Eğitim
Eğitim, bilgi aktarmak veya beceri ve karakter özelliklerini geliştirmek gibi belirli amaçlara ulaşmaya yönelik amaçlı bir faaliyettir. Bu amaçlar anlayış, rasyonellik, nezaket ve dürüstlüğün geliştirilmesini içerebilir. Çeşitli araştırmacılar, eğitimi endoktrinasyondan ayırmak için eleştirel düşüncenin rolünü vurgulamaktadır. Bazı teorisyenler eğitimin öğrencinin gelişimiyle sonuçlanmasını şart koşarken, diğerleri terimin değerden bağımsız bir tanımını tercih etmektedir. Biraz farklı bir anlamda eğitim, sürece değil ama bu sürecin ürününe, yani eğitimli insanların sahip olduğu zihinsel durumlara ve eğilimlere de atıfta bulunabilir. Eğitim, kültürel mirasın bir nesilden diğerine aktarılması olarak ortaya çıkmıştır. Günümüzde eğitimin hedefleri, öğrencilerin özgürleşmesi, modern toplum için gerekli beceriler, empati ve karmaşık mesleki beceriler gibi yeni fikirleri giderek daha fazla kapsamaktadır. ⓘ
Eğitim türleri genel olarak örgün, yaygın ve enformel eğitim olarak ayrılır. Örgün eğitim, eğitim ve öğretim kurumlarında gerçekleşir, genellikle müfredat amaçları ve hedefleri ile yapılandırılır ve öğrenme tipik olarak bir öğretmen tarafından yönlendirilir. Çoğu bölgede örgün eğitim belirli bir yaşa kadar zorunludur ve genellikle anaokulu, ilkokul ve ortaokul gibi eğitim aşamalarına ayrılır. Yaygın eğitim, örgün eğitime ek veya alternatif olarak ortaya çıkar. Eğitim düzenlemelerine göre yapılandırılmış olabilir, ancak daha esnek bir şekilde ve genellikle toplum temelli, işyeri temelli veya sivil toplum temelli ortamlarda gerçekleşir. Son olarak, enformel eğitim günlük yaşamda, aile içinde gerçekleşir; kişinin düşünme, hissetme veya hareket etme biçimi üzerinde biçimlendirici bir etkisi olan herhangi bir deneyim, kasıtsız veya kasıtlı olsun, eğitim olarak kabul edilebilir. Uygulamada son derece resmi olandan son derece gayri resmi olana doğru bir süreklilik vardır ve gayri resmi öğrenme her üç ortamda da gerçekleşebilir. Örneğin, evde eğitim, yapısına bağlı olarak gayri resmi veya gayri resmi olarak sınıflandırılabilir. ⓘ
Ortam ne olursa olsun, eğitim yöntemleri arasında öğretim, eğitim, hikaye anlatımı, tartışma ve yönlendirilmiş araştırma yer alır. Öğretim metodolojisine pedagoji denir. Eğitim, çeşitli farklı felsefeler, teoriler ve ampirik araştırma gündemleri tarafından desteklenmektedir. ⓘ
Eğitim reformları için, örneğin eğitimin kalitesini ve verimliliğini, öğrencilerin yaşamlarına uygunluk ve modern veya gelecekteki toplumda etkili problem çözme veya kanıta dayalı eğitim metodolojileri için geliştirmek gibi hareketler vardır. Eğitim hakkı bazı hükümetler ve Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıştır. Küresel girişimler, herkes için kaliteli eğitimi teşvik eden Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi 4'e ulaşmayı amaçlamaktadır. ⓘ
Makale serilerinden ⓘ |
Eğitim; okullar, kurslar ve üniversiteler vasıtasıyla bireylere hayatta gerekli olan bilgi ve kabiliyetlerin sistematik bir şekilde verilmesi. ⓘ
Eğitim, bireyin doğumundan ölümüne süregelen bir olgu olduğundan ve politik, sosyal, kültürel ve bireysel boyutları aynı anda içinde bulundurduğundan, tanımının yapılması zor bir kavramdır. Bireylerin toplumun standartlarını, inançlarını ve yaşama yollarını kazanmasında etkili olan tüm sosyal süreçlerdir. Kişinin yaşadığı toplum içinde değeri olan, yetenek, tutum ve diğer davranış biçimlerini geliştirdiği süreçlerin tümüdür. Seçilmiş ve kontrollü bir çevrenin (özellikle okulun) etkisi altında sosyal yeterlilik ve optimum bireysel gelişmeyi sağlayan sosyal bir süreçtir. Eğitim, önceden saptanmış esaslara göre insanların davranışlarında belli gelişmeler sağlamaya yarayan planlı etkiler dizesidir. Eğitim, bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla kasıtlı olarak istedik değişme meydana getirme sürecidir. ⓘ
Genellikle resmi, yani kurumsal, eğitimle bir kullanıldığından bağlama göre öğretim, öğrenim gibi kavramlarla sıkça karıştırılmaktadır. Bu söylemde düşünüldüğünde eğitim kavramı iki genel çatıda tartışılabilir: toplumsal ve kurumsal eğitim. ⓘ
Tanımlar
Farklı alanlara mensup teorisyenler tarafından çok sayıda eğitim tanımı önerilmiştir. Birçoğu, eğitimin belirli amaçlara, özellikle de bilgi aktarımına ulaşmaya yönelik amaçlı bir faaliyet olduğu konusunda hemfikirdir. Ancak genellikle beceri ve karakter özelliklerinin geliştirilmesi gibi başka amaçları da içerirler. Ancak, bu genel özelliklerin yanı sıra eğitimin tam doğası hakkında derin anlaşmazlıklar vardır. Bazı anlayışlara göre, eğitim öncelikle okullaşma, öğretme ve öğrenme gibi etkinlikler sırasında meydana gelen bir süreçtir. Diğerleri ise eğitimi bir süreç olarak değil, bu sürecin ortaya çıkardığı başarı ya da ürün olarak görmektedir. Bu görüşe göre eğitim, eğitimli kişilerin sahip olduğu şeydir, yani onların karakteristik özelliği olan zihinsel durum ve eğilimlerdir. Bununla birlikte, terim aynı zamanda öğretme ve öğrenme sırasında yer alan yöntem ve süreçlerin yanı sıra bu süreçlerde yer alan sosyal kurumların akademik çalışmasına da atıfta bulunabilir. Etimolojik olarak, "eğitim" kelimesi Latince ēducātiō ("Bir yetiştirme, bir yetiştirme, bir yetiştirme") kelimesinden ēducō ("Eğitiyorum, eğitiyorum") kelimesinden türetilmiştir ve ē- ("dan, dışarı") ve dūcō ("Yönetiyorum, yönetiyorum") kelimesinden gelen ēdūcō ("İleri götürüyorum, çıkarıyorum; yükseltiyorum, dikiyorum") eşanlamlısı ile ilgilidir. ⓘ
R. S. Peters gibi bazı araştırmacılar, eğitimin gerekli ve yeterli koşullarını sıralayarak kesin tanımlar önermişlerdir, örneğin: (1) bilgi ve anlayışın aktarılmasıyla ilgilidir; (2) bu aktarım değerlidir ve (3) öğrencinin çıkarlarıyla uyumlu, ahlaki açıdan uygun bir şekilde yapılır. Bu ve benzeri girişimler, eğitimin en paradigmatik biçimlerini karakterize etmede genellikle başarılıdır, ancak yine de, genellikle önerilen kriterlerin başarısız olduğu belirli karşı örnekler şeklinde çok sayıda eleştiri almıştır. Bu zorluklar, çeşitli teorisyenleri aile benzerliğine dayalı daha az kesin kavramlar geliştirmeye yöneltmiştir. Bu, tüm farklı eğitim biçimlerinin, hepsine özgü temel bir dizi özelliği paylaşmaları gerekmese de birbirlerine benzedikleri anlamına gelir. Bu görüş, "eğitim" teriminin anlamının bağlama bağlı olduğu ve dolayısıyla kullanıldığı duruma göre değişebileceği fikriyle de birleştirilebilir. Terimin ne anlama geldiğine dair net bir fikre sahip olmak çeşitli konular için önemlidir: terimi tanımlamak ve hakkında tutarlı bir şekilde konuşmak ve aynı zamanda nasıl başarılacağını ve ölçüleceğini belirlemek için gereklidir. ⓘ
Akademik literatürde eğitimin değerlendirici bir kavram olup olmadığı konusunda anlaşmazlık vardır. Kalın tanımlar olarak adlandırılan tanımlar, örneğin, öğrenenin gelişiminin eğitimin gerekli bir şartı olduğunu savunarak bunu teyit etmektedir. Bununla birlikte, farklı kalın tanımlar, bu tür bir gelişmeyi neyin oluşturduğu konusunda kendi aralarında anlaşmazlık yaşayabilir. Öte yandan ince tanımlar, eğitimin değerden bağımsız bir açıklamasını vermeye çalışır. Yakından ilişkili bir ayrım da betimleyici ve kuralcı kavramlar arasındaki ayrımdır. Betimleyici kavramlar, terimin normal konuşmacılar tarafından gerçekte nasıl kullanıldığını tanımlamayı amaçlarken, kuralcı kavramlar iyi eğitimin ne olduğunu veya nasıl yapılması gerektiğini ifade etmeye çalışır. ⓘ
Birçok kalın ve kuralcı anlayış, açıklamalarını eğitimin amaçlarına, yani eğitim faaliyetinin ulaşmaya çalıştığı hedeflere dayandırır. Bu amaçlar bazen bilgi ve anlayış gibi epistemik ürünler, rasyonellik ve eleştirel düşünme gibi beceriler ve nezaket ve dürüstlük gibi karakter özellikleri olarak kategorize edilir. Bazı teorisyenler eğitimin kapsayıcı bir amacına odaklanır ve daha spesifik amaçları bu amaca yönelik araçlar olarak görür. Bu, öğrencinin toplumda normal bir vatandaş olarak işlev görmesine yardımcı olmak amacıyla birikmiş bilginin bir nesilden diğerine aktarıldığı sosyalleşme biçimini alabilir. Daha kişi merkezli tanımlar ise bunun yerine öğrencinin refahına odaklanır: eğitim, öğrencinin iyi bir yaşam sürmesine ya da sürmek istediği yaşama yardımcı olmaktır. Çeşitli araştırmacılar, eğitimi endoktrinasyondan ayırmak için eleştirel düşünmeyi bir amaç olarak vurgulamaktadır. Bunun nedeni, salt endoktrinasyonun öğrenciye sadece inançları aşılamakla ilgilendiği ve bunların kanıtsal durumlarıyla ilgilenmediği fikridir. Öte yandan eğitim, bu inançlar üzerinde eleştirel bir şekilde düşünme ve onları sorgulama gibi rasyonel yetenekleri de geliştirmelidir. Ancak bazı teorisyenler, çocuğun zihni yeterince gelişene kadar eğitimin ilk aşamalarında bazı telkin biçimlerinin gerekli olabileceğini iddia etmektedir. ⓘ
Eğitim, öğretmenin ya da öğrencinin bakış açısından tanımlanabilir. Öğretmen merkezli tanımlar, öğretmenin bakış açısına ve rolüne odaklanır, örneğin bilgi ve becerileri aktarırken bunu ahlaki açıdan uygun bir şekilde yapmak şeklinde. Öğrenci merkezli tanımlar ise eğitimi, öğrencinin öğrenme sürecindeki deneyimine, örneğin eğitimin sonraki deneyimlerini nasıl dönüştürdüğüne ve zenginleştirdiğine dayalı olarak ana hatlarıyla belirler. Bununla birlikte, her iki perspektifi de dikkate alan kavramsallaştırmalar da mümkündür. Bu, sürecin, keşfetmenin yanı sıra sorun ortaya koyma ve çözmeyi de içeren ortak bir dünyanın paylaşılan deneyimi olarak tanımlanması şeklinde olabilir. ⓘ
