Sahabe

bilgipedi.com.tr sitesinden
Ṣaḥāba
تخطيط كلمة الصحابة.png
Sahabe'nin kaligrafik temsili
Kişisel
Dinİslam
Diğer isimlerPeygamberin Sahabeleri
Müslüman lider
Görev süresiErken İslami dönem
Muhammed ve ashabı bir Osmanlı minyatüründe

Peygamber'in Sahâbîleri (Arapça: اَلصَّحَابَةُ; aṣ-ṣaḥāba "sahabeler" anlamına gelir, "eşlik etmek", "arkadaşlık etmek", "birlikte olmak" anlamına gelen صَحِبَ fiilinden), Muhammed'in "hayatı boyunca, Müslüman olduğu sırada peygamberi gören veya onunla tanışan ve fiziksel olarak onun huzurunda bulunan" öğrencileri ve takipçileridir. "El-ṣaḥāba" belirli çoğuldur; belirsiz tekil eril صَحَابِيٌّ (ṣaḥābiyy), dişil صَحَابِيَّةٌ (ṣaḥābiyyah).

Daha sonraki âlimler, Muhammed'in sözleri ve fiilleri, Kur'an'ın nazil olduğu durumlar ve İslam tarihi ve pratiğinin diğer çeşitli önemli meseleleri hakkında onların şahitliğini kabul etmişlerdir. Güvenilir ravi zincirleri (isnadlar) aracılığıyla aktarıldığı şekliyle sahabenin tanıklığı, gelişen İslam geleneğinin temelini oluşturmuştur. Muhammed'in ve ashabının yaşamına dair geleneklerden (hadis) Müslümanların yaşam tarzı (sünnet), bunun gerektirdiği davranış kuralları (şeriat) ve Müslüman toplulukların düzenlenmesi gereken içtihatlar (fıkıh) çıkarılmıştır.

İslam'ın en büyük iki mezhebi olan Sünni ve Şii, sahabenin şahitliklerinin değerini tartarken farklı yaklaşımlar benimsemekte, farklı hadis koleksiyonlarına sahip olmakta ve sonuç olarak sahabe hakkında farklı görüşlere sahip olmaktadır.

İslam peygamberi Muhammed'in vefatından sonra doğan ve en az bir sahâbe tanıyan sahâbe sonrası ikinci nesil Müslümanlara Tâbiûn ("halefler" de denir) denir. Tâbiûn'dan sonra gelen ve en az bir Tâbiî tanıyan üçüncü nesil Müslümanlara tâbiu't-tâbiîn denir. Bu üç nesil İslam'ın selefini oluşturur.

Sa'd ibn Ebi Vakkas, Kadisiye Savaşı sırasında Raşidun Halifeliği ordularına Şehname'nin bir el yazmasından liderlik ediyor.

Sahabe veya çoğulu Ashab (Arapçaالصحابة), bir İslam terimi. İslam peygamberi Muhammed'i görmüş, onunla konuşmuş, arkadaşlık etmiş ve ona inanmış Müslümanlara verilen isimdir. İslam literatüründe bir saygı ifadesi olarak Eshâb-ı Kirâm (Yüce/soylu sahabeler) şeklinde anılırlar. Peygamberin öldüğü vakit, sayıları 124 binden fazla idi.

Bu anlayışın tüm İslam toplumlarında paylaşılmadığını, Şiî-Alevî topluluklarında Sünnilik'teki gibi mutlak saygı gören bir sahabe anlayışı bulunmadığını kaydetmek gerekir; örneğin ilk dört halife ve Muaviye gibi Sünnilik'te saygı gören ve hatta kutsanan bazı kişiler Ehli beytin haklarını gasp eden ve onlara zulmeden kişiler olarak görülürler ve Şiî-Alevî topluluklarda nefret (teberra) ile anılırlar. Bu duygu; Ali ile savaşan Aişe binti Ebubekir, Zübeyr bin Avvam, Talha bin Ubeydullah, Muaviye bin Ebu Süfyan, Amr bin As için de geçerlidir.

