Baal

bilgipedi.com.tr sitesinden
Baʿal
Bereket, hava, yağmur, rüzgar, şimşek, mevsimler, savaş, denizciler tanrısı
Baal thunderbolt Louvre AO15775.jpg
Ugarit harabelerinde bulunan Yıldırımlı Baal steli
SembolBoğa, koç, yıldırım
Bölge
  • Antik Suriye, özellikle Halep
  • Ugarit yakınlarında, çevresinde ve içinde
  • Canaan
  • Kuzey Afrika
  • Mısır Orta Krallığı
Kişisel bilgiler
Ebeveynler
  • Dagan ve Shalash (Suriye'de)
  • El ve Athirat (bazı Ugaritik metinlerde)
KardeşlerHebat (Suriye geleneğinde), Anat
Konsorsiyumlarmuhtemelen Anat ve/veya Athtart
YavrularPidray, Tallay, Arsay
Eşdeğerler
Yunanca karşılığıZeus
Mezopotamya eşdeğeriHadad
Hurrian eşdeğeriTeshub
Mısırlı eşdeğerSet

Baal (/ˈbəl, ˈbɑːəl/) veya Baʽal, antik dönemde Levant'ta konuşulan Kuzeybatı Sami dillerinde "sahip", "efendi" anlamına gelen bir unvan ve onurlandırıcıydı. İnsanlar arasındaki kullanımından sonra tanrılara da uygulanmaya başlanmıştır. Araştırmacılar daha önce bu ismi güneş kültleri ve çeşitli ilgisiz koruyucu tanrılarla ilişkilendirmişlerdir ancak yazıtlar Ba'al isminin özellikle fırtına ve bereket tanrısı Hadad ve onun yerel tezahürleriyle ilişkili olduğunu göstermiştir.

İbranice İncil'de bu terim çeşitli Levanten tanrılarına atıfta bulunularak kullanılmış ve genellikle sahte bir tanrı olarak kınanan Hadad'a atıfta bulunulmuştur. Bu kullanım Hıristiyanlık ve İslam'a da geçmiş, bazen de şeytanbilimde Beelzebub şeklinde kullanılmıştır.

Kolunu kaldırmış halde Ba'al, İÖ 14.-12. yy., Antik Ugarit (Ras Şamra) şehrinde bulunmuştur, Louvre Müzesi.

Etimoloji

İngilizce "Baal" teriminin yazılışı, Yeni Ahit ve Septuagint'te geçen Yunanca Báal (Βάαλ) ve Vulgate'de geçen Latinceleştirilmiş Baal formundan türemiştir. Bu formlar da sesli harf içermeyen Kuzeybatı Sami formu BʿL'den (Fenike ve Pönikçe: 𐤁𐤏𐤋) türemiştir. Kelimenin İncil'deki Fenike tanrısı ve genel olarak sahte tanrı anlamları, Protestan Reformu sırasında herhangi bir putu, azizlerin ikonlarını veya genel olarak Katolik Kilisesi'ni ifade edecek şekilde genişletilmiştir. Bu tür bağlamlarda, İngilizceleştirilmiş telaffuzu takip eder ve genellikle iki As arasındaki herhangi bir işareti atlar. Sami isminin yakın transliterasyonunda ayin, Baʿal olarak gösterilir.

Kuzeybatı Sami dillerinde -Ugaritçe, Fenikece, İbranice, Amoritçe ve Aramice- baʿal kelimesi "sahip" ve buna bağlı olarak "efendi", "efendi" veya "koca" anlamına gelir. Akrabaları arasında Akadca Bēlu (𒂗), Amharca bal (ባል) ve Arapça baʿl (بعل) bulunur. Báʿal (בַּעַל) ve baʿl, sırasıyla modern İbranice ve Arapçada hâlâ "koca" anlamına gelen sözcükler olarak kullanılmaktadır. Bu sözcükler aynı zamanda eşyaların mülkiyeti veya özelliklerin sahipliğiyle ilgili bazı bağlamlarda da geçer.

Dişil formu baʿalah (İbranice: בַּעֲלָה; Arapça: بَعْلَة), evin kadın sahibi veya hanımı anlamında "metres" anlamına gelir ve hala "eş" için nadir bir kelime olarak hizmet eder.

Erken modern bilimdeki öneriler arasında Kelt tanrısı Belenus ile karşılaştırma da vardı, ancak bu artık yaygın olarak reddedilmektedir.