Türler
Eğitim biçimlerinin yaygın olarak farklı türlere ayrılmasının çeşitli yolları vardır. En yaygın alt bölümleme örgün, yaygın ve enformel eğitim arasındadır. Ancak bazı teorisyenler sadece örgün ve yaygın eğitim arasında ayrım yapmaktadır. Bir öğretim süreci, kurumsallaĢmıĢ karmaĢık bir çerçevede gerçekleĢiyorsa örgün eğitimi oluĢturur. Bu tür çerçeveler genellikle ilkokuldan üniversiteye kadar öğrencinin yaşına ve gelişimine göre farklı sınıfları olan modern okul sistemlerinde olduğu gibi kronolojik ve hiyerarşik olarak düzenlenir. Ölçeği nedeniyle örgün eğitim genellikle bir devlet kurumu tarafından kontrol edilir ve yönlendirilir ve normalde belirli bir yaşa kadar zorunludur. Yaygın ve enformel eğitim, devlet tarafından kurumsallaştırılmış böyle bir çerçeveye sahip olmamaları nedeniyle örgün eğitimden farklıdır. Yaygın eğitim, özel dersler, spor dersleri ya da izcilik hareketi gibi organize, sistematik ve açık bir amaç doğrultusunda yürütülen eğitimler açısından bir orta yol oluşturmaktadır. İnformal eğitim ise günlük deneyimler ve çevreye maruz kalma yoluyla sistematik olmayan bir şekilde gerçekleşir. Örgün ve yaygın eğitimin aksine, genellikle öğretimden sorumlu belirlenmiş bir otorite figürü yoktur. İnformal eğitim birçok farklı ortamda mevcuttur ve çoğunlukla kendiliğinden olmak üzere kişinin hayatı boyunca devam eder. Çocuklar anadillerini genellikle ebeveynlerinden ya da birlikte yemek pişirerek belli bir yemeğin nasıl hazırlanacağını öğrenirken bu şekilde öğrenirler. Bazı açıklamalar bu üç tür arasındaki farkı temel olarak öğrenmenin gerçekleştiği yere bağlamaktadır: örgün eğitim için okulda, yaygın eğitim için bireyin günlük rutininde yer alan mekanlarda ve yaygın eğitim için ara sıra ziyaret edilen diğer mekanlarda. Örgün eğitimden sorumlu olan motivasyonun ağırlıklı olarak dışsal olduğu, yaygın ve sargın eğitimde ise ağırlıklı olarak içsel olma eğiliminde olduğu ileri sürülmektedir. Üç tür arasındaki ayrım normalde paradigmatik vakalar için nettir, ancak kolayca bir kategoriye girmeyen çeşitli ara eğitim biçimleri vardır. ⓘ
Örgün eğitim modern uygarlıkta merkezi bir rol oynamaktadır. Ancak ilkel kültürlerde eğitimin çoğu resmi değil gayri resmi düzeyde gerçekleşir. Bu genellikle eğitime odaklanan faaliyetler ile diğer faaliyetler arasında bir ayrım yapılmadığı anlamına gelir. Bunun yerine, tüm çevre bir tür okul olarak görülebilir ve yetişkinlerin çoğu ya da tamamı öğretmen olarak hareket edebilir. Örgün eğitim biçimlerine geçişin önemli bir nedeni, aktarılacak bilginin çokluğu ve bunun etkili bir şekilde aktarılabilmesi için hem resmi bir ortam hem de iyi eğitimli öğretmenler gerektirmesidir. Formalleşme sürecinin bir yan etkisi de eğitim deneyiminin daha soyut ve günlük yaşamdan daha uzak bir hale gelmesidir. Bu bağlamda, belirli davranışları gözlemlemek ve taklit etmek yerine genel kalıpları kavramaya daha fazla vurgu yapılır. ⓘ
Formal ve informal eğitim arasındaki ayrımla yakından ilişkili olan bir diğer ayrım ise, bilinçli olarak planlanmadan veya yönlendirilmeden kendi kendine gerçekleşen bilinçsiz eğitim ile açık bir amaç doğrultusunda yapılan bilinçli eğitim arasındaki ayrımdır. Bu, kısmen öğretmenlerin ve yetişkinlerin kişiliği aracılığıyla, öğrencinin kişiliğinin gelişimi üzerinde dolaylı etkilere sahip olarak gerçekleşebilir. Bir başka sınıflandırma da öğrencilerin yaş grubuna bağlıdır ve çocuk eğitimi, ergen eğitimi, yetişkin eğitimi ve yaşlı eğitimini içerir. Ayrım, fen eğitimi, dil eğitimi, sanat eğitimi, din eğitimi ve beden eğitimi gibi alanları kapsayan konuya dayalı olarak da yapılabilir. Eğitim metodolojisi de sınıflandırmalar için kullanılabilir; örneğin öğretmenin öğrencilere bilgi sağlamada merkezde yer aldığı geleneksel öğretmen merkezli eğitim ile öğrencilerin sınıf etkinliklerini şekillendirmede daha aktif ve sorumlu bir rol üstlendiği öğrenci merkezli eğitim arasındaki fark gibi. "Alternatif eğitim" terimi bazen ana akım pedagojinin dışında kalan çok çeşitli eğitim yöntemleri ve yaklaşımları için kullanılır, örneğin yerli eğitiminde bulunan anlatım ve hikaye anlatıcılığına yapılan vurgu veya otodidaktizm gibi. Eğitim biçimleri, kullanılan ortama göre de kategorize edilebilir; örneğin, normal sınıf veya yerinde eğitimin aksine çevrimiçi eğitim, e-öğrenme veya m-öğrenme gibi uzaktan eğitim olarak. Çeşitli çevrimiçi eğitim türleri, kursların ve materyallerin en az engelle kullanıma sunulduğu açık eğitim şeklini alır. Bir diğer sınıflandırma ise eğitimden sorumlu sosyal kuruma dayanmaktadır ve aile, okul, sivil toplum, devlet ve kilise gibi kurumlar için kategoriler içerebilir. Eğitim terimi bir başarı veya ürün anlamında kullanıldığında, eğitim türü veya düzeyi gibi ifadeler kişinin lise bitirme, lisans, yüksek lisans, doktora veya mesleki eğitim dereceleri gibi akademik veya mesleki niteliklerine atıfta bulunur. ⓘ
Resmi
Örgün eğitim, açık amacı öğrencilere öğretmek olan yapılandırılmış bir ortamda gerçekleşir. Genellikle örgün eğitim, eğitimli, sertifikalı bir öğretmenle birlikte öğrenen çok sayıda öğrencinin bulunduğu sınıfların bulunduğu bir okul ortamında gerçekleşir. Çeşitli kategorilere veya seviyelere ayrılabilir. Uluslararası Standart Eğitim Sınıflandırması (ISCED) UNESCO tarafından eğitim sistemlerini karşılaştırmak için istatistiksel bir temel olarak oluşturulmuştur. 1997'de yedi eğitim seviyesi ve 25 alan tanımlamıştır, ancak alanlar daha sonra farklı bir proje oluşturmak üzere ayrılmıştır. ISCED 2011'in mevcut versiyonunda yedi seviye yerine dokuz seviye vardır ve yükseköğretim öncesi doktora seviyesinin üç seviyeye bölünmesiyle oluşturulmuştur. Ayrıca en düşük seviyeyi (ISCED 0), üç yaşın altındaki çocukları hedefleyen erken çocukluk eğitim gelişim programlarının yeni bir alt kategorisini kapsayacak şekilde genişletmiştir. ⓘ
Erken çocukluk dönemi
Okula ve topluma katılıma hazırlık için erken gelişimi desteklemek üzere tasarlanmış eğitim. Programlar üç yaşın altındaki çocuklar için tasarlanmıştır. Bu ISCED seviye 01'dir. Anaokulları, çocukların ilköğretime girdiği ülkeye bağlı olarak yaklaşık üç ila yedi yaş arasında eğitim vermektedir. Çocuklar artık akranlarıyla ve eğitimciyle kolayca etkileşime geçebilmektedir. Bunlar, anaokulu teriminin ilköğretimin en erken seviyelerini ifade ettiği ABD dışında, kreş ve anaokulu olarak da bilinir. Anaokulu "üç ila yedi yaşındaki çocuklar için çocuk merkezli, çocuğun fiziksel, entelektüel ve ahlaki doğasını her birine dengeli bir vurgu yaparak ortaya çıkarmayı amaçlayan bir okul öncesi müfredat sağlar." Bu ISCED seviye 02'dir. ⓘ
İlköğretim
Bu ISCED seviye 1'dir. İlköğretim (veya ilkokul) örgün, yapılandırılmış eğitimin ilk dört ila yedi yılından oluşur. Genel olarak, ilköğretim beş ila yedi yaşlarında başlayan altı ila sekiz yıllık eğitimden oluşur, ancak bu ülkeler arasında ve bazen de ülkeler içinde değişiklik gösterir. Küresel olarak 2008 yılında altı ila on iki yaş arası çocukların yaklaşık %89'u ilköğretime kayıtlıydı ve bu oran artmaktaydı. UNESCO tarafından yürütülen Herkes İçin Eğitim programları kapsamında, çoğu ülke 2015 yılına kadar ilköğretime evrensel düzeyde kayıt yaptırmayı taahhüt etmiştir ve birçok ülkede ilköğretim zorunludur. İlk ve orta öğretim arasındaki ayrım oldukça keyfidir, ancak genellikle yaklaşık on bir veya on iki yaşlarında gerçekleşir. Bazı eğitim sistemlerinde ayrı ortaokullar vardır ve ortaöğretimin son aşamasına geçiş on beş yaş civarında gerçekleşir. İlköğretim eğitimi veren okullar çoğunlukla ilkokul veya ilköğretim okulu olarak adlandırılır. Ġlköğretim okulları genellikle bebek okulları ve küçük okullar olarak alt bölümlere ayrılır. ⓘ
Örneğin Hindistan'da zorunlu eğitim sekiz yıllık ilköğretim, beş yıllık ilkokul ve üç yıllık lise eğitimi olmak üzere on iki yılı kapsamaktadır. Hindistan Cumhuriyeti'ndeki çeşitli eyaletler, Ulusal Eğitim Araştırma ve Eğitim Konseyi tarafından tasarlanan ulusal bir müfredat çerçevesine dayalı olarak 12 yıllık zorunlu okul eğitimi sağlamaktadır. ⓘ
Ortaöğretim
Bu, iki ISCED seviyesini kapsamaktadır: ISCED 2: Alt Ortaöğretim ve ISCED 3: Üst Ortaöğretim. ⓘ
Dünyadaki çoğu çağdaş eğitim sisteminde ortaöğretim, ergenlik döneminde gerçekleşen örgün eğitimi kapsar. Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Avustralya'da ilköğretim ve ortaöğretim birlikte bazen K-12 eğitimi olarak adlandırılır ve Yeni Zelanda'da 1-13 yılı kullanılır. Ortaöğretimin amacı genel bilgi vermek, okuryazarlığı sağlamak, yükseköğretime hazırlamak veya doğrudan bir meslekte eğitmek olabilir. ⓘ
Amerika Birleşik Devletleri'nde ortaöğretim 1910 yılına kadar, büyük şirketlerin yükselişi ve fabrikalarda vasıflı işçi gerektiren teknolojinin ilerlemesiyle ortaya çıkmamıştır. Bu yeni iş talebini karşılamak için, öğrencileri beyaz yakalı veya vasıflı mavi yakalı işlere daha iyi hazırlayacak pratik iş becerilerine odaklanan bir müfredata sahip liseler kuruldu. Bu hem işverenler hem de çalışanlar için faydalı oldu, çünkü gelişmiş insan sermayesi işveren için maliyetleri düşürürken, vasıflı çalışanlar daha yüksek ücretler aldı. ⓘ
