Ermeniler

bilgipedi.com.tr sitesinden
Ermeniler
Հայեր Hayer
Flag of Armenia.svg
Ermenistan Bayrağı
Toplam nüfus
c. 8-11-16 milyon
Map of the Armenian Diaspora in the World.svg
Önemli nüfusa sahip bölgeler
 Ermenistan 2,961,514
 Rusya1,182,388–2,900,000
 Birleşik Devletler1,000,366–1,500,000
 Fransa250,000–750,000
 Gürcistan
 •  Abhazya
168,191
41,864
 Azerbaycan
 •  Artsakh

146,573
 Lübnan150,000
 İran120,000
 Almanya90,000–110,000
 Suriye100,000
 Ukrayna100,000
 Brezilya100,000
 Yunanistan80,000
 Arjantin70,000
 Türkiye60.000-300.000 / 100.000-5.000.000 (Gizli Ermeniler)
 Kanada55,740
 Özbekistan50,000-70,000
 Polonya50,000
 Belçika40,000
 İspanya40,000
 Kazakistan25,000
 Avustralya16,723
 Birleşik Arap Emirlikleri8,000 –10,000
 Hollanda5,689–8,374 (2021)
Diller
Ermeni
Din
Hristiyanlık
Ermeni Apostolik Kilisesi - Katolik - Protestan
Ermeni Yerli İnancı
İlgili etnik gruplar
Hemşin, Çerkesogay, Hayhurum, Armeno-Tatlar, Gizli Ermeniler

^ n: yasal uyruğa göre
m: uyruk, vatandaşlığa kabul ve soy geçmişine göre

Ermeniler (Ermenice: հայեր, hayer [hɑˈjɛɾ]), Batı Asya'nın Ermeni dağlık bölgelerine özgü bir etnik gruptur. Ermeniler Ermenistan'ın ve de facto bağımsız Artsakh'ın ana nüfusunu oluşturmaktadır. Modern Ermenistan dışında yaşayan tam ya da kısmi Ermeni soyundan gelen yaklaşık 5 milyon kişilik geniş çaplı bir diaspora vardır. Günümüzde en büyük Ermeni nüfusu Rusya, Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Gürcistan, İran, Almanya, Ukrayna, Lübnan, Brezilya ve Suriye'de bulunmaktadır. İran ve eski Sovyet ülkeleri dışında, günümüz Ermeni diasporası esas olarak Ermeni soykırımının bir sonucu olarak oluşmuştur.

Ermenice bir Hint-Avrupa dilidir. Karşılıklı anlaşılabilir iki konuşma ve yazı biçimi vardır: Günümüzde çoğunlukla Ermenistan, Artsakh, İran ve eski Sovyet cumhuriyetlerinde konuşulan Doğu Ermenicesi ve tarihi Batı Ermenistan'da ve Ermeni soykırımından sonra öncelikle Ermeni diaspora topluluklarında kullanılan Batı Ermenicesi. Eşsiz Ermeni alfabesi MS 405 yılında Mesrop Maştots tarafından icat edilmiştir.

Ermenilerin çoğu, aynı zamanda dünyanın en eski ulusal kilisesi olan ve Kalsedoncu olmayan bir Hıristiyan kilisesi olan Ermeni Apostolik Kilisesi'ne bağlıdır. Hıristiyanlık, İsa'nın ölümünden kısa bir süre sonra, havarilerinden ikisi olan Aziz Thaddeus ve Aziz Bartholomew'in çabaları sayesinde Ermenistan'da yayılmaya başlamıştır. Dördüncü yüzyılın başlarında Ermenistan Krallığı, Hıristiyanlığı devlet dini olarak kabul eden ilk devlet olmuştur.

Etimoloji

Ermeniler kendilerine Hay (Erm: հայ çoğul: հայեր - hayér) ve ülkelerine Hayastan (Erm: Հայաստան) veya Hayk (Հայք) adını verirler. Bu isim, geleneksel olarak Ermenilerin efsanevi atası olan ve Horenli Movses'e göre: Babil Kralı Bel'i, MÖ 2492 yılında mağlup edip, ülkesini Ararat bölgesinde kuran Nuh'un büyük torunu Hayk'tan türetilmiştir. Ayrıca "Hay" isminin iki konfederasyonlu Hitit vasal devletlerinden biri olan Hayasa-Azzi'den geldiği veya ilişkili olduğu da ileri sürülmektedir. En nihayetinde "Hay" sözcüğü, Proto Hint-Avrupa sözcüklerinden póti (lord veya efendi) veya *h₂éyos/*áyos "(metal anlamına gelir) kelimelerinden türetilebilir.

Horenli Movses, Ermeni kelimesinin Hayk'ın soyundan gelen Armenak veya Aram isminden geldiğini yazmıştır. Horenli; hem Ermenistan'ı hem de Ermenileri Hayk (Հայք) olarak ifade eder — yukarıda adı geçen ve bahse konu patrik Hayk ile karıştırılmamalıdır) Patrik olan Hayk (Հայկ) adı, Ermenistan için kullanılan Hayk' (Հայք) adı ile tam olarak ve birebir homofon değildir. Hayk' (Հայք) klasik Ermenice'de, Ermeni için kullanılan Hay (հայ) teriminin yalın hâlinin (nominativ) çoğuludur. Bazıları Hayk (Հայկ) kelimesinden, Hayk' (Հայք) etimolojisinin imkansız olduğunu ve "Hay" (Ermeni) teriminin kökeninin doğrulanabilir olduğunu iddia eder. Bununla birlikte her iki kelimede Ermenilerin kendi kendilerini tanımlaması olan "Hay" (հայ) ve çoğulu "Hayer" (հայեր) kelimelerinin kök kısmıyla bağlantılıdır. Hayk, bu nedenle etiyolojik (destan anlatısı) efsanevi bir figürdür, tıpkı "Kral Dan" Danimarkalılar, "Aşur" veya "Assur" – Asurlular ve "Tanrı Saxnot" ile Saksonlar gibi.

Hayk, Ermeni ulusunun efsanevi atası. Mkrtum Hovnatanian tarafından resmedildi (1779-1846)

Yabancı ulusların Ermeni ülkesi için kullandıkları egzonim bir terim olan "Armina" veya "Arminiya" MÖ 517 tarihli üç dilli Behistun Yazıtı'nda Eski Farsça; 𐎠𐎼𐎷𐎡𐎴 (a-r-mi-i-n /Armina/) Babil dilinde Armina), Elamca Harminuya) şeklinde kaydedilmiştir. Yunan dilinde bilinen en eski tasdiki, bazı tarihlerde Behistun Yazıtı'ndan bile öncesine tarihlenen, Yunanca; "Armenios" Αρμένιοι) Yunan tarihçi ve coğrafyacı Miletli Hekataios'a atfedilen bir parça bölümdür, içeriğinde; Pontus daki Chalybes halkından, Thermōdōn Nehri'ni geçerken, Ermenilerin güney komşu halkı diye bahseder. (MÖ 525-500)

Bir kısım araştırmacılar "Ermenistan" adını Erken Tunç Çağı'nın Armani (Armanum, Armi) veya Geç Tunç Çağı'nın Arme-Şupria devleti ile ilişkilendirdi. Bahse konu bu krallıklarda hangi dil veya dillerin konuşulduğu bilinmediğinden bu bağlantılar sonuçsuz kalmıştır. Bunlara ek olarak Arme'nin Van Gölü'nün hemen batısında bulunduğu kabul edilirken eski "Armani" bölgesinin yeri tartışma konusudur. Bazı modern araştırmacılar, günümüz Samsat yakınlarına "Arme" ile aynı genel alana yerleştirdiler ve en azından veya kısmen de olsa, Hint-Avrupa dilleri konuşan bir halk tarafından yaşandığını öne sürdüler. MÖ 1446'da Mısır firavunu III. Thutmose tarafından bahsedilen "Ermenen" topraklarının (Manna Krallığı' veya yakınlarında bulunur) Ermenistan'a bir referans olabileceği ileri sürülmekle beraber, spekülasyona da tabidir.