Semitik din

Fenike sahili yakınlarındaki Ras Shamra'da (antik Ugarit) bulunan bronz Baal heykelciği, MÖ 14.-12. yüzyıl. Musée du Louvre.

Genel

Sümerce'deki En gibi, Akadca bēlu ve Kuzeybatı Sami dilindeki baʿal (ve dişil formu baʿalah) Mezopotamya ve Sami panteonlarındaki çeşitli tanrıların unvanı olarak kullanılmıştır. Hangi tanrının kastedildiği ancak kesin bir artikel, genitif veya epitet ya da bağlamla belirlenebilir.

Hadad

Ba'al, Ebu Salabikh'teki bir tanrılar listesinde yer aldığı MÖ üçüncü binyılda özel bir isim olarak da kullanılıyordu. Modern araştırmacıların çoğu bu Baʿal'ın -genellikle "Rab" (הבעל, Ha Baʿal)- fırtına ve bereket tanrısı Hadad ile özdeş olduğunu ileri sürer; Baʿal Haddu şeklinde de görülür. Araştırmacılar, Hadad kültünün önemi arttıkça, gerçek adının yüksek sesle söylenemeyecek kadar kutsal görülmeye başlandığını ve bunun yerine, Babilliler arasında Marduk için "Bel" ve İsrailoğulları arasında Yahve için "Adonai" kullanıldığı gibi, "Rab" ("Baʿal") takma adının kullanıldığını öne sürmektedir. Azınlık bir grup ise Baʿal'ın, kültü Adad'ınkiyle özdeşleşen ya da onun bazı yönlerini özümseyen yerli bir Kenan tanrısı olduğunu öne sürmektedir. Başlangıçtaki ilişkileri ne olursa olsun, MÖ 1. binyıla gelindiğinde ikisi birbirinden farklıydı: Hadad'a Aramiler, Baʿal'a ise Fenikeliler ve diğer Kenanlılar tapıyordu.

El

Fenikeli Baʿal genellikle El ya da Dagan ile özdeşleştirilir.

Baʿal

Baʿal günümüze ulaşan yazıtlarda iyi bir şekilde tasdik edilmiştir ve Levant boyunca teoforik isimlerde popülerdi ancak genellikle diğer tanrılarla birlikte anılır, "kendi eylem alanı nadiren tanımlanır". Yine de Ugaritik kayıtlar onu şimşek, rüzgâr, yağmur ve bereket üzerinde özel gücü olan bir hava tanrısı olarak göstermektedir. Bölgenin kurak yazları Baʿal'ın yeraltı dünyasında geçirdiği zaman olarak açıklanmış ve sonbaharda geri dönüşünün toprağı canlandıran fırtınalara neden olduğu söylenmiştir. Dolayısıyla, tanrıların lideri ve krallığın hamisi olarak sonunda El'in yerini aldığı Kenan'da Ba'al'a tapınma, büyük nehirlerinden sulamaya odaklanan Mısır ve Mezopotamya'nın aksine, bölgenin tarım için yağışa bağımlılığıyla bağlantılıydı. Ekinler ve ağaçlar için suyun mevcudiyetine dair endişe, dikkatleri yağmur tanrısı rolüne odaklayan kültünün önemini artırdı. Ayrıca savaş sırasında da çağrılırdı, bu da daha mesafeli olan El'in aksine insan dünyasına aktif olarak müdahale ettiğinin düşünüldüğünü gösterir. Lübnan'daki Baalbeck şehri adını Baal'den almıştır.

Ugarit'in Baʿal'ı Hadad'ın lakabıydı ancak zaman geçtikçe Hadad lakap olurken lakap tanrının adı haline geldi. Baʿal'ın genellikle Dagan'ın oğlu olduğu söylenir, ancak Ugaritik kaynaklarda El'in oğullarından biri olarak görünür. Hem Baʿal hem de El, Ugaritik metinlerde hem gücü hem de doğurganlığı sembolize ettiği için boğa ile ilişkilendirilmiştir. Hem kendi başlarına hem de Kenanlı deniz ve nehir tanrısı Yammu'nun (lit. "Deniz") temsilcileri olarak yılanlara karşı özel bir düşmanlık beslerdi. Tannin (Tunnanu), "Bükülmüş Yılan" (Bṭn ʿqltn), "Kaçak Yılan Lotan" (Ltn Bṭn Brḥ, İncil'deki Leviathan) ve "Yedi Başlı Kudretli Olan" (Šlyṭ D.šbʿt Rašm) ile savaşmıştır. Baʿal'ın Yammu ile çatışması günümüzde genellikle İncil'in Daniel Kitabı'nın 7. bölümünde kaydedilen vizyonun prototipi olarak kabul edilir. Denizin fatihi olarak Baʿal, Kenanlılar ve Fenikeliler tarafından denizcilerin ve denizci tüccarların koruyucusu olarak görülmüştür. Kenanlıların ölüm tanrısı Mot'un fatihi olarak Baʿal Rāpiʾuma (Bʿl Rpu) olarak bilinir ve Rephaim'in (Rpum), ataların ruhlarının, özellikle de yönetici hanedanların ruhlarının lideri olarak kabul edilirdi.