Ortaöğretimin Avrupa'da daha uzun bir geçmişi vardır; gramer okulları veya akademiler, devlet okulları, paralı okullar veya hayırsever eğitim vakıfları şeklinde 6. yüzyıla kadar uzanmaktadır. ⓘ
Tipik olarak evrensel zorunlu ilköğretim ile ISCED 5 ve 6'nın (örneğin üniversite) isteğe bağlı, seçmeli üçüncü kademe, "ortaöğretim sonrası" veya "yüksek" eğitimi ve ISCED 4 İleri eğitim veya meslek okulu arasındaki dönemi kapsar. ⓘ
Sisteme bağlı olarak, bu dönemdeki okullar ya da bu dönemin bir bölümü ortaokul ya da lise, gymnasium, lise, ortaokul, kolej ya da meslek okulu olarak adlandırılabilir. Bu terimlerden herhangi birinin tam anlamı bir sistemden diğerine değişir. İlk ve orta öğretim arasındaki kesin sınır da ülkeden ülkeye ve hatta ülke içinde bile değişmekle birlikte genellikle eğitimin yedinci ila onuncu yılları arasındadır. ⓘ
Daha düşük
ISCED seviye 2'deki programlar, alt ortaöğretim genellikle ilköğretimden farklı olarak daha konu odaklı bir müfredat etrafında düzenlenmiştir. Öğretmenler tipik olarak belirli konularda pedagojik eğitim ve ISCED seviye 1'den daha sık olmak üzere, bir sınıf Öğrenciler, her biri öğrettikleri konularda uzmanlaşmış bilgiye sahip birkaç öğretmene sahip olacaktır. ISCED seviye 2'deki programlar, ileriki aşamalarda geliştirilebilecek geniş bir konu yelpazesinde teorik kavramları tanıtarak yaşam boyu öğrenme ve insan gelişimi için temel oluşturmayı amaçlamaktadır. Bazı eğitim sistemleri ISCED 2. seviye boyunca istihdamla ilgili beceriler sağlayan mesleki eğitim programları sunabilir. ⓘ
Üst
ISCED seviye 3 veya üst ortaöğretim düzeyindeki programlar tipik olarak ortaöğretim sürecini tamamlamak üzere tasarlanmıştır. İstihdamla ilgili becerilere ve yükseköğretim kurslarına katılmak için gerekli becerilere yol açarlar. Öğrencilere daha çeşitli, uzmanlaşmış ve derinlemesine eğitim sunarlar. Çeşitli seçenekler ve öğrenme akışları ile daha farklılaştırılmışlardır. ⓘ
Toplum kolejleri, eğitimin bu geçiş aşamasında başka bir seçenek sunar. Belirli bir bölgede yaşayan insanlara konut dışı ortaokul kursları sağlarlar. ⓘ
Üçüncül
Üçüncül, üçüncü kademe veya ortaöğretim sonrası eğitim olarak da adlandırılan yükseköğretim, lise veya ortaokul gibi bir okulun tamamlanmasını takip eden zorunlu olmayan eğitim düzeyidir. Üçüncül eğitim normalde lisans ve lisansüstü eğitimin yanı sıra mesleki eğitim ve öğretimi de kapsar. Yüksekokullar ve üniversiteler ağırlıklı olarak yükseköğretim eğitimi vermektedir. Bunlar toplu olarak bazen yükseköğretim kurumları olarak da bilinmektedir. Yükseköğretimi tamamlayan bireyler genellikle sertifika, diploma veya akademik derece alırlar. ⓘ
ISCED, dört yükseköğretim seviyesini birbirinden ayırır. ISCED 6 birinci dereceye eşdeğerdir, ISCED 7 yüksek lisans veya ileri mesleki yeterliliğe eşdeğerdir ve ISCED 8 ileri araştırma yeterliliğidir, genellikle orijinal araştırmaya dayalı yayınlanabilir kalitede önemli bir tezin sunulması ve savunulması ile sonuçlanır. ISCED 5 kategorisi, derece düzeyinde eğitim gerektiren kısa dönemli kurslar için ayrılmıştır. ⓘ
Yükseköğretim tipik olarak derece düzeyinde veya temel derece yeterliliğine yönelik çalışmayı içerir. Çoğu gelişmiş ülkede, nüfusun büyük bir kısmı (%50'ye varan oranlarda) hayatlarının bir döneminde yükseköğretime girmektedir. Bu nedenle yükseköğretim, hem kendi başına önemli bir sektör olarak hem de ekonominin geri kalanı için eğitimli ve yetişmiş personel kaynağı olarak ulusal ekonomiler için çok önemlidir. ⓘ
Üniversite eğitimi öğretim, araştırma ve sosyal hizmet faaliyetlerini kapsar ve hem lisans düzeyini (bazen yükseköğretim olarak adlandırılır) hem de lisansüstü (veya lisans sonrası) düzeyi (bazen lisansüstü okul olarak adlandırılır) içerir. Bazı üniversiteler birkaç yüksekokuldan oluşur. ⓘ
Üniversite eğitiminin bir türü, "profesyonel, mesleki veya teknik bir müfredatın aksine, geniş genel bilgi vermeyi ve genel entelektüel kapasiteleri geliştirmeyi amaçlayan bir kolej veya üniversite müfredatı" olarak tanımlanabilen liberal sanatlar eğitimidir. Bugün liberal sanatlar eğitimi olarak bilinen şey Avrupa'da başlamış olsa da, "liberal sanatlar koleji" terimi daha çok Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Williams College veya Barnard College gibi kurumlarla ilişkilendirilir. ⓘ
Mesleki
Mesleki eğitim, belirli bir ticaret veya zanaat için doğrudan ve pratik eğitime odaklanan bir eğitim şeklidir. Mesleki eğitim çıraklık veya staj şeklinde olabileceği gibi marangozluk, tarım, mühendislik, tıp, mimarlık ve sanat gibi kurslar veren kurumlar şeklinde de olabilir. 16 yaş sonrası eğitim, yetişkin eğitimi ve ileri eğitim sürekli eğitimi içerir, ancak lise eğitiminden farklı bir seviyede değildir ve ISCED 4, ortaöğretim sonrası yükseköğretim dışı eğitim olarak birlikte gruplandırılır. ⓘ
Özel eğitim
Geçmişte, engelli olanlar genellikle kamu eğitiminden yararlanamıyordu. Engelli çocuklar, doktorlar ya da özel öğretmenler tarafından defalarca eğitimden mahrum bırakıldı. Bu ilk doktorlar (Itard, Seguin, Howe, Gallaudet gibi kişiler) bugünkü özel eğitimin temelini attılar. Bireyselleştirilmiş eğitime ve işlevsel becerilere odaklandılar. İlk yıllarında özel eğitim yalnızca ciddi engelleri olan kişilere sağlanırken, son zamanlarda öğrenme güçlüğü çeken herkese açılmıştır. ⓘ
Geleneksel olmayan biçimler
Alternatif
Devlet okulu sisteminin 19. yüzyıldan itibaren yaygın olarak geliştirilmesinden sonra, alternatif eğitim kısmen geleneksel eğitimin algılanan sınırlamalarına ve başarısızlıklarına bir tepki olarak gelişmiştir. Alternatif okullar, kendi kendine öğrenme, evde eğitim ve okulsuz eğitim de dahil olmak üzere çok çeşitli eğitim yaklaşımları ortaya çıkmıştır. Örnek alternatif okullar arasında Montessori okulları, Waldorf okulları (veya Steiner okulları), Friends okulları, Sands Okulu, Summerhill Okulu, Walden's Path, The Peepal Grove Okulu, Sudbury Valley Okulu, Krishnamurti okulları ve açık sınıf okulları bulunmaktadır. ⓘ
Sözleşmeli okullar, son yıllarda ABD'de sayıları artan ve kamu eğitim sisteminde daha fazla önem kazanan bir başka alternatif eğitim örneğidir. ⓘ
Friedrich Fröbel'in 19. yüzyıl Almanya'sında erken çocukluk eğitimine yönelik yaklaşımının günümüz anaokulu sınıflarına dahil edilmesi gibi, bu deneylerden ve paradigma meydan okumalarından elde edilen bazı fikirler zamanla eğitimde norm olarak benimsenebilir. Diğer etkili yazar ve düşünürler arasında İsviçreli yardımsever Johann Heinrich Pestalozzi; Amerikalı transandantalistler Amos Bronson Alcott, Ralph Waldo Emerson ve Henry David Thoreau; ilerici eğitimin kurucuları John Dewey ve Francis Parker; Maria Montessori ve Rudolf Steiner ve yakın zamanda John Caldwell Holt, Paul Goodman, Frederick Mayer, George Dennison ve Ivan Illich gibi eğitim öncüleri yer almaktadır. ⓘ
Yerli
Yerli eğitim, yerli bilgi, model, yöntem ve içeriğin örgün ve yaygın eğitim sistemlerine dahil edilmesini ifade eder. Genellikle sömürgecilik sonrası bir bağlamda, yerli eğitim yöntemlerinin giderek daha fazla tanınması ve kullanılması, sömürgecilik süreçleri boyunca yerli bilgi ve dilin erozyona uğramasına ve kaybolmasına bir yanıt olabilir. Ayrıca, yerli toplulukların "dillerini ve kültürlerini geri kazanmalarını ve yeniden değer vermelerini ve böylece yerli öğrencilerin eğitim başarısını artırmalarını" sağlayabilir. ⓘ
İnformal öğrenme
İnformal öğrenme, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) tarafından tanımlanan üç öğrenme biçiminden biridir. İnformal öğrenme ev, iş ve günlük etkileşimler ve toplum üyeleri arasında paylaşılan ilişkiler gibi çeşitli yerlerde gerçekleşir. Birçok öğrenci için bu, dil edinimi, kültürel normlar ve görgü kurallarını içerir. ⓘ
İnformel öğrenmede, genellikle öğreniciye rehberlik edecek bir referans kişi, bir akran veya uzman vardır. Öğrenenlerin gayri resmi olarak öğretilen şeylere kişisel bir ilgisi varsa, öğrenenler mevcut bilgilerini genişletme ve öğrenilen konu hakkında yeni fikirler üretme eğilimindedir. Örneğin, bir müze geleneksel olarak informal bir öğrenme ortamı olarak kabul edilir, çünkü burada serbest seçim, çeşitli ve potansiyel olarak standartlaştırılmamış konular, esnek yapılar, sosyal açıdan zengin etkileşim ve dışarıdan dayatılan değerlendirmeler yoktur. ⓘ
İnformal öğrenme genellikle eğitim kurumlarının dışında gerçekleşir ve belirli bir müfredatı takip etmezken, eğitim ortamlarında ve hatta örgün öğrenme durumlarında da gerçekleşebilir. Eğitimciler derslerini, öğrencilerinin informal öğrenme becerilerini eğitim ortamında doğrudan kullanacak şekilde yapılandırabilirler. ⓘ
