Dogmatizm

bilgipedi.com.tr sitesinden

Dogma, bir grubun üyeleri tarafından sorgulanmadan veya şüphe edilmeden kabul edilen bir inanç veya inançlar bütünüdür. Roma Katolikliği, Yahudilik veya Protestanlık gibi bir dinin resmi ilkeler veya doktrinler sistemi şeklinde olabileceği gibi bir filozofun veya pozitivizm, postmodernizm, eşitlikçilik ve karanlık aydınlanma gibi bir felsefi ekolün pozisyonları şeklinde de olabilir. Marksizm, komünizm, kapitalizm, ilerlemecilik, liberalizm, muhafazakarlık ve faşizm gibi siyasi inanç sistemlerinde de bulunabilir.

Aşağılayıcı anlamda dogma, saldırgan siyasi çıkarlar veya otoritelerin kararları gibi zorlama kararları ifade eder. Daha genel olarak, taraftarlarının rasyonel bir şekilde tartışmak istemedikleri bazı güçlü inançlara uygulanır. Bu tutum dogmatik ya da dogmatizm olarak adlandırılır ve genellikle dinle ilgili konulara atıfta bulunmak için kullanılır, ancak yalnızca teistik tutumlarla sınırlı değildir ve genellikle siyasi veya felsefi dogmalarla ilgili olarak kullanılır.

Dogmatizm, A priori ilkeler, çeşitli öğretiler ve asla değişmeyeceği kabul edilen mutlak değerleri kabul eden, bu bilgilerin mutlak hakikat olduğunu, inceleme, tartışma yahut araştırmaya ihtiyacın olmadığını savunan anlayışa verilen isimdir. Bu tür savlara, öğretilere ve inançlara ise dogma veya nas denir.

Etimoloji

Dogma kelimesi 17. yüzyılda "felsefi ilke" veya prensip anlamına gelen Latince dogma kelimesinden çevrilmiş olup, Yunanca dogma (δόγμα) kelimesinden türetilmiştir ve kelime anlamı "doğru olduğunu düşündüğü şey" ve dokein, "iyi görünmek" fiilidir. Çoğulu, Yunanca'ya dayalı olarak "dogmata "dır, ancak İngilizce'de "dogmas" daha yaygın olarak kullanılıyor olabilir.

Felsefe

Pyrrhonizm

Pyrrhonist felsefede "dogma", apaçık olmayan bir mesele hakkındaki bir önermeyi kabul etmek anlamına gelir. Pyrrhonculuğun ana ilkesi akatalepsi kelimesiyle ifade edilir; bu kelime, şeylerin kendi doğalarındaki doğruluğuna ilişkin doktrinleri kabul etmeme yeteneğini ifade eder; her önermeye karşı onun çelişkisi eşit haklılıkla ileri sürülebilir. Sonuç olarak, Pyrrhonistler apaçık olmayan önermelere, yani dogmalara ilişkin tasdiklerini esirgerler. Pyrrhonistler Stoacılar, Epikürcüler ve Peripatetikler gibi dogmatiklerin apaçık olmayan konulara ilişkin doktrinlerinin doğru olduğunu göstermekte başarısız olduklarını savunurlar.

Epikürcülük

Epikürcülük, hakikatin bilinebilir olduğunu ve bilinebilir, ölçülebilir, gözlemlenebilir hakikatler olduğunu öğreten dogmatik bir felsefedir. Felsefi dogmatizmi Epikürcü ampirizm görüşüne ve duyuların kanıtlarına dayanır.

Stoacılık

Stoacılıkta "dogma" (δόγμα), akıl ve deneyim tarafından belirlenen bir ilkedir. Stoacılığın, "tek iyi ahlaki iyiliktir ve tek kötü ahlaki kötülüktür" şeklindeki meşhur Stoacı dogma gibi birçok dogması vardır.

Din

Resmi olarak dogma terimi, bazı teistik dini gruplar tarafından grubun en merkezi, temel veya esas inançlarını oluşturan pozisyonlar bütününü tanımlamak için kullanılmıştır, ancak terim aynı zamanda teistik veya teistik olmayan bir dini grup tarafından tanımlanan resmi inançlar bütününe atıfta bulunmak için de kullanılabilir. Bazı durumlarda dogma, dini görüşten ve doktrinde daha az önemli veya belirsiz olduğu düşünülen şeylerden ayrılır. Resmi kilise dogması genellikle açıklığa kavuşturulur ve iletişiminde detaylandırılır.