Tarih

Köken

Ermenice bir Hint-Avrupa dili olarak sınıflandırılsa da, daha geniş Hint-Avrupa dil ailesi içindeki yeri tartışma konusudur. Yakın zamana kadar akademisyenler Ermenicenin en çok Yunanca ve Antik Makedonca ile yakın akraba olduğuna inanıyorlardı. Eric P. Hamp 2012 tarihli Hint-Avrupa soy ağacında Ermeniceyi Hint-Avrupa dillerinin "Pontik Hint-Avrupa" (Graeco-Ermenice veya Helleno-Ermenice olarak da adlandırılır) alt grubuna yerleştirmiştir. Ermeni ve Yunan dillerinin ortak kökeni için birbirini dışlamayan iki olası açıklama vardır.

  • Hamp'a göre, önerilen Graeco-Ermenice alt grubunun anavatanı Karadeniz'in kuzeydoğu kıyısı ve hinterlandlarıdır. Buradan Kafkasya üzerinden güneydoğuya göç ettiklerini, Ermenilerin Batum'dan sonra kaldığını, ön Yunanlıların ise Karadeniz'in güney kıyısı boyunca batıya doğru ilerlediğini varsayar.
  • Antik Yunan tarihçisi Herodot (M.Ö. 440 civarında yazmıştır), Ermenilerin Demir Çağı'nda Batı ve Orta Anadolu'nun büyük bir bölümünü kapsayan Frigya'dan göç ettiklerini öne sürmüştür: "Ermeniler Frigyalılar gibi donatılmışlardı, Frigyalı kolonistlerdi" (7. 73) (Ἀρμένιοι δὲ κατά περ Φρύγες ἐσεσάχατο, ἐόντες Φρυγῶν ἄποικοι.). Bu ifade daha sonraki akademisyenler tarafından Ermenilerin zayıf bir Hint-Avrupa dili olan Frigce'den türemiş bir dil konuştukları şeklinde yorumlanmıştır. Ancak bu teori geçerliliğini yitirmiştir. Eski Yunan yazarlar Friglerin Balkanlarda, Makedonya'ya komşu bir bölgede ortaya çıktıklarına ve Bronz Çağı'nın çöküşü sırasında buradan Anadolu'ya göç ettiklerine inanıyorlardı. Bu, daha sonraki bilim adamlarının Ermenilerin de Balkanlar'dan geldiği teorisini ortaya atmalarına yol açmıştır. Ancak, bir zamanlar yaygın olarak kabul edilen Balkanlar'daki Ermeni kökeni, zaman çizelgesindeki tutarsızlıklar ve genetik ve arkeolojik kanıtların eksikliği nedeniyle son yıllarda artan bir incelemeyle karşı karşıyadır. Ermenilerin Güney Kafkasya'nın yerlisi olduğu görüşü, Ararat Ovası'nı Ermeni kültürünün beşiği olarak gösteren eski Ermeni tarihi anlatıları ve efsanelerinin yanı sıra modern genetik araştırmalar tarafından da desteklenmektedir. Aslında, bazı bilim adamları Friglerin ve/veya görünüşte akraba olan Muşki halkının aslen Ermenistan'dan geldiğini ve batıya doğru hareket ettiğini öne sürmüşlerdir.

Bazı dilbilimciler geçici olarak Ermenice, Yunanca (ve Frigce) ve Hint-İrancanın diyalektik olarak birbirine yakın olduğu sonucuna varmıştır; bu varsayımsal diyalekt grubu içinde Proto-Ermenice, Proto-Yunanca (centum alt grubu) ve Proto-Hint-İranca (satem alt grubu) arasında yer almıştır. Bu durum, bazı akademisyenlerin Hint-Avrupa dil ailesi içinde Ermenice, Yunanca, Hint-İran ve muhtemelen Frig dillerinin hepsinin türediği varsayımsal bir Graeco-Ermenice-Aryan kladını önermelerine yol açmıştır. Ancak Kim'e (2018) göre, Ermenice ve Yunanca arasında kladistik bir bağlantı olduğuna dair yeterli kanıt yoktur ve bu iki dil arasındaki ortak özellikler temas sonucu açıklanabilir. Temas, Ermenicenin Hint-İran ve Balto-Slav dilleriyle paylaştığı morfolojik özellikler için de en olası açıklamadır.

Bronz Çağı Trialeti-Vanadzor kültürünün ve Verin ve Nerkin Naver'deki mezar kompleksleri gibi alanların, M.Ö. 3. binyılın sonunda Ermenistan'da bir Hint-Avrupa varlığının göstergesi olduğu öne sürülmüştür. Thomas Gamkrelidze ve Vyacheslav V. Ivanov gibi bazı akademisyenler tarafından ortaya atılan tartışmalı Ermeni hipotezi, Hint-Avrupa anavatanının Ermeni Dağlık Bölgesi civarında olduğunu öne sürmektedir. Bu teori, diğerlerinin yanı sıra genetikçi David Reich'ın (vd. 2018) araştırmalarıyla kısmen doğrulanmıştır. Benzer şekilde Grolle (et al. 2018) de Ermeniler için sadece Ermeni yaylalarının bir anavatan olduğunu değil, aynı zamanda Ermeni yaylalarının "pre-proto-Hint-Avrupalıların" anavatanı olduğunu da desteklemektedir.

Genetik çalışmalar, Ermeni çeşitliliğini M.Ö. 3000 ve 2000 yılları arasında meydana gelen Avrasya popülasyonlarının çeşitli karışımları ile açıklamaktadır. Ancak nüfus karışımının genetik sinyalleri, Doğu Akdeniz dünyasındaki Bronz Çağı uygarlıklarının aniden ve şiddetli bir şekilde çöktüğü M.Ö. 1200'den sonra sona ermiştir. Ermeniler o zamandan beri izole olmuşlardır ve nüfus içindeki genetik yapı ~500 yıl önce Ermenistan Osmanlılar ve İran'daki Safevi İmparatorluğu arasında bölündüğünde gelişmiştir. Bir genetik çalışma (Wang ve ark. 2018), Ermenilerin Kafkasya'nın güneyinde "Büyük Kafkasya" olarak adlandırdığı bölgedeki yerli kökenini desteklemektedir.

Tunç Çağı'nda Büyük Ermenistan bölgesinde Hitit İmparatorluğu (MÖ 14. yüzyılda gücünün zirvesindeydi), Mitanni (Güneybatı tarihi Ermenistan, MÖ 1500-1300) ve Hayasa-Azzi (MÖ 1500-1200) dahil olmak üzere birçok devlet gelişti. Hayasa-Azzi'den kısa bir süre sonra Arme-Shupria (M.Ö. 1300'ler-1190), Nairi Konfederasyonu (M.Ö. 1200-900) ve Urartu Krallığı (M.Ö. 860-590) Ermeni Dağlık Bölgesi üzerinde egemenliklerini kurmuşlardır. Yukarıda bahsedilen ulusların ve kavimlerin her biri Ermeni halkının etnogenezine katılmıştır. Aşurbanipal (M.Ö. 669-627) döneminde Asur İmparatorluğu Kafkas Dağları'na (modern Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan) ulaşmıştır.

Luviolog John D. Hawkins, M.Ö. 10. yüzyılda Karkamış'ta bulunan Luvi hiyeroglif yazıtlarında "Hai" halkından bahsedilmiş olabileceğini öne sürmüştür. A.E. Redgate daha sonra bu "Hai" halkının Ermeniler olabileceğini açıklamıştır.

Büyük Tigranes döneminde Ermenistan Krallığı (M.Ö. 95-55)

Antik Çağ

Ptolemy Cosmographia 1467 - Central Europe.jpg
Persis, Parthia, Armenia. Rest Fenner, 1835 yılında yayımlanmıştır.
Armenia, Mesopotamia, Babylonia and Assyria with Adjacent Regions, Karl von Spruner, 1865 yılında yayınlanmıştır.

