek ve eve dönmek.

Kalipso'nun adı Yunanca kalúptō (καλύπτω) kelimesinden gelir ve 'örtmek' ya da 'gizlemek' anlamına gelir. Calypso Odysseus'u dünyadan gizler ve eve dönememesini sağlar. Calypso'nun adasından ayrıldıktan sonra, şair Odysseus'un Phaeacian'larla - "tüm insanlara zarar vermeden konvoy yapan"- karşılaşmasını anlatır, bu da onun eve dönmemekten eve dönmeye geçişini temsil eder.

Ayrıca Odysseus yolculuğu sırasında tanrılara yakın birçok varlıkla karşılaşır. Bu karşılaşmalar, Odysseus'un insan ötesi bir dünyada olduğunu ve eve dönememesinde bunun etkili olduğunu anlaması açısından faydalıdır. Tanrılara yakın olan bu varlıklar arasında, kralları Alcinous, devlerin kralı Eurymedon'un büyük torunu ve Poseidon'un torunu olan Kiklopların yakınında yaşayan Phaeacialılar da vardır. Odysseus'un karşılaştığı diğer karakterlerden bazıları Poseidon'un oğlu kiklop Polyphemus, insanları hayvanlara dönüştüren büyücü kadın Kirke ve yamyam devler Laestrygonianlar'dır.

Misafir-arkadaşlık

Destan boyunca Odysseus, ev sahiplerinin nasıl davranması ve davranmaması gerektiğine dair modeller sunan çeşitli xenia ("misafir dostluğu") örnekleriyle karşılaşır. Phaeacialılar Odysseus'u besleyerek, ona uyuyacak bir yer vererek, ona birçok hediye ve güvenli bir yolculuk sağlayarak örnek bir misafir dostluğu sergilerler ki bunların hepsi iyi bir ev sahibinin yapması gereken şeylerdir. Polyphemus ise kötü bir misafir dostluğu sergiler. Odysseus'a verdiği tek "hediye" onu en son yiyeceğidir. Kalipso da Odysseus'un adasından ayrılmasına izin vermediği için kötü misafir arkadaşlığı örneği sergiler. Misafir-arkadaşlık için bir diğer önemli faktör de krallığın cömertlik anlamına gelmesidir. Bir kralın cömert bir ev sahibi olma imkânına sahip olduğu ve kendi mülküne karşı daha cömert olduğu varsayılır. Bu en iyi, Odysseus'un dilenci kılığına girerek taliplerden biri olan Antinous'tan yiyecek istemesi ve Antinous'un bu isteği reddetmesi sırasında görülür. Odysseus esasen Antinous'un bir kral gibi görünse de cömert olmadığı için bir kral olmaktan uzak olduğunu söyler.

J. B. Hainsworth'e göre, misafir-arkadaşlık çok özel bir kalıp izler:

  1. Misafirin gelişi ve karşılanması.
  2. Misafirin yıkanması ya da temiz giysiler sağlanması.
  3. Misafire yiyecek ve içecek sağlanması.
  4. Misafire sorular sorulabilir ve eğlence ev sahibi tarafından sağlanmalıdır.
  5. Misafire yatacak bir yer verilmeli ve hem misafir hem de ev sahibi gece için istirahate çekilmelidir.
  6. Misafir ve ev sahibi hediyeleşir, misafire evine sağ salim dönmesi için dua edilir ve misafir evden ayrılır.

Misafir arkadaşlığının bir diğer önemli unsuru da misafiri istediğinden fazla tutmamak ve ev sahibinin evinde misafir olduğu süre boyunca güvenliğini sağlamaktır.

Deneme

Penelope kimliğini kanıtlamak için Odysseus'u sorgular.