Türler

İslâm'da Muhammed'in ashabı, Mekke'den Medine'ye kadar Muhammed'e eşlik eden Muhacirûn, Medine'de yaşayan Ensar ve Bedir Savaşı'nda savaşan Bediriyyûn olmak üzere kategorilere ayrılır.

Sahabeler arasında iki önemli grup vardır: Muhacirler, Muhammed Mekke'de vaaz vermeye başladığında ona inanan ve orada zulme uğradığında onunla birlikte yola çıkanlar ve Ensar, Muhammed ve arkadaşlarını karşılayan ve onların koruyucuları olan Medine halkı.

Önde gelen sahabelerin listeleri genellikle Muhammed ile en yakından ilişkili olan 50 ya da 60 isme kadar uzanır. Bununla birlikte, Muhammed'le bir şekilde teması olan daha pek çok kişi olduğu açıktır ve bunların isimleri ve biyografileri ibn Sa'd'ın erken dönem Büyük Sınıflar Kitabı gibi dini referans metinlerinde kaydedilmiştir. 1071'de vefat eden Kurtubî'nin İstîʻâb fî maʻrifeti'l-Aṣhâb'ı 2770 erkek ve 381 kadın sahâbe biyografisinden oluşur.

Kastallânî'nin el-Muvahibü'l-Ledünniyye'sindeki bir gözleme göre, Muhammed öldüğünde sayılamayacak kadar çok insan İslam'ı kabul etmişti. Mekke'nin Fethi sırasında 10.000 ve 630'daki Tebük Seferi sırasında 70.000 kişi vardı. Bazı Müslümanlar sayılarının 200.000'den fazla olduğunu iddia etmektedir: Muhammed'in Mekke'ye Veda Haccı yaptıktan sonra verdiği Veda Hutbesi'ne 124.000 kişinin tanık olduğuna inanılmaktadır.

Tanımlar

Sünni

Sahabenin en yaygın tanımı Muhammed'le tanışan, ona inanan ve Müslüman olarak ölen kişidir. Sünni alim ibn Hacer el-Askalani (ö.852 H) şöyle demiştir,

Karşılaştıklarımın en doğrusu şudur: Sahâbî, Peygamber Muhammed'e (s.a.v.) iman ettiği halde onunla karşılaşan ve Müslüman olarak ölen kimsedir. Bu, onunla uzun veya kısa bir süre kalanları, ondan rivayette bulunanları ve bulunmayanları, onu görüp de yanında oturmayanları ve körlükten dolayı onu göremeyenleri kapsar.

İslam'ı reddedip mürted olduktan sonra ölen kimse sahabeden sayılmaz. Onu gördüğü halde vefatına kadar ona inanmayı erteleyenler sahâbe değil tâbiûn sayılır.

Sünni âlimlere göre, geçmişteki Müslümanlar Muhammed ile herhangi bir temasta bulunmuşlarsa ve yalancı ya da ona ve öğretilerine karşı değillerse sahabe olarak kabul edilmelidir. Onu görmüşlerse, işitmişlerse ya da kısa bir süre bile olsa onun huzurunda bulunmuşlarsa sahabidirler. Aksi kanıtlanmadıkça tüm sahabelerin adil (ʻudul) olduğu varsayılır; yani Sünni âlimler, yalancı, güvenilmez veya İslam'a karşı oldukları kanıtlanmadıkça sahabelerin yalan söyleyeceğine veya hadis uyduracağına inanmazlar.

Bazı Kur'an referansları, Sünni Müslümanların tüm sahabelere saygı gösterilmesi gerektiğine dair görüşleri için önemlidir; ilk Sünni halife Ebu Bekir'in kızı ve Muhammed'in eşi Ayşe'nin sadakatsizlikle suçlandığı zaman olduğu gibi, bazen onları uyarır.