Baʿal'a tapınma Kenan'dan Orta Krallık döneminde Mısır'a ve MÖ 1. binyılın başlarında Fenike kolonizasyon dalgalarını takiben tüm Akdeniz'e yayılmıştır. Çeşitli sıfatlarla tanımlanmıştır ve Ugarit yeniden keşfedilmeden önce bunların farklı yerel tanrılara atıfta bulunduğu düşünülmüştür. Ancak Day tarafından açıklandığı üzere, Ugarit'teki metinler bunların "Roma Katolik Kilisesi'ndeki Meryem Ana'nın yerel tezahürlerine benzer şekilde, bu özel tanrının yerel tezahürleri" olarak kabul edildiğini ortaya koymuştur. Bu yazıtlarda sık sık "Muzaffer Baʿal" (Aliyn veya ẢlỈyn Baʿal) olarak tanımlanmaktadır, "En Kudretli" (Aliy veya ʿAly) veya "Kahramanların En Kudretlisi" (Aliy Qrdm), "Güçlü Olan" (Dmrn) ve şehrin hamisi rolüyle "Ugarit'in Baʿal'ı" (Baʿal Ugarit). Baʿal Zaphon (Baʿal Ṣapunu) olarak, özellikle Jebel Aqra'nın (antik Ṣapānu Dağı ve klasik Mons Casius) tepesindeki sarayı ile ilişkilendirilmiştir. Kendisinden "Kanatlı Baʿal" (Bʿl Knp) ve "Okların Baʿal'ı" (Bʿl Ḥẓ) olarak da bahsedilir. Fenikece ve Aramice yazıtlarda Bʿl Krntryš, "Lübnan'ın Baʿal'ı" (Bʿl Lbnn), "Sidon'un Baʿal'ı" (Bʿl Ṣdn) olarak tanımlanır, Bʿl Ṣmd, "Göklerin Baʿalı" (Baʿal Shamem veya Shamayin), Baʿal ʾAddir (Bʿl ʾdr), Baʿal Hammon (Baʿal Ḥamon), Bʿl Mgnm.

Baʿal Hammon

Ba'al Hammon'a Kartaca'nın Tir kolonisinde en yüce tanrı olarak tapılırdı. Bu konumun M.Ö. 480 Himera Savaşı'nın ardından Sur ile bağlarının kopmasının ardından M.Ö. 5. yüzyılda geliştiğine inanılmaktadır. Hadad gibi Ba'al Hammon da bir bereket tanrısıydı. Ancak Pön tanrıları hakkındaki yazıtlar oldukça bilgisizdir ve çeşitli şekillerde ay tanrısı ve tahıl tanrısı Dagan olarak tanımlanmıştır. Ba'al Hammon boğadan ziyade koçla ilişkilendirilmiş ve boynuzlarıyla tasvir edilmiştir. Arkeolojik kayıtlar, Roma kaynaklarında Kartacalıların çocuklarını ona kurban olarak yaktıkları yönündeki suçlamaları doğruluyor gibi görünmektedir. Ba'al Karnaim ("İki Boynuzun Efendisi") olarak, özellikle de Kartaca körfezinin karşısındaki Jebel Bu Kornein'de ("İki Boynuz Tepesi") bulunan bir açık hava tapınağında kendisine tapınılırdı. Eşi tanrıça Tanit'ti.

Hammon lakabı belirsizdir. Çoğu zaman, Kuzeybatı Sami dilindeki ḥammān ("mangal") ile bağlantılıdır ve güneş tanrısı rolüyle ilişkilendirilir. Renan ve Gibson Hammon'la (Lübnan'daki Sur ile İsrail'deki Akka arasındaki modern Umm el-'Amed), Cross ve Lipiński ise Haman ya da Khamōn, klasik Amanus Dağı ve kuzey Suriye'yi güneydoğu Kilikya'dan ayıran modern Nur Dağları ile ilişkilendirmiştir.