Odysseia boyunca işlenen bir diğer tema da sınanmadır. Bu iki farklı şekilde gerçekleşir. Odysseus başkalarının sadakatini test eder ve diğerleri Odysseus'un kimliğini test eder. Odysseus'un başkalarının sadakatini sınamasına bir örnek eve döndüğü zamandır. Kimliğini hemen açıklamak yerine, dilenci kılığında gelir ve ardından evinde kimin kendisine sadık kaldığını ve taliplere kimin yardım ettiğini belirlemeye devam eder. Odysseus gerçek kimliğini açıkladıktan sonra, karakterler Odysseus'un gerçekten söylediği kişi olup olmadığını görmek için kimliğini test ederler. Örneğin Penelope, Odysseus'un kimliğini onun için yatağı diğer odaya taşıyacağını söyleyerek test eder. Bu zor bir görevdir çünkü yatak, sadece gerçek Odysseus'un bilebileceği bir gerçek olan kesilmesi gereken canlı bir ağaçtan yapılmıştır ve böylece kimliğini kanıtlar. Test türü sahnelerin ilerleyişi hakkında daha fazla bilgi için aşağıda daha fazlasını okuyun.

Sınanmanın da kendisine eşlik eden çok özel bir sahne türü vardır. Destan boyunca, başkalarının sınanması tipik bir kalıp izler. Bu kalıp şudur:

  1. Odysseus başkalarının sadakatini sorgulamakta tereddüt eder.
  2. Odysseus başkalarının sadakatini onları sorgulayarak test eder.
  3. Karakterler Odysseus'un sorularına cevap verirler.
  4. Odysseus kimliğini açıklamaya devam eder.
  5. Karakterler Odysseus'un kimliğini test eder.
  6. Odysseus'un tanınmasıyla ilişkili, genellikle ağıt ya da sevinç gibi duygular yükselir.
  7. Son olarak, uzlaşan karakterler birlikte çalışırlar.

Kehanetler

Christian Gottlob Heyne tarafından Odysseus ve Eurycleia

Kehanetler Odysseia boyunca sık sık ortaya çıkar. Epik şiirde sıklıkla kuşlarla ilgilidirler. Thornton'a göre en önemlisi, her bir alameti kimin aldığı ve ne şekilde tezahür ettiğidir. Örneğin, Telemachus, Penelope, Odysseus ve taliplere kuş alametleri gösterilir. Telemakhos ve Penelope de kendi alametlerini kelimeler, hapşırıklar ve rüyalar şeklinde alırlar. Ancak Odysseus gök gürültüsü ya da şimşeği alamet olarak alan tek karakterdir. Bunun çok önemli olduğunu vurgular çünkü Zeus'un bir sembolü olan şimşek Odysseus'un krallığını temsil eder. Odysseus hem İlyada hem de Odysseia boyunca Zeus ile ilişkilendirilir.

Kehanetler Odysseia'daki bir başka tip sahnesi örneğidir. Bir kehanet sahnesinin iki önemli bölümü kehanetin fark edilmesi ve ardından yorumlanmasıdır. Odysseia'daki kuş alametlerinin -ilki hariç- hepsi büyük kuşların küçük kuşlara saldırmasını gösterir. Her alamete eşlik eden bir dilek vardır ve bu dilek ya açıkça belirtilir ya da sadece ima edilir. Örneğin Telemakhos intikam ve Odysseus'un eve dönmesini, Penelope Odysseus'un dönmesini, talipler ise Telemakhos'un ölmesini dilerler.

Metinsel tarihçe

Kompozisyon

Şiirin tarihi konusunda klasikçiler arasında bazı anlaşmazlıklar vardır. M.Ö. 8. yüzyılın ortalarında Yunanistan sakinleri kendi dillerini yazmak için Fenike alfabesinin değiştirilmiş bir versiyonunu benimsemeye başladılar. Homeros şiirleri bu okuryazarlığın en erken ürünlerinden biri olabilir ve eğer öyleyse, M.Ö. 8. yüzyılın sonlarında bir zamanda bestelenmiş olmalıdır. İtalya'nın Ischia kentinde bulunan kil bir kabın üzerinde "Nestor'un kabı, içmek için iyi" sözleri yazılıdır. Calvert Watkins gibi bazı akademisyenler bu kupayı İlyada'daki Kral Nestor'un altın kupası betimlemesiyle ilişkilendirmiştir. Eğer kupa İlyada'ya bir gönderme ise, bu şiirin yazılış tarihi en azından M.Ö. 700-750 yılları arasına tarihlenebilir.