19. yüzyılın sonlarında, oyun yoluyla eğitimin çocuk gelişimine önemli bir katkı sağladığı kabul edilmeye başlandı. 20. yüzyılın başlarında bu kavram genç yetişkinleri de kapsayacak şekilde genişletildi ancak vurgu fiziksel aktiviteler üzerindeydi. Yine yaşam boyu öğrenmenin ilk savunucularından olan L.P. Jacks, rekreasyon yoluyla eğitimi tanımlamıştır: "Yaşama sanatında bir usta, işi ile oyunu, emeği ile boş zamanı, zihni ile bedeni, eğitimi ile dinlencesi arasında keskin bir ayrım yapmaz. Hangisinin hangisi olduğunu pek bilmez. Her ne yapıyorsa sadece kendi mükemmellik vizyonunun peşinden gider ve çalışıp çalışmadığına karar vermeyi başkalarına bırakır. Kendisine göre, her zaman her ikisini de yapıyor gibi görünür. Her ikisini de iyi yapıyor olması onun için yeterli." Rekreasyon yoluyla eğitim, hayatın tüm aktiviteleri boyunca kesintisiz bir şekilde öğrenme fırsatıdır. Bu kavram Western Ontario Üniversitesi tarafından tıp öğrencilerine anatomi öğretmek için yeniden canlandırılmıştır. ⓘ
Kendi kendine öğrenme
Otodidaktizm (aynı zamanda otodidaktizm) kendi kendine öğrenmedir. Kişi hayatının neredeyse herhangi bir noktasında otodidakt olabilir. Önemli otodidaktlar arasında Abraham Lincoln (ABD başkanı), Srinivasa Ramanujan (matematikçi), Michael Faraday (kimyager ve fizikçi), Charles Darwin (doğa bilimci), Thomas Alva Edison (mucit), Tadao Ando (mimar), George Bernard Shaw (oyun yazarı), Frank Zappa (besteci, kayıt mühendisi, film yönetmeni) ve Leonardo da Vinci (mühendis, bilim adamı, matematikçi) bulunmaktadır. ⓘ
Kanıta dayalı
Kanıta dayalı eğitim, hangi eğitim yöntemlerinin en iyi sonucu verdiğini belirlemek için iyi tasarlanmış bilimsel çalışmaların kullanılmasıdır. Kanıta dayalı öğretim ve kanıta dayalı öğrenmeden oluşur. Aralıklı tekrar gibi kanıta dayalı öğrenme yöntemleri öğrenme hızını artırabilir. Kanıta dayalı eğitim hareketinin kökleri, kanıta dayalı uygulamalara yönelik daha geniş bir harekete dayanmaktadır. ⓘ
Açık öğrenme ve elektronik teknoloji
Harvard, MIT ve Berkeley'in bir araya gelerek edX'i oluşturması gibi birçok büyük üniversite kurumu artık açık eğitim yoluyla ücretsiz veya neredeyse ücretsiz tam kurslar sunmaya başlıyor. Açık eğitim sunan diğer üniversiteler arasında Stanford, Princeton, Duke, Johns Hopkins, Pennsylvania Üniversitesi ve Caltech gibi prestijli özel üniversitelerin yanı sıra Tsinghua, Pekin, Edinburgh, Michigan Üniversitesi ve Virginia Üniversitesi gibi önemli devlet üniversiteleri de yer alıyor. ⓘ
Açık eğitim, matbaadan bu yana insanların öğrenme biçimindeki en büyük değişiklik olarak adlandırılıyor. Etkililik konusundaki olumlu çalışmalara rağmen, birçok kişi sosyal ve kültürel nedenlerle hala geleneksel kampüs eğitimini tercih etmek isteyebilir. ⓘ
Pek çok açık üniversite, öğrencilere standart testler ve geleneksel dereceler ve kimlik bilgileri sunma becerisine sahip olmak için çalışıyor. ⓘ
Birleşik Krallık'taki Open University gibi bazı açık üniversiteler halihazırda geleneksel dereceler sunsa da, geleneksel liyakat sistemi derecesi şu anda açık öğretimde kampüs üniversitelerinde olduğu kadar yaygın değildir. Halihazırda, başlıca açık eğitim kaynaklarının çoğu kendi sertifika türlerini sunmaktadır. ⓘ
2009 yılında ankete katılan 182 üniversitenin neredeyse yarısı, online kursların ücretlerinin kampüs tabanlı olanlardan daha yüksek olduğunu belirtmiştir. ⓘ
2010 yılında yapılan bir meta-analiz, çevrimiçi ve karma eğitim yaklaşımlarının yalnızca yüz yüze etkileşim kullanan yöntemlerden daha iyi sonuçlar verdiğini ortaya koymuştur. ⓘ
Devlet okulları
Eğitim sektörü veya eğitim sistemi, birincil amacı eğitim ortamlarında çocuklara ve gençlere eğitim sağlamak olan bir grup kurumdur (eğitim bakanlıkları, yerel eğitim yetkilileri, öğretmen yetiştirme kurumları, okullar, üniversiteler, vb. Çok çeşitli insanları (müfredat geliştiriciler, müfettişler, okul müdürleri, öğretmenler, okul hemşireleri, öğrenciler, vb.) Bu kurumlar farklı bağlamlara göre değişiklik gösterebilir. ⓘ
Okullar, eğitim politikaları ve kılavuzları - okul politikalarının atıfta bulunabileceği - müfredat ve öğrenme materyallerinin yanı sıra hizmet öncesi ve hizmet içi öğretmen eğitimi programları gibi çeşitli unsurlar aracılığıyla eğitim sisteminin geri kalanından destek alarak eğitim verir. Okul ortamı - hem fiziksel (altyapılar) hem de psikolojik (okul iklimi) - öğrencilerin okuldayken iyi olmalarını sağlaması gereken okul politikaları tarafından da yönlendirilir. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, okul müdürlerinin öğrencilerin mezun olduktan sonra temel derslerde yeterli olmalarını sağlamak için tam yetki ve sorumluluğa sahip olduğu durumlarda okulların en iyi performansı gösterme eğiliminde olduğunu tespit etmiştir. Ayrıca kalite güvencesi ve iyileştirme için öğrencilerden geri bildirim almalıdırlar. Hükümetler kendilerini öğrenci yeterliliğini izlemekle sınırlamalıdır. ⓘ
Eğitim sektörü, çok sayıda paydaş ve diğer sektörlerle etkileşim yoluyla topluma tamamen entegre olmuştur. Bunlar arasında ebeveynler, yerel topluluklar, dini liderler, STK'lar, sağlık, çocuk koruma, adalet ve kolluk kuvvetleri (polis), medya ve siyasi liderlikle ilgili paydaşlar yer alır. ⓘ
Örgün eğitimin şekli, metodolojileri, öğretilen materyaller -müfredat- ABD'deki eyalet eğitim kurumu gibi federal kurumlarla birlikte siyasi karar vericiler tarafından belirlenir. ⓘ
Tarih
Eğitim tarih öncesinde, yetişkinlerin gençleri kendi toplumlarında gerekli görülen bilgi ve beceriler konusunda eğitmesiyle başlamıştır. Okuryazarlık öncesi toplumlarda bu, sözlü olarak ve taklit yoluyla gerçekleştirilmiştir. Hikaye anlatımı bilgi, değer ve becerileri bir nesilden diğerine aktarmıştır. Kültürler bilgilerini taklit yoluyla kolayca öğrenilebilecek becerilerin ötesine taşımaya başladıkça örgün eğitim gelişti. Orta Krallık döneminde Mısır'da okullar vardı.
Platon, Avrupa'daki ilk yüksek öğrenim kurumu olan Atina Akademisi'ni kurdu. M.Ö. 330 yılında kurulan Mısır'daki İskenderiye şehri, Antik Yunan'ın entelektüel beşiği olarak Atina'nın halefi oldu. Burada M.Ö. 3. yüzyılda büyük İskenderiye Kütüphanesi inşa edilmiştir. Roma'nın MS 476'da yıkılmasının ardından Avrupa medeniyetleri okuryazarlık ve örgütlenme açısından bir çöküş yaşadı. ⓘ
Çin'de, Lu Devleti'nden Konfüçyüs (M.Ö. 551-479) ülkenin en etkili antik filozofuydu ve eğitim anlayışı Çin ve Kore, Japonya ve Vietnam gibi komşularının toplumlarını etkilemeye devam etmektedir. Konfüçyüs öğrencilerini topladı ve iyi yönetim ideallerini benimseyecek bir hükümdarı boşuna aradı, ancak Analektleri takipçileri tarafından yazıya döküldü ve Doğu Asya'daki eğitimi modern çağa kadar etkilemeye devam etti. ⓘ
Azteklerin soylu gençler için Calmecac adı verilen, sıkı dini ve askeri eğitim aldıkları okulları vardı. Aztekler ayrıca eğitim konusunda da oldukça gelişmiş bir teoriye sahipti ve bu teorinin Nahuatl dilinde tlacahuapahualiztli adında bir karşılığı vardı. "Bir insanı yetiştirme veya eğitme sanatı" ya da "insanları güçlendirme veya yetiştirme sanatı" anlamına gelir. Bu, eğitimin evde başlamasını, resmi eğitimle desteklenmesini ve topluluk yaşamıyla pekiştirilmesini öngören geniş bir kavramsallaştırmaydı. Tarihçiler, örgün eğitimin sosyal sınıf ve cinsiyetten bağımsız olarak herkes için zorunlu olduğunu belirtmektedir. Ayrıca "yüze bilgelik verme eylemi" anlamına gelen neixtlamachiliztli kelimesi de vardı. Bu kavramlar, bireysel gelişim ve toplumla bütünleşme amacıyla geçmişin deneyim ve entelektüel mirasını bir sonraki nesle aktarmaya yönelik karmaşık bir dizi eğitim uygulamasının altını çizmektedir. ⓘ
Roma'nın çöküşünden sonra Katolik Kilisesi, Batı Avrupa'da okur-yazarlığın tek koruyucusu haline gelmiştir. Kilise, Erken Orta Çağ'da ileri eğitim merkezleri olarak katedral okulları kurmuştur. Bu kurumlardan bazıları nihayetinde ortaçağ üniversitelerine ve Avrupa'nın modern üniversitelerinin çoğunun atalarına dönüştü. Yüksek Orta Çağ boyunca Chartres Katedrali, ünlü ve etkili Chartres Katedral Okulu'nu işletmiştir. Batı Hıristiyan âleminin ortaçağ üniversiteleri tüm Batı Avrupa'da iyi bir şekilde entegre olmuş, araştırma özgürlüğünü teşvik etmiş ve Napoli Üniversitesi'nden Thomas Aquinas, sistematik bilimsel deney yönteminin ilk uygulayıcılarından Oxford Üniversitesi'nden Robert Grosseteste ve biyolojik alan araştırmalarının öncülerinden Büyük Aziz Albert gibi çok sayıda iyi bilim adamı ve doğa filozofu yetiştirmiştir. 1088 yılında kurulan Bologne Üniversitesi, ilk ve sürekli faaliyet gösteren en eski üniversite olarak kabul edilmektedir. ⓘ
Ortaçağ boyunca başka yerlerde, İslam bilimi ve matematiği, batıda İber Yarımadası'ndan doğuda İndus'a ve güneyde Almoravid Hanedanlığı ve Mali İmparatorluğu'na kadar uzanan Orta Doğu'da kurulan İslam halifeliği altında gelişmiştir. ⓘ
Avrupa'da Rönesans, yeni bir bilimsel ve entelektüel araştırma çağını ve antik Yunan ve Roma medeniyetlerinin takdir edilmesini başlattı. 1450 civarında Johannes Gutenberg, edebiyat eserlerinin daha hızlı yayılmasını sağlayan bir matbaa geliştirdi. Avrupa İmparatorluklar Çağı, Avrupa'nın felsefe, din, sanat ve bilim alanlarındaki eğitim fikirlerinin tüm dünyaya yayılmasına tanıklık etti. Misyonerler ve akademisyenler de diğer medeniyetlerden yeni fikirler getirdiler - Çin ve Avrupa arasında bilgi, bilim ve kültür aktarımında önemli bir rol oynayan Cizvit Çin misyonlarında olduğu gibi, Çinli akademisyenler için Öklid'in Elementleri ve Avrupalı izleyiciler için Konfüçyüs'ün düşünceleri gibi eserleri Avrupa'dan tercüme ettiler. Aydınlanma dönemi Avrupa'da daha seküler bir eğitim anlayışının ortaya çıkmasına tanıklık etmiştir. Modern geleneksel Batı ve Doğu eğitiminin çoğu Prusya eğitim sistemine dayanmaktadır. ⓘ