Komşu halklar tarafından Ermenistan olarak adlandırılan ilk coğrafi varlık (Miletli Hekataeus ve Ahameniş Behistun Yazıtı'nda olduğu gibi), MÖ 6. yüzyılın sonlarında Ahameniş Pers İmparatorluğu içinde Orontid (Yervanduni) hanedanlığı altında kurulan Ermenistan Satraplığı'dır. Orontidler daha sonra bağımsız Ermenistan Krallığı'nı yönetmişlerdir. Zirve noktasında (M.Ö. 95-65), Artaksiyas hanedanının bir üyesi olan Büyük Tigran'ın imparatorluk döneminde, Ermenistan Krallığı Kafkasya'dan bugünkü orta Türkiye, Lübnan ve kuzey İran'a kadar uzanıyordu.

Kendisi de Parthia'daki Arsacid hanedanının bir kolu olan Ermenistan Arsacid Krallığı, Hıristiyanlığı din olarak benimseyen ilk devlettir (daha önce Zerdüştlükten etkilenen Ermeni paganizmine bağlıyken, daha sonra panteonunun Greko-Romen tanrılarıyla özdeşleştirilmesine ilişkin bazı unsurları benimsemiştir). 4. yüzyılın ilk yıllarında, muhtemelen MS 301'de, kısmen Sasanilere meydan okurcasına. Part döneminin sonlarında Ermenistan ağırlıklı olarak Zerdüştlüğe bağlı bir ülkeydi, ancak Hıristiyanlaşmayla birlikte Ermenistan'da daha önce baskın olan Zerdüştlük ve paganizm giderek azaldı. Daha sonra, Ermeni ulusal kimliğini daha da güçlendirmek için Mesrop Maştots MS 405 yılında Ermeni alfabesini icat etmiştir. Bu olay, Mesrop'un öğrencileri tarafından birçok yabancı kitap ve el yazmasının Ermeniceye çevrildiği Ermenistan'ın Altın Çağı'nı başlatmıştır. Ermenistan MS 428'de egemenliğini tekrar rakip Bizans ve Sasani Pers imparatorluklarına kaptırdı, ta ki Müslümanların İran'ı fethi Ermenilerin yaşadığı bölgeleri de ele geçirene kadar.

Ani Katedrali, 1001 yılında tamamlanmıştır

Orta Çağ

MS 885 yılında Ermeniler, Bagratlı Hanedanı'ndan I. Aşot'un önderliğinde egemen bir krallık olarak kendilerini yeniden kurdular. Ermeni soylularının ve köylülerinin önemli bir kısmı 1045'te Bagratlı Ermenistan'ının Bizans tarafından işgal edilmesinden ve ardından 1064'te bölgenin Selçuklu Türkleri tarafından istila edilmesinden kaçtı. Çok sayıda Ermeni, Anadolu'da Roma döneminden beri Ermenilerin azınlık olarak yaşadığı Kilikya bölgesine yerleşti. 1080 yılında bağımsız bir Ermeni Prensliği ve ardından Ermeni milliyetçiliğinin odağı haline gelen Kilikya Krallığı'nı kurdular. Ermeniler yakındaki Haçlı Devletleriyle yakın sosyal, kültürel, askeri ve dini bağlar geliştirdiler, ancak sonunda Memlük istilalarına yenik düştüler. Sonraki birkaç yüzyılda Cengiz Han, Timurlular ve Ak Koyunlu ve Kara Koyunlu aşiret Türk federasyonları Ermeniler üzerinde hüküm sürmüştür.

Erken modern tarih

Sergey Prokudin-Gorsky tarafından 1909-1912 yılları arasında fotoğraflanmış ulusal kıyafetli Artvinli bir Ermeni kadın.

16. yüzyılın başlarından itibaren hem Batı Ermenistan hem de Doğu Ermenistan İran Safevi egemenliği altına girmiştir. Batı Asya'da yüzyıllarca sürecek olan Türk-İran jeopolitik rekabeti nedeniyle, bölgenin önemli bir kısmı iki rakip imparatorluk arasında sık sık savaşa sahne olmuştur. Doğu Ermenistan, 16. yüzyılın ortalarından Amasya Barışı ile ve 17. yüzyılın ilk yarısından Zuhab Antlaşması ile kesin olarak 19. yüzyılın ilk yarısına kadar, birbirini izleyen İran Safevi, Afşar ve Kaçar imparatorlukları tarafından yönetilirken, Batı Ermenistan Osmanlı egemenliği altında kalmıştır. 1820'lerin sonlarında, tarihi Ermenistan'ın Erivan ve Sevan Gölü merkezli İran kontrolü altındaki kısımları (Doğu Ermenistan'ın tamamı), İran'ın Rus-İran Savaşı'ndaki (1826-1828) yenilgisi ve ardından gelen Türkmençay Antlaşması'nın ardından bu toprakları terk etmeye zorlanmasının ardından Rus İmparatorluğu'na dahil edildi. Batı Ermenistan ise Osmanlı'nın elinde kaldı.

Modern tarih

1915-1918 Ermeni soykırımı sırasında yaklaşık 1,5 milyon Ermeni öldürülmüştür.

Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında Ermenilere yönelik etnik temizlik, tahminen 1,5 milyon kurbanla sonuçlanan bir soykırım olarak kabul edilmektedir. İlk zulüm dalgası 1894-1896 yılları arasında yaşanmış, ikincisi ise 1915 ve 1916'da Ermeni soykırımı olaylarıyla doruğa ulaşmıştır. Birinci Dünya Savaşı devam ederken, Osmanlı İmparatorluğu (Hıristiyan) Ermenileri İmparatorluk Rusya'sı ile ittifak yapmakla suçladı ve bunu imparatorluk içindeki tüm Ermeni nüfusunu düşman olarak ele almak için bir bahane olarak kullandı.

O zamandan bu yana Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri soykırım suçlamalarını sürekli olarak reddetmiş, tipik olarak ya ölen Ermenilerin sadece savaş sırasında öldüğünü ya da Ermenilerin öldürülmelerinin Osmanlı İmparatorluğu'nun düşmanlarına verdikleri bireysel veya toplu destekle haklı gösterildiğini savunmuştur. Çeşitli yabancı ülkelerde Ermenilere yapılan zulmü soykırım olarak kınayan yasaların kabul edilmesi sık sık diplomatik çatışmalara neden olmuştur. (Bkz. Ermeni soykırımının tanınması)

Birinci Dünya Savaşı'nın ardından Rus İmparatorluğu'nun dağılmasının ardından 1918'den 1920'ye kadar kısa bir süre için Ermenistan bağımsız bir cumhuriyetti. 1920'nin sonlarında, Kızıl Ordu'nun Ermenistan'ı işgal etmesinin ardından komünistler iktidara geldi; 1922'de Ermenistan Sovyetler Birliği'nin Transkafkasya SFSR'sinin bir parçası oldu ve daha sonra Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'ni kurdu (1936'dan 21 Eylül 1991'e kadar). 1991 yılında Ermenistan SSCB'den bağımsızlığını ilan etti ve ikinci Ermenistan Cumhuriyeti'ni kurdu.

Eski Ermeni Krallığı

Roma-Partya Savaşı'nın (58-63) ilk iki yılındaki ordu hareketleri.
Savaşın son üç yılındaki seferler. L. Caesennius Paetus komutasındaki Roma Ordusu Rhandeia'da Partlara yenildi.

Eski Fars (Pers) İmparatorluğunun son döneminde Arminiya eyaletinin siyasi öneminin arttığı ve bölgenin imparatorluk bünyesindeki iktidar mücadelelerinde ön planda rol oynadığı görülür. Fars İmparatorluğunun Makedonyalı III. Aleksander tarafından yıkılmasından (M.Ö. 331) bir süre sonra bölgede, biri Aras Vadisinde, diğeri Sophene (Elazığ) havalisinde odaklanan iki ayrı krallık ortaya çıkmıştır. Her iki devletin hükümdar sülaleleri İran yönetici sınıfı kökenli olduklarını iddia etmekle birlikte, Suriye ve Anadolu'da egemen olan Helenistik devletlerle yakın ilişkiler kurmuşlardır.