Yahudilik

Baal tapınması günümüzde de devam eden Ortadoğu kaynaklı birçok din, inanç ve sembole kaynaklık oluşturur, Bunlar üçleme, haç, nevruz, hilal gibi figür ve inançlar olarak sayılabilir.

Hristiyanlık

Kutsal anne figürü olarak, Marduk Semiramis'in oğludur. Semiramis gök kraliçesi ve kutsal anne olarak görülen bir tanrıçadır. Kutsal Anne Semiramis ve oğlu Nimrod (Marduk) inancı bu şekliyle Babil'den gelir. Hristiyanlık bu eski putperest inanç biçimini İsa'nın annesi Meryem'le çocuk İsa'ya uygulamıştır. Hristiyanlığın ilk zamanlarında olmayan, Kutsal anne Meryem ve bebek İsa inancı buradan doğar. Gerçekte Meryem'den "Kutsal Anne" diye söz edilen bir pasaj bulunmaz.

Marduk güneş tanrısı olduğundan, kundaktaki ve beşikteki çocuğun başucunda bir güneş çemberi (Halo, Nimbus) resmi bulunur. Çocuğun bulunduğu kundak beş köşeli İştar Yıldızı (Pentagram) olarak resmedilir ve İştar yıldızına benzeyen Christmas rose çiçeğiyle simgelenir. Marduk reenkarnasyon ile yeniden dünyaya geldiğinde annesiyle evlenerek, bu kez oğlu olmak yerine, kocası (Baal: koca) olur. Annesinin adı da değişir ve İştar adını alır. Bundan böyle Marduk (Nimrod), Baal ve Tammuz olarak varlığını sürdürür.

Fırtına ve yağmur tanrısı olarak bitkileri sulayan bir tanrı olarak görülen Baal (Tammuz)’ın, yazın kurak mevsimi geldiğinde öldüğü kabul edilir. Kadınlar Tammuz'un arkasından yas tutar ve ağlarlar. Tapınma olarak sürdürülen bu geleneğin, bir şiddet sonucu öldüğü sanılan Nimrod'un arkasından tutulan yasla ilgili olduğu düşünülür. Ölen Tammuz yeraltı dünyasına gider ve bütün bir kış boyunca beklemeye başlar. Tammuz'un ölümüyle yağmurlar kesildiğinden bitkiler giderek solar ve doğa kışa kadar yavaş yavaş ölür. Güneşin yeniden gücünü kazanmaya başladığı 22 Aralık'ta (Noel) Tammuz yeniden doğar. İlkbaharda gece ve gündüzün eşit olmaya başladığı 21 Mart'ta sevgilisi-eşi İştar'la (bitkilerin tanrıçası-verimlilik tanrıçası) cinsel ilişkiye girer. Bu tarihten itibaren yağmurlar yağacak ve doğa ürün vermeye başlayacaktır. Bu nedenle ilkbahar sevinçli kutlamalar yapma zamanıdır. Baal ve İştar'a tapanlar onları bu cinsel ilişkiye teşvik etmek amacıyla, bunlara ait sembollerin bulunduğu tapınaklarda seks ayinleri yaparlardı. Bu ayinlerde fahişeliğe hizmet eden hem kadın hem de erkek fahişeler (rahip ve rahibeler) bulunurdu. Ayinlerde yemek yenir, şarap içilir, müzik yapılır ve bunu erkek ve kadın fahişelerle yapılan seks izlerdi. Tapınılan yerlerde Tammuz'a ait sembol bir dikilitaş idi. İştar'ınki ise dikili odundan bir kazık (Kutsal odun → Hollywood) veya bol yapraklı ağaçlardan çoğunlukla meşe ağacıydı. Eski Mısır'da bulunan Tammuz sembollerinden biri olan crux ansata (halkalı haç) Tammuz'la İştar'ın cinsel birleşmesini simgeler. Bunun şekli, büyük T harfinin üzerine kondurulmuş oval bir çemberdir. Haç çeşitli şekilleriyle Tammuz'un adının baş harfinden oluşarak bu tanrıyı simgeler. Haç sembolü Hristiyanlığa gerçekte Hristiyan olmayan, fakat siyasi amaçlarla Hristiyanlığı devlet dini haline getiren Roma İmparatoru Konstantin ile Hristiyanlığın kutsal bir simgesi haline getirilip kullanılmaya başlanmıştır. Roma imparatoru Konstantin imparatorluk sınırlarındaki putperest ulusları dışlamamak adına, bunlara ait inanç ve gelenekleri Hristiyanlıkla birleştirmiştir. Bu şekilde İsa'nın çivilendiği T şeklinde olmayan düz direğin, T şeklindeki bir haç olduğu inancı Hristiyanlığın temel bir sembolü olmuştur.