Sahabenin tanımına ilişkin farklı görüşler de Gelenekçiler ile Mu'tezile arasındaki tartışmadan etkilenmiş, Gelenekçiler tanımı mümkün olduğunca çok kişiyi kapsayacak şekilde genişletmeyi, Mu'tezile ise sınırlandırmayı tercih etmiştir.

Şia

Şia'nın yanı sıra Javed Ahmad Ghamidi ve Amin Ahsan Islahi gibi bazı Sünni âlimler de Muhammed'i tesadüfen gören ya da onunla karşılaşan her bireyin sahabe olarak kabul edilemeyeceğini belirtmektedir. Onlara göre Kur'an, yüksek düzeyde imanı sahabenin ayırt edici niteliklerinden biri olarak belirtmiştir. Dolayısıyla, bu listeye yalnızca Muhammed'le önemli bir teması olan, onunla birlikte yaşayan ve onun seferlerine ve tebliğ çabalarına katılan kişileri kabul ederler. Başka bir deyişle, sahabe, peygamberle uzun süreli bir ilişki içinde olan ve ölümüne kadar önemli bir olayda onu destekleyen sahabeyi ifade etmek için kullanılır.

Bu tür uyarılar ışığında Şia, her bir sahâbî hakkında, gerçekleştirdikleri işlere bağlı olarak farklı görüşlere sahiptir. Neredeyse tüm sahâbenin şahitliğinin bir hadisin râvî zincirinin sahih bir parçası olduğunu ve tüm sahâbenin sadece Muhammed'i gördükleri ya da onunla birlikte oldukları için âdil olmadıklarını kabul etmezler. Şia ayrıca sahabenin doğruluğunun Muhammed'in ölümünden sonra ailesine olan bağlılıklarıyla değerlendirilebileceğini savunur ve Ehl-i Beyt İmamlarından gelen hadisleri kabul eder, onların Kur'an'ı ve Pelerin hadisini yorumlayarak günahtan arındıklarına inanır.

Şii Müslümanlar, Ali'nin ailesi tarafından hilafetin kaybedilmesinden bazı sahabelerin sorumlu olduğuna inanmaktadır.

Ahzâb suresinin 30-33. ayetleri gibi, Şiiler Muhammed'in eşleriyle ilgili ayetlerle sahabenin faziletleri arasında ayrım yapılması gerektiğine inanırlar.

Bahai İnancı

Bahai İnancı Muhammed'in sahabelerini tanır. Bahai dininin temel teolojik eseri olan Kitáb-i-Íqán'da onlardan bahsedilir.

Hadis

Sünni görüşler

Peygamberler ve Krallar Tarihi'ne göre, İslam peygamberi Muhammed'in ölümünden sonra Ebu Bekir, Ömer ve Ebu Ubeyde ibn el-Cerrâh ile Medine Ensârı istişarelerde bulunmuş ve Ebu Bekir'i ilk halife olarak seçmişlerdir. Daha sonra Abdurrahman ibn Avf ve Muhammed'in arkadaşı ve damadı ve aynı zamanda Beni Ümeyye'nin esas şefi olan Osman, Ebû Bekir'in ölümünden sonra Ömer'i ikinci halife olarak seçtiler ve diğer Ensar ve Muhacirun onu kabul etti.

Sünni Müslüman âlimler sahabeleri çeşitli kriterlere göre birçok kategoriye ayırmışlardır. Yukarıda alıntılanan hadiste sahâbe, tâbiîn ve tâbiînin dereceleri gösterilmektedir. Suyuti on bir yoldaşlık mertebesi kabul etmiştir.