M.Ö. 1. yüzyıl başında Suriye'de Selevkoslar Krallığının çöküşü üzerine Ermenistan Kralı II. Tigran (M.Ö. 95 - 55) Yukarı Mezopotamya ve Suriye'ye doğru yayılma siyaseti izleyerek egemenliğini bugünkü Lübnan'ın güneyine dek genişletmeyi başarmıştır. Tigran, başkentini de Amida (Modern Diyarbakır) yakınlarında kurduğu Tigranakert (Tigranocerta) kentine taşımıştır. Ancak Doğu Akdeniz'de güçler dengesinin bozulmasından rahatsız olan Roma İmparatorluğunun müdahalesi üzerine Tigran, Pompeius komutasındaki Roma kuvvetlerine yenilmiş ve fethettiği toprakları terke mecbur bırakılmıştır.

M.Ö. 1. yüzyıldan MS 4. yüzyıla dek Ermeni krallığının, bir yandan Roma, diğer yandan İran'da kurulan Part ve daha sonra Sasani imparatorlukları arasında bir tür "tampon bölge" görevi üstlendiği görülür. Krallar sık sık dış güçlerin müdahaleleriyle değişmiş, hatta kraliyet hanedanı dışından yabancı asıllı kişiler zaman zaman Roma veya İran baskısıyla kral atanmışlardır. Kraliyet makamının zayıfladığı bu dönemde yerel bey hanedanları (nakharar 'lar) güçlenmiş ve çok sayıda beylikler ortaya çıkmıştır. En önemli nakharar hanedanları Muş'ta Mamigonyan'lar, Kars'ta Gamsaragan'lar, İspir'de, daha sonra Kars, Ardanuç ve Muş'ta Bagratuni'ler, Başkale ve Van'da Ardzruni'ler, Gevaş'ta Rştuni'ler, Tekman'da Vahevuni'ler, Erciş'te Abahuni'ler, Malazgirt'te Knuni'lerdir.

387 yılında Ermenistan, Doğu Roma İmparatorluğu ile Sasani İmparatorluğu arasında ikiye bölünmüştür. Bu tarihte çizilen ve Erzurum-Silvan-Nusaybin hattından geçen sınır, yaklaşık 300 yıl boyunca Bizans-İran sınırını oluşturmuştur. Batı Ermenistan bu tarihten itibaren Bizans tarafından atanan (fakat çoğunlukla yerel nakharar ailelerinden gelen) askeri valilerce yönetilirken, Doğu Ermenistan'da kraliyet hanedanı 421 yılına kadar hüküm sürmüş, bu tarihten sonra doğuda da İran tarafından atanan valiler (vostikan 'lar) dönemi başlamıştır. Ancak 451 yılında, İran Sasani İmparatorluğu Ermenilerin dini seçimlerini zor kullanarak değiştirmek istediğinde, Ermeni beylerinin temsilcisi (sparabed) Vartan Mamigonyan önderliğinde İran'a karşı başlatılan savaş yenilgi ile sonuçlanmıştır. Ermeniler yenildiği halde İranlilar Ermeniler'e dinde özerkliklerini geri vermişlerdir. Bu nedenle Ermeniler arasında bu yenilgi aslında bir başarı olarak adlandırılır.

Ortaçağ

Ermeni ülkesi 640-653 yılları arasında gerçekleştirilen seferler sonucunda Arap egemenliğine girmiştir. Ancak Halifelik yönetimi bölgede doğrudan bir İslamlaştırma veya Araplaştırma politikası uygulamayarak, yerel nakharar sülalelerine geniş özerklik tanıyan bir düzen kurmuştur.

9. yüzyıl sonunda Abbasi Halifeliğinin zayıflaması üzerine, Bizans'ın Ermeni beylerini kazanmaya yönelik politikalar geliştirdiği, buna karşılık Bağdat yönetiminin de Arap yanlısı olarak tanınan Bagratuniler ve Ardzruniler gibi nakharar ailelerini destekleme yoluna gittiği görülür. 806'da Halife Harunürreşid Bagratuniler´den "Et Yiyen" lakabıyla anılan Aşot'u "Ermenistan Emiri" ilan etmiştir. Kendisinin torunu olan bir başka Aşot Bagratuni 886'da "Şehinşah-ı Armen" sıfatıyla Ermenistan tacını giymiştir. Kars ve Ani kentlerinde hüküm süren Bagratuni'lere karşılık, Gevaş ve Akdamar Adası'nda yerleşik olan Ardzruni hanedanı onlara rakip bir Ermenistan Krallığı iddiasına girişmişlerdir. Her iki krallık iç kavgalar ve hanedan mücadeleleriyle bölündüğü halde, 10. yüzyılda ve 11. yüzyılın ilk yıllarında, bugüne kadar kalıntıları görülen bayındırlık ve sanat eserleri ortaya koydular. Akdamar Adası'ndaki Surp Haç Kilisesi ve Kars, Ani ve Artvin yöresindeki birçok anıtsal yapı bu dönemin eseridir.

11. yüzyıl başında tamamen parçalanan Arap imparatorluğunun bıraktığı boşlukta Bizans İmparatorluğu atağa geçerek bölgedeki Ermeni devletlerini teker teker egemenliği altına almıştır. Malazgirt 993'te, Ardanuç ve Yusufeli 1000'de, Ardzruni Krallığı 1020'de, Ani 1045'te, Kars 1064'te Bizans'a boyun eğer. Yenilgiye uğrayan Ermeni beyleri Bizans Devleti tarafından Fırat'ın batısındaki eski Rum topraklarına göç ettirilerek, maiyetleri ile birlikte Sivas, Kayseri, Maraş, Antep ve Kilikya bölgelerine iskân edilirler.

Malazgirt Savaşı'ndan sonra Anadolu'da Bizans egemenliğinin iflası üzerine, Bizans toprakları içindeki Ermeni askeri şeflerinin bazıları İç-doğu Anadolu'da bağımsız veya özerk(yarı-bağımsız) beylikler kurmuştur. Bu beyliklerin çoğu 1080'den sonra Türkler tarafından tasfiye edildi ya da küçük bir bölümü Müslümanlığı kabul ederek Türkleşirken,Kilikya (Çukurova) bölgesinde Sis (Kozan) ve Anavarza kalelerinde yerleşik olan Rupenyan Beyliği yaklaşık 300 yıl boyunca bağımsız kimliğini korumayı başardı.

Ermeni Reform Hareketi ve milliyetçiliğin doğuşu

Osmanlı Ermenileri arasında Batılılaşma ve reform hareketlerinin başlangıcı 18. yüzyılın ilk yıllarına dayanır. 1701 yılında Sivas'lı Mkhitar Vartabed öncülüğünde İstanbul'da başlayan reform hareketi, kız ve erkek çocuklar için modern okullar açılması, eski kilise Ermenicesi yerine İstanbul halk diline dayalı yeni yazı dilinin geliştirilmesi, Batı dillerinden kitaplar çevrilmesi ve reformlara direnen Kilise yönetimine karşı sivil siyasi örgütlenmelerin kurulmasını hedeflemiştir. Zaman zaman sert mücadelelere sahne olan reform hareketi, 1860'ta Padişah Abdülmecid tarafından Ermeni Milleti Nizamnamesi ile gerçekleşti. Bu Nizamname ile kurulan Ermeni Millet Meclisi Osmanlı Devletindeki ilk temsili parlamenter organ niteliğinde olup, 1876 Kanun-u Esasi'si ile kurulan Osmanlı Mebusan Meclisi'ne de örnek teşkil etmiştir.

Maunsell'in etnografik haritası, I. Dünya Savaşı öncesi Ermeni nüfusa sahip bölgeler koyu yeşil renkte gösteriliyor.