Bugün çoğu ülkede, okulda olsun ya da olmasın, tam zamanlı eğitim belirli bir yaşa kadar tüm çocuklar için zorunludur. Zorunlu eğitimin yaygınlaşması ve nüfus artışı nedeniyle UNESCO, önümüzdeki 30 yıl içinde insanlık tarihinin şimdiye kadarki tüm dönemlerinde olduğundan daha fazla insanın örgün eğitim alacağını hesaplamıştır. ⓘ
Kalkınma hedefleri
Joseph Chimombo eğitimin, toplumlara kendi kaderlerini kontrol etme fırsatı vererek gelişmekte olan ülkelerde sosyal değişimi ve ekonomik ilerlemeyi teşvik edebilecek bir politika aracı olarak rolüne dikkat çekti. Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu tarafından Eylül 2015'te kabul edilen 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi, bugün dünyanın karşı karşıya olduğu çevresel, sosyal ve ekonomik kaygıların ele alınması için yeni bir vizyon çağrısında bulunuyor. Gündem, eğitime ilişkin SKH 4 de dâhil olmak üzere 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi (SKH) içermektedir. ⓘ
1909 yılından bu yana, gelişmekte olan dünyada okula giden çocukların oranı artmıştır. O tarihten önce erkek çocukların küçük bir azınlığı okula gidiyordu. Yirmi birinci yüzyılın başlarında, dünyanın çoğu bölgesindeki çocukların çoğunluğu bir şekilde okula devam ediyordu. 2016 yılı itibariyle çocukların yüzde 91'inden fazlası örgün ilköğretime kayıtlıdır. Ancak, okula kayıtlı öğrencilerin büyük bir kısmının öğrenmemesi nedeniyle dünya genelinde bir öğrenme krizi ortaya çıkmıştır. Dünya Bankası tarafından yapılan bir araştırmaya göre "düşük ve orta gelirli ülkelerdeki çocukların yüzde 53'ü ilkokulun sonuna kadar basit bir hikayeyi okuyup anlayamıyor." Son birkaç on yılda okullaşma hızla artarken, öğrenme aynı hızla devam etmemiştir. ⓘ
Evrensel İlköğretim, son on yılda ilerleme kaydedilen sekiz uluslararası Milenyum Kalkınma Hedefinden biriydi, ancak engeller hala devam ediyor. Potansiyel bağışçılardan hayırsever finansman sağlamak özellikle süregelen bir sorundur. Denizaşırı Kalkınma Enstitüsü'ndeki araştırmacılar, eğitim için fon sağlamanın önündeki başlıca engellerin, bağışçı önceliklerinin çatışması, olgunlaşmamış bir yardım mimarisi ve konuya ilişkin kanıt ve savunuculuk eksikliği olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca Uluslararası Şeffaflık Örgütü, eğitim sektöründeki yolsuzluğu Afrika'da Evrensel İlköğretime ulaşmanın önündeki en büyük engel olarak tanımlamıştır. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerde eğitime erişimin iyileştirilmesine yönelik talep yabancıların beklediği kadar yüksek değil. Yerli hükümetler, devam eden maliyetleri üstlenmek konusunda isteksizdir. Eğitimin uzun vadeli faydaları için çalışmak yerine çocuklarının kısa vadede para kazanmasını tercih eden bazı ebeveynlerin ekonomik baskısı da söz konusudur. ⓘ
UNESCO Uluslararası Eğitim Planlama Enstitüsü tarafından yürütülen bir çalışma, eğitim planlaması ve yönetiminde daha güçlü kapasitelerin sistemin bütünü üzerinde önemli bir yayılma etkisi yaratabileceğini göstermektedir. Sürdürülebilir kapasite geliştirme, kurumsal, örgütsel ve bireysel düzeylerde bazı temel ilkelere dayandırılabilecek karmaşık müdahaleler gerektirir:
- ulusal liderlik ve sahiplenme her türlü müdahalenin mihenk taşı olmalıdır;
- stratejiler bağlamla ilgili ve bağlama özgü olmalıdır;
- planlar entegre bir dizi tamamlayıcı müdahale kullanmalıdır, ancak uygulamanın adım adım ilerlemesi gerekebilir;
- Ortaklar, kısa vadede bazı başarılar elde etmek için çalışırken kapasite geliştirmeye uzun vadeli bir yatırım yapmayı taahhüt etmelidir;
- dış müdahale, çeşitli düzeylerdeki ulusal kapasitelerin etki değerlendirmesine bağlı olmalıdır;
- Öğrencilerin belirli bir yüzdesi akademik gelişim için okuldan alınmalıdır (genellikle okullarda 10. sınıftan sonra uygulanır). ⓘ
Uluslararasılaşma
Neredeyse her ülkede artık evrensel ilköğretim var. ⓘ
Okulların uluslararası alanda paylaştığı benzerlikler - sistemlerde ve hatta fikirlerde - uluslararası öğrenci değişimlerinin artmasına yol açmıştır. Avrupa Socrates-Erasmus Programı Avrupa üniversiteleri arasında öğrenci değişimini kolaylaştırmaktadır. Soros Vakfı, Orta Asya ve Doğu Avrupa'dan gelen öğrenciler için birçok fırsat sunmaktadır. Uluslararası Bakalorya gibi programlar eğitimin uluslararasılaşmasına katkıda bulunmuştur. Amerikan üniversitelerinin öncülük ettiği çevrimiçi küresel kampüs, sınıf materyallerine ve dersler sırasında kaydedilen ders dosyalarına ücretsiz erişim sağlamaktadır. ⓘ
Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı ve Uluslararası Eğitim Başarılarını Değerlendirme Derneği, çok çeşitli uluslardan gelen öğrencilerin yeterliliklerini objektif olarak izlemekte ve karşılaştırmaktadır. ⓘ
Eğitimin uluslararasılaşması bazen eleştirmenler tarafından eğitimin batılılaşması ile eş tutulmaktadır. Bu eleştirmenler, eğitimin uluslararasılaşmasının yerel eğitim sistemlerinin ve yerel değer ve normların erozyona uğramasına yol açtığını ve bunların yerini Batılı sistemler ile kültürel ve ideolojik değer ve yönelimlerin aldığını söylemektedir. ⓘ
Gelişmekte olan ülkelerde teknoloji
Teknoloji, yoksul bölgelerde ve gelişmekte olan ülkelerde yaşayan insanların eğitime erişiminin iyileştirilmesinde giderek daha önemli bir rol oynamaktadır. Bununla birlikte, teknolojik ilerlemenin eksikliği, gelişmekte olan ülkelerde eğitim kalitesi ve eğitime erişim açısından hala engellere neden olmaktadır. One Laptop per Child gibi hayır kurumları, dezavantajlı kişilerin eğitim materyallerine erişebileceği altyapılar sağlamaya adanmıştır. ⓘ
MIT Media Lab bünyesindeki bir grup olan ve birçok büyük şirket tarafından desteklenen OLPC vakfının misyonu, eğitim yazılımlarının dağıtımı için 100 dolarlık bir dizüstü bilgisayar geliştirmektir. Dizüstü bilgisayarlar 2008 yılı itibariyle yaygın bir şekilde kullanıma sunulmuştur. Maliyetine satılmakta ya da bağışlara dayalı olarak dağıtılmaktadır. ⓘ
Afrika'da, Afrika'nın Kalkınması için Yeni Ortaklık (NEPAD), 10 yıl içinde 600.000 ilköğretim ve lise okulunun tamamına bilgisayar ekipmanı, öğrenme materyalleri ve internet erişimi sağlamak için bir "e-okul programı" başlattı. Eski Amerikan Başkanı Bill Clinton'ın desteğiyle başlatılan nabuur.com adlı bir Uluslararası Kalkınma Ajansı projesi, sosyal kalkınma konularında bireylerin işbirliğine olanak sağlamak için interneti kullanıyor. ⓘ
Hindistan, uzaktan eğitimi doğrudan öğrencilerine ulaştırmak için kara tabanlı telefon ve İnternet altyapısını atlayacak teknolojiler geliştirmektedir. Hindistan Uzay Araştırma Örgütü 2004 yılında, ülke nüfusunun büyük bir kısmına daha düşük maliyetle ulaşabilecek eğitim materyallerine erişim sağlayan bir iletişim uydusu olan EDUSAT'ı fırlattı. ⓘ
Gelişmekte olan ülkelerde finansman
Düşük maliyetli özel okullara (LCPS) ilişkin literatür araştırması, Temmuz 2013'te sona eren beş yıllık dönemde, Herkes için Eğitim (EFA) hedeflerine ulaşmak için LCPS'lerle ilgili tartışmaların kutuplaştığını ve uluslararası politikada giderek daha fazla yer bulduğunu ortaya koymuştur. Bu kutuplaşma, okulların yoksullar için uygun fiyatlı olup olmadığı, dezavantajlı gruplara ulaşıp ulaşmadığı, kaliteli eğitim sağlayıp sağlamadığı, eşitliği destekleyip desteklemediği ve mali açıdan sürdürülebilir olup olmadığı konularındaki anlaşmazlıklardan kaynaklanmaktadır. Rapor, LCPS'leri destekleyen kalkınma kuruluşlarının karşılaştığı temel zorlukları incelemiştir. Anketler, bu tür okulların Afrika ve Asya'da yaygınlaştığını göstermektedir. Bu başarı aşırı talebe bağlanmaktadır. Bu anketler şu konularda endişe duyulduğunu ortaya koymuştur:
- Eşitlik: Literatürde yaygın olarak yer alan bu endişe, düşük maliyetli özel eğitimdeki büyümenin gelişmekte olan ülkelerde kent ve kırsal nüfus, düşük ve yüksek gelirli aileler ve kız ve erkek çocuklar arasında var olan eşitsizlikleri daha da kötüleştirebileceğini veya kalıcı hale getirebileceğini öne sürmektedir. Rapor bulguları, kız çocuklarının yeterince temsil edilmediğini ve LCPS'nin düşük gelirli ailelere yüksek gelirli ailelerden daha az sayıda ulaştığını göstermektedir.
- Kalite ve eğitim çıktıları: Özel okulların kalitesi hakkında genelleme yapmak zordur. Çoğu, sosyal geçmişleri dikkate alındıktan sonra bile devlet okullarından daha iyi sonuçlar elde ederken, bazı çalışmalar bunun tersini bulmaktadır. Bazı ülkelerde öğretmen devamsızlığı, öğretim faaliyeti ve öğrenci/öğretmen oranları açısından kalite, LCPS'lerde devlet okullarına göre daha iyidir.
- Yoksullar için seçenek ve karşılanabilirlik: Ebeveynler, daha kaliteli eğitim ve tesis algısı ve İngilizce dil eğitimi tercihi nedeniyle özel okulları seçebilir. Bununla birlikte, 'seçim' kavramı, kısmen sınırlı satın alınabilirlik (en yoksulların çoğunu dışlayan) ve kast veya sosyal statü ile ilgili diğer dışlama biçimleri nedeniyle tüm bağlamlarda veya toplumdaki tüm gruplar için geçerli değildir.