Sahabenin Muhammed'le birlikte askeri seferlere genel katılımı, bir keresinde dindarlığıyla ünlü Muaviye ibn Ebi Süfyan ve Ömer ibn Abdülaziz arasında kimin daha iyi olduğunu soran İbn el-Mübarek adlı Üçüncü nesil alim tarafından vurgulanmıştır. İbn Mübarek basitçe cevap verdi: "...Muaviye'nin burnundaki toz zerrecikleri (Muhammed döneminde Huneyn'de savaşırken) altı yüz Ömer'den (ibn Abdülaziz).... daha iyiydi."

Şii görüşleri

Bu nedenle Şii alimler, Muhammed'in halefi konusunda sahabelere danıştıktan sonra, adaletsiz olduğu iddia edilen sahabelerden aktarıldığına inanılan hadisleri reddeder ve Muhammed'in aile üyeleri ve Ali'yi destekleyen sahabeler tarafından aktarıldığına inanılan hadislere çok daha fazla güvenirler. Şia, Muhammed'in sağlığında Zül Aşera'da, daha sonra peygamberliği sırasında birçok kez ve son olarak da Gadir-i Hum olayında halefini ilan ettiğini iddia eder.

Şiiler, Muhammed'in tüm sahabeyi günahtan affettiğinin iddia edildiği her hadisin Ehl-i Beyt'e karşı çıkanlar tarafından uydurulmuş yalan bir rivayet olduğunu düşünürler.

Sünni anlayışında sahabî kime denir

Âlimlerin çoğuna göre, kadın veya erkek, çocuk veya büyük bir müslüman, Muhammed'i çok az da olsa, bir kere görürse, kör olan, bir kere konuşursa ve îman ile vefât ederse, buna sahâbî denir.

Sahabe hakkında hadisler

İnanca göre insanların en hayırlıları sahabeler, sonra tabiin ve sonra diğerleri gelir.

Sahabenin üstünlükleriyle ilgili hadislerden bazıları;

  • "Kıyâmet günü ashâbımdan her biri, kabirlerinden kalkarken, vefât ettiği memleketin bütün müminlerinin önlerine düşerek ve onlara nûr ve ışık saçarak Arasât meydanına götürür" (Tirmizî)
  • "Peygamberleri söven öldürülür ve Ashaıbmı söven dövülür" (Taberânî ve Münâvî)
  • "Beni gören ve beni görenleri gören bir müslümanı Cehennem ateşi yakmaz" (Münâvî ve Tirmizî)
  • "Ashabıma sövmeyiniz! Ashabımdan sonra gelenlerden bir kimse, dağ kadar altın sadaka verse, Ashabımdan birinin bir avuç arpa vererek kazandığı sevaba veya yarısına kavuşamaz."
  • "Ashabım gökteki yıldızlar gibidir. Herhangi birisine uyarsanız, hidayete kavuşursunuz" (Münâvî ve Beyhakî)
  • "Ümmetimin en iyisi, benim bulunduğum zamanda olanlardır. Onlardan sonra en iyisi, onlardan sonra gelenlerdir. Onlardan sonra da en iyisi, daha sonra gelenlerdir"
  • "Ashabımın kusurları, yanlış hareketleri olacaktır. Allahü Teâlâ, onları bana bağışlıyacak, kusurlarını bağışlayacaktır." (Celâleddîn-i Süyûtî/Câmi'ussagîr)
  • "Allahü Teâlâ bütün insanlar arasından beni seçti. Bütün üstünlükleri ve iyilikleri ihsan eyledi ve benim için ashab ayırdı, seçti. Ashabım arasından benim için akraba ve yardımcılar seçip ayırdı. Bir kimse, benim için, benim Peygamberliğim için, bunları sever ve sayarsa, Allahü Teâlâ da, onu Cehennemden korur. Bir kimse, benim hâtırımı düşünmeyerek, Ashabımı sevmez, onlara dil uzatır, incitirse, Allahü Teâlâ da, onu Cehennem azabı ile yakar, sızlatır" (İbni Hacer-i Mekkî/Savâık-ul-muhrika)

Bazı ünlü sahabeler