İstanbul Ermeni entelijensiyası özellikle 1826-1876 yılları arasında, II. Mahmut ve Tanzimat'ın reform politikalarıyla özdeşleşerek, Osmanlı siyasi ve kültürel yaşamında daha önce sahip olmadığı aktif bir rol oynamaya başlamıştır. Ermenice basın 1860'tan itibaren hızla gelişerek Türkçe basınla rekabet edebilecek bir toplam tiraja ulaşmıştır. 1856 Islahat Fermanı'ndan sonra Ermeniler çeşitli devlet kademelerinde görev alarak, askeri ve sivil vezaret (paşalık) rütbesine ve nazırlık görevine kadar yükselmişlerdir.

Ermeni toplumu içinde devrimci ve milliyetçi akımlar 1870'lerin sonunda II. Abdülhamid'in gayrimüslimlere karşı yürüttüğü baskıcı hareketler sonucu olarak, özellikle Avrupa'da eğitim gören üniversite gençliği arasında boy göstermiştir.

Sosyalist ve devrimci nitelikteki ilk örgüt olan Hınçak ("Çan") 1887'de İsviçre'nin Cenevre kentinde üniversite öğrencisi Avedis Nazarbekyan ve arkadaşları tarafından kurulmuştur. 1890'da Tiflis'te Hristofor Mikaelyan, Stepan Zoryan ve Simon Zavaryan tarafından kurulan Ermeni Devrimci Federasyonu ya da yaygın adıyla Taşnaksutyun ("Federasyon"), kısa zamanda Hınçak'çıları ikinci plana iterek, ulusçu hareketin ana örgütü olarak öne çıkmıştır.

1895'te Taşnaksutyun önderliğinde Doğu Anadolu'da girişilen protesto yürüyüşü, II. Abdülhamid'in yönetimince sert bir şekilde bastırılmıştır. Protestonun amacı azınlıklara yapılan baskının durdurulmasının istenmesiydi. 1895 olayları çoğu zaman "Birinci Ermeni Katliamı" olarak adlandırılır.

Abdülhamid saltanatının son yıllarında Ermeni Devrimci Federasyonu rejime karşı direnişin önemli bir nüvesini oluşturmuş ve bu niteliğiyle İttihat ve Terakki örgütüne de model ve müttefik olmuştur. 1908 Devrimi'nde İttihat ve Terakki ile Taşnaksutyun beraber hareket etmişlerdir. Ancak ihtilalden kısa bir süre sonra iki örgüt arasında anlaşmazlık çıkmış ve iktidar partisinin eski müttefikleri hakkındaki kuşkuları, İttihat ve Terakki'nin 1912'den itibaren belirginleşen Ermeni aleyhtarı politikasında rol oynadı.

Ermeni Kırımı

I. Dünya Savaşı öncesinde, 1914 sayımına göre Osmanlı İmparatorluğu’nun toplam nüfusu 18.520.016 kişiydi. Bunun 15.044.846’sı (%81,23) Müslümandı. Müslüman nüfus, Türkler, Kürtler, Lazlar, Araplar, Çerkesler ve diğer Müslüman milliyetlerden oluşmaktaydı. Kalan 3,475,170 kişinin 1.729.738’i (%9,34) Rum Ortodoks, 1.162.169’u (%6,27) Ermeni Gregoryen, 62.468’i (%0,34) Rum Katolik, Gürcüler (Kartveli ırkı), 65.844’ü (%0,35) Protestan, 24.845’i (%0,13) Latin, 187.073’ü (%1,01) Yahudi, 47.406’sı (%0,26) Maruni, 195.617’si (%1,06) diğerleriydi.

Nüfusun ana dile göre dağılımıyla ilgili olarak Osmanlı tarihçisi Kemal H. Karpat, 1914 yılı nüfus çalışmasıyla ilgili olarak şu gruplandırmayı yapmaktadır (Karpat, age, sayfa, 208-227): Müslümanlar, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, Katolikler, Ermeni Katolikler, Protestanlar, Latinler, Süryaniler, Eski Süryaniler, Keldaniler, Jakobiler, Maroniler, Samiriyeliler, Nasturiler, Yezidiler, Çingeneler, Dürziler, Kazaklar, Bulgarlar, Sırplar ve Ulahlar. Rum Katolik ve Rum Ortodoks nüfusları toplamı, 1 milyon 792 bin 206’dı. Ermeni Gregoryen ve Ermeni Katolik toplamı ise 1 milyon 230 bindir. Bu halde etnik köken itibarıyla 1914 yılında Osmanlı İmparatorluğu nüfusunun yüzde 9,68’i Rum ve yüzde 6,64’ü Ermenidir.

Cumhuriyet döneminin ilk sayımı olan 1927 nüfus sayımında Türkiye'de anadili Ermenice olan nüfusu 64.745 kişi olarak belirtilmiştir.

I. Dünya Savaşı sırasında gerçekleşen bu büyük nüfus hareketi sırasında yaşananlar Ermeni kaynaklarında genellikle Medz Yeğern (Büyük Felaket) veya Çart (Kırım) olarak adlandırılmakta ve modern Ermeni tarihinin dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir.

Coğrafi dağılım

Ermenilerin 20. yüzyıl başlarındaki varlığı:
  >50%       25–50%       <25%
  Günümüzde Ermeni yerleşim alanı.

Ermenistan

Ermenilerin 4.000 yılı aşkın bir süredir Ermeni Yaylası'nda varlık gösterdiklerine inanılmaktadır. Efsaneye göre, Ermeni ulusunun atası ve kurucusu Hayk, Ermenileri Babilli Bel'e karşı zafere götürmüş ve Ermeni Yaylası'na yerleşmiştir. Bugün 3,5 milyonluk nüfuslarıyla (son tahminler nüfusun 2,9 milyona yaklaştığını gösteriyor) sadece Ermenistan'da değil, tartışmalı Artsakh bölgesinde de ezici bir çoğunluk oluşturuyorlar. Diasporadaki Ermeniler onları gayri resmi olarak Hayastantsis (Ermenice: հայաստանցի), yani Ermenistan'dan gelenler (yani Ermenistan'da doğup büyüyenler) olarak adlandırmaktadır. İran ve Rusya'daki Ermenilerin yanı sıra onlar da Ermenice'nin Doğu lehçesini konuşmaktadır. Ülkenin kendisi Sovyet hakimiyetinin bir sonucu olarak laiktir, ancak vatandaşlarının çoğu kendilerini Apostolik Ermeni Hristiyan olarak tanımlamaktadır.

Ülkelere göre Ermeni nüfusu (bin olarak):
  Ermenistan
  + 1,000,000
  + 100,000
  + 10,000

Diaspora

Ermenistan dışında da küçük Ermeni ticaret ve dini toplulukları yüzyıllardır varlığını sürdürmektedir. Örneğin, Kutsal Topraklar'da bin yılı aşkın bir süredir bir cemaat varlığını sürdürmektedir ve Kudüs'ün surlarla çevrili Eski Şehri'nin dörtte biri Ermeni Mahallesi olarak adlandırılmıştır. İtalya'nın Venedik kenti yakınlarındaki bir adada 1717 yılında kurulmuş 35 kişilik bir Ermeni Katolik manastır cemaati bulunmaktadır. Türkiye (İstanbul), Hindistan, Myanmar, Tayland, Belçika, Portekiz, İtalya, İsrail, Polonya, Avusturya, Macaristan, Bulgaristan, Romanya, Sırbistan, Etiyopya, Sudan ve Mısır'da da eskiden kalabalık olan cemaatlerin kalıntıları bulunmaktadır.

Ne olursa olsun, günümüzdeki diasporanın büyük bir kısmı, 1915 soykırımının doğrudan bir sonucu olarak dünyanın dört bir yanına dağılmış Ermenilerden oluşmakta ve Ermeni diasporasının ana bölümünü oluşturmaktadır. Bununla birlikte, Gürcistan'ın başkenti Tiflis'te, Suriye'de ve İran'da Ermeni toplulukları antik çağlardan beri var olmuştur.