Budizm

Görüş veya konum (Pali diṭṭhi, Sanskrit dṛṣṭi) Budizm'de Batı'daki dogma kavramına karşılık gelen merkezi bir fikirdir. Budist düşüncede bir görüş basit, soyut bir önermeler bütünü değil, düşünceyi, duyumu ve eylemi yoğun bir şekilde şekillendiren ve etkileyen deneyimin yüklü bir yorumudur. Bu nedenle görüşlere karşı doğru zihinsel tutuma sahip olmak Budist yolun ayrılmaz bir parçası olarak kabul edilir çünkü bazen doğru görüşlerin uygulamaya konması ve yanlış görüşlerin terk edilmesi gerekirken, diğer zamanlarda tüm görüşler aydınlanmanın önündeki engeller olarak görülür.

Hristiyanlık

Hıristiyan Kilisesi'nde dogma, ilahi vahiy tarafından bildirilen ve Kilise tarafından tanımlanan bir inanç anlamına gelir. İlahiyatçılar, ilahi vahyin kilisenin resmi yorumunun daha dar anlamında, tanımlanmış ve tanımlanmamış dogmalar arasında ayrım yapar; ilki, Katolik Kilisesi için Roma Curia gibi yetkili organlar tarafından belirlenenlerdir, ikincisi ise evrensel olarak kabul edilen ancak resmi olarak tanımlanmamış olanlardır; Mesih'in evrensel kurtarıcı olarak doğası buna bir örnektir. Bu terim geç dönem Yunan felsefesindeki hukuki kullanımda ortaya çıkmış olup, bir emir ya da buyruk anlamına gelmektedir ve erken dönem Hıristiyan teolojisinde de aynı anlamda kullanılmaya başlanmıştır.

Hıristiyanlık, neredeyse tüm Hıristiyanlar tarafından paylaşılan bir dizi temel inançla tanımlanır, ancak bu temel inançların nasıl uygulandığı ve ikincil sorular Hıristiyanlık içinde farklılık gösterir. Kuruluş tarafından resmi olarak iletildiğinde, bu inançlar bazen 'dogma' olarak adlandırılır. Örgütün resmi dini pozisyonları yeni üyelere öğretilebilir veya üye olmayı seçenlere basitçe iletilebilir. Bazı kilise faaliyetleri için üyelik gerekli olsa da, bir kuruluşun resmi pozisyonlarını kabul etmenin katılım için bir gereklilik olması nadirdir. Farklı derecelerdeki Protestanlar doktrin konusunda daha az resmidir ve genellikle mezheplere özgü inançlara dayanır, ancak bu inançlara nadiren dogma olarak atıfta bulunurlar. Hıristiyan kilisesinde ilk gayri resmi dogma kurumu Aziz Irenaeus tarafından Demonstration of Apostolic Teaching (Apostolik Öğretinin Gösterilmesi) adlı eserinde ortaya konmuş olup, bu eser 'gerçeğin gövdesini' oluşturan bir 'esaslar el kitabı' sunmaktadır.

Katoliklik ve Doğu Hıristiyanlığı

Katoliklik ve Doğu Hıristiyanlığı için dogmalar İznik İnancı'nda ve iki, üç, yedi ya da yirmi ekümenik konsilin (Doğu Kilisesi, Oryantal Ortodoks, Doğu Ortodoks ya da Roma Katolik olmasına bağlı olarak) kanon yasalarında yer almaktadır. Bu ilkeler Şamlı Yuhanna tarafından Bilginin Kaynağı başlıklı ana eserinin üçüncü kitabı olan Exact Exposition of the Orthodox Faith adlı eserinde özetlenmiştir. Bu kitapta imanın her bir maddesini açıklarken ikili bir yaklaşım benimser: Birincisi, İncil'den ve zaman zaman diğer Kilise Babalarının eserlerinden alıntılar yaptığı Hıristiyanlara yöneliktir; ikincisi ise hem Hıristiyan olmayan dinlerin mensuplarına hem de Aristotelesçi mantık ve diyalektiği kullandığı ateistlere yöneliktir.