- Maliyet etkinliği ve mali sürdürülebilirlik: Özel okulların öğretmen maaşlarını düşük tutarak düşük maliyetle çalıştığına dair kanıtlar vardır ve düşük gelirli hanelerden alınan ücretlere bağımlı oldukları durumlarda mali durumları istikrarsız olabilir. ⓘ
Raporda, kaliteli özel okul arzının fazla olduğu, etkin bir idari otoritenin ve sübvansiyon programlarının bulunduğu bazı başarılı kupon vakaları gösterilmiştir. Sektöre verilen uluslararası desteğin etkinliğine ilişkin değerlendirmeler nadirdir. Düzenlemelerin etkisizliğinin ele alınması önemli bir zorluktur. Ortaya çıkan yaklaşımlar, LCPS için piyasanın politik ekonomisini, özellikle de kullanıcılar, hükümet ve özel sağlayıcılar arasındaki güç ve hesap verebilirlik ilişkilerinin yoksullar için nasıl daha iyi eğitim sonuçları üretebileceğini anlamanın önemini vurgulamaktadır. ⓘ
Teori
Psikoloji
Eğitim psikolojisi, insanların eğitim ortamlarında nasıl öğrendiklerini, eğitim müdahalelerinin etkinliğini, öğretim psikolojisini ve örgütler olarak okulların sosyal psikolojisini inceler. "Eğitim psikolojisi" ve "okul psikolojisi" terimleri genellikle birbirinin yerine kullanılır. Eğitim psikolojisi, genel popülasyonda ve üstün yetenekli çocuklar ve belirli engelleri olanlar gibi alt popülasyonlarda eğitimsel kazanım süreçleriyle ilgilenir. ⓘ
Eğitim psikolojisi kısmen diğer disiplinlerle olan ilişkisi üzerinden anlaşılabilir. Öncelikle psikoloji tarafından bilgilendirilir ve bu disiplinle tıp ve biyoloji arasındaki ilişkiye benzer bir ilişki taşır. Eğitim psikolojisi ise eğitim çalışmaları içerisinde öğretim tasarımı, eğitim teknolojisi, müfredat geliştirme, örgütsel öğrenme, özel eğitim ve sınıf yönetimi gibi çok çeşitli uzmanlık alanlarını bilgilendirir. Eğitim psikolojisi, bilişsel bilim ve öğrenme bilimlerinden hem yararlanır hem de bu bilimlere katkıda bulunur. Üniversitelerde, eğitim psikolojisi bölümleri genellikle eğitim fakülteleri bünyesinde yer alır ve bu da muhtemelen psikolojiye giriş ders kitaplarında eğitim psikolojisi içeriğinin temsil edilmemesini açıklar (Lucas, Blazek ve Raley, 2006). ⓘ
Zeka
Zeka, bireyin eğitime nasıl tepki vereceği konusunda önemli bir faktördür. Daha yüksek zeka ölçümü puanlarına sahip olanlar okulda daha iyi performans gösterme ve daha yüksek eğitim seviyelerine geçme eğilimindedir. Bu etki, eğitimin ölçülebilir zekayı artırması şeklinde ters yönde de gözlemlenebilir. Araştırmalar, eğitimin ileriki yaşamda zekayı tahmin etmede önemli olmasına rağmen, 53 yaşındaki zekanın eğitimden ziyade 8 yaşındaki zeka ile daha yakından ilişkili olduğunu göstermiştir. ⓘ
Kişisel Gelişim ⓘ
Eğitim, kişisel gelişim için de faydalı bir araç olabilir. Bu, yeni beceriler öğrenmek, kişisel gelişim planı (PDP) oluşturmak, yetenekleri geliştirmek, insan sermayesi yaratmak, ruhsal olarak gelişmek veya öz-bilgiyi geliştirmek gibi faaliyetleri içerebilir. Başkalarına öğretme eylemi bile kişinin kendisini geliştirmesine yardımcı olabilir. ⓘ
Öğrenme yöntemleri
Son yirmi yılda öğrenme yöntemleri ve stillerine büyük ilgi gösterilmiştir. En yaygın olarak kullanılan öğrenme yöntemleri şunlardır:
- Görsel: Gözleme ve öğrenilenleri görmeye dayalı öğrenme.
- İşitsel: talimatları/bilgileri dinlemeye dayalı öğrenme.
- Kinestetik: harekete dayalı öğrenme, örneğin uygulamalı çalışma ve faaliyetlere katılma. ⓘ
Yaygın olarak kullanılan diğer modaliteler arasında müzikal, kişilerarası, sözel, mantıksal ve içsel yer alır. ⓘ
Dunn ve Dunn, Joseph Renzulli'nin farklı öğretim stratejileri önermesiyle hemen hemen aynı zamanda, öğrenmeyi etkileyebilecek ilgili uyarıcıları belirlemeye ve okul ortamını manipüle etmeye odaklanmıştır. Howard Gardner, Çoklu Zeka kuramında çok çeşitli yöntemler tanımlamıştır. Jung'un çalışmalarına dayanan Myers-Briggs Tip Göstergesi ve Keirsey Mizaç Sıralayıcısı, insanların kişiliklerinin kişisel etkileşim biçimlerini nasıl etkilediğini ve bunun öğrenme ortamında bireylerin birbirlerine nasıl tepki verdiğini anlamaya odaklanmaktadır. David Kolb ve Anthony Gregorc'un Tip Belirleyici çalışması da benzer ancak daha basitleştirilmiş bir yaklaşım izlemektedir. ⓘ
Bazı teoriler tüm bireylerin çeşitli öğrenme yöntemlerinden faydalandığını öne sürerken, diğerleri bireylerin tercih edilen öğrenme stillerine sahip olabileceğini, görsel veya kinestetik deneyimler yoluyla daha kolay öğrenebileceklerini öne sürmektedir. İkinci teorinin bir sonucu da etkili öğretimin her üç öğrenme yöntemini de kapsayan çeşitli öğretim yöntemleri sunması gerektiğidir, böylece farklı öğrenciler kendileri için etkili olan bir şekilde öğrenmek için eşit fırsatlara sahip olurlar. Guy Claxton, Görsel, İşitsel ve Kinestetik (VAK) gibi öğrenme stillerinin, özellikle çocukları etiketleme ve dolayısıyla öğrenmeyi kısıtlama eğiliminde olabileceği için ne ölçüde yararlı olduğunu sorgulamıştır. Son araştırmalar, "öğrenme stilleri değerlendirmelerinin genel eğitim uygulamalarına dahil edilmesini haklı çıkaracak yeterli kanıt temeli bulunmadığını" savunmaktadır. ⓘ
Zihin, beyin ve eğitim
Eğitimsel sinirbilim, biyolojik süreçler ve eğitim arasındaki etkileşimleri araştırmak için bilişsel sinirbilim, gelişimsel bilişsel sinirbilim, eğitim psikolojisi, eğitim teknolojisi, eğitim teorisi ve diğer ilgili disiplinlerdeki araştırmacıları bir araya getiren gelişmekte olan bir bilimsel alandır. Eğitim nörobilimindeki araştırmacılar, okuma, sayısal biliş, dikkat ve disleksi, diskalkuli ve DEHB gibi eşlik eden zorlukların nöral mekanizmalarını eğitimle ilişkili olarak araştırmaktadır. Dünya çapında birçok akademik kurum, eğitimsel sinirbilim araştırmalarının kurulmasına kaynak ayırmaya başlamıştır. ⓘ
Felsefe
Akademik bir alan olarak eğitim felsefesi, "eğitimin ve sorunlarının felsefi olarak incelenmesi, temel konusunun eğitim, yöntemlerinin ise felsefe olması" anlamına gelmektedir. "Eğitim felsefesi, eğitim sürecinin felsefesi ya da eğitim disiplininin felsefesi olabilir. Yani, eğitme ya da eğitilme sürecinin amaçları, biçimleri, yöntemleri ya da sonuçlarıyla ilgilenme anlamında disiplinin bir parçası olabilir; ya da disiplinin kavramları, amaçları ve yöntemleriyle ilgilenme anlamında metadisipliner olabilir." Bu nedenle, hem eğitim alanının bir parçası hem de uygulamalı felsefenin bir alanıdır; pedagoji, eğitim politikası ve müfredatın yanı sıra öğrenme süreci ile ilgili soruları ele almak için metafizik, epistemoloji, aksiyoloji ve felsefi yaklaşımlar (spekülatif, kuralcı veya analitik) alanlarından yararlanır. Örneğin, yetiştirme ve eğitimi neyin oluşturduğu, yetiştirme ve eğitim uygulamaları yoluyla ortaya çıkan değerler ve normlar, akademik bir disiplin olarak eğitimin sınırları ve meşrulaştırılması ve eğitim teorisi ile uygulama arasındaki ilişki üzerinde çalışabilir. ⓘ
Amaç
Eğitimin temel amacının ya da amaçlarının ne olduğu ya da ne olması gerektiği konusunda geniş bir fikir birliği yoktur. Farklı yerlerde ve farklı zamanlarda eğitim sistemleri farklı amaçlar için kullanılmıştır. Örneğin 19. yüzyılda Prusya eğitim sistemi, erkek ve kız çocuklarını devletin siyasi hedeflerine hizmet edecek yetişkinlere dönüştürmek istemiştir. ⓘ
Bazı yazarlar eğitimin birey için değerini vurgulayarak, öğrencilerin kişisel gelişimini olumlu yönde etkileme, özerkliği teşvik etme, kültürel bir kimlik oluşturma veya bir kariyer ya da meslek edinme potansiyeline dikkat çekmektedir. Diğer yazarlar ise eğitimin iyi vatandaşlık, öğrencileri toplumun üretken üyeleri olarak şekillendirme, böylece toplumun genel ekonomik kalkınmasını teşvik etme ve kültürel değerleri koruma gibi toplumsal amaçlara katkılarını vurgulamaktadır. ⓘ
Belirli bir zaman ve yerde eğitimin amacı, kime eğitim verildiğini, ne öğretildiğini ve eğitim sisteminin nasıl işlediğini etkiler. Örneğin, 21. yüzyılda birçok ülke eğitimi konumsal bir mal olarak ele almaktadır. Bu rekabetçi yaklaşımda insanlar kendi öğrencilerinin diğer öğrencilerden daha iyi bir eğitim almasını istemektedir. Bu yaklaşım bazı öğrencilerin, özellikle de dezavantajlı veya marjinal gruplardan gelenlerin haksız muamele görmesine yol açabilir. Örneğin, bu sistemde, bir şehrin okul sistemi, okul bölgesi sınırlarını, bir okuldaki neredeyse tüm öğrenciler düşük gelirli ailelerden gelecek ve komşu okullardaki neredeyse tüm öğrenciler daha varlıklı ailelerden gelecek şekilde çizebilir, ancak düşük gelirli öğrencilerin bir okulda yoğunlaşması, tüm okul sistemi için daha kötü eğitim başarısı ile sonuçlanır. ⓘ
Müfredat
Örgün eğitimde müfredat, bir okul veya üniversitede sunulan dersler ve içerikleridir. Bir fikir olarak müfredat, Latince yarış kursu kelimesinden türemiştir ve çocukların olgun yetişkinler haline gelmek için büyüdükleri eylemler ve deneyimler sürecine atıfta bulunur. Bir müfredat kuralcıdır ve yalnızca belirli bir nota veya standarda ulaşmak için hangi konuların ne düzeyde anlaşılması gerektiğini belirten daha genel bir müfredata dayanır. ⓘ
Akademik bir disiplin, üniversitede ya da benzeri bir yöntemle resmi olarak öğretilen bir bilgi dalıdır. Her disiplinin genellikle çeşitli alt disiplinleri veya dalları vardır ve ayırt edici çizgiler genellikle hem keyfi hem de belirsizdir. Akademik disiplinlerin geniş alanlarına örnek olarak doğa bilimleri, matematik, bilgisayar bilimleri, sosyal bilimler, beşeri bilimler ve uygulamalı bilimler verilebilir. ⓘ
Öğretim
Öğretim, bir başkasının öğrenmesinin kolaylaştırılmasıdır. İlk ve ortaöğretim kurumlarındaki eğitmenler genellikle öğretmen olarak adlandırılır ve öğrencilerin eğitimini yönlendirirler ve okuma, yazma, matematik, bilim ve tarih gibi birçok konudan yararlanabilirler. Ortaöğretim sonrası kurumlardaki eğitmenler, kurumun türüne bağlı olarak öğretmen, eğitmen veya profesör olarak adlandırılabilir ve öncelikle sadece kendi disiplinlerini öğretirler. Amerika Birleşik Devletleri'nde yapılan çalışmalar, öğretmen kalitesinin öğrenci performansını etkileyen en önemli faktör olduğunu ve uluslararası testlerde yüksek puan alan ülkelerin, istihdam ettikleri öğretmenlerin mümkün olduğunca etkili olmasını sağlamak için çok sayıda politika uyguladığını göstermektedir. Amerika Birleşik Devletleri'nde NCLB'nin (No Child Left Behind) kabul edilmesiyle birlikte öğretmenlerin yüksek nitelikli olması gerekmektedir. ⓘ
Ekonomi