Diaspora Ermeni toplumu içinde, farklı Ermeni türlerine ilişkin resmi olmayan bir sınıflandırma mevcuttur. Örneğin, İran'dan gelen Ermeniler Parskahay (Ermenice: պարսկահայ) olarak adlandırılırken, Lübnan'dan gelen Ermeniler genellikle Lipananahay (Ermenice: լիբանանահայ) olarak adlandırılır. Diaspora Ermenileri, Ermenice'nin Batı lehçesinin başlıca konuşucularıdır. Bu lehçenin Doğu Ermenicesi ile önemli farklılıkları vardır, ancak her iki varyasyonu konuşanlar genellikle birbirlerini anlayabilirler. Diasporada Doğu Ermenicesi esas olarak İran'da ve Ukrayna, Rusya ve Gürcistan (Samtskhe-Javakheti eyaletinde çoğunluğu oluştururlar) gibi Avrupa ülkelerinde konuşulur. Birçok farklı türden Ermeninin bir arada yaşadığı çeşitli topluluklarda (Kanada ve ABD gibi), farklı grupların bir arada kümelenme eğilimi vardır.

Kültür

Din

Kilise ayini, Yerevan.
Ermeni Apostolik Kilisesi'nin ana kilisesi olan Eçmiadzin Katedrali MS 301 yılında kurulmuştur.
Antik Tatev Manastırı.

Hıristiyanlıktan önce Ermeniler, Urartu döneminden öncesine dayanan ancak daha sonra bazı Greko-Romen ve İran dini özelliklerini benimseyen bir tür yerli çok tanrıcılık olan Ermeni Hint-Avrupa yerli dinine bağlıydı.

MS 301 yılında Ermenistan, Hıristiyanlığı devlet dini olarak kabul ederek bunu yapan ilk devlet olmuştur. Bu iddia temel olarak Agathangelos'un beşinci yüzyılda kaleme aldığı "Ermenilerin Tarihi" adlı eserine dayanmaktadır. Agathangelos, Ermeni Kralı Trdat III'ün (M.S. 301/314 civarı) Aziz Aydınlatıcı Gregory tarafından vaftiz edilmesine ilk elden tanıklık etmiştir. Trdat III, Hıristiyanlığın devlet dini olduğuna karar verdi.

Ermenistan, Kalkedon Konsili'ne ilişkin tutumunun bir sonucu olarak MS 451 yılında hem Katolik hem de Doğu Ortodoks kiliselerinden bağımsız olarak varlığını sürdüren bir kilise kurmuştur. Bugün bu kilise Ermeni Apostolik Kilisesi olarak bilinmektedir ve Doğu Ortodoks cemaatiyle karıştırılmaması gereken Doğu Ortodoks cemaatinin bir parçasıdır. Ermenistan, daha sonraki siyasi tutulmaları sırasında, kendine özgü kimliğini korumak ve muhafaza etmek için kiliseye bağlı kalmıştır. Ermeni Katolikosluğu'nun orijinal yeri Eçmiadzin'dir. Ancak Ermenistan'ın siyasi sahnesini karakterize eden sürekli çalkantılar, siyasi gücün daha güvenli yerlere taşınmasına neden oldu. Kilise merkezi de siyasi otoriteyle birlikte farklı yerlere taşınmıştır. Bu nedenle, sonunda Kilikya Kutsal Makamı olarak Kilikya'ya taşındı.

Ermenistan zaman zaman çoğunluğu Müslüman olan bir bölgede Hıristiyan bir "ada" oluşturmuştur. Bununla birlikte, Hemşinliler ve Kripto-Ermeniler olarak bilinen etnik Ermeni Müslüman azınlık vardır, ancak bunlar genellikle ayrı bir grup veya alt grup olarak kabul edilmektedir. Çarlığın son dönemlerinde Kafkasya'da Müslümanların, Yezidilerin, Yahudilerin ve Süryanilerin bireysel olarak Ermeni Hıristiyanlığına geçişleri belgelenmiştir. Ermenistan'daki Yahudilerin tarihi 2.000 yıl öncesine dayanmaktadır. Kilikya Ermeni Krallığı'nın Avrupa Haçlı Devletleri ile yakın bağları vardı. Daha sonra bölgedeki durumun kötüleşmesi, Ermenistan piskoposlarını Katolikosluğun asıl merkezi olan Eçmiadzin'de bir Katolikos seçmeye yöneltti. 1441 yılında Eçmiadzin'de Kirakos Virapetsi'nin şahsında yeni bir Katolikos seçilirken, Krikor Musapgiants Kilikya Katolikosu unvanını korudu. Dolayısıyla, 1441'den beri Ermeni Kilisesi'nde eşit hak ve ayrıcalıklara sahip ve kendi yetki alanlarına sahip iki Katolikosluk bulunmaktadır. Eçmiadzin Katolikosluğu'nun onur önceliği her zaman Kilikya Katolikosluğu tarafından tanınmıştır.

Ermeni Apostolik Kilisesi dünya genelinde Ermeni toplumunun en önde gelen kilisesi olmaya devam ederken, Ermeniler (özellikle diasporadaki) diğer Hıristiyan mezheplerine de mensuptur. Bunlar arasında Ermeni Katolik Kilisesi (kendi ayinini takip eden ancak Roma Katolik Papasını tanıyan), Ana kilisede bir reform olarak başlayan ancak daha sonra kopan Ermeni Evanjelik Kilisesi ve Ermeni Evanjelik Kilisesi içinde doğan ancak daha sonra ondan ayrılan Ermeni Kardeşlik Kilisesi bulunmaktadır. Her türden Protestan mezhebine ait çok sayıda başka Ermeni kilisesi de bulunmaktadır.

Çağlar boyunca pek çok Ermeni, Gnostik ve Maniheist Hıristiyanlığın bir biçimi olan Pavlusçular da dahil olmak üzere, toplu olarak başka inançlara ya da Hıristiyan hareketlere mensup olmuştur. Pavlusçular Pavlus'un saf Hıristiyanlığını yeniden tesis etmeye çalışmış ve yaklaşık 660 yılında Ermenistan'ın Kibossa kentinde ilk cemaati kurmuşlardır.

Bir başka örnek de 9. yüzyılın başları ile 11. yüzyıl arasında Ortaçağ Ermenistan'ında gelişen Tondrakilerdir. Tondrakiler kilisenin kaldırılmasını savunmuş, ruhun ölümsüzlüğünü reddetmiş, ahirete inanmamış, köylüler için mülkiyet haklarını ve kadın-erkek eşitliğini desteklemişlerdir.

Bizans İmparatorluğu'ndaki Ortodoks Ermeniler veya Kalkedon Ermenileri İberyalılar ("Gürcüler") veya "Rumlar" olarak adlandırılıyordu. Önemli bir Ortodoks "İberyalı" Ermeni, Bizanslı General Gregory Pakourianos'tu. Bu Ortodoks ve Kalkedon Ermenilerinin torunları Yunanistan'ın Hayhurum ve Gürcistan'ın Katolik Ermenileridir.

Dil ve edebiyat

14. yüzyıldan kalma bir Ermeni tezhipli el yazması
İrina Ermenice Karabağ lehçesini konuşuyor.

Ermenice, Hint-Avrupa ailesinin bir alt koludur ve yaklaşık 8 milyon konuşanı ile Arnavutça ya da biraz daha yaygın olarak konuşulan Yunanca ile karşılaştırılabilecek, hayatta kalan en küçük kollardan biridir (bkz. Greko-Ermenice). Bugün bu kolun sadece tek bir dili vardır: Ermenice.

Doğu Ermenicesi konuşan beş milyon kişi Kafkasya, Rusya ve İran'da yaşamaktadır ve Ermeni diasporasının geri kalanında yaklaşık iki ila üç milyon kişi Batı Ermenicesi konuşmaktadır. ABD Nüfus Sayımı rakamlarına göre, evinde Ermenice konuşan 300.000 Amerikalı bulunmaktadır. Aslında Ermenice, Haiti Kreolünden biraz daha az ve Navajo'dan biraz daha fazla konuşanı ile Amerika Birleşik Devletleri'nde en yaygın konuşulan yirminci dildir.