Homeros şiirlerinin ya da bölümlerinin birkaç yüz yıl boyunca rhapsodlar tarafından düzenli olarak icra edilmiş olması da benzer şekilde tarihlendirmeyi zorlaştırmaktadır. Odysseia'nın bugünkü hali de büyük olasılıkla çok farklı değildir. Küçük farklılıklar bir yana, Homeros şiirleri 6. yüzyıla gelindiğinde antik Atina kurumlarında kanonik bir yer edinmiştir. M.Ö. 566'da Peisistratos, Homeros şiirlerinin seslendirildiği Panathenaia adlı sivil ve dini bir festival başlatmıştır. Bunlar önemlidir çünkü şiirlerin "doğru" bir versiyonunun icra edilmesi gerekiyordu, bu da metnin belirli bir versiyonunun kanonlaştığını gösteriyordu.

Metinsel gelenek

İtalyan ressam Domenico Ghirlandaio'nun 1488 yılında Odysseia'nın ilk basımını gerçekleştiren Yunan Rönesans bilgini Demetrios Chalkokondyles'in portresi

İlyada ve Odysseia, antik çağ boyunca Yunan dilinin konuşulduğu topraklarda yaygın olarak kopyalanmış ve okul metinleri olarak kullanılmıştır. Bilginler bu şiirler üzerine yorum yazmaya MÖ 4. yüzyılda Aristoteles zamanında başlamış olabilirler. M.Ö. 3. ve 2. yüzyıllarda, İskenderiye Kütüphanesi'ne bağlı bilginler -özellikle Zenodotus ve Semadirekli Aristarkus- Homeros şiirlerini düzenlemiş, bunlar üzerine yorumlar yazmış ve kanonik metinlerin oluşturulmasına yardımcı olmuşlardır.

İlyada ve Odysseia, Orta Çağ boyunca Bizans İmparatorluğu'nda yaygın olarak incelenmeye ve okul metinleri olarak kullanılmaya devam etmiştir. Bizanslı Yunan bilgin ve başpiskopos Thessalonike'li Eustathios (MS 1115-1195/6) Homeros destanlarının her ikisi üzerine de sonraki kuşaklar tarafından otorite olarak görülen kapsamlı yorumlar yazmıştır; sadece Odysseia üzerine yazdığı yorum yirminci yüzyıl baskısında yaklaşık 2.000 büyük boy sayfayı kapsamaktadır. Odysseia'nın editio princeps olarak bilinen ilk basımı 1488'de Atina'da doğmuş ve Konstantinopolis'te eğitim görmüş olan Yunan bilgin Demetrios Chalkokondyles tarafından yapılmıştır. Bu baskı Antonios Damilas adlı bir Yunan matbaacı tarafından Milano'da basılmıştır.

19. yüzyılın sonlarından bu yana, Mısır'da Odysseia'nın parçalarını içeren birçok papirüs bulunmuştur ve bunların bazıları daha sonraki ortaçağ versiyonlarından farklı içeriklere sahiptir. 2018 yılında Yunanistan Kültür Bakanlığı, Olympia'daki Zeus Tapınağı yakınlarında, Odysseia'nın 14. kitabından 13 mısra içeren bir kil tabletin keşfedildiğini açıkladı. Başlangıçta MS 3. yüzyıla ait olduğu bildirilmiş olsa da, bu tarih doğrulanmamıştır.

İngilizce çeviriler

Şair George Chapman, Odysseia'nın ilk tam İngilizce çevirisini 1614 yılında tamamlamış ve bu çeviriyi kafiyeli beyitler halinde iambik pentametre olarak yazmıştır. Pennsylvania Üniversitesi'nde klasik çalışmalar profesörü olan Emily Wilson, 21. yüzyılın ilk on yılına kadar Yunan ve Roma edebiyatının en önde gelen çevirmenlerinin neredeyse tamamının erkek olduğunu belirtiyor. Homeros'u çevirirken yaşadığı deneyimi "samimi bir yabancılaşma" olarak adlandırıyor. Wilson, bu durumun Odysseia'daki karakterler ve olaylarla ilgili popüler anlayışı etkilediğini ve hikayeye orijinal metinde bulunmayan çağrışımlar kattığını yazıyor: "Örneğin, Telemakhos'un talipleriyle yatan kölelerin asılmasına nezaret ettiği sahnede, çoğu çeviri aşağılayıcı bir dil ("fahişeler" veya "orospular") kullanmaktadır [...] Orijinal Yunanca bu köleleri aşağılayıcı bir dille etiketlememektedir." Orijinal Yunancada kullanılan sözcük hai'dir, dişil artikeldir ve "o dişi insanlar" anlamına gelir.