Üçlü birlik, üçleme ve hilal, lale; Baal, İştar ve Tammuz Babil'in üçlü tanrıları olan Sin, İştar ve Şamaş'ın devamıdır. Babil kökenli üçlük inancındaki temel, üç tanrıyla gösterilen tek tanrı inancıdır. Bu özelliğiyle Baal, İştar ve Tammuz şeklinde görünen üç tanrı aslında Baal'de tek bir tanrı olarak bir araya gelir. Ancak asıl olarak Baal Marduk'tan geldiğinden, bu tek tanrı Marduk'tur. Üç farklı sembolle simgelendiğinden, bunlardan Seherin oğlu Hilal (Heylel Ben Shachar-İbr.), Heylel sözcüğünün hem hilal, hem de yıldız anlamlarını içermesinden dolayı, hilal ve beş köşeli yıldız sembolleri genel olarak bir karı-koca gibi (Baal: koca) bir arada bulunur. Baal'ın (Marduk) aynı zamanda güneş olma özelliği olduğundan, bu da ayrı bir tanrı gibi gösterilen Tammuz ile ve Tammuz'un baş harfi olan haç işaretiyle, ya da güneş çemberiyle simgelenir. Sözcük anlamı bakımından düşünüldüğünde Marduk, Baal'dan üstün başka bir tanrı değildir.

Marduk sözcüğünde isyan etme anlamı, Baal sözcüğünde ise bu tanrının efendi (Baal: efendi, rab, lort) olma anlamı öne çıkar ve Baal'ın efendi olarak egemenliği vurgulanır.

Baal kendisinden Kur'anda da söz edilen bir tanrıdır.

Baal Peygamberlerinin Katli, Julius Schnorr von Karolsfeld'in 1860 tarihli gravürü

Baʿal (בַּעַל) İbranice Kutsal Kitap'ta çeşitli tanrılara atıfta bulunarak yaklaşık 90 kez geçer. Kenanlı Baʿal'ın rahiplerinden, en belirgin olarak Birinci Krallar Kitabı'nda olmak üzere birçok kez bahsedilir. Birçok bilim adamı bunun İzebel'in M.Ö. 9. yüzyılda İsrail'in başkenti Samiriye'ye Sur Ba'al'ı Melqart'a tapınmayı getirme girişimini anlattığına inanmaktadır. Buna karşı Day, İzebel'in Ba'al'ının daha çok göklerin efendisi Ba'al Şamem olduğunu, bu unvanın da çoğunlukla sadece Ba'al olarak adlandırılan Hadad'a uygulandığını ileri sürer.

1. Krallar 18. bölümde peygamber İlyas ile İzebel'in kâhinleri arasında geçen bir mücadele anlatılır. Her iki taraf da kendi tanrılarına kurban sunmuştur: Ba'al takipçilerinin kurbanını yakmayı başaramazken, Yahova'nın göksel ateşi İlyas'ın sunağını suyla ıslatıldıktan sonra bile küle çevirir. Gözlemciler daha sonra İlyas'ın talimatlarına uyarak Ba'al'ın kâhinlerini öldürdüler ve ardından Yahova'nın hava üzerindeki hâkimiyetini gösteren yağmur yağmaya başladı.

Ba'al kâhinlerine yapılan diğer atıflar onların dua ederken tütsü yakmalarını ve özel giysiler içinde kurban sunmalarını anlatır.