Katoliklerin dogmatik olarak kabul ettiği daha sonraki on dört konsilin kararları ve papalık yanılmazlığını kullanan papalar tarafından ilan edilen az sayıda kararname (örnekler için bkz. Immaculate Conception ve Assumption of Mary) Katolik Kilisesi'nin kutsal doktrininin bir parçası olarak kabul edilir.

İslam

İslam'da Kur'an, Hadis ve akide, kültürel ve teolojik çizgilerde farklı olsa da, Latince dogma/dogmata terimlerine karşılık gelir.

Yahudilik

Yahudi Kabala'sında dogma, arketip kelimesiyle aynı kökene sahiptir: bu, Tevrat'ın iç boyutlarındaki Yahudi tefsirinin Sod'udur, yani Pardes veya Torah Nistar, İncil'in sırları.

Yahudi mantık-düşünce geleneğinin yorumunda dogma, Talmud ve Talmud sonrası Rabbanim'in Tanrı'nın varlığı ve hakikat vs. hakkındaki inanç kanıtlarını yargılayabileceği bir ilkedir. Joseph Albo, Yahudiliğin bu ve diğer ilkelerini açıklamak için dogma kelimesini kullanır; Dogma, Solomon ibn Gabirol'un "Fons Vitae" adlı Yahudi kitabında da rasyonel düşünce için zorunlu olarak doğru olan "temel "dir.

"Mantıksal düşünme" ve "rasyonel Kabala" arasındaki ilişkide "Partzuf", "dogma "nın ne olduğunu anlamak için bir aksiyomdur.

Belirleyici unsurlar

Temelde skolastik bir anlayıştır, modern çağda değişme ve gelişmeyi yadsıyan öğretileri ve anlayışları adlandırır. Zira kendi fikir ve iddiasının mutlak doğru olduğunu ileri süren her kişi veya sistem dogmatiktir. Yani bu bağlamda; belirtilen görüş, bilgi ve yargıda, eleştirilmezlik, tartışılmazlık, değişmezlik ve net kesinlik olduğu takdirde bunlara dogma denilir. Özellikle metafizik öğretilerin tümü inakçı (dogmatik) öğretilerdir. Deney alanının dışında kalan bütün savlar inakçı olmak zorundadır. Zaten bir başka deyişle dogmatizm, aklın kesin ve mutlak bir değere sahip olduğunu böylece mutlak bilgi ve varlığa (hakikate) ulaşılabileceğini ve bunun sonucu olarak da bilginin metafiziğinin mümkün olduğunu ileri süren felsefi akımdır.

Dogmatizme primitif inançlardan modern bazı felsefi sistemlere kadar her yerde rastlanabilir. Belirgin biçimde çıkışı Tanrı'nın sözü kavramı ile olmuş ve ortaçağda Aristoteles'in sözü kavramına kadar varmıştır. Örnek vermek gerekirse, Orta Çağ Hristiyan kültüründe herhangi bir kuralın gerçek sayılması için Aristoteles’in söylemiş olması yeterli sayılıyordu.

Dogmatizmin zorunlu sonucu zorbalıktır, zira farklı düşüncelere, perspektiflere yer olmadığı gibi, Dogmatizm de deneyle kanıtlama da kabul edilemezdir. Özellikle Orta Çağda dogmatizm zirve noktasına ulaşmıştır; deneylerle kanıtlanamayan kurallar, engizisyon işkenceleriyle kanıtlanmaya çalışılmıştır. Örnek vermek gerekirse, dogmatizm, masum kişinin ateşe atılsa bile yanmayacağı inancına varmış, bundan da ateşe atılınca yanan kişinin suçlu olduğu sonucu çıkarılmıştır. Dogmatik kişi kuşkuya (şüpheye) karşı tahammülsüzdür.

İnak (dogma) ile inan arasındaki fark, inan’ın asla kanıtlanamayacak olanı kabul etmesi, inak’ın ise herhangi bir yetkeye bağlanan bir veriyi kanıtlamış olarak kabul etmesidir. Yukarıda da belirtildiği gibi bunun en güzel örneği Orta Çağ skolastiğinde herhangi bir sözün, eğer Aristoteles tarafından söylendiği kanıtlanırsa, doğru olduğunun da kanıtlandığı fikridir.

Kısaca, herhangi bir sistemin veya kişinin değişmez formüller, her yerde ve her zaman geçerli olduğunu ileri sürdüğü mutlak bilgiler (olduğunu) sunması dogmatizmdir. Dogmatizmin karşıtı septisizm yani şüphecilik, kuşkuculuktur.