Etki

James Joyce'un Ulysses kitabının ön kapağı

Homeros metinlerinin etkisini özetlemek, popüler hayal gücünü ve kültürel değerleri ne kadar büyük ölçüde etkiledikleri nedeniyle zor olabilir. Odysseia ve İlyada, antik Akdeniz toplumunun üyeleri için eğitimin temelini oluşturmuştur. Bu müfredat Batılı hümanistler tarafından benimsendi, yani metin kültürel dokunun o kadar büyük bir parçasıydı ki bir bireyin onu okuyup okumadığı önemsiz hale geldi. Bu nedenle Odysseia'nın etkisi bin yılı aşkın bir süre boyunca yankılanmıştır. Şiir, BBC Culture tarafından edebiyatın en kalıcı anlatısını bulmak için uzmanlar arasında yapılan bir ankette en üst sırada yer almıştır. Batılı edebiyat eleştirmenleri tarafından zamansız bir klasik olarak kabul edilmektedir ve Batılı izleyiciler tarafından yaygın olarak okunan en eski edebiyat eserlerinden biri olmaya devam etmektedir.

Edebiyat

Inferno'nun XXVI. kantosunda Dante Alighieri Odysseus'la cehennemin sekizinci çemberinde karşılaşır ve Odysseus burada Odysseia'ya yeni bir son ekleyerek İthaka'ya asla dönmez ve bunun yerine huzursuz maceralarına devam eder. Edith Hall, Dante'nin Odysseus tasvirinin Rönesans sömürgeciliğinin ve ötekileştirmenin bir tezahürü olarak anlaşıldığını, Tepegöz'ün "dünyanın kıyısındaki canavar ırkların anlatılarını" temsil ettiğini ve yenilgisinin "Batı Akdeniz'deki Roma egemenliğini" simgelediğini öne sürer.

İrlandalı şair James Joyce'un modernist romanı Ulysses (1922) Odysseia'dan önemli ölçüde etkilenmiştir. Joyce, Odysseus figürüyle Charles Lamb'in Ulysses'in Maceraları adlı çocuklar için yazdığı epik şiir uyarlamasında karşılaşmış ve bu Latince isim Joyce'un zihninde yer etmiş gibi görünmektedir. Odysseia'nın Dublin'de geçen bir yeniden anlatımı olan Ulysses, kabaca Odysseia'nın 24 kitabıyla eşleştirilebilecek 18 bölüme ("epizot") ayrılmıştır. Joyce, orijinal Homeros Yunancasına aşina olduğunu iddia etmiştir, ancak bu durum bazı akademisyenler tarafından tartışılmış ve Joyce'un dili zayıf kavrayışını aksinin kanıtı olarak göstermişlerdir. Kitap ve özellikle bilinç akışı düzyazısı, yaygın olarak modernist türün temeli olarak kabul edilir.

Modern yazarlar, şiirin kadın karakterlerini vurgulamak için Odysseia'yı yeniden ele almışlardır. Kanadalı yazar Margaret Atwood, Odysseia'nın bazı bölümlerini The Penelopiad (2005) adlı romanına uyarlamıştır. Roman, Penelope'ye ve şiirin sonunda Odysseus tarafından asılan on iki kadın köleye odaklanmaktadır. Atwood'un romanı, Odysseus'un İthaka'ya başarılı bir şekilde dönüşünün ataerkil bir sistemin restorasyonunu sembolize ettiği orijinal metni yorumlar. Benzer şekilde, Madeline Miller'ın Kirke (2018) adlı romanı da Aeaea'da Odysseus ile Kirke arasındaki ilişkiyi yeniden ele alıyor. Bir okur olarak Miller, Kirke'nin orijinal şiirdeki motivasyon eksikliğinden hayal kırıklığına uğramış ve onun kaprislerini açıklamaya çalışmıştır. Roman, büyücü kadının denizcileri domuza dönüştürmesini, saldırganları püskürtmek için insanüstü bir güce sahip olmadığı göz önüne alındığında, kötü niyetli bir eylemden kendini savunmaya dönüştürür.