Yahova

Ba'al unvanı bazı bağlamlarda halen İsrail'in Rabbi Yahve'nin takma adı olarak kullanılan İbranice adon ("Rab") ve adonai ("Rabbim") ile eşanlamlıdır. Bazı araştırmacılara göre, ilk İbraniler Baʿal ("Rab") ve Baʿali ("Rabbim") isimlerini İsrail'in Rabbine atıfta bulunmak için kullanmışlardır, tıpkı daha kuzeydeki Baʿal'ın Ugarit veya Lübnan'ın Rabbini tanımladığı gibi. Bu hem doğrudan hem de bazı İbranice teoforik isimlerin ilahi unsuru olarak ortaya çıkmıştır. Ancak diğerlerine göre Baal isminin erken İsrail tarihinde Yahve'ye kesin olarak uygulandığı kesin değildir. Özel isimlerdeki Baal unsuru çoğunlukla Baal'e tapanlara ya da Baal'e tapanların soyundan gelenlere uygulanır. Muhtemelen Yahve'ye atıfta bulunan Baʿal unsurunu içeren isimler arasında yargıç Gideon (Jerubaʿal olarak da bilinir, lit. "Rab Çabalar"), Saul'un oğlu Eshbaʿal ("Rab Büyüktür") ve Davut'un oğlu Beeliada ("Rab Bilir") bulunmaktadır. Bealiah ("Rab Jah'tır"; "Yahve Ba'al'dır") ismi bu ikisini birleştirmiştir. Ancak John Day, Eshba'al, Meriba'al ve Beeliada (yani Baaliada) isimleri söz konusu olduğunda, bunların sadece Kenan tanrısı Ba'al'ı mı ima ettiğinin, yoksa Yahve'yi Ba'al ile bir tutmayı mı amaçladığının ya da Ba'al ile hiçbir bağlantısı olup olmadığının kesin olmadığını belirtir.

İzebel'in M.Ö. 9. yüzyılda İsrail'in başkenti Samiriye'ye, Yahve'ye tapınmaya karşı Fenike tapınması olan Baal'ı sokma programı, bu ismi İsrailliler için anathema haline getirmiştir.

Başlangıçta Baal adı Yahudiler tarafından ayrım yapılmaksızın Tanrıları için kullanılmış, ancak iki din arasındaki mücadele geliştikçe, Baal adı İsrailoğulları tarafından utanç verici bir şey olarak terk edilmiş ve Jerubbaal gibi isimler bile Jerubbosheth olarak değiştirilmiştir: İbranice bosheth "utanç" anlamına gelir.

Eşba'al İş-boşet ve Meriba'al Mefiboşet olmuştur, ancak başka olasılıklar da ortaya çıkmıştır. Gidyon'un adı Jerubaʿal olduğu gibi zikredilmiş, ancak Kenan tanrısıyla alay ettiği ve boşuna çabaladığı ima edilerek geçiştirilmiştir. Baʿali'nin doğrudan kullanımı, en azından İsrailoğullarını bunu yaptıkları için kınayan Hoşea peygamberin zamanına kadar devam etmiştir.

Brad E. Kelle, Hoşea 2'de Baal tapınmasındaki kült cinsel uygulamalara yapılan göndermelerin, İsraillilerin Baal için Yahova tapınmasından vazgeçtikleri ya da ikisini harmanladıkları tarihsel bir durumun kanıtı olduğunu öne sürmüştür. Hoşea'nın cinsel eylemlere yaptığı atıflar İsraillilerin "dinden dönmeleri" için birer metafordur.

Ba'al Berith

İbranice Kutsal Yazılar'a göre Ba'al Berith ("Antlaşmanın Efendisi"), Gidyon'un ölümünden sonra "yoldan çıkan" İsrailoğulları'nın taptığı bir tanrıydı. Aynı kaynak Gidyon'un oğlu Abimelek'in Şekem'deki annesinin akrabalarına gittiğini ve Gidyon'un diğer eşlerinden olan 70 kardeşini öldürmesine yardım etmesi için "Ba'al Berith'in Evi'nden" 70 şekel gümüş aldığını anlatır. Daha önceki bir pasajda Şekem, Yeşu'nun tüm İsrail kabileleriyle "İsrail'in tanrısı El Yahve" arasında yaptığı antlaşmaya sahne olmuş, daha sonraki bir pasajda ise "El Berith'in Evi "nin bulunduğu yer olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla, kınanan "Ba'alim "in sahte tapınmasının yeni bir puta tapınma mı yoksa Yahve'yi daha büyük bir panteon içinde sadece yerel bir tanrı olarak konumlandıran ayin ve öğretiler mi olduğu belirsizdir. İbranice Kutsal Yazılar, Hakimler döneminden monarşiye kadar İsrail'i tehdit eden Ba'al tapınmasını kaydeder. Tesniyeciler ve Yeremya'nın günümüzdeki şekli, mücadeleyi çoktanrıcılığa karşı tektanrıcılık ya da tektanrıcılık olarak ifade ediyor gibi görünmektedir. İbrani kutsal metinlerinde Yahve sık sık El Elyon ile özdeşleştirilir, ancak bu dini senkretizm sürecinde El ile birleştirme sonrasında olmuştur. 'El (İbranice: אל) tapınılan bir tanrının adının aksine "tanrı" anlamına gelen genel bir terim haline geldi ve El Shaddai gibi sıfatlar yalnızca Yahve'ye uygulanırken, Baal'in fırtına ve hava tanrısı olarak doğası Yahve'nin fırtınayla özdeşleşmesine asimile oldu. Bir sonraki aşamada Yahvist din, önce 9. yüzyılda Baal'e tapınmayı reddederek, ardından 8. yüzyıldan 6. yüzyıla kadar Baal'i, güneşe tapınmayı, "yüksek yerlere" tapınmayı, ölülerle ilgili uygulamaları ve diğer konuları peygamberlikle kınayarak kendisini Kenan mirasından ayırmıştır.