Ülkelerin yüksek ekonomik büyüme seviyelerine ulaşabilmeleri için yüksek eğitim oranlarının gerekli olduğu savunulmaktadır. Ampirik analizler, yoksul ülkelerin zengin ülkelerden daha hızlı büyümesi gerektiği yönündeki teorik öngörüyü destekleme eğilimindedir, çünkü bu ülkeler zengin ülkeler tarafından denenmiş ve test edilmiş en son teknolojileri benimseyebilirler. Ancak teknoloji transferi, aradaki farkı taklit yoluyla kapatmak için liderden ödünç alınan yeni makineleri veya üretim uygulamalarını kullanabilecek bilgili yöneticiler ve mühendisler gerektirir. Dolayısıyla, bir ülkenin liderden öğrenme yeteneği, sahip olduğu "beşeri sermaye" stokunun bir fonksiyonudur. Toplam ekonomik büyümenin belirleyicileri üzerine yapılan son çalışmalar, temel ekonomik kurumların önemini ve bilişsel becerilerin rolünü vurgulamıştır. ⓘ
Birey düzeyinde, kazançların okullaşma ve diğer beşeri sermaye ile nasıl ilişkili olduğuna dair, genellikle Jacob Mincer'in çalışmasıyla ilgili geniş bir literatür bulunmaktadır. Bu çalışma birçok araştırmayı motive etmiştir, ancak aynı zamanda tartışmalıdır. Başlıca tartışmalar okullaşmanın etkisinin nasıl yorumlanacağı etrafında dönmektedir. Yüksek bir zeka katsayısı ile test edilerek yüksek bir öğrenme potansiyeli gösteren bazı öğrenciler, maddi zorluklar nedeniyle tam akademik potansiyellerine ulaşamayabilir. ⓘ
Ekonomistler Samuel Bowles ve Herbert Gintis 1976 yılında Amerikan okullaşmasında demokratik katılımın eşitlikçi hedefi ile kapitalist üretimin devam eden karlılığının ima ettiği eşitsizlikler arasında temel bir çatışma olduğunu ileri sürmüşlerdir. ⓘ
Kalkınma
Dünya giderek artan bir hızla değişiyor, bu da birçok bilginin daha hızlı bir şekilde eskimesi ve yanlışlanması anlamına geliyor. Bu nedenle vurgu, öğrenme becerilerini öğretmeye kayıyor: yeni bilgiyi hızlı ve mümkün olduğunca çevik bir şekilde edinmek. Finlandiya'daki okullar düzenli konu odaklı müfredattan uzaklaşmaya başlamış, bunun yerine öğrencilerin iklim değişikliği gibi kavramları inceledikleri olgu temelli öğrenme gibi gelişmeleri uygulamaya koymuştur. Birinci nesil öğrenciler gibi geleneksel olmayan öğrencilere özel programlar ve yollar uygulamak için aktif eğitim müdahaleleri de var. ⓘ
Eğitim de artık sadece çocuklara özgü bir meta olmaktan çıkıyor; yetişkinlerin de buna ihtiyacı var. Finlandiya'daki Finlandiya İnovasyon Fonu Sitra gibi bazı devlet kurumları, yaşam boyu eğitimin zorunlu olmasını önermiştir. ⓘ
Araştırmalar, otomasyonun kabaca önümüzdeki yirmi yıl içinde gelişmiş ülkelerdeki işlerin neredeyse yarısını ortadan kaldıracağını ortaya koymuştur. Bu nedenle otomasyonun "eğitim ve teknoloji arasındaki yarışta" önemli bir faktör olduğu düşünülmektedir. Otomasyon teknolojileri ve uygulamaları, şu anda öğretilen bazı beceri ve bilgileri gereksiz hale getirirken, otomasyonun uygulanmasıyla ilgili materyaller gibi diğer müfredatlara olan ihtiyacı artırabilir. Örgün eğitimin "çalışanlara yanlış şeyler öğrettiği ve dijital bilgi ve teknik becerilerin yanı sıra rutin olmayan bilişsel ve bilişsel olmayan (veya "yumuşak") becerilerin geliştirilmesini kolaylaştırmak için derin bir reformun gerekli olduğu" ve Sanayi Devrimi modeli üzerine inşa edilen ve IQ ve ezbere odaklanan devlet tarafından organize edilen resmi eğitim sisteminin geçerliliğini yitirdiği iddia edilmiştir. Okulların nadiren "yaparak öğrenme" biçiminde eğitim verdiği ve belli bir yaşın üzerindeki pek çok çocuğun öğretilen materyal ve konular açısından "okuldan nefret ettiği", öğretilenlerin çoğunun çabuk unutulan ve modern toplumda işe yaramayan "zaman kaybı" olduğu tespit edilmiştir. Dahası, halihazırda öğretilen materyaller zaman açısından çok verimli bir şekilde öğretilmeyebilir ve eğitim konularının zaman içinde analiz edilmesi ve verimlilik analizinde ilgili öğrenci geri bildirim biçimlerinin kullanılması önemli bulunmuştur. Bazı araştırmalar, eğitimin öğrencilerin bilimsel araştırmaların, verilerin, ekonomik aktörlerin, finansal piyasaların ve diğer ekonomik mekanizmaların günümüz ve gelecekteki insan uygarlığı ve devletleri için önemli gördüğü konulara - ve işlere - ilgi duymalarını nasıl kolaylaştırabileceğini araştırmaktadır. ⓘ
Araştırma ve veriler, gelecekteki çevresel koşulların "şu anda inanılandan çok daha tehlikeli" olacağını gösterirken, bir inceleme insanlığın karşı karşıya olduğu mevcut zorlukların çok büyük olduğu sonucuna varıyor. Bu tür zorlukların etkili bir şekilde çözülmesi, akıllı telefonlar, matematiksel yazılımlar ve World Wide Web gibi yeni teknolojik hesaplama ve bilgi erişim teknolojilerine rağmen, ilgili metodoloji ile ilgili yaşta öğretilmesi hem gerekli hem de makul bulunan beceri ve bilgilere göre uyarlanmış yeni ders planları gerektirebilir. Çevre eğitimi, ekonominin aktörlerinin soluyabileceği temiz hava gibi -genellikle sayısallaştırılamayan- ekonomik değerlerin korunması ve üretilmesi için potansiyel olarak önemli olmasına rağmen yaygın olarak öğretilmemekte veya kolaylaştırılmamaktadır. Eğitim genellikle, deniz kirliliğinin en aza indirilmesi ve iklim değişikliğinin azaltılmasının en üst düzeye çıkarılması gibi bu araçların ötesindeki ekonomik değerler veya önceliklendirmeler dikkate alınmadan, yalnızca finans ve GSYİH gibi çağdaş ekonomik değer ölçütleri veya değerlendirmeleri açısından optimize edilirken, maliyet verimliliği için her zaman optimize edilemeyen ulusal bir yatırım olarak kabul edilir. Araştırmacılar, insanlar ve doğa arasında giderek artan bir kopukluk olduğunu ve okulların "öğrencileri yarının bilim insanları olmaları için uygun şekilde hazırlamadığını" tespit etmiştir. Ayrıca eleştirel düşünce, sosyal sorumluluk, sağlık ve güvenliğin genellikle ihmal edildiğini tespit etmişlerdir. UNESCO'ya göre, "bir ülkenin halkının temel ihtiyaçlarını karşılayabilmesi için bilim öğretimi stratejik bir zorunluluktur". ⓘ
Dünyanın dört bir yanındaki örgün eğitim sistemlerinde yaygın olarak öğretilmeyen ancak hem bireylerin yaşamları hem de genel olarak modern toplum için giderek daha kritik hale gelen bir beceri örneği, dijital medya okuryazarlığıdır - modern BİT'lerin tüm biçimlerini kullanarak erişme, analiz etme, değerlendirme, yaratma ve harekete geçme becerisi; bilim insanları bunun müfredata ve yetişkin eğitimine dahil edilmesi çağrısında bulunmaktadır. ⓘ
Çalışmalar, okullarda nadiren uygulanan aktif öğrenmenin oldukça etkili olduğunu göstermiştir. Çalışmalar, kitlesel açık çevrimiçi kursların, geleneksel üniversiteleri ve derece programlarını atlayarak istihdama giden bir yol sunduğunu ve genellikle çağdaş ekonomik faaliyetler ve öğrencilerin ilgi alanlarıyla daha alakalı olduğunu ortaya koymuştur. Bu tür çevrimiçi kurslar genellikle örgün eğitimin bir parçası değildir, ancak tipik olarak hem tamamlanır hem de bazen çevrimiçi forumlar üzerinden akranların desteğiyle tamamen öğrenci adına seçilir. Buna karşılık, karma öğrenme, çevrimiçi eğitimi yüz yüze iletişim biçimleriyle ve sınıflardaki geleneksel sınıf temelli eğitimle birleştirerek, eğitime giderek daha ilgili, kaynak açısından verimli ve etkili yaklaşımlar için genel kapasiteye sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Eğitim için çeşitli araçların veya platformların konuşlandırılması, kullanılması ve yönetilmesi tipik olarak ekonomik yatırımda bir artış anlamına gelir. Eğitim için yapılan harcamalar genellikle büyüktür ve pek çok kişi bu harcamaların daha da artırılmasını talep etmektedir. En son teknolojileri kullanan uluslararası açık kaynaklı eğitim yazılımlarının geliştirilmesine yönelik potansiyel politikalar, yazılımın sağlamlığını, güvenliğini ve işlevsel özelliklerini artırırken maliyetleri, donanım gereksinimlerini, sorun çözme çabalarını ve dağıtım sürelerini en aza indirebilir. ⓘ
COVID-19 pandemisi
2020 yılının başlarında başlayan COVID-19 salgını, 190'dan fazla ülkede yaklaşık 1,6 milyar öğrenciyi etkileyerek dünya genelinde eğitim sistemlerini kesintiye uğrattı. Okulların ve diğer öğrenim alanlarının kapatılması, dünyadaki öğrenci nüfusunun yüzde 94'ünü, düşük ve alt-orta gelirli ülkelerde ise yüzde 99'unu etkiledi. Birçok okul pandemi sırasında alternatif planlar yapmış, bu da çeşitli yüz yüze, hibrit ve yalnızca çevrimiçi planlara yol açmış, bu da öğrenme engelli çocuklar ve anadilleri olmayan bir dilde öğrenenler de dahil olmak üzere birçok öğrenci, öğretmen ve aile için zorluklara yol açmıştır. 30 Eylül 2020 itibarıyla 27 ülkede okullar yerel olarak kapatılmıştır. Amerika Birleşik Devletleri'nde, tahmini 55,1 milyon öğrenci 10 Nisan 2020 itibariyle yüz yüze eğitimi durdurmak zorunda kalmıştır. Sanal öğrenme deneyimine geçiş, dizüstü bilgisayar, yazıcı veya güvenilir bir internet bağlantısı gibi uygun teknolojiyi karşılayamayan aileler için özellikle zorlayıcıdır. Okullar kapandığında, ebeveynlerden genellikle çocukların evde öğrenmelerini kolaylaştırmaları istenir ve bu görevi yerine getirmekte zorlanabilirler. Bu durum özellikle sınırlı eğitim ve kaynaklara sahip ebeveynler için geçerlidir. Özel eğitim gerektiren öğrenciler, ihtiyaç duydukları araçlar ve destek olmadan müfredatta ilerlemekte zorlanmaktadır. Anketler, beyaz olmayan öğrencilerin çoğunlukta olduğu okulların uzaktan eğitim için gereken teknolojiye erişiminin çok daha düşük olduğunu göstermektedir. 2019'da ABD'deki siyahi hanelerin yalnızca %66'sı evde geniş bant hizmetine sahipti. Siyah Amerikalıların sadece %45'i 2015 yılında bir masaüstü veya dizüstü bilgisayara sahipti. İnternete ya da bilgisayara erişimi olmayan siyahi ebeveynler çocuklarını eğitme konusunda dezavantajlı durumdadır. Pandemi nedeniyle öğrencilerin ruh sağlığı büyük ölçüde etkilenmiştir. Evde okula devam eden her on öğrenciden üçünün duygusal ve zihinsel sağlığının olumsuz etkilendiği tahmin edilmektedir. Benzer şekilde, öğrencilerin sosyal yaşamları da altüst oldu ve bu durum dünya çapında öğrencilerin sağlığına zarar vererek eğitim kalitesini de olumsuz etkiledi. Bu sorun önümüzdeki yıllarda da devam edecek. COVID-19 fırsat eşitsizliklerine ışık tutmuştur ve önümüzdeki yıllarda bu eşitsizliklerin azaltılması için gerekli kaynakları yönlendirmek eğitimcilere ve politika yapıcılara düşecektir. ⓘ
Ayrıca bakınız
- Adalet için Eğitim
- Alternatif eğitim
- Bildung
- Ortak Öğretmenlik
- Kapsamlı cinsellik eğitimi
- Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim
- Eğitim teknolojisi
- Eğitim terimleri sözlüğü
- İnsan hakları eğitimi
- Eğitim makaleleri dizini
- Ülkelere göre eğitim makaleleri listesi
- Karma eğitim
- Eğitimin ana hatları
- Pedagoji
- İlerici eğitim
- Eğitim hakkı
- Eğitim Sosyolojisi
- Öğrenci
- Okul
- Okul üniforması
- Okulsuz Eğitim
- İslam'da Eğitim ⓘ
Diğer referanslar
- Assmann, Jan (2003). Mısır'ın Aklı: Firavunlar Zamanında Tarih ve Anlam. Cambridge, MA: Harvard Üniversitesi Yayınları. ISBN 0-674-01211-9.