Ermeni edebiyatı, Mesrop Maştots'un Ermeni alfabesini ilk kez icat ettiği MS 400 yılına kadar uzanmaktadır. Bu dönem genellikle Ermeni edebiyatının Altın Çağı olarak görülür. Erken Ermeni edebiyatı, Ermenistan Tarihi'ni yazan "Ermeni tarihinin babası" Chorene'li Moses tarafından yazılmıştır. Kitap, Ermeni halkının oluşumundan MS beşinci yüzyıla kadar olan zaman dilimini kapsamaktadır. On dokuzuncu yüzyıl, modern Ermeni edebiyatını doğuracak olan büyük bir edebi harekete sahne olmuştur. Ermeni kültürünün geliştiği bu zaman dilimi Uyanış dönemi (Zartonki şerçan) olarak bilinmektedir. Konstantinopolis ve Tiflis'in Uyanışçı yazarları, Avrupa'nın Romantikleri ile neredeyse aynı şekilde, Ermeni milliyetçiliğini teşvik etmekle ilgileniyorlardı. Çoğu, hedef kitleye bağlı olarak Ermenicenin yeni yaratılan Doğu veya Batı varyantlarını benimsedi ve bunları klasik Ermeniceye (grabar) tercih etti. Bu dönem, Ermenilerin çalkantılı zamanlar yaşadığı Hamidiye katliamlarından sonra sona erdi. 1920'lerde Ermeni tarihinin ve Soykırım'ın daha açık bir şekilde tartışılmaya başlanmasıyla Paruyr Sevak, Gevork Emin, Silva Kaputikyan ve Hovhannes Şiraz gibi yazarlar yeni bir edebiyat dönemi başlattılar.

Mimarlık

Goshavank'taki ünlü Khaçkar, 1291 yılında sanatçı Poghos tarafından oyulmuştur.

İlk Ermeni kiliseleri Aziz Aydınlatıcı Gregory'nin emriyle inşa edilmiş olup, genellikle pagan tapınaklarının üzerine inşa edilmiş ve Hıristiyanlık öncesi Ermeni mimarisinin bazı yönleri taklit edilmiştir.

Klasik ve Ortaçağ Ermeni Mimarisi dört ayrı döneme ayrılır.

İlk Ermeni kiliseleri, Ermenistan'ın Hıristiyanlığı kabul etmesiyle başlayıp Arapların Ermenistan'ı işgaliyle sona eren 4. ve 7. yüzyıllar arasında inşa edilmiştir. İlk kiliseler çoğunlukla basit bazilikalardı, ancak bazılarında yan apsisler de vardı. Beşinci yüzyıla gelindiğinde merkezdeki tipik kubbe konisi yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yedinci yüzyıla gelindiğinde, merkezi planlı kiliseler inşa edilmiş ve daha karmaşık nişli payandalı ve yayılan Hip'simé tarzı oluşmuştur. Arap istilası sırasında, bugün klasik Ermeni mimarisi olarak bildiğimiz yapıların çoğu oluşmuştu.

9. yüzyıldan 11. yüzyıla kadar Ermeni mimarisi Bagratlı Hanedanlığı'nın himayesi altında yeniden canlanmış ve Van Gölü bölgesinde hem geleneksel üsluplar hem de yenilikler içeren çok sayıda yapı inşa edilmiştir. Süslü bir şekilde oyulmuş Ermeni Haçkarları bu dönemde geliştirilmiştir. Bu dönemde Van Gölü'nde yeni bir başkent ve Akdamar Adası'nda buna uygun yeni bir Katedral de dahil olmak üzere birçok yeni şehir ve kilise inşa edildi. Ani Katedrali de bu hanedanlık döneminde tamamlanmıştır. Haghpat ve Haritchavank gibi ilk büyük manastırlar da bu dönemde inşa edilmiştir. Bu dönem Selçuklu istilası ile sona ermiştir.

Spor

Ermeni çocuklar 2005 yılında BM Kupası Satranç Turnuvası'nda.

Ermenistan'da en popülerleri futbol, satranç, boks, basketbol, buz hokeyi, sambo, güreş, halter ve voleybol olmak üzere birçok spor türü yapılmaktadır. Bağımsızlıktan bu yana Ermeni hükümeti ülkedeki spor programını aktif bir şekilde yeniden inşa etmektedir.

Sovyet yönetimi sırasında, Ermeni sporcular çok sayıda madalya kazanarak ve SSCB'nin Olimpiyatlarda birçok kez madalya sıralamasını kazanmasına yardımcı olarak öne çıktılar. Modern Olimpiyat tarihinde bir Ermeni tarafından kazanılan ilk madalya, Helsinki'deki 1952 Yaz Olimpiyatları'nda jimnastik dalında iki altın ve iki gümüş madalya kazanan Hrant Şahinyan'a aitti. Futbolda en başarılı takımları, 70'li yıllarda Sovyet şampiyonluklarının çoğunu kazanan ve Avrupa kupasında FC Bayern Münih gibi profesyonel kulüplere karşı zaferler kazanan Erivan'ın FC Ararat takımıydı.

Ermeniler, Ermenistan'daki en popüler zihin sporu olan satrançta da başarılı olmuşlardır. Tigran Petrosian, Levon Aronian ve Garry Kasparov gibi dünyanın en önde gelen satranç oyuncularından bazıları Ermeni'dir. Ermeniler halter ve güreşte de (Armen Nazaryan) başarılı olmuş, Olimpiyatlarda her iki spor dalında da madalya kazanmışlardır. Futbolda Henrikh Mkhitaryan, boksta Arthur Abraham ve Vic Darchinyan gibi başarılı Ermeniler de vardır.

Müzik ve dans

Ermeni halk müzisyenleri ve geleneksel Ermeni dansı.

Ermeni müziği, belki de en iyi Djivan Gasparyan'ın ünlü duduk müziği ile temsil edilen yerel halk müziğinin yanı sıra hafif pop ve kapsamlı Hristiyan müziğinin bir karışımıdır.

Duduk, dhol, zurna ve kanun gibi enstrümanlar Ermeni halk müziğinde yaygın olarak bulunur. Sayat Nova gibi sanatçılar Ermeni halk müziğinin gelişimindeki etkileri nedeniyle ünlüdür. Ermeni müziğinin en eski türlerinden biri, Ermenistan'da en yaygın dini müzik türü olan Ermeni ilahileridir. Bu ilahilerin birçoğunun kökeni Hıristiyanlık öncesi dönemlere kadar uzanırken, Ermeni alfabesinin mucidi Aziz Mesrop Maştots tarafından bestelenenler de dahil olmak üzere diğerleri nispeten moderndir. Sovyet yönetimi altındayken, Ermeni klasik müzik bestecisi Aram Khatchaturian, çeşitli baleler ve Gayane balesi için bestelediği Kılıç Dansı için yaptığı müziklerle uluslararası alanda tanınmıştır.