Paris, 1825
Jacques Collin de Plancy'nin Dictionnaire Infernal adlı eserinin 1863 baskısında "Beelzebub".

Beelzebub

Baʿal Zebub (İbranice: בעל זבוב, lit. "Sinek Rab") İkinci Krallar Kitabı'nın ilk bölümünde Ekron'un Filist tanrısının adı olarak geçer. Bu bölümde, İsrail kralı Ahazya'nın, Ba'al Zebub'un rahiplerine son düşüşünde aldığı yaralardan kurtulup kurtulamayacağı konusunda danıştığı söylenir. Bu dinsizliğe öfkelenen peygamber İlyas, onun çabucak öleceğini ve bunu yaptığı için kendisini cezalandırmak üzere gönderilen askerlerin üzerine gökten ateş yağacağını bildirir. Yahudi bilginler "Sineklerin Efendisi" unvanını İbranice'de Ba'al'ı bir gübre yığını ve takipçilerini de haşarat olarak adlandırmanın bir yolu olarak yorumlamışlar, ancak diğerleri bunun salgın hastalıklara neden olma ve onları iyileştirme gücüyle bağlantılı olduğunu ve dolayısıyla Ahazya'nın sorusuna uygun olduğunu savunmuşlardır. Septuagint bu ismi Baälzeboúb (βααλζεβούβ) ve "Sineklerin Baʿal'i" (βααλ μυιαν, Baäl muian) olarak çevirir. Ebionit Symmachus bunu muhtemelen orijinal anlamını yansıtacak şekilde Beëlzeboúl (Βεελζεβούλ) olarak çevirmiştir. Bunun Ugaritçe "Prens Baal" anlamına gelen B'l Zbl olduğu öne sürülmüştür.

Klasik kaynaklar

Yahudi ve Hristiyan bağlamları dışında, Baʿal'ın çeşitli biçimleri klasik kaynaklarda kayıtsız bir şekilde Belus (Yunanca: Βῆλος, Bē̂los) olarak çevrilmiştir. Bir örnek olarak Josephus, İzebel'in "Surluların Belus dedikleri tanrısına bir tapınak inşa ettiğini" belirtir; bu Sur'un Baʿal'ı Melqart'ı tanımlar. Herrmann, Philo Byblius tarafından bahsedilen Demarus/Demarous figürünü Baʿal olarak tanımlar.

Ancak Baʿal Hammon, Yunanlı Kronos ve Romalı Satürn ile Zabul Satürn olarak özdeşleştirilmiştir. Bu iddia daha eski araştırmalarda yer alsa da, muhtemelen hiçbir zaman Melqart ile bir tutulmamıştır.

Hıristiyanlık

Beelzebub ya da Beelzebul, Yeni Ahit yazarları tarafından şeytanların "prensi" (yani kralı) Şeytan olarak tanımlanmıştır.

John Milton'ın 1667 tarihli destanı Kayıp Cennet, Şeytan'ın etrafında toplanan düşmüş melekleri betimler ve göksel isimleri "silinmiş ve yok edilmiş" olsa da, sahte tanrılar olarak "yeryüzünde dolaşan" yeni isimler edineceklerini belirtir. Baalim ve Aştarot, "eski Fırat'ın sınır taşkını" ile "Mısır'ı Suriye topraklarından ayıran dere" arasından gelen erkek ve dişi şeytanların (sırasıyla) toplu isimleri olarak verilmiştir.

Baal ve ondan türeyen Baalist gibi lakaplar İngiliz Reformu sırasında azizler ve onlara inananlar için hakaret olarak kullanılmıştır.

İslam

Kur'an, İlyas Peygamber'in (Elijah) halkını Ba'al tapınmasına karşı uyardığından bahseder.