- Blainey, Geoffrey (2004). Dünyanın çok kısa tarihi. Londra: Allen Lane. ISBN 0-7139-9822-9.
- Colin, Ernesto (2014). Dans ve Tören Yoluyla Yerli Eğitimi: Bir Mexica Palimpsesti. New York: Palgrave Macmillan. ISBN 978-1-349-47094-5.
- León-Portilla, Miguel (2012). Aztek Düşüncesi ve Kültürü: Antik Nahuatl Zihni Üzerine Bir Çalışma. Norman: Oklahoma Üniversitesi Yayınları. ISBN 978-0-8061-0569-7.
- Lynch, John Patrick (1972). Aristoteles'in Okulu; Bir Yunan Eğitim Kurumu Üzerine İnceleme. Berkeley: Kaliforniya Üniversitesi Yayınları. ISBN 0-520-02194-0.
- Reagan, Timothy (2005). Batılı Olmayan Eğitim Gelenekleri: Eğitim Düşüncesi ve Uygulamasına Alternatif Yaklaşımlar. Mahwah, NJ: Lawrence Erlbaum Associates, Publishers. ISBN 978-0-8058-4857-1.
- Sanz, Nuria; Bergan, Sjur (2006-01-01). Le Patrimoine Des Universités Européennes [Avrupa Üniversitelerinin Mirası] (2. baskı). Strasbourg: Avrupa Konseyi. ISBN 978-92-871-6121-5. ⓘ
- Atıf
- Bu makale özgür içerikli bir çalışmadan metin içermektedir. CC BY-SA IGO 3.0 Lisans beyanı/izni altında lisanslanmıştır. Metin Out in the Open'dan alınmıştır: Cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği/ifadesi temelli şiddete karşı eğitim sektörü müdahaleleri, 54, UNESCO. Wikipedia makalelerine açık lisans metninin nasıl ekleneceğini öğrenmek için lütfen bu nasıl yapılır sayfasına bakın. Wikipedia'daki metinleri yeniden kullanma hakkında bilgi için lütfen kullanım koşullarına bakın.
- Bu makale özgür içerikli bir çalışmadan metin içermektedir. Lisans beyanı/izni. Metin Cracking the code: girls' and women's education in science, technology, engineering and mathematics (STEM), UNESCO'dan alınmıştır. Vikipedi maddelerine açık lisans metninin nasıl ekleneceğini öğrenmek için lütfen bu nasıl yapılır sayfasına bakın. Wikipedia'daki metinleri yeniden kullanma hakkında bilgi için lütfen kullanım koşullarına bakın. ⓘ
Etimoloji
Eğitim, Türkçede sözlük anlamı "Birinin akla uygun, fiziksel ve moral gelişmesi üzerine etki yaparak çeşitli davranış yatkınlıkları, bilgi ve görgü aşılayarak önceden tespit edilmiş amaçlara göre onun belirli bir yönde gelişmesini sağlamak, terbiye etmek" olan eğitmek kelimesinden türetilmiştir. İngilizce ve diğer Avrupa dillerinde education/educazione olarak adlandırılır ve semantik açıdan Latince educare fiilinden gelir; inşa etmek, ayağa kaldırmak, dikmek manasındadır. ⓘ
Yurt dışı eğitim
Yurt dışı eğitim, genellikle az gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerden gelişmiş ülkelere yönelen bir öğrenci akımı olarak algılansa da, aslında kendi vatandaşı bulunulan topraklar dışında, dini, dili, kültürü farklı yabancı bir ülkede eğitim almaktır. Öğrencilerin eğitim hayatlarının belli bir kısmını yurt dışındaki ülkelerde yaşayarak sürdürmesidir. ⓘ
Yurt dışı eğitim, dil eğitimi, üniversite eğitimi, yükseklisans eğitimi, mesleki ve kariyer eğitimi gibi temel başlıklar altında gruplandırılabilir. ⓘ
Türkiye'deki öğrencilerin yurt dışı eğitim konusundaki genel eğilimi Amerika ya da Almanya'da eğitim almak olarak belirmiştir. Yurt dışında eğitim almak isteyen öğrencilere, gidilecek ülke konsololuklarında öğrenci vizesi verilerek, o ülkede belirli bir süre,ülkenin haklarından sınırlı olarak yararlanma hakkı tanınmaktadır. ⓘ
Ancak Türkiye'de öğrenim gören yabancı öğrenci de vardır. Bunların çoğu Türki cumhuriyetlerden, Ermenistan'dan, İran'dan ya da Gürcistan'dan gelmedir. ⓘ
Kurumsal eğitim
Eğitimin okullaşmış halidir. Eğitimin profesyonel bir örgütlenme içinde bireye sağlanmasıdır. ⓘ
Platon'un Atina'da kurduğu Akademi tarihteki ilk okul örneklerinden biridir. ⓘ
Mesuliyet ve Ölçme-Değerlendirme
Eğitim rastgele oluşan bir faaliyet değildir. Eğitsel faaliyetlerin belli bir amacı vardır ve bu bağlamda planlı bir olgudur. Eğitimin planlı yapısının bir uzantısı Eğitimde Mesuliyet (accountability) kavramını gerektirir. Bu sebepden dolayı bu iki konunun aynı boyutlarda ele alınması gerekir. Ayrıca eğitimin amaçları doğrultusunda gelişip gelişmediğini anlamak için Eğitsel Ölçme ve Eğitsel Değerlendirme faaliyetleri eğitim yapısının bir parçasını oluşturur. Plan - Mesuliyet - Ölçme*Değerlendirme birbirlerin tamayesinde belirler. ⓘ
Eğitim Mesuliyeti eğitimde yeniden yapılandırma taraftarlarının üstünde durduğu en önemli konu olarak geçerliliğini devam ettirmektedir. Eğitim Mesuliyeti eğitimin bütün faaliyetlerini kapsamaktadır. Eğitim faaliyetlerinde etkisi olan birimlerin hangi amaç doğrultusunda sorumlu ve etkili olduğu tam olarak belirlenmesini içerir. Buna en güzel örnek okul tuvaletlerinde yaşanmaktadır. Tuvalet temizliğinde ortaya çıkan bir aksama için sorumluluk şeması ⓘ
Sorun -> hizmetli -> müdür yardımcısı -> müdür -> il eğitim müdürlüğü (birden fazla imza) -> millî eğitim bakanlığı (onlarca imza) -> eğitim bütçesi planlama kordinasyonu (onlarca imza) -> meclis (550 dolayında imza) maliye bakanlığı <- il eğitim müdürlüğü <- müdür <- alım satım <- Çözüm <- hizmetli <-
olarak gerçekleşmektedir. ⓘ
Ölçme ve değerlendirme birbiriyle ilişkili ve çok boyutlu kavramlardır. Eğitsel değerlendirme Türkiye'de dar anlamı olan öğrencinin öğrenme seviyesi olarak algılanmaktadır. Geniş anlamıyla eğitsel değerlendirme eğitimin bütününü kapsamaktadır. Eğitsel Değerlendirme diğer karar verme mekanızmalarında olduğu gibi kalite kontrolü geçerlidir. Eğitsel değerlendirmemin kalite kontrolü eğitsel geçerlilik ve eğitsel güvenirlik (soru analizi, ..) yapıları için sunulan kanıtlarla sağlanmaktadır. Millî eğitim içinde en yaygın ölçme değerlendirme metodu olarak istatistiksel değerlendirme metotlar grubu kullanılmaktadır. Türk eğitim kurumlarında Klasik Ölçme Teorisi çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Öğrenci davranıslarını test kitapçığı bağlamında daha güvenilir olarak modelleyen Soru Cevap Teorisi üniversite seçme sınavında değerlendirmelerinde kullanılmaya çalışılmaktadır. Günümüzün en gelişmiş istatistiksel metodu olan Bireysel Test sistemi uygulamaları Türkiye de bulunmamaktadır. ⓘ
Müfredat
Geniş anlamıyla Müfredat planlı eğitsel faaliyetlerin bir okul tarafından önceden belirlenmiş bir alan içinde (okul binası, atletizm sahası, hastane gibi) yürütülmesi olarak tanımlanmaktadır. [Todd, E. A.(1965) Curriculum Development and Instructional Planning] ⓘ
Tyler [1949] Müfredatı tanımlarken 4 ana soru içinde çalışılması gerektiğini önermektedir.
- Hangi eğitimsel amaçlar güdülmekte
- Hangi eğitsel metotlar ile belirlenen amaçlara ulaşılacak
- Belirlenen süre, amaç ve metotların nasıl organize edileceği
- Organize olmuş (planlanmış) süre, amaç ve metotların nasıl ölçüleceği ⓘ