Ermeni Soykırımı, Ermenilerin dünyanın çeşitli ülkelerine yerleşmesine yol açan yaygın bir göçe neden olmuştur. Ermeniler geleneklerine bağlı kaldılar ve bazı diasporalılar müzikleriyle ün kazandılar. Soykırım sonrası Amerika Birleşik Devletleri'ndeki Ermeni toplumunda, Ermeni ve Orta Doğu halk enstrümanlarını (genellikle elektrikli/amplifikasyonlu) ve bazı batı enstrümanlarını kullanan "kef" tarzı Ermeni dans müziği popülerdi. Bu tarz Batı Ermenistan'ın halk şarkılarını ve danslarını korurken, birçok sanatçı Türkiye'nin ve Ermenilerin göç ettiği diğer Orta Doğu ülkelerinin çağdaş popüler şarkılarını da çalmıştır. Richard Hagopian geleneksel "kef" tarzının belki de en ünlü sanatçısıdır ve Vosbikian Band 40'lı ve 50'li yıllarda dönemin popüler Amerikan Big Band Jazz'ından büyük ölçüde etkilenen kendi "kef müziği" tarzlarını geliştirmeleriyle dikkat çekmiştir. Daha sonra, Orta Doğu Ermeni diasporasından kaynaklanan ve Kıta Avrupası (özellikle Fransız) pop müziğinden etkilenen Ermeni pop müzik türü, Adiss Harmandian ve Harout Pamboukjian gibi sanatçıların Ermeni diasporası ve Ermenistan'da sahne almasıyla 60'lı ve 70'li yıllarda ün kazandı. Sirusho gibi sanatçılar da günümüz eğlence sektöründe Ermeni halk müziği ile harmanlanmış pop müzik icra etmektedir. Klasik veya uluslararası müzik çevrelerinde ün kazanan diğer Ermeni diasporalılar arasında dünyaca ünlü Fransız-Ermeni şarkıcı ve besteci Charles Aznavour, piyanist Sahan Arzruni, Hasmik Papian gibi önde gelen opera sopranoları ve son zamanlarda Isabel Bayrakdarian ve Anna Kasyan sayılabilir. Bazı Ermeniler, heavy metal grubu System of a Down (yine de şarkılarında geleneksel Ermeni enstrümanlarını ve stillerini sıklıkla kullanmaktadır) veya pop yıldızı Cher (babası Ermeni'dir) gibi Ermeni olmayan ezgileri söylemeye karar vermiştir. Ruben Hakobyan (Ruben Sasuntsi), Ermeni halk müziğine olan bağlılığı ve olağanüstü yeteneği sayesinde ulusal çapta tanınan bir Ermeni etnografik ve vatansever halk şarkıcısıdır. Ermeni diasporasında, Ermeni Devrim Şarkıları gençler arasında popülerdir. Bu şarkılar Ermeni vatanseverliğini teşvik etmekte ve genellikle Ermeni tarihi ve ulusal kahramanları konu almaktadır.

Halı dokumacılığı

Van'da halı dokuyan Ermeni kızlar, 1907, Osmanlı İmparatorluğu

Halı dokumacılığı tarihsel olarak birçok Ermeni ailesi de dahil olmak üzere Ermeni kadınların çoğunluğu için önemli bir geleneksel meslektir. Karabağ'ın önde gelen halı dokuyucuları arasında erkekler de vardı. Ortaçağ döneminde Artsakh (ayrıca bkz. Karabağ halısı) olarak anılan bölgeden günümüze ulaşan en eski Ermeni halısı Banants (Gandzak yakınlarında) köyündendir ve 13. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir. Halı için kullanılan Ermenice kelime olan kork, tarihi kaynaklarda ilk kez Artsakh'taki Kaptavan Kilisesi'nin duvarındaki 1242-1243 tarihli Ermenice bir yazıtta kullanılmıştır.

Ermeni halılarında bulunan ortak tema ve desenler ejderha ve kartal tasvirleriydi. Tarz olarak çeşitlilik gösteren, renk ve süsleme motifleri bakımından zengin olan bu halılar, üzerlerinde ne tür hayvanların tasvir edildiğine bağlı olarak artsvagorgs (kartal halıları), vishapagorgs (ejderha halıları) ve otsagorgs (yılan halıları) gibi kategorilere bile ayrılıyordu. Kaptavan yazıtlarında bahsedilen halı, "bitkisel süslemelerle kaplı" üç kemerden oluşur ve Artsakh'ta üretilen tezhipli el yazmalarıyla sanatsal bir benzerlik taşır.

Halı dokuma sanatı, 13. yüzyılda yaşamış Artsaklı Ermeni tarihçi Kirakos Gandzaketsi'nin bölge prensi Vakhtang Khachenatsi'nin eşi Arzu-Hatun ve kızlarını dokuma konusundaki uzmanlıkları ve becerileri için övdüğü bir pasajda da görüldüğü üzere perde yapımıyla da yakından ilişkiliydi.

Ermeni halıları Artsakh'a seyahat eden yabancılar tarafından da ünlüdür; Arap coğrafyacı ve tarihçi Al-Masudi, diğer sanat eserlerinin yanı sıra, hayatında başka hiçbir yerde böyle halılar görmediğini belirtmiştir.

Mutfak

Khorovats favori bir Ermeni yemeğidir

Ermeni tarzı bir barbekü olan Khorovats, tartışmasız en sevilen Ermeni yemeğidir. Lavaş çok popüler bir Ermeni yassı ekmeğidir ve Ermeni paklavası yufkadan yapılan popüler bir tatlıdır. Diğer ünlü Ermeni yemekleri arasında kebap (marine edilmiş kavrulmuş et ve sebzelerden oluşan bir şiş), çeşitli dolmalar (üzüm yapraklarına, lahana yapraklarına sarılmış veya içi oyulmuş sebzelere doldurulmuş kıyılmış kuzu veya dana eti ve pirinç) ve bir pirinç yemeği olan pilav yer almaktadır. Ayrıca, pirinçle doldurulmuş bir kabak yemeği olan ghapama ve birçok farklı salata Ermeni kültüründe popülerdir. Meyveler Ermeni diyetinde büyük bir rol oynar. Kayısı (Prunus armeniaca, Ermeni Eriği olarak da bilinir) Ermenistan'da yüzyıllardır yetiştirilmektedir ve özellikle iyi bir tada sahip olmasıyla ünlüdür. Üzüm, incir, nar ve kavun gibi şeftaliler de popülerdir. Kızılcık kirazı, genç ceviz, deniz topalak, dut, vişne ve diğerleri de dahil olmak üzere birçok meyveden reçel yapılmaktadır.

Kurumlar

  • Ermeni Apostolik Kilisesi, dünyanın en eski Ulusal Kilisesi
  • Ermeni Genel Hayırseverler Birliği (AGBU) 1906 yılında kurulmuştur ve tüm kıtalarda eğitim, kültür ve insani yardım projeleriyle dünyanın en büyük kar amacı gütmeyen Ermeni kuruluşudur
  • Ermeni Devrimci Federasyonu, 1890 yılında kurulmuştur. Genel olarak Ermenice'de Federasyon anlamına gelen Taşnaktsutyun olarak anılmaktadır. ARF, dünya çapındaki en güçlü Ermeni siyasi örgütü ve Ermenistan'da önemli bir siyasi varlığı olan tek diaspora Ermeni örgütüdür.
  • Hamazkayin, 1928 yılında Kahire'de kurulmuş bir Ermeni kültür ve eğitim derneğidir ve birçok ülkede Ermeni ortaokullarının ve yüksek öğrenim kurumlarının kurulmasından sorumludur
  • Ermeni Katolik Kilisesi, dünyanın farklı ülkelerindeki küçük Armeno-Katolik topluluklarının yanı sıra Venedik ve Viyana'daki önemli manastır ve kültür kurumlarını temsil etmektedir
  • Homenetmen, 1910 yılında kurulan ve dünya çapında yaklaşık 25.000 üyesi olan bir Ermeni İzcilik ve spor örgütüdür
  • Ermeni Yardımlaşma Derneği, 1910 yılında kuruldu

Genetik

Y-DNA

2012 yılında yapılan bir çalışma, R1b, J2 ve T haplogruplarının Ermeniler arasında en dikkat çekici haplogruplar olduğunu ortaya koymuştur.

MtDNA

Y-DNA: 2012 yılında yapılan bir çalışmada, Ermeniler'de en başat Haplogrup R1b'dir ve diğer J2, G, J1, R1a, T, E, I, L, N) haplogruplarıdır.

mtDNA: Ermeni örnekleri arasında en dikkate değer mtDNA haplogrupları H, U, T, J, K ve X iken, geri kalan mtDNA'ları HV, I, X, W, R0 ve N'dir.

Diaspora

Ermeni diasporası, Ermenistan, Türkiye ve İran dışında yaşayan Ermenilere verilen genel addır. Ermenistan dışında 3-4 milyon kadar Ermeninin yaşadığı iddia edilmektedir. Ancak sağlıklı istatistikler yoktur. Ermenilerin en yoğun olduğu ülkeler Rusya, ABD ve Fransa'dır.