Ve gerçekten İlyas da peygamberlerdendi, (123) Hani o kavmine şöyle demişti: "Allah'tan korkmaz mısınız?" (124) "Yaratıcıların en hayırlısı olan Allah'ı, sizin de Rabbiniz, ilk atalarınızın da Rabbi olan Allah'ı bırakıp da Ba'l'e mi tapıyorsunuz?" (125) demişti. (126) Ve onu yalanladılar, işte onlar, (127) Allah'ın seçkin kulları hariç, [ceza için] getirileceklerdir. (128) Ve onun için sonraki nesiller arasında [güzel bir anma] bıraktık: (129) İlyâse'ye selâm olsun! (130) Şüphesiz biz, iyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. (131) Şüphesiz o, bizim mü'min kullarımızdandı. (132). Kur'an-ı Kerim Sure 37, ayetler 123-132

  • Bazı yorumcular İlyas'ın çoğul olduğunu ve "İlyas ve onu izleyenler" anlamına geldiğini söylerler.

Antik Sami dinlerinde Baal

Ugarit'te bulunan Baal heykeli, gök gürültüsü ve şimşek ile birlikte.

Baal'ın bir saygı unvanı olmasından ötürü pek çok tanrıya hitap ederken o tanrıların isimleri yerine genel olarak Baal kelimesi de kullanılmıştır. Bu genel kullanımı dışında tarih boyunca Baal özellikle Hadad'ı tarif etmiş, daha sonra bu kullanım Hadad'ın yerini çeşitli uygarlıklarda almıştır.

Hadad

Hadad, Batı Samilerin tapındığı fırtına, gök gürültüsü ve yağmur tanrısıdır ve çoğu kez Baal ismi ile karakterize edilmiştir. Tapınan kişilerin tanrıya Baʿal Haddu veya sadece Ba'al şeklinde hitap ettikleri bilinmektedir. Asur-Babil kökenli tanrılar grubundaki Adad'la aynı özellikleri taşır. Suriye'nin kuzeyi ile Fenike kıyısı ve Fırat Irmağı boylarında tapınılan Hadad, genellikle elinde bir topuz ve şimşekle, boynuzlu başlığını giymiş sakallı bir tanrı biçiminde betimlenir. Onunla özdeş olan Hitit tanrısı Teşup gibi, Hadad'ın da simgesel yaratığı boğadır.

MÖ 1 milenyumdan sonra Kenanlılar Baal kullanımını benimserken, Aramiler Hadad ismini kullanmaya devam etmiş ve inanışta bir ayrılma meydana gelmiştir. Fenikelilerde ise Baal El ve Dagon ile yakından ilişkilendirilmiştir.

Baal

Ugarit yazıtları Baal'ı şimşek, rüzgar, yağmur ve bereket ile ilişkilendirir. Kenan bölgesinde tarım, Mısır ve Mezopotamya'da görülen her sene düzenli şekilde taşan nehirlerin aksine yıllık yağışlara bağımlıdır. Bu yüzden bu bölgelerde Baal'ın özellikle yağmur yağdırmadaki rolüne olan inanç, bu ilaha tapınmanın yaygınlaşmasına ve Sami panteonunda yüksek bir mertebede bulunmasına neden olmuştur. Ayrıca savaşlarda da güvenilen bir tanrı olan Baal, günümüzde Lübnan'da yer alan Baalbek şehrinin isim kaynağını oluşturur.

Ugaritler Baal ismini Hadad'a bir alternatif olarak kullanmışlarsa da bu isim zamanla Hadad'ın yerini almıştır. Çeşitli metinler halkın Baal'ın El veya Dagan'ın çocuğu olduğuna, Anat tanrıçası ile kardeş olduğuna ve deniz ve nehir tanrısı Yam'a düşman olmasına inandığını gösterir. Ayrıca 7 başlı bir yılanı yenmesi, Leviathan'ı öldürmesi ve Tannin isimli bir deniz canavarını mağlup etmesi gibi pek çok hikâye bulunur. Yam ve Baal arasındaki düşmanlığın, Kutsal Kitap'ın Daniel kitabının 7 kısmında anlatılan hikâyeye öncül oluşturduğu düşünülmektedir.

Baal inancı Kenan bölgesinden Mısır'ın Orta Krallık'ına ve Fenike kolonileri aracılığıyla Akdeniz'e yayılmıştır. Kartaca'da Baʿal Hammon baş tanrı kabul edilmiştir.