"İleri sürülen düşünce ve ilkeleri araştırmadan, kanıt aramadan, incelemeden, eleştirmeden, tartışmadan doğru ve mutlak hakikat sayan anlayış" olarak da tanımlanabilen dogmatizm her devirde ilerlemenin, gelişmenin karşısında durmuştur. Dogmatizm'in Türkçedeki karşılığı bağnazlıktır. Dogmatizmin örnekleriyle yalnızca din alanında değil, pek çok alanda, hatta bilim alanında da karşılaşılmıştır. Geçmiş çağlarda bilimciler dünyanın düz olduğu dogmasında ısrar etmişlerdi. Daha sonra da Dünya'nın evrenin merkezi olduğu dogmasında ısrar etmişlerdi. Ancak şunu da vurgulamak gerekir ki bilimdeki dogmaları yine bilim insanları ortadan kaldırmışlardır. Bilimin herhangi bir inak ya da inan sisteminden en temel ve en önemli farkı diyalektik düşünce sistemini içinde barındırmasıdır.

Kurala uyma zorunluluğuna dair tartışmalar

Dogmatizm'de bir kuralın, prensibin ya da inanışın doğruluğunun tartışılamaz olması söz konusudur. Bunların değiştirilebilmeleri bazen imkansızlık düzeyinde zordur. Ancak bu durum, kurala uyma zorunluluğunu her zaman beraberinde getirmez. Eğer bu yönde katı bir zorlayıcı mekanizma yoksa, insanların kuralı uygulamaktan kaçınmaya başlaması büyük bir olasılığa sahiptir. Hatta dinsel kurallara dahi uyup uymamada özgürlük bulunduğu, sorumluluğun kökeninde de bunun yer aldığını savunan görüşler mevcuttur. Çoğu zaman fanatik savunucuların bile kurala uymadığı veya kendisinden beklenen şeyi uygulamadığı görülür. Örneğin; Hristiyanlığın Katolik mezhebinde boşanma dinen yasaktır. Evli eşler ömürlerinin sonuna kadar hem ahlaken hem de hukuken birbirlerine sadık kalmak zorundadırlar. Ancak tüm Avrupa'da olduğu gibi Katolik mezhebinde de seküler yaşam içerisinde boşanma oranları oldukça yüksektir. Sorulduğunda ise (inancına bağlı katolikler dahil) benzer cevaplar verildiği görülür: "Tanrı'nın koyduğu kural doğrudur. İdeal olan boşanmadan ömrünün sonuna kadar aynı eşle evli kalmaktır. Ama kendileri günahkardır, bu emre uymadıkları için hatalı olan onlardırlar. Yasak kesinlikle doğrudur, inkar edilmez. Tanrı'nın hükmü kesindir. İnsanların iyiliği için koyulmuştur bu yasak ve çeşitli gerekçeleri vardır ki hepsi de tartışmasız doğrudur." İslam Dünyası içerisinde de benzer örneklere rastlanır. Örneğin İslamiyet içerisinde alkollü içkiler yasaklanmış (haram kılınmış) olduğu halde müslüman nüfusa sahip ülkelerde belirli (hatta kimi zaman yüksek) oranlarda bu yasağa uymama davranışına rastlanır. Fakat içki içen insan günah işlediğini kabul etmektedir. Yasağın doğru olduğuna inanmaktadır. Dünyanın her yerindeki farklı dinlerden bunlara benzer pek çok örnekler rastlanabilir. Özetle dogmatizm pratikte uyma zorunluluğu değil, düşünsel düzlemde inanma zorunluluğu anlamına gelir çoğu zaman.

Dogmatik Hukuk

Dogmatik Hukuk alanında ise zorlayıcılık nedeniyle -devlet gücü bulunduğu için- daha fazla ön plana çıkmakta ve uyma davranışı artmaktadır. Ancak kişi yine de uymama yönünde bir tercihte bulunursa bu durumda hukuk sisteminin uygulayacağı yaptırımla karşılaşacaktır. Dogmatik hukuk aynı zamanda pozitif kuralları yorumlama ve sistematize etme işlevini de yerine getirmektedir. Hukukun doğruluğuna dair tartışmalar ise İdeal Hukuk alanında gerçekleşmektedir.