Film ve televizyon uyarlamaları

  • Ulysses (1954) Kirk Douglas'ın Ulysses, Silvana Mangano'nun Penelope ve Circe, Anthony Quinn'in Antinous rolünde oynadığı bir film uyarlamasıdır.
  • L'Odissea (1968), orijinal destana sadık kalmasıyla övülen bir İtalyan-Fransız-Alman-Yugoslav televizyon mini dizisidir.
  • Ulysses 31 (1981), antik ortamı 31. yüzyıl uzay operasına güncelleyen bir Japon-Fransız animesi.
  • Nostos: The Return (1989) Odysseus'un eve dönüşünü anlatan bir İtalyan filmidir. Franco Piavoli tarafından yönetilen film, görsel hikaye anlatımına dayanır ve doğaya güçlü bir şekilde odaklanır.
  • Theo Angelopoulos'un yönettiği Ulysses'in Bakışı (1995), Odysseia'nın birçok unsurunu son ve önceki Balkan Savaşları'nın arka planına yerleştiriyor.
  • The Odyssey (1997) Andrei Konchalovsky tarafından yönetilen ve başrollerinde Odysseus rolünde Armand Assante ve Penelope rolünde Greta Scacchi'nin oynadığı bir televizyon mini dizisidir.
  • O Brother, Where Art Thou? (2000), Coen kardeşler tarafından yazılan, üretilen, ortak kurgulanan ve yönetilen bir suç komedi drama filmidir ve çok gevşek bir şekilde Homeros'un şiirine dayanmaktadır.

Opera ve müzik

  • İlk kez 1640 yılında sahnelenen Il ritorno d'Ulisse in patria, Claudio Monteverdi'nin Homeros'un Odysseia destanının ikinci yarısına dayanan bir operasıdır.
  • Rolf Riehm, 2014 yılında Oper Frankfurt'ta prömiyeri yapılan Sirenen - Bilder des Begehrens und des Vernichtens (Sirenler - Arzu ve Yıkım İmgeleri) adlı efsaneye dayanan bir opera bestelemiştir.
  • Robert W. Smith'in konser grubu için yazdığı ikinci senfonisi The Odyssey, dört bölümden oluşan eserde hikâyenin dört önemli bölümünü anlatıyor: "İlyada", "Poseidon'un Rüzgarları", "Kalipso Adası" ve "İthaka".

Özet

Homeros, Odysseia,elyazması, 15. yüzyılın 3. çeyreği (British Library)

Odysseia’nın geçtiği coğrafya

Odysseus’un başından geçenleri anlattığı serüvenler dışındaki kitaplar şu anda İyon Adaları denilen Peloponnese’de geçer. Yalnız Odysseus’un kralı olduğu İthake, şimdiki İthake olmayabilir. Destanda adı geçen Phaiaklar’ın ili Scheria’nın yeri hakkında görüş ayrılıkları vardır. Bazı akademisyenler Odesseia’da geçen bütün yeradlarının uydurma olabileceğini söyler.

Kültürel etkiler

  • Euripides’in Cyclops oyunu, bölümün mizah katılarak yeniden yazılmasıdır.
  • Lucian of Samosata, True Story, MS 2. yüzyıl
  • Dante Aligheri Inferno’da XXVI. Kantoda Odysseus’a yeni bir son yazar.
  • Claudio Monteverdi tarafından 1640’ta sahnelenen Il ritorno d'Ulisse in patria, destanın ikinci yarısını konu edinmiştir.
  • James Joyce’un modern eseri Ulysses’in her bir bölümü de teknik ve karakterler bakımından Homeros’un Odysseia’sına paralellikler taşır.
  • Cream’in 1967 yılında yazdığı “Tales of Brave Ulysses” şarkısı Odysseus’un eve dönüş maceralarını anlatır.